şimdi bir adam düşünün ki amerika’nın en parlak döneminde türkiye’nin bir lisesinden çıkmış ve oraların en iyi üniversitelerinden birinde(yale) o zamana kadar yapılmamış olanı yaparak 26 yaşında batının en genç yaşta profesörü olabilmiş(bürokratik işlemler 2 yıl sürdüğünden profesörlüğü 28 yaşında açıklanmış). oktay sinanoğlu gibi bir bilim+gönül adamına sahip olduğumuz için ülke olarak ne kadar övünsek az. kendisi için yazılacak söylenecek çok şey var. her biri alanında çığır açmış 250den fazla bilimsel yayın, dünyanın çeşitli ülkeleri tarafından ödüllerle defalarca onurlandırılması, 2 kez nobele aday gösterilmesi, vb. ve şimdi oktay sinanoğlu son yıllarda neredeyse tüm enerjisini ülke sorunlarına adamış. bir bilim adamı olarak da sorunun kaynağına inerek çözüm formülünü bulmuş : türkçe giderse türkiye gider. kendisi öncelikle dilimize sahip çıkmamız gerektiğini, diğer sorunların ondan sonra halledileceğini her fırsatta söylüyor. konuyla ilgili seri şeklinde yazılmış kitapları mevcut. sinanoğlu aynı zamanda bilimsel araştımalarına da devam ederek türk gençlerine bilimi sevdirme yolunda kitaplar yayınlamaya devam ediyor.türk insanının en basit başarılarında bile kıyametlerin koptuğu ülkemizde kendisini ancak “türk aynştaynı” kitabının yayınlanmasından sonra tanıyabilmiş olmama şaşırıyorum. fakat kitaplarını okuduğumda, konuşmalarını dinlediğimde bunun nedenini anlamak hiç de güç olmadı.ben bu memleket aşığı insana en azından söylediklerini dinlemeyi borçlu olduğumuzu düşünüyorum. kendisi bu aralar ulusal kanalda “kum saati” isimli bir programla karşımıza çıkıyor. programın tüm bölümleri buradan takip edilebilir.