Niyazi’nin hangi yolda gittiğini yazmayacağım tabi ki. Ama adım Niyazi olmasa da benim gidişimde o yoldan olacak gibime geliyor. Neyse, bu işin espri kısmı.Asıl anlatmak istediğim başka.İnsanların Niyazi olmasının çeşitli sebepleri vardır sanırım. Benim örneğimde ki en büyük sebebi ise sanırım duyarsızlıktan olur. Hani şu “etliye sütlüye karışmamak” veya “boş ver sana mı kaldı” laflarımız var ya ondan işte. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın…” Peki… ya bir gün o yılan bize veya sevdiklerimize dokunursa ne olacak?
Ben yaklaşık bir seneye yakın bir zamandır doğal yollar ile işime gidip gelmekteyim. Çok şükür evim ile işim çok yakın. Yaklaşık 15 km kadar. Aman ne güzel, ama demeyin… durun… Bu kısacık 15 km yolu iki vasıta ve minimum 1 saat ve fazlası bir zamanda gidiyorum. İlk vasıtam rahat, oturup dışarıyı seyrede seyrede gidiyorum. İkinci vasıtam ise bir felaket. Kalabalık ve ne ararsanız var.Bazen ayaklarım yere değmeden sanki havada durarak gidiyorum. Böyle olunca da samimiyet hayli artıyor tabi ki. Öyle paşa paşa camdan dışarıyı seyrederek değil etraftakileri seyrederek gidiyorsunuz.Gel gelelim son 6-7 aydır ki gözlemlerime. İşin can alıcı noktası burada işte…Daha ben bu zatı muhteremleri fark edip mimlemeden önce arabada bunların konusu olmuştu. Hani şu ortalık sakinken herkesin atıp tuttuğu türden bir konu. Bu zatı muhterem , güzel Türkiye’min güzel hırsızları her sabah aynı saatlerde, aynı hatta seyir alıp, bir güzel birkaç insanımızın canını yaktıktan sonra seyirlerine son veriyorlar. Ardından şoför ile yolcular arasında bir dalaş başlıyor. Herkes birbirini suçluyor. Herkes kendince haklı. Yolcu görüyor ses çıkartmıyor, şoför biliyor arabasına alıyor. Üstüne birde sana “malına sahip çık kardeşim ben ne yapayım, sonra ben mi uğraşacağım” diye sayıp sövüyor. Doğru önce kendimiz kendimize sahip çıkacağız. Ama sonuçta ortak bir yaşamı paylaşıyorsak, birbirimize destekte olmamız gerekir sanırım. Kendi hakkımızı nasıl çoğumuz savuna biliyorsak, ve savunamayanımız dahi hakkını doğal olarak istiyorsa, hepimiz de hepimizin hakları için biraz uğraş vermeliyiz. Beni tanıyanlar bilirler, kendi çevremde biraz asi olarak tanınırım, haksızlığa hele hiç tahammülüm yoktur. Bu tahammülsüzlük kendim için değil inanın, yeri gelir kendiminkini savunmam ama başkalarına yapılanı gördüğüm zaman resmen çıldırıyorum ve boyut değiştiriyorum.Bu sevgili zatlar başta iki kişi olarak başladılar işe, bu gün ise 4 kişiler. Ve arada mevki değiştirip benim ilk bindiğim hattın yoğunlaştığı yere dadanmaya başladılar. Adamların eşkallerini hafızama resmen kazıdım. Geçen gün ilk hatta gördüğümde şok oldum. Uzun uzun adamı inceledim. “Acaba mı dedim?” “Yok canım onlar bu hatta değiller ki, alma kızım elalemin adamının günahını” dedim. Ama gözlerim camdan dışarı bakamadı bir daha. Adam sürekli hareket halinde, kıpır kıpır, aranıyor resmen. Sonra yanındaki delikanlıyı gördüm. “Tamam işte” dedim. “Kızım sen hala tövbe et günah aldım diye” kızdım kendi kendime. Durur muyum ? Asla, kontrol başladı. Bunlar kıpır kıpır ama ortalık sakin. Gel gelelim bir durakta bu çok kalabalık olmayan araçtan bir yaşlı amcam inmek istedi, araba durdu. Ben adamlara endeksli olduğumdan arkayı gözden kaçırdım tabi. Amcam iki kılıksız tipin arasından yara yara inmeye çalışıyor, garibim birde kapıdan dönüp bunlara ters ters baktı. O zaman bende jeton düştü. Adamlar iyi takip yapmışlar. Kadroyu genişletmişler. Gençten olan yanım boşalınca oturdu ve diğerlerine dönüp, “hepsi dimi, indirdin mi hepsini” diye teyit alıyor. Resmen çıldırdım. Çocuğun omzuna dokunup, “adamı çarptınız dimi ? Şerefsiz herifler” dememle bana cevap bile vermeden indiler. Ne yazık ki, daha arkada oturan bir adamda bunlar indikten sonra “evet çarptılar amcayı valla” dedi. Benim fişekler bir kez daha attı. “Peki, gördünüz de neden söylemediniz, siz çok mu kolay kazanıyorsunuz bu parayı dedim” Adamda tık cevap yok, yazık ki ne yazık. Benim hayaller büyüdü tabi. Ben elbet bunları tekrar göreceğim…. Oldu ertesi sabah… Durakta bekliyorum ve etrafa bakınıyorum. Bakalım araçta mı gelecekler yoksa buradan mı binecekler. ? Neyse araç geldi yine hınca hınç dolu. Son yolcu olarak ve kapının dibinde bindim. Arkamdan ite kaka binmeye çalışan birileri. Yazık kalmasınlar diye kendimi sıkıştırmaya çalışıyorum. Ama yanımdaki kolu ve kazağını bir gördüm, bende fişekler çaktı. Gençten delikanlının kazağı, bir arkamı dönerim, amcayı çarpan iki kılıksızın biri. Diğer ikisi de dışarıda, bekliyorlar onlarda binecekler. Yanımdaki kolu yakaladığım gibi “siz aşağı, inin bu araçtan, şerefsiz hayvanlar, her sabah birinin canını yakıyorsunuz” diye bunları araçtan dışarı itmişim. Bunlar tek kelime etmeden ve karşı koymadan duran aracın şoförüne “abi bir dakika biz inelim” deyip orada indiler. Dönüp suratıma bile bakmadan. Ve hareket ne ? Hepsi sırtlarını dönüp birbirlerinden ayrıymış gibi uzak durarak cep telefonlarıyla arama yapar gibi bakınmalar. Daha sonra araçtan gelen saçma sapan tebrikler. “Valla helal olsun bir erkeğin yapamayacağını yaptınız. Bizde biliyoruz ama sesimiz çıkmıyor.” Ya arkadaşım ben zaten manyağım, senin özrün kabahatinden büyük. “Neden hoşuna mı gidiyor çarpılmak. Yok mu senin karın, kızın, anan, baban ? Neden hop kardeşim, ne yapıyorsun diyemiyorsun ? veya çırpılan adamı fark edince kardeşim gel şöyle şu tarafa diyemiyorsun ? Çok mu zor ? “ “Bak cevap vermeyi bırak dönüp bakamadılar bile. Burada kaç tane insanız, karşı koyamaz mıyız yani ?” Tık cevap yok tabi ki…Kendi adıma üzüldüğüm diğer bir konuda, tüm ailemi ve o hattı kullanan tanıdıklarımı ikaz ettim. Polise açıp eşkal, yer, saat hepsini kerelerce bildirdim. Arkadaşlar… polis dahil, anam, babam, arkadaşlarım dahil, bir kimsede demedi ya “evet dikkatli olalım ve uyaralım herkesi, üstümüze düşeni yapalım” diye.Gelen cevaplar aynen şöyle :POLİS : “Hanımefendi karışmayın siz ya, sizin için söylüyorum yani, bıçaklarlar falan.” Peki ne yapalım herkesi çarpsınlar mı? “Valla biz bakarız, hemen bizi arayın aracın plakasını verin, biz hallederiz”. Nah halledersiniz. Hepiniz biliyorsunuz hepsini zaten. Adamlarda sizin gelmenizi bekleyeceklerdi.
TÜM ÇEVREM : “ Ya sen salak mısın ne karışıyorsun ?” “Aman kızım gözünü seveyim kapa o çeneni” “Sana kaldı ya, elalemin cebinin kontrolü” “ Ya aklını başına topla sapıtma, sana ne” “Kaşınıyorsun sen haaa” “ Kim vurduya gidersin bakk” “ Bu hep böyleydi işte, hep dik kafalıydı zaten, bak canımızı yakacak, görüyor musun”
Anlayacağınız, daha bu liste uzar gider. Ben hırsız değilim ama ne salaklığım, ne aptallığım, ne kaşınmam, ne asiliğim, ne manyaklığım kalmadı millet için.İyi o zaman siz eşekler gibi çalışın, gelsin elin iti sizin malınızı mülkünüzü götürsün. Sonra da oturur ağlarsınız. Böyle mi olması lazım yani bu işin. ? Bu kadar mı duyarsız olmalıyız her şeye karşı. ? Bana olmadı diye olanın hiç mi önemi yok yani. ? Herkes bize her istediğini yapmalı mı peki. ?Ben yapamam, bilirim ki sen sesini çıkartırsan, suçlu olan konuşamaz, kaçar, gider. Hele ki bu birkaç kere olursa bir daha aynı yere dadanamaz. Herkes aynı şeyi uygularsa o zaman sonuç alınır. Öyle arkalarından “biz biliyoruz ama…” larla bu iş olmaz. Sonuçta, bu sabah yoktular en azından. Ve bundan sonra olduklarında da o araçta ki kimsenin canının yanmasına ben müsaade etmeyeceğim.Siz ne dersiniz bilmem, yoruma açık bir konu.Bu arada eğer bir gün Niyazi olursam sevgili arkadaşlarım… “Hakkınızı helal edin lütfen” 🙂