Yeni bir işçi lazım bana..ümit yaşar gibi yorulmak bilmemeli..vurdukça rakının dibine, neyzen kadar kadehi titretmeli..ve can kadar dosdoğru durmalı..bir küçük odada yatmalı.. naif dünya kıyamette eridi şeker gibi, naif olmamalı..necip kadar kaldırımları sevmeli..Neyse, bu kolay iş, adam mı yok?..zor olan,elimde bir nefes ile uzaklığını çitliyorum. Seni hudutların ardında bırakıyorum. Kendimi içine alıyorum.nereye kadar gitmeliyim ikinci sorudur, nerden başlamalıyım esas soru..Avustralya’dan mı? Ptolemaios gel buraya Allahın cezası, gel yardım et, ayers kayasına bir kanguru çıkart, hortumunu uzat..ama hayır orada sen varsın bir yerlinin kucağında, savunmasız ve aç..nefesimi alıp başka yerlere gitmeliyim..paskalyaya gidip gizemi mi çözeyim?derdim ne benim?? Dev taş heykellerin üstünden heykelini görmemek için körlükten öte bir karanlık gerek..lakinkaranlıklar da benim gibi senden uzak, karanlıklar bana yakın..karanlıklar sanıldığının aksine alev topu kadar sıcak, aşk kadar kavruk, dut gibi düşmeye meyilli..çünkü karanlık, gecenin iç çamaşırı, dantel işlemeli ..hah işte şehrazat, marakeş’te en aptal masalı anlatıyor, sus biraz gelsin cellat..al kamburumuzdan masalını..Anlamıyor musun??Elimde bir nefes, ya senin olmadığın bir yer bulup içime çekmeliyim, ya da senin için vermeliyim.. ,