filmin afişi
filmin afişi

Aralarında Fatih Akın’ında bulunduğu 11 yönetmen Paris Je T’Aime’in bir benzerini New York için çekerler. Film ayrı ayrı küçük hikayelerden oluşuyor. Her bir yönetmen kendi gözünden New York’u ve aşkı anlatıyor. Paris üzerine olan film ne derece romantikse bu filmde o derece kosmopolit. Belki de yönetmenlerin New york’a bakışı diyebiliriz. Filmde Natalie Portman senarist, yönetmen ve oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Scarlett Johnson bir öykünün senaryosunu yazmış. Filmde Orlando Bloom, And Garcia, Gossip Girl’den tanıdığımız Blake Lively, Cristiina Ricci gibi birçok ünlü oyuncu var. Özellikle Orlando Bloom’un farklı bir rolle karşımıza çıktığını ekleyebilirim.Filmin Künyesi:
Yapım: 2009 ABD-Fransa
Yönetmen:Natalie Portman, Fatih Akın, Brett Ratner, Shekhar Kapur, Mira Nair, Yvan Attal, Randall Balsmeyer, Shunji Iwai, Wen Jiang, Joshua Marston, Allen Hughes
Senaryo: Fatih Akın, Natalie Portman, Scarlett Johansson, Anthony Minghella, Yvan Attal, Jeff Nathanson, Yao Meng, Suketu Mehta, Olivier Lécot, Hu Hong, Hall Powell, Alexandra Cassavetes, Shunji Iwai, Israel Horovitz, Joshua Marston, James C. Strouse, Emmanuel Benbihy, Tristan Carné, Stephen Winter
Filmle ilgili genel bilgilerden sonra kişisel düşüncelerim şunlar: Filmde çok fazla küçük öykü var. Haliyle konudan kopuyorsunuz. Daha az ve sade olsaymış çok daha etkili olacakmış. Nedense çoğu hikayede farklı kültürlerden, uluslardan insanların karşılaşmalarına yer verilmiş. Amerikalı kadın- Hintli koca; türk ressam- çinli kız; çinli kız- amerikalı adam. Bunun sebebi başta da belirttiğim gibi yönetmenlerin New York’a dair aklına gelenler olabilir. Elbetteki büyüklüğü ve karmaşıklığı da arka fonda anlatılıyor.Velhasıl bu filmden sonra ben de New York’a gitmek değil; kaçmak isteği uyandı. Uğur Yücel’in “Amerika’ya Fatih Akın’ın filminde oynamaya gidiyorum” geyiklerini hatırlarsınız. Filimde maalesef 2 sahnesi var. O da toplasan belki 5 dakika eder. İngilizcesinin ise kötü olmadığını ekleyeyim. Gerçi replikleri de 3 cümle ama, olsun.Sonuç olarak iyi fikirlerle ortaya çıkan, başlangıçta sizi saran ortalarına doğru sıkan, sonlarına doğru ise: “Offf bitmedi mi hâlâ” dedirten bir film.