inciraltı taraflarına gittik, elim belim bağlı (40 days 40 nights -niyeyse “kırk deys kırk nayts” şeklinde telaffuz ediyor biletçi kız) isimli yapıtı izledikten sonra eve döndüm.
girdim içeri, yemek yenen balkon’a uzadım ve babamın sokaktaki birisiyle konuştuğunu gördüm -zemin katta oturuyoruz. genç 25 yaşlarında, sarışın ve bana “hello” diyen bir kişi bu. ılıca termal’e ortopedik sorunların tedavisi için yanaşan bir çok avrupalıdan biri. içeri gidip tabak, çatal falan aldım kendime, sofraya oturdum, babam;
(ingilizce konuşuluyor)
– norveç’te işin yok ve buraya tatile geldin ha? ben bu problem’i çözemedim, ekonomik bir üç kağıt var sanki.
adam: aslında anlaşılmayacak bir şey değil, bizim ülkemiz sizinki kadar kalabalık değil, biz orada tahmine bir kaç milyon kişiyiz, ama sadece istanbul’da 15 milyon insan yaşıyormuş…
böylece sürdü konuşma, ülkenin zenginliğinin nedenlerini anlattı biraz. sonra bana ne iş yaptığımı falan sordu, okuyorum dedim. canımı sıktı erif.
işsizim, norveç’te sıkıldım, türkiye’ye tatile geldim diyor yahu!
yorumlar
Sanırım problem bende. Siz takılın.
Adamların işsizleri bile Türkiye ye tatile gelebiliyor.
Ne zengin bi millettir bu. Nüfusu az olduğundan mıymış?
Japonya’nın nüfusu da 100küsür milyon onlar niye zengin peki? Nüfusla alakalı değil bence. [yavaş yavaş konuyu çakıyorum]
işsizi tatile çıkabiliyor mu?
aslında işsizden işsize de fark vardır di mi?Yani para biriktirmiş kısa süreli bir işsiz de olabilir, tam terside
çakıyoruz konuyu, bu tarafı güzel. ancak yerel saat’i 1:30 iken bu çin çan çon arkadaşlar internet sefalarında gezmiyorlar benim, senin gibi (gezenide var tabi o ayrı) genellikle akşam 9 gibi uyumuş oluyor bunlar. sebep erken kalkamayacak olmak değil, kalkıp işe gittiğinde -ki bu adamlar ona görev diyor, yetersiz olabileceği korkusu. çalışıyorlar velhasıl kerim (böylemiydi bu laf). işçi kısmı böyle, ya yöneticisi ? cevap basit, onların damarlarında asil türk kanı dolaşmıyor sanırım yada bu işin öyle kanla, ırkla alakasından çok, eğitim ve etik ile alakası var. işsizleri tatile çıkabiliyormuş, örnekten gördük. şu ceylan kompleks, naturland gibi yerlerde animatörlük yapan bir arkadaşım var, o söylüyor bir yabancı ırk’lı ziyaretçinin ağzından, “bir hafta bar, disko vs. gibi eğlencelerin masraflarından kısarak, türkiye’ye gelebiliriz…”. sebepler ortada aslında, ama nedense görmek istemeyen çok gibi. yada birileri bizim görmemizi istemediğinden, biz birilerini gözetlemekle meşkul oluyoruz sıklıkla. gerçeklerden kaçmak, çözümdür diyoruz ya, “nah” diyorum kısacası.
Bu ‘nah’ ın bize yansıması paramızın değer kaybı şeklinde. Hal böyleyse adamlar niye ucuz gördüklere ülkeye tatile gelmesinler ?
birde amcamdan bir anı aktarayım hemen.
gemiciydi bu, uzak doğuya gidiyorlar, oradaki fabrikaları gezdiriyor birileri bizimkilere. sabah saat 6 mı ne, bir sürü çekik gözlü arkadaş toplanmış fabrikanın önünde, yüzlercesi belkide bir kaç bin tane var. bir düdük çalıyor, o insan yığını, o bizim sadece maç sonrası sevinçlerinde görebileceğimiz kalabalık, sanki ilahi bir güç yönlendirmişçesine sıraya diziliyor, çiftçinin bilmemkaç yılda dikip yetiştirdiği kavaklar misali, hangi açıdan baksan sıranın diğer ucunu görebiliyorsun aradaki boşluktan -gözlerin o mesafeyi görebiliyorsa eğer. önce milli marş okunuyor, iş yerine gelinen bisikletlerin önünde, sonrasında ise, ortaokul -kimilerimizinde ek olarak lisede- nefret ettiği o ısınma hareketleri yapılıyor, son düdük ile mesai alanlarına gidiyor ufak bedenlerinde, devlerinkinden fazla enerji taşıyan çekik gözlüler. biz mi ? yok biz o esnada, mankenlerin kıçlarının kaç bin dolar edeceğine dair derin konuşmalarımızla meşkulüz, yada başörtüsünü, travestileri, yangına geç kalan bir itfaiye erinin “park ediyorlar oraya buraya” sitemini içeren bir ana haber bültenini izliyoruz, kim bilir…
keşke, paranın değerini gösteren eğrilerde yaşansa düşüş.
Neme lazımcı nesiller yetişir ,yetiştirilirse… E bide aile arasında dialog olmaz…İnsanlar iletişimden aciz kalırsa…Düşünmeyi öğrenemezsek…Orasını burası açanları (bırakın 1 i) 1 den fazla kez haber yapan medyanın taraftarı olursak…Dahaaa 1 sürü yanlışı gayet fark etmeden bize normalmiş gibi yaparsak daha çooooooookkkkkk bizi düşüren eğrilere maruz kalırız
Size şöyle açıklayayım arkadaşlar :
İşsizleri bile gelebiliyor, çünkü işssizlik parası alıyorlar. Aylık 2000-2500 Kron
ekonomileri oldukça iyi. Özellikle Petrol en büyük kaynaklarından biri. ( okyanus ) Kişi başı milli gelirleri de oldukça yüksek.
Hatta isveçliler onlar için “oldukça paraları var ama nasıl harcayacaklarını bilmiyorlar” diyorlar. Ülke nüfusu İstanbul kadar. Ve manyak derece de vertgiler ödüyorlar devlete. Avrupa birliğine de girmedi adamlar ve de bunu halk oylaması ile yaptılar.
Son olarak kendilerini “oldukça soğuk” olarak tanımlıyorlar ama Ülkemize geldiklerinde bizden biri olmaları uzun sürmüyor. ( tecrübeyle sabittir… )
Orda güneş müneş yok.
İntihar oranı çok yüksek. Paso içiyolar. Kafayı yemişler.
Türkiye de özellikle de İstanbul’da para biriktirmenin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruzdur, İstanbul dışından gelen arkadaşlarım paranın daha çok yola gittiğini söyler durur.
Batora katılıyorum yurt dışında aldığın işsizlik parasıyla tatile çıkman çok daha kolay.Burda paranın değeri düşmeye devam ettiği sürece bırakın dışarda tatil yapmayı İstanbul içinde bile tatil yapmak çok zor.
sakin ola zaman gemisiylen Corc Orvel’ in 1984 une gitmis olmasin. Ole egzersiz, sira mars falan tipkisinin aynisi nerdeyse..