Bütün halkların tarihinde, çoşkuyla kutlanan ve büyük bir anlamı ve önemi olan günler vardır. Bu tür günlerde insanlar en güzel elbiselerini giyer, küskünler barışır ve yaşamın daha da güzelleşmesi için dileklerde bulunulur.Insanlığın beşiği olan Ortadoğu bölgeside zengin yer üstü ve yer altı kaynaklarının çok- luğundan dolayı sürekli egemen güçlerin istila ve fetih hareketlerine maruz kalmıştır. Ama her ne kadar egemen güçler kendi sistemlerini bu alanda oturtmaya çalışmışsada bölge halk-larının büyük isyan ve başkaldırılarına da sebep olmuştur.Işte bu başkaldırmalardan bir tane-side, bin yıllardır orada bulunan halklar arasında bugüne kadar ‚Kurtuluş Günü’ olarak kut-lanan Newroz Bayramıdır. Newroz bayramının anlatımda bir çok versiyonu olmasından kay- naklı kimse net olarak geçmişi hakkinda bilgi sahibi olmadığından ve her halkın tarihinde farklı şekilde anlatımları olduğundan bu konuda net birşey söylenememektedir. Ama şu bir gerçek ki, Newroz Ortadoğu halkları için ‚Kurtuluş Günü’dür.Bizde bu kısa yazımızda fazla ayrıntılara girmeden ve bir anlatımı esas alarak Newrozun geçmişi hakkında bir takım şeyler aktarmaya çalışacağız.Newroz iki sözcükten oluşan ve „Yeni Gün“ anlamına gelen Iran kökenli bir sözcüktür. Gece ile gündüzün eşitlendiği, güneşin balık burcundan koç burcuna döndüğü 21 Mart gününe rastlar. Bu rastlantıdan yola çıkarak, hep baharın başlangıcı gibi düşünülse de anlamının derinliklerinde, zulmün ve zorbalığın sona erdiği, hak, hukuk ve adalet kavramlarının ön plana çıktığı, yaşanılır ve aydınlık günlerin başlangıcı yapmaktadır.Newrozu tam olarak algılayabilmek için, her yönü ile ele almak, dönemin ekonomik, sosyal ve dinsel yapısından söz etmek gerekir.Bu efsanenin oluştuğu dönem, ekonomik ve sosyal olarak değerlendirildiğinde köleci toplumsal yaşam sürmekte; dinsel olarakta Zerdüştlük inancı yaygındır. Köleci toplumsal yaşamdan söz etmeye gerek olduğunu sanmıyorum. Bunu herkes az-çok biliyor. Ancak Zerdüştlükten kesinlikle bahsedilmelidir. Zira Kürtlerin bu yanı hep karanlıkta bırakılmıştır. Zerdüşt ve Zerdüştlükle ilgili en derin ve geniş araştırmayı Avusturyalı bilim adamı Friedrich Wilhelm Nietsche yapmıştır. Bu inancın temeli; emek, üretim ve helal kazanç teşkil eder. Bu inançta doğa kutsaldır, hayvanların kurban edilmesi yasaklanmıştır. Ihtiyaç kadar tüketimi esas almıştır. Kendini savunmanın dışında şiddete son derece karşıdır. Köleci toplumsal yaşam döneminde önemini tamamen yitiren kadın, bu inançta insan olma önemini hep korumuştur. Zerdüştlükte tanrı-kul ilişkisi yoktur. Zerdüşt iyilik tanrısı Ahura Mazda`ya bazen kızar ve hesap sorar. Tanrıya yada tanrı-krala koşulsuz teslimiyet söz konusu değildir. Insanın özgür iradesi ön planda tutulmaktadır. Bu nedenle dönemin en büyük düşünce devrimini gerçekleştirmiştir denilebilir.Bu inançların yaygın olduğu bölgede, halkın şikayetci olmadığı Kral Cemşit devrilir ve yerine zalim bir kral olan Dehaq gelir. Yeni kral kısa zamanda etrafa saldığı dehşetle adından sözettirir. Efsaneye göre şeytan aşçı ve hizmetci kılığında Dehaq`a hizmet eder. Ona güzel yemekler yapar. Bu nedenle Dehaq ondan memnundur ve bir dileği olursa yerine getireceğini söyler. Şeytan da bunu firsat bilerek, onu iki omuzundan öpmek istediğini söyler. Dehaq buna izin verir. Şeytan Dehaq`ın iki omuzundan öptükten sonra aniden ortadan kaybolur. Dehaq`ın omuzlarının öpülen yerlerinden iki yılan belirir. Dehaq yılanları hemen kestirir, ama kestikce yeniden çıkarlar ve korkunç acılar verirler.Ülekedeki bütün hekimler çağrılır, ama hiç biri bu derde çare bulamaz. Şeytan bu kez Doktor kılığında saraya gelir. Bu acıların dinmesi için, yılanların hergün iki genç insan beyni ile beslenmeleri gerektiğini söyler. Hiç kuşku yok ki insanlığa karşı kötülük amaçlanıyor ve şeytan amacına da ulaşıyor.Dehaq adamlarına emir verir; hergün iki genç insan saraya getirilir, başları kesilir ve beyinleri yılanlara yedirilir. Zamanla binlerce genç insanın ölümü halk arasında büyük tepkilere neden olur. Halk korku ve dehşet içindedir. Sonraları Dehaq`ın sarayına aşçılık için alınan iki iyi niyetli insan; Armail ve Karmail, hergün getirilen iki genci saklarlar ve onların yerine iki koyun beynini Dehaq`a götürürler. Ölümden kurtulan gençler dağlara sığınırlar. Bu durumun 30 yıl kadar sürdüğü söylenilir.Birgün 12 oğlundan 11`i Dehaq`a veren Kawa adındaki demirci, son çocuğuda istenince buna isyan eder. Halkını ve bunca yıldır dağlara sığınan insanları örgütler, hep birlikte Dehaq`a saldırırlar. Demirci Kawa önderliğindeki bu halk ayaklanması zaferle sonuçlanır. Saray ele geçirilir ve Dehaq öldürülür. Krallığı adil kişiliği ile bilinen Feridun getirilir. Bilindiği gibi Zerdüştlükte ateş kutsaldır. Bu nedenle zafer, büyük ateşlerin yakılması ile kutlanır.Işte o gün takvimler M.Ö. 21 Mart 612`yi göstermektedir.Artık yeni bir dönem başlamıştır.Bilmem tesadüf müdür? Şu anda dünyada ortak olarak kullanılan yalnız bir takvim vardır. O da 21 Martta başlar. Bu takvim halk arasında “fal takvimi” diye bilinen “Horoskop” takvimidir.Bazı söylencelere göre; yeşil, kırmızı ve sarı renklerden yapılmış Kawa`nın peştemali zaferden sonra sarayın burçlarına asılır.Bazılarına göre de Kawa`nın deriden olan peştemali, Dehak`tan sonra Kawa`nın önayak olmasıyla başa getirilen yeni Kral Feridun tarafından renkli taşlarla süslenerek sarayın burçlarına asılır. Bu bayrak yüzyıllar boyu Mezopotam-ya`dan İç Asya`ya kadar zülme karşı isyan bayrağı olmuştur.2615.si bu yıl kutlanan bu bayram, Çin sınırından Fırat boylarına kadar olan geniş bir alanda kutlanır.Ama şu gözardı edilemez bir gerçektir ki, hiç bir yerde Mezopotamyadaki kadar çoşkulu kutlanamaz.ŞAH