Obez oluyorum sanırım. Aslında obezin kelime anlamını tam olarak bilmiyorum ya, neyse. Kendime pisboğaz demek istemediğimden, o kelimeyi kullandım.
Eskiden okuldan kaçıp, sahilden giden bi otobüse binerek olay yerinden uzaklaşırdık. Dün eski şeyleri hatırlayıp sahilden giden bi otobüse bindim. Nerden baksanız en az bi saat sürer yol(mouse). Kalkmasına daha on dakika varken(mouse), bi saat boyunca bişey yiyememe olasılığını göze alamayıp, karşıdaki bakkaldan dokuzkat(mouse), çokonat türevi bi sürü aburcubur aldım(mouse). Sonra da beş dakka içersinde hepsini bi güzel mideye indirip, bi saat boyunca yine aburcubursuz kaldım.
Kaldım dedimde aklıma geldi, parmağımda sihil midir nedir, işte ondan çıktı. Eskiden bi kere daha çıkmıştı. Önce çakmakla yakmış daha sonrada tırnak makasıyla kökünü kazımıştım. Şimdi canım tatlanmış. Acıyı göze alıp yakmaya cesaret edemedim. Zaten cesaretim olsaydı, işi barkı bırakıp, kaçardım bu diyarlardan. Heralde çalışan herkesin fantazisidir bu; deniz kenarında, ormanlık, sessiz sakin bi yer. Yakınlarda tekel büfesi olacak muhakkak. Peki ya internet? Hımm vazgeçtim, gitmiyorum hiçbiyere.
Hiçbiyere dedimde aklıma geldi. Geçenlerde trenle Eskişehr’e gittim. Sahanda yumurtayı güzel yapıyo keratalar. Izgara porsiyonları biraz küçülmüş gibiydi. Sakın olaki bira haricinde alkollü bişey içmeyin, vodka(aslında votka ama böylesi daha karizmatik) söyledim, bardağın dibine biraz koyup getirdiler, 5cl imiş. Çok içerlendim, bi tanede bira söyleyip, karıştırıp içtim. Sonra bi tane daha, bi daha..
Biraz uzun oldu galiba, yazmaya başlayalı nerdeyse 2 saat olmuş. Arada çay demleyip, bi sürü kurabiye kemirdim. Yediğim meyvaların haddi hesabı yok. Obezim dedim ya. Bi kısır döngü denemesi yapıp yazıyı sonlandırayım hemen.
Obez oluyorum sanırım… Yok yok, olmadı, beceremedim. 🙂
yorumlar
Afiyet olsun, yarasın.
aman dikkat.
bu arada mutluğun kebabını yapabilen abidin var mı civarda?
obez değilsiniz korkmayın, obez olmanız için otobüse girerken kapı sorunu yaşamanız gerekir. Amerikalıların bir numaralı sorunu, yerinizde olsam hemen o abur cuburları bir kenara atar, otobüse binmek yerine koşu yapmaya başlardım. Nitekim Amerikalılara benzemek utanç verici bişii. Hele şu tarihler arasında hiç önermem.
Siğil deniyordu sanırım o elinizdeki küçük çıkıntıya, küçükken kaplumbağa sevdiğim zaman anneannem elimde onlardan çıkacağını söylerdi, ben de inatla onların kabuklarını oje ile rengarek boyardım. Çıkmadı hiç, bana da yakmak kısmet olmadı. Siğilinizle mutluluklar dilerim size. 🙂
Limkleriniz harika olmuş, araştırma örneği, tebrik ederim, alkışlarım. Açıl açıl bi hal oldu sayfalar. Hele o açıklamalarınız yok mu, dünyamı aydınlattı.
Ben 500 kişilik bir ada biliyorum, internet için alt yapıyı hallederseniz, sizi de yanımda götürebilirim. Pek yeşillik, pek serinlik bi yer. Limklerini dilerseniz verebilirim.
Bir iki mavi trene bindim, ah o tekel biraları yok mu, gürültüyü ve yavaşlığı unutturuyorlar insana. İstanbul’a trenle gideyim dedim, içe içe, yayıla yayıla, direk hat yokmuş. Üzüldüm. 🙁 Vodka karizmatik evet. 🙂
Obez mobez olmuyorsunuz efendim, belki hamilesinizdir o kadar. 😛 (Sizin kısır döngüye ancak bu kadar kısır döngülü bir cevap yazılabiliniyor.)
Çotonk!
‘, afiyet ola ola bu hale geldik 🙂
asymptot’un verdiği limkteki(adi wrzl, yaktın bizi 🙂 ahkamları okuyup güldüm tekrar. Uzun zamandır merdivenlerden koşarak çıkmıyorum artık.
Sevgili plum, öyle bi yer biliyorum. Hem orda internet altyapısı hazır, üsteli domain’de beleş 🙂
Obez olmadığıma sevindim. Lakin uzun bir zamandır belimde bir can simidiyle yaşıyorum. Mutlu bir ilişkimiz var, beni şakayla karışık mideme gelen darbelerden koruyor.
daha az
hacimde ayni isi
gerceklestirebilecekken
daha fazlasini kullanmak
tebrik etmekten kendimi alamadım. Ne güzel bir tasvir olmuş o öyle. Paragraf atlamaktan da korktum.
Win bey, ben de tam o adadan bahsetmekteyim. Internet olduğunu düşünememişim. 🙂
biilent bey, benim de kurbaaya benzetilmesi gereken bi’ yazim var. yardimci olur musunuz?
:o)
Her zaman sorun göründüğü gibi değildir.
Bazen dipte başka nedenler olabilir.
Winmaker Bey, sözde bugün erken kalkıp, o görenlerde dehşet hissi uyandıran simit göbeğini eritmek için, koşmayı planlamaktalarmış, lakin paşa beyimiz yine uyanamamış; hatta bakkala gitmeye üşendikleri için, pek saygıdeğer babalarını -“hain evlat ökkeş” misali- bakkala yollamaya çalışmışlar. Benim de kendilerine söylemek istediğim şudur: hareketlenin sayın win, malum karpuz yata yata büyürmüş. O göbek vodka içip, yan gelip yatmakla erimez. İnce belli bardaklara duyduğunuz hırsın özü de işte tam budur. Psikolağa giderseniz şayet, inanın o da size aynen bunu söyleyecektir. Aman dikkat, yakında top olup zıplayacaksınız benden söylemesi. 😉
Saygılar, sevgiler…
Sanırım babamla mesajlaştınız bu sabah. Benim simit göbeğimi kıskandığı için olsa gerek(kendi göbeğini tanımlamaya bir simit yetmez, en az on tane lazım ondan) arkamdan bi sürü saçmalık zırvalamış.
Bu sabah sipor yapmayı düşündüğüm doğru, kalkamadım, evet. Bi haftasonumuz var zati, onuda siporlanmı geçirecez canım.
Hem beybabama bakkala diil, tekel büfesine gitmesi için ricada bulunacaktım ki, zaten çoktan gidip gelmiş olduğunu gördüm.
Neyse, bu arada bu ahkamı girene kadar 3 mekik, 7 barfiks(hani, şu biyere asılıp kendini yukarı çekiyosun ya), 9 şınav çektim. Ee tabi bunun yanısıra, iki dilim börek, üç bardak çay, bi portakal, bi elma, iki kadeh rakı tükettim. Kestim yani abur cuburu.
Pek saygıdeğer Sir Winnellius the Ovalyus,
Paşa babanızın yaşı ile göbeğini orantılarsak, sizin durumunuz daha vahim sanki. Üstelik olay genetik, beybabanızın ince dalanız (anneannem böyle derdi) olması beklenemez. Babasına bak oğlunu al demek gerek anlayacağınız bu durumda. Kendileri benden rica etti, “şu bizim beyzadeyi bir yola sokun, beni de geçecek, top gibi olacak, evde kalacak” dedi, ben de “hay hay efendim, görevim insanlara iyilik etmek” diyerek bu görevi üzerime aldım.
Bir hafta sonumuz var evet, o hafta sonunda da önünüze geleni höpürdetirseniz, hafta içleriniz içli köfte yemekle geçecek, sizi bir rehabilite merkezine göndermemiz gerekecek. Paşa babanız tekele giderken bendenize sordu, “içsin mi bizim zade?” diye, hani belki aburcubura ara verirsiniz diye, “bırakın içsin” dedim. Nerdeeee, hala löp löp götürüyorsunuz bakıyorum. Spor anlayışınız da muhteşem, hepsini toplasan bir bakkala gitmek etmez. alkışlıyorum dehanızı ve kaslı, atletik vücudunuzu. E yağ da olsun tabii, bakarsınız kıtlık gelir, depodan yersiniz.
Kestiğiniz abur cuburlar kadar taş yağsın başınıza, bu temennimin sebebi ise annehatununuzun yaptığı o muhteşem böreklerden benim yeme şansım olmaması filan değil. -bir yutkunayım, geçecek-
Siz gelin beni dinleyin, savaş filan da var, o göbeği iyi koruyun, sıvazlayın, sevin. Bizim gibi ideal kilolular sapır sapır dökülürken, siz deponuzdan kendiniz pişirir kendiniz yersiniz. Dahiyane bir fikir, tebrik ederim.
Beybabanıza ve annehatununuza kucak dolusu sevgilerimi iletiniz. Saygılar.