Orhan Pamuk, 1952 yılında İstanbul’da doğdu. İlk romanı ve anketlere göre cumhuriyete damgasını vuran 75 kitaptan biri olan “Cevdet Bey ve Oğulları”nda (1982) ve diğer bir şaheseri olan “Kara Kitap” (1990) adlı romanında anlattığına benzer bir ailede büyüdü. Nişantaşı’nda yetişen Orhan Pamuk, New York’ta geçirdiği üç yıl haricinde İstanbul’da yaşadı. Robert Koleji mezunu olan veİstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde üç yıl okuyan Pamuk, 1976’da İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nü bitirdi.Çocukluk ve gençlik yıllarında ressam olmayı hayal etti, fakat 1974’den itibaren yazı yazmayı tercihi ağır bastı.Üç kuşak İstanbullu bir tüccar ailesinin çerçevesinde, Türkiye’nin son yüzyıllık macerasını hikâye eden “Cevdet Bey ve Oğulları” adlı romanı, 1979’da Milliyet Roman Yarışmasında ödül aldığı gibi, 1983 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü‘ne de layık görüldü. Aynı yıl ilk baskısı çıkan; üç mutsuz kardeşin İstanbul yakınlarında bir sahil kasabasında, 90 yaşındaki ninelerinin evinde geçirdikleri bir haftalık hayat dilimini anlatan “Sessiz Ev” adlı romanı ile 1984 yılında Madaralı Roman Ödülü’nü aldı. Pamuk, “Sessiz Ev”in Fransa’da çıkan çevirisi ile 1991’de Avrupa Keşif Ödülü’nü kazandı.17. yüzyılda İstanbul’a getirilen Venedikli bir köleyle bir Osmanlı âlimi arasındaki ilişkiyi anlatan tarihi romanı “Beyaz Kale”(1985) ile Pamuk, yurt içi ve yurt dışında ününe ün kattı.
New York Times gazetesinin “Doğu’da bir yıldız yükseldi” sözleriyle dünya basınında da yer alan bu kitap, belli başlı bütün Batı dillerine çevrildi. 1990 ‘da yayımlanan “Kara Kitap” adlı romanı, Türk edebiyatının en çok okunan kitaplarından biri oldu. Bu başarısını, yine en çok okunan kitaplardan biri olan “Yeni Hayat” adlı romanı izledi.1998’de yayımladığı Osmanlı nakkaşlarının hayat ve sanatları üzerine olan “Benim Adım Kırmızı” adlı tarihi romanda; herkesin kendi sesi ile konuştuğu, ölülerin, eşyaların dillendiği, ölüm, aşk, sanat, evlilik ve mutluluk üzerine konulu bir ağıt yükseliyordu. Orhan Pamuk’un olağanüstü ilgi gören bu kitabı, 2001 yılında pek çok ülkede yılın en iyi yabancı kitabı olarak karşılandı. “Öteki Renkler”(1999), “Kar”(2002) ve “İstanbul: Hatıralar ve Şehir” eserleriyle de, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada büyük ilgi gördü.
Bütün bu titiz çalışmalarla oluşan başarıları Pamuk’u, edebiyatın en üst ödülü “Nobel Edebiyat Ödülü” ne taşıdı. Evet, Orhan Pamuk 2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülünü alan en genç yazar oldu.Son çalışması olan “Masumiyet Müzesi” (2008), Türk edebiyatımızın Nobel Ödüllü yazarı Orhan Pamuk’un, İletişim Yayınları tarafından basılan ve kızı Rüya’ya ithaf ettiği bir aşk romanıdır.
“Şeklen deneysel, bilgi yüklü, ama elden bırakılmayan romanları Orhan Pamuk’a uluslararası bir ün kazandırdı.” The New York Times.“Genç Türk romancısı Orhan Pamuk, Avrupa’ya roman nasıl yazılır, gösteriyor.” Frankfurter Allgemeine, Almanya.“Orhan Pamuk’u herkes okumalı.” The New Statesman, İngiltere.
yorumlar
PBK, tebrik ederim…
orhan pamuk bir “yazar olma” projesi gibi. çok çalışıp yazar oldum demek özünde büyük bir anlam bozukluğu taşısa da benim gibi yazı özürlü birisi için çok imrendirici. ödüller, yaftalar bir tarafa sessiz ev, beyaz kale gibi kitaplarını sevdiğimi söylemeliyim. kayıtsız kalmak zor kendisine.bu arada, bunca biyografi yazısından sonra, sitenin adını artık değiştirmek lazım sanırım. biraz intihal olacak ama bir yudum insan iyi olabilir mesela.
Bencede kayıtsız kalmak imkansız. Yazdıklarını kenara koyup, sadece zamansız kurulmuş bir cümleden dolayı itelemek manasız. Masumiyet Müzesi içinde eski Türkiye’ ye – aslında çok birşey değişmemiş- dair bir sürü bilgi taşıyor. Özellikle sinemadaki sansür hayata dair sanki. Herşey yasak. Hep söylerim bu memleketin başını yakan kendi eliyle dilini bağlamasıdır. Bu kadar çok yasak, bu kadar pu kaka’ dır bu memleketi bu hale getiren.Bir aşk romanı değil sadece. İçindeki ayrıntılar zevkle okumanızı ve sıkılmamanızı sağlıyor.Herşeyi unutup sadece okumayı denerseniz lezzetli.
Ermeniyan & Kürdi(ş)yan şaklabanlık Nobel ödülü.Politika icin yapılmasin sanat diyorum.
Bizim memlekette komplekssiz, kırık dökük olmayan insanı bulmak zordur, onun icin hickimseye hiçbirşeyi beğendiremezsiniz. Bir de, rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi BİLGİ SAHİBİ OLMASA DA HERKES FİKİR SAHİBİ olduğundan ahkam kesmeyi de pek severizzzzz.
BUKLET siyasi görüşlerini aktarmak için hafif’i alet etme. umarım bu son olur…
“benim adım kırmızı” – yahu ha gayret yazara önyargısız yaklaşarak – okunmasını şiddetle tavsiye edeceğim oldukça şık bir kitaptır diyor ve köşeme çekiliyorum.
Edebiyatını eleştirmeden önce sorarlar adama; kardeşim, Orhan Pamuk o sözü hangi yıl söylemiş diye! Ondan sonra oturup sözden önceki aldığı ödüller ve yurtdışında adından söz edilmesine bir daha bakalım. O yıla kadar dünya çapındaki ünü zaten var idi, biline.Birisi de çıkıp, siyasi görüşünü aktarmak için hafif’i kullanma diye uyarmış makaleyi yazan arkadaşı. Bir de son olmasını umuyormuş. 301’in koruyucu melekleri, “özgür ülkelerde insanlar düşündüklerini söyledikleri için yargılanamazlar” bu da biline. Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Size düşen bu zatın sözünü tekzip etmek, delillerle olayların gerçek olmadığını ifade etmektir, şahsın arkadasında küfür etmek, ya da devletin yaptığı gibi susturmaya kalkmak değildir.
Beğenen beğensin, ben bu heriften tiksiniyorum, sevmiyorum…
sırf ermeni soykırımı iddalarını desteklerdiği için ödül almış bir ylana simyageridir.ayrıca hafifdeki bu biyografi tarzı yazılar neden son zamanlarda arttı?anlam veremedim.
kimse engelleyemez,atrıca senin bu tarz yazılarına bayılıyorum bukletim.devam et
ordan burdan araklanarak ortaya konmuş bir şeyi savunmanın aklen, ahlaken, insanen savunulur bir tarafı olduğunu düşünen var mı acaba?bir kere nobel ödülü’nün siyasi, fikri, ideolojik bir açılımının olmadığını, bir temelinin olmadığını, bir ön kabulünün olmadığını düşünmek, kusura bakmayın amma, safdîllikten gayrı bir isimlendirmeyi hak etmiyor.Ha, bir de taraf olmak olabilir. Yani ayni fikrin, aynı ideolojinin tarafgiri yani..Yayın dünyasının içinde olanlar iyi bilirler. Özellikle son yıllarda bazı isimlerin şişirildiğini, her türlü enformasyon kaynaklarından fazlasıyla istifade etmesine müsade edildiğini de iyi bilirler.Bu şahs-ı mezkur da, bu dümenin suyundakilerden biridir, o kadar…
Bir de Apo yu anlat, Apo uzatsın yanağına da öpücük konduralım milletçe..Ne dersin, sen bu işi iyi biliyorsun..bİRİAdam çıkar adam öldürür,
Biri çıkar adam öldürür baş tacı yaparız..Tuhaf milletiz velhasıl, ama önemli olan biyografi değil mi..Pardon yaa..
Çok bilmiş hanım, iki cümleyi bir araya getirip bir yazı yazamıyorsun ama bu tür biyografilerde bülbül oluyorsun..Ben terbiyesizliğin alasını görüyorum burada..Reklamın iyisi kötüsü olmaz..Bu millete zararı dokunan herkesin ekmeğine yağ sürmeye devam..
Vaay boiiing 747 açılıyorsun yavaş yavaş.
PARdon Orhan Pamuk değil Orhan YAMUK lütfen.. 😉
Her görüş ayrılığında da olmaz ki ama.Hani Bired Pit olsa değer diycem.
Sieee..
Pbk; hayranım sana. Ama bırak egosu, boş yere şişkin olanlarla uğraşmayı.Hayır Orhan Pamuk hakkında yorum yazacağım, sonra yakamı buklet’ten kurtaramayacağım. Bari kısaca şunu söyleyeyim. Ne olursa olsun iyi edebiyatçıdır. Kar romanına kadar olan bütün romanlarını çok severim. Sonrakilerde nedense çuvallamıştır. Tek başına söylevleri yüzünden Nobel alması çok zor. Çünkü bunları söyleyen, muhalif bir sürü edebiyatçı var. Neden onlar değil de, Orhan Pamuk alsın?
İyi eğitim almış, yabancı dili mükemmel, dış ilişkileri süper, kafası kurnazlığa çalışıyor..O.pamuk, romancı kimliğini politikasıyla birleştirmiş, uluslararası siyasi show yapmıştır, ”Evet Türkler, Ermeni soykırımı yapmıştır”, dediğin anda bütün kapılar açılır, yurtdışında yaşayanlar bilir, Türkler ağızlarıyla kuş tutsalar sevilmeyecekler, bu toplumun ileri gelenleri çıkıp ta Türkleri aşağıladığında, ipler kopar, sanki Türk değilmişsin gibi onlardan biri olarak yaşamını sürdürürsün, oturur onları aşağılayanlarla birlikte gülersin..Kendisi “Nobel” e sevinebilmiş midir, hiç zannetmiyorum..Kendi toplumunu aşağılayarak, geçmişine iftirada bulunmuş, hakaret etmiştir..İyi bir yazar olsa da, ödülüne sevinemeyen ve sevilmeyen, bir zavallı olmayı seçmiştir..Az rastlanır bir durum..Bir insan hiçbirşey uğruna, tam anlamıyla ispatlanmamış olayları milletinin aleyhine kullanmamalı, eksikliklerini bilse de, kendi değerlerini hiçe saymamalı, ve diğer toplumlarda yaşayacaksa kendi olarak yaşamalıdır..Çünkü diğer türlü, ancak kendisini kandırır..
Ek, bazı yazım hataları yapıyor olabilirim, 3 dili bir arada kullanmak zor oluyor, ilgililere duyrulur..
2 lobu birarada tuttuktan sorası önemli değil zat-ı muhteremlerimce.
Ben bukletin avukatı değilim,bu sitedeki herkese mesafem de aynı,dayanamadığım emeğe saygısızlık,yapmayın kuzum ya,kişiyi seversiniz,sevmezsiniz,düşünceleriniz örtüşür veya örtüşmez,yorumlarınızı yazara saldırı halinde değilde,kişiye münasır yapsanız,okurken bizlerde feyz alsak,amaç birbirimize bir şeyler katmak değilmi?yeterince incinmiyormuyuz zaten.Arkadaşımızı daha fazla üzmeyelim.
bir türk yzar nobel ödülü alacaksa bunun yaşr kemal olmasını dilerdim.ancak ne olursa olsun orhan pamuk şahane bir edebiyat sunmasa da kesinlikle romanları delice çalışılmıştır.o kadar okuyup çalıp çırpmamak esinlenmemek mümkün müdür diye düşünüyorum. yazar olsaydım herhalde kesin bende çok sevdiğim şeyleri o karambolde kendim yazmış sanarak hatta buna inanarak kaleme alırdım.benim adım kırmızı türk edebiyatının en güzel kitaplarınlan biridir bence.cevbdet bey ve oğullarını’da burada anmak istiyorum.masumiyet müzesi ise maalesef dersine çalışmış çalışkan ama şiir yazmak becerisi olmayan bir öğrencinin çok titiz ama ruhu olmayan bir şiiri gibi.
Rahmetli Attila İlhan’ı saygıyla anmak istiyorum…
tipik türk beyni,nobel ödülünü veren sizmisiniz de yok o alsın yok bu alsın diyorsunuzhayret !yok yazardı yok değildi yok o daha iyidi yok bu alsaydıyok annenemin taş(ak)ları olsaydı
“Nobel ödülünün kaynağı dinamit ticaretidir. Alfred Nobel dinamiti icat ettikten sonra Avrupa’da savaşan taraflara satarak milyonlarca dolar kazanmış ve vasiyeti gereği bu ödülü armağan etmiştir.” Nobel ve barış…Çok ironik gelmiştir bu iki bana hep.Tipik Türk beyni şeklindeki zincirleme isim tamlamasında betimlediğin kişinin ben olduğunu umarak sevinçle havalara zıplamaktayım.Zira o tanımlama benim için daha değerlidir.Nobeli ona vermişler,şuna vermişler umurumda değil.Zaten benim istediklerime asla vermesinler,yoksa düşüncelerimde bir yanlışlık vardır.O nobel dedikleri şeyin bana tek faydası,uzak durmam gerekenleri ismen tanımam olur ancak.
bir orhan pamuk hayranı olarak bu yazıyı görünce çok mutlu oldum. ellerinize sağlık.
kendisini sevmiyorum. isterse dünyanın en iyi yazarı olsun, istrese onun gibi yazan başka biri yeryüzünde olmasın….gidip ülkesini yurt dışında şikayet eden birini sevmem mümkün değil.
Bana teşekkür etme Buklet, Orhan, Nobel ini geri verip Türk halkından özür dilediğinde, bu yazını dikkate alacağım..
biri gider ‘benim halkım ermeni soykırımı yaptı’ der ve ödül alır. birileri gider ermenilerden özür dilemek için imza kampanyası başlatır kuş beyinliler onları ayakta alkışlar. onurlu, başı dik, fikri hür, vicdanı hür yaşamak isteyen herkes devlete karşı olmakla suçlanıp sorgusuz sualsiz gece yataklarından alınıp hücrelere tıkılır ve kimsenin sesi çıkmaz.aranızda özür dilemek isteyen hainler varsa buyursunlar buradan.
nobele rüşvet karıştı
”Türk milletinin 21. Yüzyıl’da iki büyük hayali vardı.Biri bir Türk vatandaşının Nobel alması, diğeri de uzaya bir Türk astronotyollamaktı.”Madem öyle, uzaya da Orhan gitsin..
Ahh,çok şaşırdım desem yer misiniz?Silah firması ve Nobel,ilaç firması ve Nobel.Dinamit ve Nobel.Dibim düştü şaşkınlıktan…
Yalnız garip olan şu. Nobel zımbırtısı yüzyıldır kanlı silah malzemesi parasıyla, milyonlarca insanın ölümü sayesinde veriliyor. Ve her zaman da Batı dünyasının doğru-yanlış anlayışına uygun kriterlerle verilirdi. Bugün Orhan Pamuk vesilesi ile Nobel’i aşağılayan kesim, 10-20 yıl önce de bu toplum bir Nobel kazanamadı diye bu toplumu aşağılardı. Yine gariptir, pekçoğu milliyetçi muhafazakar zümreye kinleri gereği Ermeni ve gayr-ı müslim kitleleri, Müslüman ve Türk olan kesime karşı savunurlardı. (sevdiklerinden değil, düşmanımın düşmanı dostumdur düz mantığından hareketle) Onun için bu tip kendini sol olarak niteleyen kesim, (şimdinin ulusalcıları olur bunlar) o milliyetçi muhafazakar zümre tarafından “gavur tohumu” diye nitelendirilirdi.Devir değişti, kim neyi niçin savunduğunu bilmiyormuş meğersem bir yüzyıldır. Bu sayede o bir yüzyıldır bu ülkenin neden ezilebildiğini daha iyi anlıyorum. Sürünün başındaki koyunu uçurum kenarına sürüklediniz mi, geri kalanlar da patır patır dökülüyor.
O kadar çok istiyorumki bazen koyun olmayı.Ne dert,ne tasa,düşünme hiç bir haltı,vur dibine eğlencenin.Çok isterdim be…Ayrıca yeni birşey öğrendim “Astronot olma ihtimali: 13 milyon 200 binde bir.” imiş.
Orhan Pamuk’u, 7-8 yıl öncesine kadar sadece Yalçın Küçük’ün ilk eleştirdiğine rastlamıştım. Flash TV’de belki de o adamı ilk kez izlemiştim ve bu son trendinin ilk TV örneği olarak Orhan Pamuk’u sabetayist olmakla suçlamıştı. Hiç kimse yazdıklarını anlamıyor ama herkes birilerinin etkisi altında kalarak adamı büyük romancı ilan ediyor diyordu. O ara kimseler de eleştiremezdi cidden Pamuk’u. Bir diğer önemli yazar da Ahmet Altan’dı o ara. Pek çok kadın, imza gününde adama tangalar fırlatırdı. Bugün ise Ermenilerle ilgili söylediği saçma sözler dolayısıyla, ama hala aynı olan o romanları kötü oldu. Sıkıysa bugün eleştirenler 7-8 sene önce bunu yapsalardı. İşte o zaman haklılar denilebilirdi. Şimdi ise bu eleştirileri yapanlar koyun sürüsü olmaktan öteye gitmiyor.
Bazı sanatçılara gereksiz, aşırı veya haksız saygı duyulduğunda öfkeleniyorum, neyse…Öcalan da güzel bir sanat eseri verse onu da öveceğiz.Şimdi “Sen Öcalan ile Pamuk’u nasıl karşılaştırırsın?” diye çıkışmaya yeltenenlere kokakolalayt alkışı gönderiyorum.Pamuk ömrü boyunca hangi soykırıma, hangi vahşete karşı tepki göstermiş. Pamuk İsrail’e, ABD’ye ve diğerlerine zerre kadar ses çıkarabilmiş mi.Götü yemez, çünkü onlara yalakalık yapmazsa ödül değil nefes bile alamaz.Sanatçıymış, bokmuş, püsürükmüş… Esas olan insanlıktır. İnsanlığın yüzüne bakacak yüzün yoksa Nobel almışsın neye yarar?Muro karakteri ne de güzel hicvediyor -Pamuk’u övecek kadar emperyalizm körü- sanat salağı, slogan manyağı, promosyon delisi, reklam kerizi, treydmark tüketicisi bünyelerimizi.Baby700 2005’te söylemiş Pamuk’un Nobel’e layık olduğunu, 2006’da Baby’nin dediği luyor.Al bir güzel haber daha!Var mı ötesi?…
Karşı fikir beyan etmiş olduğum için cevap verme ihtiyacı hissettim.Orhan Pamuk’un edebiyatına birşey diyemem,çünkü kendisini ve düşüncelerinden hoşlanmadığım için hiçbir kitabını okumadım,okumayacağımda.Kukla olduğunu düşündüğümden vakit kaybetmek istemedim.Hoşunuza gitmeyebilir,lakin biraz geri kafalı oluyorum bazı konularda.Ama senin veya başkalarının onu sevmesi,onunla aynı fikirleri benimsediğini göstermez.Öyle olsa bile kimseyi ilgilendirmez.Bir konu açtın diye hain olunuyorsa vay halimize bizim.Ne demişler “Söylediklerinizin hiçbirine katılmıyorum, fakat bunları söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunacağım.”Sıkma canını sen,aynen devam et…Ayrıca son cümlendeki betimlemende beni tarif ettiğini belirtir;elimden gelenin en iyisini yaptığımı,lakin çok zorluklar çektiğimi beyan ederim.
bence başlangıçtaki youmund bir sakınca yoktu pbk’nın.çok açıklayıcıydı. bence Buklet sen büyütüyorsun. kimse sevmek zorunda değildir, ve gereken eleştiriryi de yapabilir. Eğer iyi bir Orhan Pamuk okuru olsaydın yazın daha iyi olabilirdi. Bilmem kaçtane link vermekle yazar tanıtılmaz bence. Kitaplar ile ilgili yorumarın olsaidi mesela benim daha çok ilgimi çekerdi. ben çok iyi bir Orhan Pamuk okuruyumdur edebiyatını severim ama Nobeli Yaşar Kemal kadar hakketmemiştir benim gönlümde. ödül siyasidir ve bir muhalif olan- ki Yaşar Kemal kendisi “benim gibi bir Komüniste ödül vermezler”diyerek de doğrulamıştır- birine verilmedi.
demekki ona göre intihal sahtekarlıktır-ki hukuk da da böyle geçer. ve gayet net bir şekilde de intihal olduğunu ortaya koymuş, kaynak gösterek. eğer kayıtlıysa çıkarın ortaya da bizde görelim. ben ahkamları takip etmiştim.Sizde intihal olmadığını ve yazarın edebi kişiliğini savunamadınız zaten. Madem Orhan Pamuk’a hakaret var diye içerliyorsunuz. sevdiğiniz yazarı savunun ozaman. neden nobel ödülleri açıklanmadan önce böyle bir demeç verdiğini yorumlayın ovakit.
🙁 Yorumlar benim tebrik yorumumla başlamıyor aslında. Yorumumdan sonrasını şimdi okudum. Çok üzüldüm..Konu Buklet değildi, Orhan Pamuk’tu. Konu Buklet olmuş, Orhan Pamuk kaybolmuş.Diyalogların geldiği nokta iyi olmamış. Böyle olmamalı idi… 🙁
lütfen ahkamların saatleine dikkat edin. konuyu kapattım yorumunuza yazmadan, önce yazmıştım. ayrıca tekrar ediyorum, kimsenin avukatı değilim. pbk da hiç tanımam bilmem.
Buklet misin nesin bu güne kadar hiçbir yorumumu sildirmedim..Amma velakin sitelerinde yazı yazdığım insanları zor duruma düşürdüysem bunu istemem, bu siteyi kuran insanlara saygım var..Onlar silmiş olabilirler..Yukarıda Kerem de ve Mucizemsin de demiş, ben konuyla ilgili ispatlı konuştum..Sen kimsin ki kaçayım senden, Nevdalist haklıymış ne hırslı, yapışık birşeysin, altta kaldıkça kudurma durumları başlamış..Madem bir yazı yazdın, yazına uygun hareket et..Aydın ol, herkesle muhatab olma…Ama nerdeeee..Kopyalayıp yapıştırmakla bilge olunmaz..Fikir üreteceksin..Pehhh
Sildirmem, fikri sabitlerdenim..Kopyaladıysan aynısını tekrar yapıştır buraya, değerliydi onlar benim içim..memnun olurum..
Bak buklet, buraya, beni normal hayatta çok sinirlendiren bir konuyu yazdın, karşımda olsan daha beterini söylerdim, bir çok arkadaşımla aram bile bozulmuştur bu yüzden..Madem bu kadar kaldıramayacaktın, konuları laf olsun diye seçme, düşün öyle seç..Ya da sonuçlarına katlan..Nasıl tarafsızca anlattım dersin..Hem öyle olsa bile, güllerle mi karşılamalıydım..Bu adamı sevmeyen çok insan var ben de onlardan biriyim, üzerine hala devam ediyorsun..Beni kanunla şunla bunla tehdit etme..Daha önce de mahkeme görmemiş biri değilim..Burada kesiyorum.. Artık rahat uyu , değmez, bu adam için..
Her türlü hukuk dahil, ben de, aciz ve acuze biri değilim bilesin..İyi akşamlar..
:))Yaramazlar,bu konu burda kapanmıştır,tamam mı?Bunlar bu konuda son sözleriniz olsun, rica ediyorum…
bu şeye benzedi..”ya evde yoksan – ya evde yoksan…hahahaha. olur mu çocuklar ben hep evdeyim”Orhan Pamukta 32 yaşına kadar harçlıkla geçinmişte bu da benden size magazinsel bi haber. azcıx ortam yumuşasın :*)
Çok üzülüyorum dostları böyle görünce…
“Neden senle hiç durmadan tartişip duruyoruz ki bizBile bile üstüme gelmene ne gerek varNeden dostça ve insanca ayrılamıyoruz ki bizVe bunca yaşanmış yılların da hatırı varEğer hergün bu işkence, eğer her gün bu karmaşaEğer her gün bu kavgaya katlanırım sanıyorsanSen de yaz yaz yaz bir kenara yaz bütün sözlerimiyanılırsam çık karşıma göster kendiniBelki zamanla teker teker silinirler aklındanAnlarsın ki boşuna geçmiş bunca zaman…”
Reca ederim,yeter ki çok küsüşmeyin.Garip cümle oldu sanki..
rica ederim. bana ilham veriyorsunuz
Nüfuz, ünvan ve güce tapınan bir toplum olup çıktık.Faşist darbecileri, darbe öncesi ülkeyi kaos ortamına sokan siyasetçileri el üstünde tuttuk, vergilerimizle besledik, hala daha besliyoruz.Bilimadamı ve Atatürk manevi bilmemnesi kılıfları ardında söylenmiş birkaç güzel söz:
Ve sanatçı: güzel bir eser bırakmış. Kitap okurken, ara verdiğinizde kaldığınız sayfada bırakırsınız.Ulusal güvenlikle ilgili hassasiyetlerimizi ikinci plana ittiğimiz sürece ezilmekten ve aşağılanmaktan kurtulamayız.Dün Pamuk bir şeyler söyledi, bugün dallamanın biri Ermenilerden özür diliyor. Bir gurup hıyar delisi de avucunda tuzuyla teşrif buyuruyor.Geçmişimize sahip çıkmadık ki bugünümüzü koruyalım.Ve sonuçta ne oluyor, işte şöyle!Çeşitli sıfatları nedeniyle kimi zararlı insanları hoşgördükçe böyle sonuçlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.Sanata gösterdiğiniz hassasiyeti neden yaşadığınız topraklara göstermiyorsunuz ki?
profiterol yemeye gösterdiğimiz hassasiyeti atom fiziğine de göstermiyoruz. çünkü alakası yok. misal system of a down faşistin kralı ama müzik yapmış adamlar. sırf faşistler diye bunu reddetmek akıl karı değil. o sebepten diyebilirim.
profiterol yemeye gösterdiğimiz hassasiyeti atom fiziğine de göstermiyoruz. çünkü alakası yok. misal system of a down faşistin kralı ama süper müzik yapıyor adamlar. sırf faşistler diye bunu reddetmek akıl karı değil. o sebepten diyebilirim. van gogh kulağını kesmiş o denli de ruh sağlığı bozukmuş e ne yapalım şimdi onun resimlerine de bok mu atalım?
buklet bu nasıl bir alınganlık yahu güzelim.bak bize dallama demişler sağolsunlar senin kadar kızmadık.az biraz sakin ciğerim.
Olabilir. Ama ortada bir kayıtsızlık var, ve bu kayıtsızlığın anası duyarsızlıktır (bence). Sadece Ermeni meselesi değil, Kıbrıs’tan Balkanlara, bizi ilgilendiren her noktada zaafiyet içindeyiz.Kayıtsızlık bir yana, bu ülkenin aleyhine olacak şekilde bir kamuoyu oluışturuluyor.Ve bu, toplumun güvendiği, inandığı, saygı duyduğu insanlar kullanılarak yapılıyor.Orhan Pamuk da buna alet olmuştur.Böyle bir durumda ben onun niteliklerine, yeteneklerine, marifetlerine bakmam. Yaptığı, yapacağı sanatın da içine de tükürürüm.Ha, siz bu ülkeye benden yüzbin kat fazla faydalı olmuşsunuzdur, onu bilmem. Ben de kendi gördüğümü, bildiğimi, inandığımı söylerim.
Bu ülkenin huzuruna gösterdiğiniz hassasiyet, bir sanatçıya ya da eserine gösterdiğinizden fazla olmalıdır.Yoksa ikisinin ortak bir noktada buluştuğu noktada da biri diğerinden öncelik kazanır.Tanınmış ve sevilen sanatçıların, toplumun hassas dengeleri üzerinde ne derecede etkili olduğu malumdur.
ben de şahsen ermenilere şerefsiz diyen, vatan millet sakarya diyerek abuk sabuk anlamsız triplere giren zihniyetie tükürmek isterdim ama bu kadar hoyrat olamadı deli gönlüm.
@mansonilized, tükürüğünün yeri burası değildi, ama dediğim gibi… Senin VMS’ciler bir kutuptaysa “hepimiz ermeniyiz” diyenler öbür kutuptadır. İkisinden de uzak mantıklı bir tavır bizim istediğimiz. VMS’cilere söyleyeceğimi söyledim, yeri gelince yine söylerim. “Hepimiz Ermeniyiz” diyenlere ise “Manukyan da Ermeniydi, o da sizden o zaman!” diyeceğim geliyor.”Ermenilerden özür” kampanyası, tek taraflı olarak Türkiye’yi suçlu durma düşüren bir tezgahtan başka bir şey değildir. Eğer özür dilenecekse bu, herkesin eteğindeki taşları dökerek, yapılan tüm haksızlıklar gözönünde bulundurularak yapılacak ortak bir “tövbe” töreniyel olmalıdır.Bugün Türkiye hala barbar işgalci olarak görülüyor, bu nefreti taşıyarak yaşıyorlar.Bugün dünyada müslümanlar katledilirken hiçkimse sesini çıkarmayı, özür dilemeyi düşünmüyor.Hafif’te bu haksızlığı, bu ikiyüzlülüğü, bu adaletsizliği dile getirdiğimizde birileri çıkıp “VMS” yakıştırmasında bulundu. O kişilerin çoğunun kanında, düşüncelerinde ve duygularında takiyyeyi, ikiyüzlülüğü, ihaneti gördük.Buldukları her fırsatta “Türk” ve “İslam” kimliklerini batı kurnazlığıyla aşağılayan bu insanları; TC kimliği taşıyan ve Türkçe konuşan bu alçakları kınıyorum!
Al bir şerefli sanatçı daha…>>>>>>>>>>>>>ahmet kaya nın KİRLİ GEÇMİŞİ !!!
sayın buklet öncelikle kibarlıgın icin tesekkurler. ulke meselelerine pek fazla hassas biri olmadıgım icin orhan pamugun ozel hayatından mevzuya daldım. ben orhan pamugun amerikadaki evinin manzarası , dizaynı, okudugu kitapları neden 50 yasında ogretmenlik yaptıgı yaparken zorlanıyor mu acaba diye dusunup empati kurarım genelde.. daha cok görsel ve psikolojik yanıyla ilgileniyorum.daha da genelleyecek olursak magazinsel diyelim. o yüzden sizin gibi ülke meselelerine pek hakim degilim. hatta sanat ve ülkeyi birbirine bağdaştıramam bile. (ama bu ögrenmeye kapalı oldugum anlamına gelmiyor)umarım limon sıkmamışımdır mevzunuza. sanırım
@tonguefu,
Herkes her konuda aynı derecede meyilli değil. Örneğin, film izlerken bile… Şu anlamda: kimisi Matrix’i izledikten sonra hiçbirşey anlamadığını söylüyor, kimisi ise oldukça fazla etkileniyor. Tartışma boyutunu biraz büyüten de bu sanırım. Bu, kişilikle ilgili bir durum, üstünlük veya eksiklik değil. bakış açısı farklılığı, algılama farklılığı diyebiliriz. Umarım doğru tanımlayabilmişimdir.@buklet, Başaka üyelere de benzer konularda benzer şekilde davrandığım oldu. Fakat bu, sana veya başkasına özel kişisel bir nefret ürünü değil. O tür düşüncelere karşı sanırım biraz tahammülsüzüm, biraz da fazla hassasım sanırım.Zaten bu tür konularda yorum eklerken @üyeadı şeklinde özel belirteç kullanmayı tercih etmiyorum. Yani yorumlarımın hedefi yine yorumlar.Seni kırdığım için özür dilerim. Dediğim gibi, asıl sorunum malum üçüncü şahıslarla.Dikkat edersen Ahmet Kaya’yı da ekledim, zamanında bizim de severek dinlediğimiz sanatçı…Daha sonrasında, onun şarkılarının kimlere ve nelere hizmet ettiğini anlatıncaya kadar dilimizde tüy bitti.Bizler maalesef deprem olmadan depremin kaçınılmaz olduğunu ve önlem almamız gerektiğini düşünmüyoruz.Bu insanlar da maalesef birer felaket tetikçisi.İşte, Ahmet Kaya’yı PKK bayrakları arasında, terörü överken görüyoruz.
ben de zatan kapatmak için eklemiştim. Hoşçakalın.
Önce vatanımız milletimiz,bizi dışarıda soykırımcı ilan eden bir yazarı ne okurum ne de okuyandan haz ederim.Böyle bir adamı böyle bir günde(özür kampanyası)kaleme aldığın için sana teessüf ederim.
dur bir şey daha eklemek istiyorum.Şimdiye kadar vatanını milletini seven hangi sanatçımız ödül almış.buklet DİYOR Kİ, (14 Aralık 2008 16:17)iki ayda 32 yazı yazmışım ve hiçbiri kopyala yapıştır değildir…biyografilerim 6 adet olup onlar bile kopyala değildir…Sende bu yazdıklarının arasına vatanını milletini kötüleyen soykırım yaptık diyen bir kaç parağraf ekle sana da nöbel ödülü verirler.
@hayalci, ben daha romantik boyuttan bakmıstım olaya . yani ahmet kayanın sanat gibi bir gucu vardı isyanını öle dile getirdi.kendi milletini bu topraklarda savundu ( tam bilmiorum sizin sölediklerinizden yola cıkıorum).ben aşk diye inletirdim ortalıgı. :*)veya yardım kuruluslari..
@buklet seninde bir anda etegine yapışan yaramaz cocuklar gibi olduk. o anda haklısın demekten başka diyecek birşeyin yoktu :)konu senin üstüne kalmış gibi oldu.
mansonlized’ın masumiyet müzesi yorumuna bayıldım. 15 aralıkta 9.21’de yazdığı yorum. bravo!
@tonguefu,…neyse. Bakış açısı farklılığı diyelim.Şunun altını çizmeliyim, OP okumakla veya AK dinlemekle vatan haini veya terörist dostu olunmaz, insanları böyle itham etmek doğru değil.Bununla birlikte, AK’nın şarkı sözlerinde belirgin bir şekilde “PKK’nın niteliklerini öven ve özendiren içerik” bulunduğunu belirtmeliyim.Bugün hala İstiklal caddesinde, Yüksel caddesinde bolşevik devrimi propagandası yapılıyor. Bu ülke için iyi niyet besleyen bu gençlerimizin nasıl bu hale geldiği bence çok önemli.AK bir yana, Grup Yorum da sanat bakımından özellikle nitelikli eserler veriyor. Çok sevdiğim ve dinlediğim bir guruptu.Ama maalesef ki her ikisinde de halkların kardeşliği adı altında, Kürt kimliği üzerinden PKK propagandası yapılıyor.
Yuh sana ben mi nereden çıktım.Tövbe tövbe.SEN DAHA BU SİTENİN ADINI BİLMEZKEN BİZ BURADAYDIKBu sitede senin gibiler türemeden önce saygı vardı, buklet DİYOR Kİ, (23 Aralık 2008 18:06)git işine ya, sende nereden çıktın…ırkçı düşünen hiç kimseyle muhattap olmayacağım.
buklet gitti dedilerdi.
buldum ben onu.ebe o şincük.
bukletim bana niye kızıyon be yav. bence kimse gitmesin zati. herkes buranın tadı tuzu.
Bu şahıs hakkında yazdığınız methiyeleri yazmakta özgürsünüz. Ben de düşüncelerimi yazmakta hürüm. Binaenaleyh bu şahıstan kelimenin tam manasıyla ve tüm hücrelerimle tiksiniyorum. Öncelikle kötü bir yazar; “eserlerinde” sanki önce ingilizce yazılmış da sonra Türkçe’ye çevrilmiş havası var. Sanırım yabancı dillere çevrilirken çevirmenler hatalarını düzeltiyor. “Eserlerinde” bolca çalıntı var. Nobel konuşması bile hırsızlamaydı. Burnumuzun dibinde ABD milyonlarca Iraklı’yı katlederken suspus olup, 100 sene önce olmuş olayları çarpıtarak sırtını dayadığı emperyalistlerden aldığı güçle ülkesine halkına iftira edecek kadar iğrenç.Bu iğrençliği yaptığı nobel ödülünü alınca susup köşeye çekilecek kadar korkak. Velhasılı kelam bu adam bana tiksinti veriyor.
Biraz zeka, biraz Robert Koleji, biraz da erken yaşta okumaya başlamış olmasının dışında, yaşadığı ülkedeki insanların eğitim seviyelerinin yeterli olmayışı kendisinin saygıdeğer ünlü bir yazar oluşuna yetmiş ve artmıştır. Her ülkede her seviyede yazarlar ve sanatçılar mevcuttur ama hakettiği konumdan yukarı çıkanlar o ülkenin büyük beyinleri tarafından hakettikleri yere indirilir. Bizde gerçek eleştirmen olmadığı için çok satanlar listesine çıkanlar bir daha koltuklarını bırakmıyorlar, aynı diğer iktidar sahipleri gibi. Flaubert ve Turgenyev farklı ülkelerde yaşamalarına karşı çok iyi arkadaşlık kurmuşlardı. Korkarım Orhan Pamuk benzer bir dostluk kuramayacak. Tanrı kendisini ve sevenlerini birbirlerine bağışlasın….
Ya ben bu çekememezliği anlayamıyorum abi. Adamı sevmeyin, ama bu denli kıskançlık da anlamsız. Bazı fikirleri aşağılıkça da olabilir. Ama bu onun edebi yönü ile savaşımı gerektirmeyi mübah mı kılıyor. Necip Fazıl yada Nazım Hikmet’ten birisinin fikirleri ile çelişiyorsunuz diye illa adamların edebi kariyerlerine b.k atmanız mı gerekecek. Adam başarılı bir edebiyatçı mı değil mi? Bu konuda otoriteymiş gibi her önüne gelenin ahkam kesmesinin bi kıymet-i harbiyesi yok. Adam o salak lafları etti diye bir anda edebi kalitesi düşmez. Ama esasında entelektüel altyapısı ve tarih algısı ile pekçok salak edebiyatçı gibi sakat fikre sahip olduğu da aşikar. Elmalarla armutları karıştırmayın geyiğini demek zorunda kalıyom ben de her seferinde.Kısaca şunu de geç: “Zıçarım senin Nobel’ine de, Alfred’ine de..”Katil bir medeniyetin taltifinden ne hayır gelecekti ki, bu bombacı kimyagerin ödülü bi b.kuma yarasın.
arkadaşlar,yerin kulağı var,yeter gari,kapatın bu mevzuyu ya,topyekün bütün hafif getcez şimdik :))
Müellifin hangi eserlerini okudun hanım kızım?
Güzel, ne anlatıyor bu adam kitaplarında?
Nema problema.
hey gidi hey. güzel kitaptı cidden. yorum yapmadım mı acaba dedim de, yapmışım da. güzel de demişim, benim adım kırmızı hala daha özeldir benim için.sörsi yavrum, gözlüklerimi bulamıyorum..
neden özel yavrum?
🙂 benim de kırmızı takıntım o kitaptan sonra başlamıştır. misalse misal.
yani vizyondakileri bilmesek, iki film birden kuşağına girdin sanabiliriz cancağzım. böyle birden bire ve ardarda söyleyince özellikle. riskli şeyler biliyor musun!
edit: birden bire –> birdenbirebonus: “herşey birdenbire oldu birdenbire”şairin aziz hatırasına saygıyla…
yorumun kurtulması için elimizden geleni yaptık. hatta film olarak bahsettiklerinden birinin Slumdog Millionaire olduğuna bahse girebilirim. Num Num Gmall bugün için biraz kalabalık bir mekan sayılmaz mı?
adam edilme serüvenimde 2. levela geçtiğimi düşünüyorum. ödüllendirilmeliyim…yaşar usta olayında verdiğim “nokta”lı duruşumla olayı alttan alışımla büyüklerime saygı ve anlayış göstererek ayrıca bir önceki tutumumun arkasında durarak güclu bir tavır sergiledim.2.levelda ise öğrenmem gereken “sahiplik” ve “aidiyetlik” duygusu olsa gerek. öyle face’lerde hesap verilmeden cekip gidilmez diğmi efenim. ya da kişinin en çok değer verdiği şeylerle dalga geciliyorsa bunun hesabı sorulmalı.kaçmak olmaz.sahiplenmeli ve sorumlulugunu almalı. inşelle bu bölümde bu duyguyu da kazancaz.akademisyen ve burjuva ve hayatı doya doya yaşamış ailemden ( bir tek ailede ben böle donuk soguk asosyalim.ay burcumdan olsa gerek.kova yaa) ailemden alamadıgım terbiyeyi bir de sen veer mürebbiyem benim:-)şereeefeeeeemütevazı ve asil ama biraz sinirli ( ay burcum etkilior. kova yaa:)) ayrıca anlaşılmaz trendsetter geleceğin ötesinde yaşarım. ¿:))susar susar adamı orta yerinde bozarım. :-(bazen bozmam çok pas geçerim bir bakarım o benle kafa bulur ben salak olmuşum. o da beni gocundurmaz. sonuc olarak ben kendimi bilirim:))daha derinlere indikçe balıklaşıyorum. iyi huylu sakin dingin utangaç bir ben çıkıyor. aşk dolu hayalperest. dışı mantık içi aşk dolu birşeyim 🙂 sexyliğime dil uzattırmam bu yüzden 🙂 ve güzelliğimde hep bir kusur arayacağım cünkü estetik düşkün/üydüm.ben yine sözünüzü alakasız birşeyle kestiğim içinse özür dilerim. ama bunu yazmam lazımdı. 🙂
masumiyet müzesi güzeldi hakkaten
birşey daha soracagım…güneri cıvaoğlunun babası ilhami beygalatasaray üniversitesi kimya bölümünde metalurji dersi mi verirdi acabaaaaa?? bilen biliiir… taaa eskilerden…bizim evde eskilerden projektörler vardı. ilk seyrettiğim porno film emmanuelledir.. babamın öle bir fransız film kolleksiyonu vardır. oradan hatıorlıorum.ADAM ET Beni mail açarak. cidden ihtiyacım var buna.o facebooklar yüksek müsaadenizle kapatılmasını istiyorum. kimse kendisine saldıranla orta yolu bulamaz. ve beni hakikaten kendime halime bırak .brokenheart durumum var.sende acıma saygı duy.
gazını çıkartamamış konuşamayan bebekler gibisin. bir derdin var ama konuşamıyorsun . o önündeki 102 tane tuş süs diye konmadı davetsiz misafir. küstün gittin hıncından bir tane babam için açtın. ee nolcak böle. öğrendiğin her bilgiyi mantar panoya asıp etrafındaki arkadaşlarına mı yetiştireceksin? sorunun ne ben seni yemin ediorum anlamadım. ben naptım şimdi sana. saygısızlık mı yaptım ezikledim mi? şımarık bebekler gibisin.ben 2 yıl işsiz herkesten elimi ayağımı çekmiş odamda münzevi bir hayat yaşıorum. sen bu krizde hem hazır para ye, hemde işşsize hemde işten çıkarılma tehlikesi yaşayan herkese (millet kıcından soluooor bu krizde) saldır dur. benden sana tavsiye. eskki şatafatlı günler bitti. bence emekliliğin tadını çıkar. sataşma sağa sola. tamam hepimiz yaptık ettik ama arkadan (dedikodular dalga gecmeler falan) böle yüz göz olmadık. ayar çek kendine azcık. valla biri çıkar çektirir.
bilior musun sen bir konuda çooook iddialısın. herkes beni sever.sevmese de eninde sonunda sever. unut bunu cünkü ben ne seninle ne de arkadaşlarınla o masanda oturup ickilerini tokuşturmayacağım. istediğin manyaklıgı deliliği yap umrumda değil. benim bilgisiyarıma giren insanın hırsıztan bir farkı yoktur.(mp3 download etmeye benzemior bu) o yüzden istersen açık konuşalım sorunumuzu. istersen böle devam et. sadece uzlaşırız. daha ötesi olmayacak. boşuna işi deliliğe vurdurma bana. git sen bunları üniversiteli dar çıtırlara yap. sayende derimiz kalınlaştı epeyce. sen beni hala 22 zannediorsun (klavyenin başında kolumda şırında içinde kırmızı kalpler enjekte edilior damara ortalığı aşk aşk die inletiorum zannediorsun)
yorum yapmaya bile gerek duymuyorum
değişik yorumlar olmuş sevende olur sevmeyende bundan daha doğal neolabilirki.
@buklet bende burayı pek anlamadığım için (resim yok yaa) hedef gösteremiorum. o yüzden ortaya konuşuorum . sorumluluk duygusu geliştirelim. biri birisine YAPMA DUR demesini öğrensin. ama belli ki üzüm üzüme baka baka kararırmış.
ne iyi demiş alnından öpmek lazım valla! üzerime alınırım bir gün inşallah ve herkes de alınır:)
keşke hep benim sözüm dinlense. Heyhaaaat:))))şimdi trend konuşmamak ve izlemek mi? ben dedim diye. yine taklit mi ediliyorum.peki tamam o zaman:) teşekkürler @buklet zahmet edip araştırıp arşivlerden bulup bu güzel fermen niteliğimdeki yazımı karşıma çıkartıp getirdiğin için. o güzel ellerin dert görmesin inşallah.
anladım.
‘haklısın açılımı’ bu olsa gerek. birde göğsüme broş taksaydınız:) sözün bittiği yerdeyim. katılıyorum fikrinize:)
Dolaptakilerden gelen çatlak sesler…Ben bu “Sözde Ermeni Soykırımı” üzerinde bu güne kadar ne çok fazla düşündüm ne de çok fazla dert yandım. Düşünmedim; çünkü düşünseydim önemsediğimi zannedeceklerdi. Dert yanmadım; çünkü çaresiz olduğum sanılacaktı. Ve bu önemsemeler ve çaresizmişim gibi görünmeler sonunda benim kabullenişlerim olacaktı. İnsan önemsediği bir konuda kafa yorar… Bu sebeple sadece şöyle bir açılım getirebilirim konuya;”Soykırım” kelimesinin tam manasına bakmak gerekirse, Soykırım: Yok etmek, ortadan kaldırmak… Şimdi düşünüyorum da, sözde soykırım yaptığımız bir millet mi söylüyor bunu. Madem ki biz bu soykırımı yapmışız, nereden geliyor bu çatlak sesler… acaba o sırada birkaç tanesi dolaba mı saklanmıştı!!
yorum “bu kadar hakettiği kadar yani”
Buklet bir biografi havasında nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’tan bahsetmiş. Bu anlamda burada karşılıklı siyasi görüşlerin tartışılmasından ziyade Orhan Pamuk’un edebi yönleri tartışılırsa daha mantıklı olur kanısındayım.Sevgiler!
Eksik kalmasın…
Yaşasın Orhan Pamuk!NobelBir ödül ise bize verildi aslında:)Sorun gibi gösterilen ve aslında günümüzde muhatapları tarafından çoktan unutulan (bkz.hrant dink) ve başka torunların artık ekonomik ve insani sebeplerden terk eden toplumları geçmiş hakkındaki yorumlar bağlamaz iken. Hala sorun yapanlar sadece Hrant’ı öldürmüyorlar veya orhanı kaçmak zorunda bırakmıyorlar, kendi tarih-politik güç aracını da ortaya çıkarıyorlar.örn:amerika, destek isveç:)Bana destek olurmusun küçük dostum…İsteyen istediğini söyleyebilir, netice ben 29 yaşında dünyayı ve ermeniler de dahil tüm insanlığı seven bir adamım, birinci dünya savaşını ve şartlarını zihnimde canladırabiliyorum.Canlandıramayan uzak ülke dostlaını veya vatandaşları suçlamak değil sadece durmak bile yeterlidir zamanın şartlarında:)
Duruş çok önemlidir, gerçeğin ne demek ve nemenem bir şey olduğunu bilen birey için, toplum için…gerisi kızgınlık öfke ki gerçek addeder, yukarıyı anlamadığınız anlamına gelir.
yukarıda yer alan yorum bana aittir ve sevgilimin nick’i aktif olduğundan yanlışlık ile Beatrice2009 nick’i ile girilmiştir!
orhan pamuğu sevdiğimden yazıyı görmek sevindirdi.teşekkürler
Bunun yazdığı romanları ben bile yazarım, ama ermeni yalanlarını kabul etmeyeceğim için nobel alamam, o başka….c kodları, csharp kodları, veri yapıları, data structures, yazılım, bilgisayar, internet
Amman Pamuk’u eleştirmeyin. Kalitesizliğin şakşakçıları hemen tepenize biner. Orhan’dan yazar olmaz, olsa olsa yazar kasa olur. Kötüydü değil mi? Olsun en azından ben kendimi komedyen zannetmiyorum. Hukuk, Sağlık, Eğitim, Ulaşım, Edebiyat, Sanat konularında bilimsellik bu toplumda allerji yaratıyor. O halde kediye kedi demeyin ki oturtulduğumuz kucağın anakucağı olduğunu zannetmeye devam edelim. Keyifli zıplamalar 🙂
Ey liberal geçinen yazarlar, dönebileceğiniz Türkiye yok artık…
Helal olsun..
agentforistanbul DİYOR Kİ, (06 Mart 2011 10:54)Ey liberal geçinen yazarlar, dönebileceğiniz Türkiye yok artık…+10000000
Helal olsun. yakışırrr
sevmiyorum! sevmiyorum! sevmiyorum! Orhan Yamuk yumuk sevmiyorum!