Bir haftasonu daha geçti, kimi zaman dışardaydım, çoğunlukla evimde.. Evde olmak bana huzur veriyor, televizyonun karşında zaman geçirmek,yada hiçbir ses olmadan okunan gazeteler, dergiler ve gözlerim kapanmaya başladığında sıcacık yatağıma girip gündüz uykusu uyumak, sonra karnım acıktığı için uyanmak çok güzel. Uykumda karnım acıkınca önce neler yiyebileceğimi düşünüyorum, hayalimde açıyorum buzdolabının kapısını, olanlara idare etmek en iyisi, çıkıp alışveriş yaparsam aç karnına alakasız şeyler almam mümkün, düşüncelerim daha çok acıkmama sebep oluyor, fırlıyorum yataktan.. Yarım saatte kendime ve evdekilere şahane bir sofra hazırlayıveriyorum, bu sofra öyle geleneksel akşam yada öğle yemeği sofrası değil ama önden çorba, sıcak etli bir yemek ve ardından zeytinyağlı ve duruma göre pilav, makarna yada böreğin yendiği bir sofra olmuyor.. Aklıma ne eserse getirdiğim, özgür bir sofra bu.. Kahvaltılıklar, kurabiyeler, kızarmış sucuk, limonlanmış maydanoz, kekikle harmanlanmış domatesler, belki dünden kalma börek ama illaki ısıtılmış, yeni yapılmış makarna yanına bol soslu sosis asıl yemek bu ama hazırlarken dolapta ne bulduysam sofraya taşımışım, ayran mı içsem yoksa meyve suyu mu kararsızlığımla çayı da demlemişim:) Alakasız bir saat hemde dörbuçuk civarı bu saatte yenen yemek ne akşam yemeği oluyor nede öğle yemeği, o yüzden iyice abartabilirim, kapanışı dolapta köşede kaldığı için gözden kaçmış bir kase puding ile yapıyorum, akşamı meyve ile geçirdiğimde bu aldığım kalorileri dengelemiş olurum diye kendimi kandırıyorum.. Sonra aklıma şu dünyada en uzun yaşayan insanların olduğunu duyduğum ada geliyor bir Japon adasıydı, neydi adı Oki li bişi, şimdi pc başına geçmek istemiyor canım, yarın bakarım diyorum. Ve size bugün o adadan bahsetmek istiyorum. Beyaz Melek filmini seyrettiğimden beri yaşlı insanlara her zaman hürmet etmeme rağmen, aslında hayatımızda ve bu koşturmacada bazen unuttuğumuzu düşünüyorum. Cuma akşamı bir programda duydum bu adanın adını OKİNAWA . Bu adanın özelliği en uzun yaşayan insanların bu adada bulunması imiş.. Okinawa yaşlıları, 80’li yaşlarında pazarda sebze satmaya, seks yapmaya, 90’lı yaşlarda kırlarda dolaşmaya, gülmeye, şakalaşmaya devam ediyorlar .Bu adada eskiyi korumak, eskiye sahip çıkmak, zamanla yaşlıyı korumak, yaşlıya saygı duymak, yaşlıyı kutsamak, anlamak, onu yaşamın içinde tutmak anlayışına dönüşmüş. Yaşlı birinin elinden tutmanın, yaşlıya dokunmanın bile yaşam enerjisi aktardığına, kendilerine uzun yaşam gücü sağladığına (ayaguri) inanıyorlar. Okinava’da her yüzbinkişi içinde yüz yaşını aşkın 34 insan var. Okinava’da her yıl 427 kişi 100 yaşını geçiyor…. Sağlıklı bir okinawalı olmam mümkün değil sanırım bu Pazar öğle uykuları ve öğleden sonra sofrasıyla bu zor gözüküyor:) buradan buyrun