bildirgec.org

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

neler oluyor

suphi | 09 June 2004 13:02

Avrupa birliğine girmek için neredeyse kendimizi parçalıyacağımız bu dönemde gerçek bir avrupalı olmanın gizli bir şartı olan: hırıstiyan olma yolunda sağolsunlar ilgili merciler faaliyetleri çok güzel yürütüyorlar.Acaba Ağaoğlu Ahmet bey haklımıydı.Başta Ahmet Mithat efendi olmak üzere Osmanlının ve tabi Türkiyemizin müstağribleri onca sene boşuna mı uğraşmışlardı.Avrupayı avrupa yapan “hürriyet”dir deniliyor.biz bu sözde hürriyetin neresindeyiz.Acaba avrupalı olabilecek miyiz? kimi müstağribler “Avrupanın üstünlüğü ilim fenndeki üstünlüğünden kaynaklanıyor
diyor.Ahmet bey ise böyle olmaz diyordu.”Medeniyet bir hayat tarzıdır.Yalnız hayat kavramını en geniş ve şümullü bir manada almalıdır. Hayatın bütün tecellilerini, maddî ve manevî bütün olaylarını o kavram içine koymalıdır. (…) Maddî kısım meselâ elbiselerin şekli, binaların biçimi, ibadet ve ayinlerin yapılış tarzı vs.den ibarettir. Manevî kısım ise, düşünce ve duyguya ait olduğundan, yayılış sahası daha geniştir. Genellikle denebilir ki, her medeniyetin kendine göre ortak bir düşünme gücü, bir zekâsı vardır; adeta bir dimağa sahiptir. Bunun gibi, her medeniyetin bir kalbi vardır. Bir duyuş tarzı vardır. Dolayısıyla, ortak bir ahlâka, bir değer duygusuna, ortak bir iyi ve kötü, güzel ve çirkin görüşüne sahiptir.”devamı olabilecek bir yazısında “Bunun için hırıstiyan olacakmışız.Amaan tarihte dinini iki defa değiştirmeyen hangi millet varki.Türkler önceden şamani değillermiydi“ne kadar açık değil mi şimdide hırıstiyan olacakmışız.
danilevsky ise”bir medeniyet başka bir medeniyete istihale edilemez.ruslar bu yüzden hiçbir zaman tam bir Avrupalı olamıyacak.“haklı mı?
peki biz ne olduk.Avrupalının ülkemizde yürüttüğü bunca misyonerlik faaliyeti ne için.cemil beyi dinliyelim.”Avrupa, osmanlı ülkesine papaz ihraç eder.Hırıstiyanlığa davet için mi? Ne münasebet.Tek emeli Osmanlıyı dinsizleştirmektir.Dinsizleştirmek,yani etnik bir toz yığını haline getirmek.”
bu faaliyetler sonucu yarı avrupalı yarı doğulu ama bundada ne olduğu anlaşılmayan nesiller türedi.bir nevi hilkat garibesi.hırıstiyan avrupalının müslüman türke verebileceği mukadessleri varmıdır.varsa bunlar islamın mukadessleriyle kıyasa kabil midir? şunu rahatlıkla söyliyebilirim.İslamı tanıyan bir kişiye Avrupalının(hırıstiyanlığın) verebilecek bir şeyi yoktur.işte bu safha da göreviniz bu nesli dinsizleştirmek olabilir.cemil bey o devrin insanı.ama dinini zaten unutmuş.dini sadece babaannesinin seccadesinden tanıyan bir kişye:mukaddesleri olmayan bir kişiyi hırıstiyan yapabilirsiniz.oda ancak Avrupalı gibi hırıstiyan olur.hocam”Avrupayı tanımamak gaflet.Avrupayı tanıyan yurdundan kopuyor.Bu kısır döngüyü nasılkıracağız” diyor.cevabı yine onda” şuur.tarih şuuru,milliyet şuuru,kişilik şuuru”ve kurutuluş yolunu şöyle açıklıyor”Toprak sarsılıyor!hep birden esfel-i safiline yuvarlanmak istemiyorsak,gözlerimizi açmalıyız.İnsanlar sloganla güdülmez.Düşünceye hürriyet sonsuz hürriyet.Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyızBütün idolojilere kapıları açmak ,hepsini tanımak,hepsini tartışmak ve Türkiye’nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek.işte,en doğru yol.” ve bir nasihat daha”kırk yıllık kaninin yani olmaycağı türkün akl-ı selimi için bedahatlerin bedahati.”gençlik bağırıyor “özgürlük”!kime karşı ne özgürlüğü ?

yorumlar

karabatak-hafif | 09 June 2004 15:41

Suphi kardeş, bak bir kere daha diyorum; lütfen dikkatli yaz, yazım kurallarına uy, imla hatası yapmamaya gayret et.

Senin yazdıklarını okumaya gayret ediyorum çünkü aynı şeyleri başka noktalardan bakarak savunsak da hemavaz olabileceğimizi umuyorum.

Bu yazdığın yazıyı da okumaya başladım ama emin ol daha dördüncü satıra gelmemişken yıldım! O kadar çok yazım ve imla hatası vardı ki…

Bu nedenle “Dur şuna bir oyun edeyim” dedim. Bunun içinde şöyle bir yol buldum:

“Yazıyı alıp düzeltisini yapayım ve ahkam kısmına yapıştırayım ki görsün Suphi arkadaşım ne kadar yanlışı varmış” diye düşündüm.

Ve hakikaten de yapmaya başladım ama ilk beş satırda 15 ayrı yanlış yazım, imla ve noktalama hatası bulunca vazgeçtim ve doğrudan söylemeye karar verdim.

Milli ve manevi duyguları güçlü olan bir insanın kendi ana dilini yanlış kullanması ve yazması sence azıcık da olsa abes kaçmıyor mu? Kendimizi nitelik olarak geliştirirken nicelik olarak da geliştirmemiz gerekmez mi? İnsanlara bir şeyler anlatmak istiyorsan önce onu en doğru, net ve açık biçimde anlattığından emin olmalısın diyorum naçizane.

Not: Bu yazıyla amacım seni aşağılamak değil yapıcı biçimde eleştirmek. Antik Yunan’da bir ünlü bir hatip, adını hatırlamadım, dilinin peltekliğini gidermek için yıllarca ağzına çakıl taşı doldurarak konuşma egzersizi yapmış. Zaten bu nedenle de çağının en ünlü hatibi olmayı başarmış. Ya, böyle işte…

Ne diyorsun, anlamıyorum hiç!
camdansarkma | 09 June 2004 16:42

Ağzına çakıl taşları doldurup da konuşma alıştırmaları yaptığı söylenen kişi Demosthenes adlı Atinalı hatip ve devlet adamıdır. Ancak Demosthenes’in derdi dilinin peltekliği değil, kekemelikti.“Tashih” başlıklı bir yazıda yanlış yazım ve imla hatalarından bahsedilmesi ilginç tabii…

Hekate | 09 June 2004 20:13

Guney Anadolu ‘lu St. PAul verdi.Acin bakin Google-St Paul diye.St Paul olmasaydi Hristiyanlik yayilmayacakti.Cunku Isa zamaninda pek yayilamamisti. Evet, Hristiyanlik bugunku Turk topraklarindan cikti arkadaslar. O yuzden bu hristiyanlik sanki hep Avrupa’daydi dusuncesi cok tuhaf kaciyor.O yuzden, bu topraklardan cikmis birseyin bu topraklara donmeye calismasi bizi surpriz etmesin. Ama Turkleri pek alakadar etmeyecektir. Cunku Samanizm+Islam’i yasamisiz, Hristiyanligi kabul etmemiz biraz sacma kacar. Kolay yutturamazlar bakire Meryem hikayesini bizimkilere. Biz o isin tanrica Kebele’den beri alasini biliriz.Modern Turkiye’nin geleceginin ateist humanizm oldugu belli. Ama, bu humanizm,Avrupa usulu degil, Turk usulu, icinde gercekten insana saygi, insan degerleri olan, yuksek faziletli ateizm. Evet, bu ancak Turkiye’de olabilir. Cunku herhangi bir insana saygiyi ogrenmek icin en azindan birkac insana saygiya yatkin olmak gerekir.Caglar boyunca Turk insaninin degismeyen bir saygi kavrami vardir. Insallah hic kaybetmeyiz: Anne ve babamiza, atalarimiza duydugumuz saygi. Iste bu yuzden, insana saygi bizde hizla gelisecek, Turkiye asil altin cagina o zaman girecektir.

ser-hus | 09 June 2004 22:43

Hem saygıdan sevgiden bahsedeceksin hem de iki din tarafından kutsal sayılan hz Meryem hakkında “bakire meryem hikayeleri” diyerekten küfredeceksin?. Sen şimdi humanistsin ılımlısın, inançlara saygılısın?. Senin yaptığın Türk usulu ateizm oldu işte. Saygıdan bahsederken bile saygısızca bilgisizce inançlar hakkında konuşuyorsun.

Hekate | 09 June 2004 23:14

bir de incil. Yukaridaki yazinin neresinde Meryem Ana’ya kufur edilmis? Sen ne ictin bu aksam?Hemen kontra gerilla/asiri koktenci rolune yatmadan biraz oku, arastir. Meryem-bakirelik olayina katolikler inanir, protestanlar icin onemli degildir.Inanmamak da , kufretmek ya da saygisizlik demek degildir.Ben kendi inancimdan bahsetmiyorum, sabirsiz, onyargili insan.Herkesin inanci kendine. Konu ile insani ayird etmeyi ogren lutfen. Suphi’nin actigi ilginc konuya baska olasiliklar getiriliyor yukarida.Ayrica “Turk usulu ateizm” diye kucumseme, Turk usulunun dunyaya olan etkisi goz ardi edilemeyecek onemli.

mrsarkac | 10 June 2004 02:27

avrupalılar sanılanın aksine türkleri hıristiyan yapmaya çalışmamakta, türklerin topluca hıristiyan olmasından korkmaktadırlar. yani bizi avrupa birliğine almama nedenleri hıristiyan olmamızdan korkmalarıdır.yaptıkları çeşitli bölge araştırmaları(16 ayrı bölge, toplam 122456 kişi üzerinde) göstermiştir ki: türkler değil dinlerini, sahiplendikleri herhangi bir ideolojiyi itinayla hatalı yorumlayarak deforme etmektedirler.yazılı yayından takip ettiğim kadarıyla kürtleri yahudiler musevileştirmiş bile; bu yüzden AB, Amerika’nın yardımıyla önce arapları daha sonra japon ve çinlileri hıristiyanlaştıracak; en son olarak sıra bize gelecektir. korkacak bir durum yok yani, bize yetişmez.öte yandan din olayından daha tehditkar olarak yakın zamanda para için bir savaş olasılığı görüyorum ki; umarım savaşmayız.

threewishes | 10 June 2004 04:23

^^hırıstiyan avrupalının müslüman türke verebileceği mukadessleri varmıdır.varsa bunlar islamın mukadessleriyle kıyasa kabil midir? şunu rahatlıkla söyliyebilirim.İslamı tanıyan bir kişiye Avrupalının(hırıstiyanlığın) verebilecek bir şeyi yoktur^^ demişsin….İnsanları kendi küçük beyinlerinizce ayırmaya çalışmayın, dünyada öğrenecek o kadar çok şey var ki; senin o küçücük at gözlüklü gözlerinle göremiyeceğin, kendi kendine bilerek geliştirmediin zekanla anlayamayacağın kadar çok…Bi türke kim ne öğretebilir hem de müslümana vay be! önce insan olmayı öğrenin ama insan olmanın ilk şartı insanları din, dil ve ırk ayrımı yapmadan kabul etmektir dolayısıyla O (yazı ile sıfır), sınıfta kaldınız insan müsfettesi, böyle ayrımcılık kokan akla zarar cümlelerinle kendini tekrar etmekten vazgeç

bu piano niye böyle eğri büğrü
be_goodie | 10 June 2004 05:44

zaten herşey ortada bakıyorsunuz ‘neler oluyor’ diye bir başlık var hemen arkasından suphiciimin yadığını anlıyorsunuz kaçta yazmış 13,06 hemen diyanetin sayfasını açıyorsunuz luvukcuum ugrasma hemen burdan veriyorum http://www.diyanet.gov.tr/turkish/vakithes_namazvakti.asp benim bağlantım çok düşük olduğundan bundan sonrasını yani namazdan önce mi yazmış yoksa sonra mı yazmış isterseniz araştırınsuphiciim galiba bundan önce bunlar iyi de camide suphi camide demiştim. ve hala aynen devam ediyorsun yazdıklarına ancak göz gezdirebiliyorum kullandığın dil gerçekten eski aynen kafan gibi ama herkez için zaman aynı şeyi ifade etmeyebilir sen biraz yavaş gidiyor ve daha ilerde daha doğru bir yere varacak olabilirsin (be_goodie be_goodie olalı iyimserliğin sınırlarını zorlamış olduğu halde bu kadarına kendisi bile hayret etmektedir)güzel suphi bak aynaya bak işte insan meraba suphi ben de insan başta yine söylemiştim sen ister inan ister inanma sen ve ben ve diğerleri aynıyız. suphi bak güneş doğuyor hmm şimdi aklıma bir ayrıntı geldi suphinin yaşadığı yere göre namazdan önce veya sonra yazmış olması mümkün. bak suphiciim kahverengi toz bulutundan sonra sen biraz karıştırmışsın olayları bi toz bulutu vardı gezegenler ve sistemler oluştu insanların dünya üzerinde yaşadıkları yerlerin aydınlanma sıraları var tabi bu bir döngü, simdi ortaya güneş ilk olarak doğudan doğdu deme diye diyorum bunun ilki sonu yok aslındatekrar söylüyorum nickini değiştir !!!! nickin isminse başka bir nick bul hayır ben suphiyi kullanıcam diyorsan bunları yazmaaa suphi değilsin sen !!!!!!!kullandığın dile gelirsek yazdıklarını okumak ve anlamak için tek zorlanan ben değilim. eski bir dil kullanıyorsun. bu karşındakine bir şey anlatabilmeni ve karşındakinin anlamasını zorlaştırıyor.suphinin bebe olduğundan süpheleniyorumgüzellikler

notfoolie;)
Jazziza | 10 June 2004 10:11

Demek müslüman türkleri hristiyanlastiracaklar öyle mi?ne bu arkadaslar “haçlı seferi reloaded” mi?AB’ye müslüman bir ülkenin üye olma düsüncesinin rahatsizlik verdiğini kabul ediyorum, ama hristiyanlastirma fantazisini aklım almıyor açıkçası.Anadilde yayın, Dep’li milletvekillerinin serbest kalmasi gibi gelişmelerden sonra ben sırada ne var diyordum, buymuş demek. hay allah razi olsun hepinizden!bu arada ufak bir rica,siteye üye herkes müslüman olmayabilir, diğer dinler hakkında atıp tutarken dinlere saygı gösteremiyorsak “hiç değilse” birbirimize saygı göstermeye çalışalım olur mu?

don’t sell me lines i’ve already read!
Hekate | 10 June 2004 12:17

Genc zihinler herseyi birakip gri maddeyi boyle luzumsuz tartismalara harcadiklari icin.Yaziklar olsun. Sadece hayatta yonunu degil, ruhunu da kaybetmissin Suphi.Dersine calis Suphi. Bilim ve sanat’ta kendini ifade etmeye firsat ver. Resim yap, muzik aleti calmayi ogren. Arapca olmayan diller de ogren, amazon.com’dan kitap al, oku. Pasaportunu al, Avrupa’ya gezmeye, hatta calismaya git. Aklinda Avrupa’daki her temel kavramin (dil, din, tarim )once Anadolu’da olusup oraya sonradan gittigi bulunsun. O zaman hic bir seyden korkmazsin. Dunyani mutlaka genisletmen lazim Suphi.

ser-hus | 10 June 2004 15:12

Bu konular daha önce tekrar tekrar bu platformda tartışıldı, yine aynı konulara -belkide başa- dönüyoruz.Medeniyetini kaybeden toplumlar bilim ve sanatını da kaybederler. Ali Biruniler, Kuşçular, Mimar Sinanlar, İbn-i Sinalar, Ömer Hayyamlar (sadece şair değil iyi bir matematikçidir de.) vs İslam medeniyetinin torunlarıdır. Avrupa, medeniyetin temellerini Endülüs Emevileri ve Osmanlıdan almıştır. Her eski kelimeyi arapça zannetmekte hatadır, Osmanlıca olabilir öztürkçe olabilir.

suphi | 10 June 2004 17:40

çok haklısınız efendim.milliyet şuuru derken böyle bir hataya düşmek abes.(bu yazıdada olacak ama siz yine sabredin)müsait bir zamanda türkçe öğreneceğim.sahte hümanistlerimiz yine işbaşında.meryem olayından bahsederken ki alaycı tavrı komik mi abes mi anlayamadım.ama gelecekteki ateist hümanizm tabirinde haklılık payı çok .şimdi hümanizmayı athelik ve müslümanlıkla mı suçlayacağız? belki diyorum hakate bey(?) İslamdaki saygıyı görererk böyle bir şey söylemiş olabilir.aslında bende aynı şeyi düşünüyorum. hümaniz hakkında bir yazı yazmak istiyordum ama sonraya kaldı.renan dı sanırım “geleceğin dini katıksız bir hümanizm olacak” diyen.gün geçtikte sayıları artmakta ama yinede eksikleri var.saygıdan bahsederken hakate gibi farkında olmasalarda saygısızlık yapabiliyorlar.(yada bana öyle geliyor).sabrı takdire şayan karabatak beyin gösterdiği tavırı hümanizm olarak mı adlandıracağız? eğer böyle dersek aynı tavrı tavsiye eden islama saygısızlık olmaz mı?olaya sarkac bey farklı bir yorum getirmiş.ilk bakışta pekte gerçekçi bulmadığım bu fikirde aklımızın bir köşesinde bulunmalı.ve şahsımla ilgili şikayetler.hayata dar açıdan baktığımı çoğu kişi söylediğine göre haklılar galiba.bunlar kişinin azmi ve olanaklarıyla ilgili.imkan yok desem yalan söylemiş olurum.tembelim galiba.

Jawussjan-hafif | 10 June 2004 18:15

“İslamı tanıyan bir kişiye Avrupalının(hırıstiyanlığın)verebilecek bir şeyi yoktur.” derken manevi anlamda diyorsuphi, ilmini,fenini almayalım demiyorki…
Avrupa, bize kendi öz kültürümüzden daha ileri ne verebilir?Alman veya Fransızın örf adetleri, “Avrupalı” adeti olduğu içindaha mı üstündür? Taklit mi edilmelidir? Doğu kültürü “tu kaka” mıdır?
Avrupa kültürünü tabi ki bilmeliyiz ama taklit etmek, kendi kültüründenüstün görmek hatta kendi milletini aşağılar düşünceler öne sürmekle”yüksek medeniyetler seviyesine” çıkılmaz.

İleri gitmek için önce kendimizi bilmeliyiz, kim olduğumuzu…

Jawussjan’dan bir parça…
baby700[pilli_silinen_hesap] | 10 June 2004 20:52

Kendini bulamamış cumhuriyet aydınının, kendini hepten kaybetmiş torunlarını, salak solcuları ve diğer zavallıları dövmekten sıkıldım. Biraz da şu islam-mislam diye dolanan tiplere geçireyim departmanındanVe nedense paragraflar belirmiyor ve herşey birbirine yapışıyor yardımcı departmanından.Arap ve epileptik muhammed’in kurduğu inanç sistemini, dünyayı ve kendimizi anlamak için bir referans kabul edemeyiz kardeşlerim. Kendi şahsi hal ve davranışlarımızı regüle etmek için, çeşitli ruhani ihtiyaçlarımız için, bazı dini sistemleri benimseyebiliriz. Ama bu benimsemelerimizi sizinselersek olmaz. İde ancak o loji eki olmadan kıymetlidir.İslam’ın kıymetli olan tarafı da, kısmen de olsa beşeri ilişkilerde belli bir regülasyona yol açmış olmasındadır. Dolayısıyla vaziyeti abartmayalım kardeşlerim. Sadece 1400 yıllık geçmişi olan bir kitabı esas alarak dünyayı ve evreni izah edemeyiz.Zaten etmemeliyiz. Her türlü jeneralist bakış açısı, insana sahte mutluluklar ve ortak sorumluluklar yüklemek üzere tasarlanmıştır. Kamil insan bunlar tarafından domine edilmeyi reddetmelidir. Kendi küçük dünyasını, bu ideolojilerle tokuşturacak cesareti göstermelidir. Yense de yenilse de kendi ayakkabıları üzerinde durabilmelidir. Tabii arada arkasını dönüp ‘allahım sen beni koru’ falan diyebilir. Bunu görmezden gelebiliriz, normaldir.Evet kardeşlerim. Evet, tokuşturmak. Bunu yapabilmek için iki temel özellik gerekir:1. İnanç fakirliği2. İfade zenginliğiBu noktada kendimden bir alıntı yapayım, biraz ego reloaded şeyedeyim:”Yolu ve durumları kavrayan insan, genellikle huzur bulamaz. Çünkü finalite duygusunu kaybetmiştir. Analizler inceldikçe, inançlar gökyüzüne geri döner. İfadeler açıklaşıp, netleşip, mükemmelleştikçe, kendi basitliğimizle kavruluruz. Pantani yazısı“İşte böyle kardeşlerim. Sizlerin de aslında eleştirdiğiniz diğer sersemlerden bir farkınız yok maalesef. Önce bu gerçeği içinize sindirirseniz, bundan sonrası için bir şansınız olabilir. Dahi anlamındaki -de’leri, ilgi -ki’lerini bitiştiren, eski kelimeleri kullanacağım diye yırtınıp onları yanlış yazan, başı-kıçı dağılmış cümleler kuran ve bu kepazelik içerisinde ‘inancıma saygı duyun’ diye bağıranlar da, en az bunları sırf islamcı diye hor gören dallamalar kadar kendini kaybetmiş ve saygıyı haketmeyen bir güruhtur.Var mı ‘bütün çirkin atatürk heykelleriyle beraber, bütün çirkin camileri de yıkalım ve günde 5 vakit kafamızı s..en, berbat sesli allahın sesi radyolarını da susturalım’ diyebilecek biri aranızda?Bence yok. Olana kadar sesimizi keselim ve bu arada türkçe çalışalım kardeşlerim. Amin.

hiçkimse-hafif | 10 June 2004 21:17

yıktıklarımızın yerine yenisini de koymayalım. yok, boş kalmasın diyorsanız, ağaç dikelim.bi ilave:dini inancı olan, mütekamil değildir.hoşgeldin beybi kardeşim.

Hekate | 10 June 2004 22:33

Al-Biruni,Omar Khayyam, Ibn-i Sina.Bunlar simdiki Iran’da olmus zatlar. Bu insanlar Iran medeniyeti sembolu degil mi, Turk olduklarini bilmiyordum.Avrupa medeniyeti milattan once Anadolu’dan tarim ve hint-avrupa dili seklinde ogrenmedi mi? Demokrasiyi de Yunan medeniyetinden?Avrupa’nin Osmanli’lardan porseleni maviye boyamak ve lale sogani disinda ne aldilar?Lutfen beni aydinlatsin birisi.

Hekate | 10 June 2004 22:39

Inancsiz insanlar da son derece saygili olabilirler.Insan faziletli olmak isterse bunu din cercevesi disinda gerceklestirebilir.

suphi | 11 June 2004 15:41

Eğer bu dini savunmak, benim gibi ilmi ve fikri kıt kişilere kaldıysa ne fena.Öncelikle Goethenin birkaç birkaç sözünü biraz çarpıtıp kendime hizmet ettireyim.Kendi yağı ile kavrulan, bırakın halktan bir zatı, bir dahi bile yok.Ben ne yaptım, kiminden kıyasları, kiminden mefhumları alıp bir yazı yazmaya çalıştım.Gördüklerimi, duyduklarımı bir araya getirmeye çalışım.Ben bu yazıyı belki bir elin parmaklarını geçmeyecek kitaplar sayesinde yazdım.O kitaplar kaç kitap sayesinde yazıldı?Benim trajedim üçüncü dünya ülkesinin(?) üçüncü tip gençliğinin(!?) trajedisi.Belkide komedisi. Sunacak farklı bir fikrim yok.Ama belki sizin farklı bir şeyler bulmanıza yardımcı olur.1.Cemiyyet hayatına karışmış dini düşünce ve metot, cemiyetin gelişmesini önliyen zincir gibi imiş.İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.v)”hiç ölmiyecekmiş gibi dünya işlerine çalışınız”buyuruyor.İmamı Menavinin bildirdiği bir hadisi şerifde”hikmet , fen bilgileri müminin kaybettiği malıdır.nerede bulursa alsın!” buyuruyor.İslam dininin cemiyetlerin kalkınmasını desteklediğini,medeniyete ışık tutuğunu, dost düşman bütün ilim adamları söz birliği ile söylemektedir.Mesela ingiliz lordlarından jon Davenport, Londrada basılan, türkçesi “hz.Muhammed ve kuranı kerim” ismindeki kitabında, ikinci kısmın ikinci faslı, birinci sahifesinde,”ilme ve irfana, müslümanlardan daha derin saygı gösteren bir millet gelmemiştir” sözü ile başlıyarak İslamiyetin cemiyetlerin ilerlemesine, yükselmesine önderlik ettiğini, misallerle,vesikalarla uzun uzun anlatmaktadır.Amerikada teksas teknik üniversitesi profosörlerinden ,Amerikan tarihçisi Dr. Kiris Traglor 1972 senesinde büyük bir topluluğa yaptığı konuşmasında, “Avrupa rönesansının ilham ve gelişme kaynağının İslamiyet olduğunu ,müslümanların İspanyaya ve Sicilyaya gelerek, bü günkü modern teknik ve geişmenin temellerini attıklarını ,fende ilerlemenin, kimyada,tıpta, astronomide, denizcilikte,coğrafyada, kartografya ve matemetikte terakki etmekle mümkün olduğunu söylemiş, bu bilgileri,Avrupaya,Kuzey Afrika ve İspanya yolu ile müslümanların getirdiklerini bildirmiştir.Eğer müslümanlar bilgilerini kıymetli tişre kağıtlara ve papirüslere yazmasalardı, bu günkü modern basın nasıl meydana gelirdi ve faydalı olabilirdi “demiştir.Bu yazı Pakistanda çıkan, haftalık “islam dünyası”gazetesinin, 26 Ağuıstos 1972 tarihli sayısında mevcuttur.İlimde, kuru bir etiketten başka nasibi olmayan bir kişi bu hakikati elbette örtemez (ve anlayamaz).Güneş balçıkla sıvanmaz.2.Laikliği din düşmanlığı olarak kullanan ve bu kelimenin gölgesi altında İslamiyeti karalamaya çalışan kişinin cahilliğini anlamaya luzum yok3.Halkı, hala İslamın kanaatkarlık felsefesi ile uyutup ferdleri, haklarını istemez hale getirmekten ümitleniyor.Kanaatkarlık aslında bir istismar bezirganlığının ifadesi imiş de İslamcılar bu bezirgenlığı propagandasını yapıyorlarmış.İslamın kanaatkarlık felsefesi demek gibi saçma söz az bulunur.İslamda felsefenin olmayacağını her müslüman bilir.O konuya hiç girmeyelim.İslam düşmanları, asırlardan beri, din adamı şekline girip, tahribatını din adamı maskesi altında yapıyorlardı.Bu gün ise, meslek, sanat adı verilen kılıklara giriyorlar, geçer akçe olan bir etiket elde ederek saldırıyorlar.Kanaatkarlığı, yalnız İslamiyet değil, her milletin ahlak kitapları över.Kanaat demek, bazı ahmakların uydurduğu gibi, hakkından vaz geçmek,uyuşuk olmak değildir.Kanaat;(noktalı virgülden sonra boşluk koymayanları sevmiyorlarmış) hakkına, kazandığına razı olup, başkasının hakkına saldırmamak demektir.Bu ise insanları uyuşturmaz, çalışmaya, ilerlemeye teşvik eder.İslam dini bu gibi kimselerin dolaylı olarak, müslümanlara isnad ettikleri köleliği savunmaz. Köle azad etmeyi emreder.Kölelik İslamda değil dikta rejimlerde olur.Ahiretin varlığına inanmak, cemiyetlerde, memleketlerde; nizama, adalete, sevişmeye, birleşmeye sebep olmaktadır.Faideli şeylere inanmak elbette iyidir.Senetsiz, dayanaksız ve faydasız şeyden kaçınmak ise, akla uygun ve lazımdır.İslamiyet istismar edilmeyi, hakkını aramamayı reddeder.İstismarcılık günah olduğu gibi, kendi zararına razı olmakta caiz görülmemektedir.İslamiyette, cahillik, tenbellik, hakkını aramamak, aldanmak özür değil suçtur.”Zararına razı olana acınmaz “ sözü meşhurdur.İslamiyette istismarcılık nasıl olur? İlmi ve vicdanı (papağanlığını yaptığım şey) olan bunu nasıl söyler?4.Doğu, dine gömülüp afyonlaşmış,uyuşuk olmuş, iman sahibi olmak esirlik imiş.İslamiyetin aktif,çalışkan,adil, kahraman milletler meydana getirdiğini(başta Türk Milleti ) ve Eshabı kiramın üstünlüklerini.tarih(mümkünse deforme olmamış olsun) okuyan açıkça görür.Ne yazık ki , kör olan güneşi göremez.Körün görmemesi, güneş için kusur mu? Bir kötü kimsenin İslamiyete saldırmasına şaşılmaz.Bu yersiz iftiraları doğru sanıp, aldanarak felakete düşenlere şaşılır.Kör olan güneşin varlığını anlar mı? Safrası, karaciğeri bozuk olana, şekerin tatlı olduğunu anlatmak fayda verir mi? Cemil Meriç”Domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez” diyor.haklı değil mi?Bu iftiralara cevap vermek başkasının bunlara aldanmasını önlemek içindir.ilaç, hastaları korumak içindir.Ölüleri diriltmek için değil.Hz.Muhammed “şan, şeref ve üstünlük, mal ile değil, ilim ve irfan ile ölçülür”demiş.Davenport gibi müslüman olmayan tarafsız yazarlar vicdanaları ile diyorki, “Batıda Endülüs müslümanları, ilim, fen tohumları saçarken, doğuda Mahmud-i Gaznevi ilim irfen yayıyordu.Memleketi, fen adamlarının kaynağı olmuştu.İslam hükümdarı, üretimi arttırıyor, kaynaklardan topladığı serveti iyi yerlerde memleketin ilerlemesinde kullanıyordu.Doğuda huzur, medeniyet böyle ilerlerken, Frananın yedinci Louis’i Vitri şehrini ele geçirince yaktı.Binüçyüz insanda beraber yanmıştı.O zaman İngilterede iç savaşlar ölüm saçıyordu.Toprak ekilmemiş her şey tahrib edilmişti..Ondördüncü asırda, İngiliz,Fransız muharebeleri o kadar feci, o kadar yıkıcı idi ki, tarihte benzeri görülmemişti.Doğuda , İslam memleketlerinmde ise 752( miladi 1351 de) Dehli hükümdarı olan üçüncü Firuz Şah Tuğluk, ölüm tarihi olan 790(hangi takvim bu) senesine kadar, nehrler üzerinde elli sed, kırk cami, otuz mekteb, yüz han, yüz hastahane, yüz hamam, yüzelli köprü yaptı.Hindistanda Şah Cihan’ın bütün memleketi huzur ve saadet içinde idi…5.Din bir kaderciliğin ifadesi imiş.Ezilenleri, açları uyuşturan bir ahiret fikri imiş.Yine din, ahiret nimetlerini dünyada fazla istememek için miş.Yaşamak sevinci ve ihtiyacı, kanaatçılığı ve kaderciliği parçalamış ve daha iyi ve daha çok kazanmak için mücadeleyi doyurmuş.Dinler, donmuş, kalaıplaşmış adetlere bağlı sistemlere karşı olanlardan korkarlarmış.Din afyonu, insanı silik, isyansız, yaşamasız kılarmış.Seadeti ebediyye kitabında peygamberin”ilim sahibi olan müslüman olur.Cahil olan, din düşmanlarına aldanır”diye bir sözü var.Evet din, kadere inanmak ve kanaat etmektir.Kader mevzuunu burada bahsetmiştim.Allahü teala çalışmayı emrediyor.Çalışanlar övülüyor.Nisa suresinin doksandördüncü ayetinde “Cihad edenler, çalışanlar, uğraşanlar, oturduğu yerde ibadet edip cihat etmiyenlerden daha üstündürler daha kıymetlidirler” buyuruyor. Yine peygamber “çalışıp kazananları Allah teala sever”demiş.Seadeti Ebediyye fihristinde kesb ve ticaret maddesi bulunup okunursa ve tarih gözden geçirilirse, İslamiyetin, çalışmak, kazanmak dini olduğu iyice anlaşılır.İslam peygamberi “iki günü bir derecede bulunan aldandı”diyerek, her gün ilerlemeyi, yükselmeyi tavsiye etmiş.Yine “işlerinizi yarına bırakmayınız.sonra yok olursunuz” ve “yabancı dil öğrenin.Düşmanın şerrinden böylece kurtulursunuz!”buyuruyor.6.Müslüman medeniyetlerde, maddiyata,materyalist felsefeye hucum edilmekte imiş.Eskiden din düşmanları, tasavvuf büyüklerinin kıymetli sözlerinden bir kaçını ezberleyip,manalarını anlamadan, bunları ulu orta yazar, söyler, tarikatçılık yapar, gençleri tuzaklarına düşürürlermiş. Şimdi de, İslam düşmanları, batılı fen, fikir adamlarının sözlerinden birkaçını ezberleyip, palto tutarak, kadeh doldurarak, çanak yalayarak bir etiket alıyor, bir köşe kapıyorlar.Kendilerine ilim adamı pozu vererek ezberledikleri kelimeler içinde, İslam düşmanlığı kusuyorlar.Adlarına fen yobazı deniliyor.Bu kadar uzun yazının arasına bir fıkra sıkıştıralım.Vaktiyle bu fen yobazlarından biri eline geçirdiği etiket sayesinde kendine bir koltuk bulmuş.Ama adam bakmış ki sözüm dinlenmiyor.Toplamış köylüyü ve din adamlarını.Bir ara din adamlarını işaret ederek,”Avrupa görmiyen eşektir” demiş.Müftü efendinin sabrı tükenerek:” peder-i aliniz Avrupaya teşrif ettiler mi beyefendi?” demiş.Kaba bir sesle tenezzülen “hayır” cevabı lütfeyleyince, müftü efendi, “O halde zat-i aliniz de eşek oğlu eşeksiniz” demiş.(düşünülmeli ve gülünmeli.Gereklilik kipinde zaten)7.İktisadi çöküntülere sebep olanlar, dinin afyon etkisini gösteren bir kaderci lokmaya, bir hırkaya rızayı telkin eden sözlerden istifade etmişler.Medeniyet, daha fazla iktisadi rahat istemek, bunun için uğraşmak demektir.Din ise, kadere rıza, ahiret ve maneviyat telkinleri ile toplumun kalkınma hareketlerini kırmış,uyutmuş.Yukarıda bildirdiğim çanak yalayıcılığının canlı bir örneği daha! Öyle bir yalan ki, otuz sene içinde üç kıtaya yayılmış ve zamanın en büyük iki imparatorluğu olan İran ve Roma ordularını yere sermiş, güzel ahlakı ile her milletin gönlünü kazanmış olan İslamın mücahitleri afyonlu, miskin, uyuşuk hastalarmış.İslam dini çalışmayı, ilerlemeyi emretmekte, kazanıp fakirlere yardım edenlere cenneti müjdelemektedir.Yukarıdaki iftiraları savunan kimse, Avrupalıların, Amerikalıların hayretten parmaklarını ısırdığı İslamın sanat eserlerini ve müslümanların ilimdeki ve teknikteki başarılarını öven yazılarını görselerdi, belki böyle düşünmezlerdi.Belki diyorum.Çünki haya duygusunu taşımakta bir fazilettir.Faziletsiz kimseden, sıkılmak beklemek yersiz bir istek olur.Kanaat demek, bir hırkaya razı olup tenbel oturmak demek değildir.Müslümanlar asla böyle değildir.Avrupaya medeniyeti İslamiyet getirdi.Çünki İslamiyet, iktisadi refahı sağlayan yolları göstermektedir, buna kavuşmak için çalışmayı istemektedir.”İnsanların en hayırlısı, en üstünü, insanlara daha faydalı olanıdır.İyiliklerin en iyisi sadaka vermektir.Sizin en hayırlınız, başkasından beklemeyip, çalışan, kazananınızdır” gibi hadisler bu iftiralara bindörtyüz sene evvel verilmiş bir cevaptır.8.Müşterek medeniyete erişmek çabalarını tarih içinde engelliyen, dinin emr edici kuvveti imiş.Devrimlerin amaçlarını engelliyen dinin emr edici otoritesini yok etmeli imiş.Fen yobazı, medeniyeti diline dolamakta, gençleri( benim neslimi) bu efsunlu kelime ile uyuşturmaya çalışmaktadır.Büyük ve ağır sanayi kurup, elektronik makinalar ve atom gücü ile çalışan fabrikalar yapıp,(ileride bende bu fabrikalara hizmet edeceğim galiba.Başka yol var mı?) fuhşu, kadını eğlence vasıtası(televizyona bir göz atmak kafi) şekline sokmayı, döviz kaçakçılığı ile, yalan ve hile ile, vurgun ile patron olmayı, işçinin sırtından geçinerek, her çeşit hayvani arzulara kavuşmayı medeniyet sanmaktadır.İslama göre medeniyet ise; binalar, makinalar yaparak memleketleri kalkındırmak ve fenni ve her çeşit gelirleri, milletlerin hürriyetleri ( bu hürriyet batıdaki gibi bir amaç değil rabbin insanlara verdiği bir haktır) rahat ve huzur içinde yaşamaları için kullanmak demektir.(Bu gün kendilerini müslüman diye adlandıran devletlerin içinde bulunduğu buhran ise İslamdan değil tam tersi İslamdan uzaklaştıkları içindir.İslam devletiymiş.Hangi İslam, hangi devlet)Yirminci asırda, medeniyetin bu iki şartından yalnız biri vardı.Fen göz kamaştırıcı şekilde ilerlemekte ise de ekonomik ve teknik buluşlar, insanları köle yaparak zulum ve işkence için kullanılmaktaydı.Bu gün sanki çok mu farklı.İşte Irak, işte Filistin,işte tüm Ortadoğu.Kendi insanını sömürmekten usananlar şimdi güçsüz Ortadoğuyu sömürmekte.İngiliz fikir adamlarından Carlyle 1841 yılında yazdığı “Kahramanlar” kitabında, “peygamber olan kahraman” başlığı altında, Muhammedin(s.a.v) hayatını, ahlakını ve başarılarını övmektedir.Bir yerinde “oniki asır boyunca, yüzmilyonlarca insanı idare etmiş, doğuda, batıda medeni devletler kurulmasına sebep olmuş bir zat, Lutherin ve Volterin yazdığı gibi bir sahtekar olamaz.Aşağı bir kimse, hz.muhammedin başarılarına kavuşamaz.Ancak iman ve ahlak sahibi, olgun bir kimse, başkalarına iman verebilir.Muhammed insanları yükseltmek için doğmuştur.Böyle olmasaydı kimse ona uymazdı.Muhammedin sözleri doğrudur.Çünki yalancı olan bir ev dahi kuramaz”diyor.Carlyle zamanında, Avrupada doğru İslam kitapları yok gibiydi.Fakat o, keskin görüşü ile hıristiyanların ve din düşmanlarının yalanlarına aldanmadı.Tarihin hakikatlerini görebildi.Bu gün İslam kitapları, Avrupa, Amerika dillerine bolbol çevrilmektedir.9.Din; acı çekmek, müsavatsızlıkları (eşitsizlikleri) benimsemek imiş.Bir cemiyette mevcut sınırları kalıplaştırmak imiş.Sınıf farklılıklarının azaltılması, istismarın önlenmesi için daha iyi bir hayata kavuşmayı önlermiş.Bu baskılar, cehennem korkusu ile yapılmış.Acı çekenler cennetle avutuluyormuş.Ferdlerin kişiliklerini öldürmek imiş.İslamiyet, müsavatsızlıkları benimsemeyi değil, müsavatsızlıkları yok etmeyi, adaleti emrediyor.Peygamber “Ben adil bir hükümdar zamanında geldim” diyerek kafirlerin adaletini bile övmektedir.Menavi ve Devlemi de yazılı olan bir hadisde ise”Cennete önce girenler, adil olan hakimler ve adil olan hükümet adamlarıdır”buyuruyor.Bu hadis, müsavatsızlığı, acı çekmeyi mi, yoksa yoksa acı çektirmemeyi ve müsavatı(eşitlik) mı teşvik ediyor? Zekat, sadaka, ödünç vermek vb. mefhumlar sınıf farklılıklarını kaldıran kavramlar değiller midir?10.Din iç ve dış istismarı sağlarmış.İstihsal(üretim) kuvvetleri, belirli ellerde toplanmış.Geniş kitle dünya saadetine layık görülmemiş.Ahiret inancı, acı ve sıkıntı doğurmuş.Medeniyet naıma yalnız iktisaddan, para kazanmaktan söz ediyorlar.( Akif bu manada medniyeti tek dişi kalmış canavara benzetiyor).Anlamıyorlar ki, kanaat, sinir hastalıklarını önliyen,geçimsizliği, düşmanlığı gideren, cemiyetlerin düzelmesini sağlıyan bir faktördür.”Çalışan kazanır,herkes yaptığını bulur”ayetleri ile Menavideki” Allah teala çalışmayan gençleri elbette sevmez”gibi hadisler çalıp ilerlemeyi mi, yoksa uyuşukluğu ve batının en ufak bir ilmi sözü sonrası apışıp kalmayı mı emrediyor? Müslümanların kurduğu Emevi, Abbasi, Gaznevi, Hind Timurları, Endülüs ve Osmanlı medeniyetleri çalışkanlığı mı, yoksa uyuşukluğu mu gösteriyor? Bir dervişin, bir lokma, bir hırka sözü onun hali için uygundur, güzeldir.Fakat bu söz, müslümanlık demek değildir.Ahirete inanmak, acı çekmeye değil, fertlerin, ailelerin ve cemiyetin düzenli, huızurlu olmasına sebeptir.Bu kadar şimdilik yeter deyip (sevilmese de yazıyı bir şiirle bitireyim.)Yumru yumru söyleniyor, sözleri hep, kelek gibi,Poz alıyor, pek de yaman, bağırıyor, gerçek gibi.Dinden hiç haberi yok, sanıyor ki, bilir pek çok,Kirli suda yem görünce atlıyor ördek gibi.Kötülüyor islamlığı, bilmiyor hiç insanlığı,Surette adem ise de, ses verir dümbelek gibi.Müslüman geçinenler şimdi geridir doğru,Şu kadar var ki, değildir bu, dinin mahzuru.(Müslümanlık) denilen ilahi ruh, arasak,(Müslümanız) geçinen, insanlardan, pek uzak.

ninjatosbaga | 11 June 2004 17:10

Bence ilk olarak yaşadığımız ülkeyle ilgili bir durum değerlendirmesi yapmamiz lazim.Bu ülkede iyi bir kitabın ulaşabileceği satış rakamları 10.000’leri belki geçer.Ayrica gazete okuma alışkanlığımızda yerlerde sürünüyor. Gazetelerin ortalama tirajları 300-400 bin kadar.Ülkemizdeki üniversite mezunu insan sayısı ülke nüfusunun %6’sına denk geliyor.Gelir eşitsizliğimiz en üst seviyede.Yolsuzluk konusunda dünya rekorlarımız var.Ve işin en acı tarafı ise şu; ülkemizde sadece 6.000.000 kişi avrupa ile aynı refah seviyesinde yaşıyabiliyor.Geriye 64 milyon tane aç ve karacahil insan kalıyor. 64.000.000 insan. Neredeyse avrupanın toplam nüfusu kadar.Durum bu.Ve bazı arkadaşlar bu kadar salt gerçeği gözardı edip, sadece bir detay olan din konusunu tartışıyorlar.Bu nasıl iştir ya???

ser-hus | 11 June 2004 22:23

Endülüs kütüphaneleri diyorum, 1977 yılında kültür bakanlığı tarafından çıkartılmış kültür ve sanat dergisi yayınlarına bakın diyorum. Koca koca kitaplar yazılmış konuları burada üç beş ahkam ile değerlendirmek eksiklik oluyor diyorum. Osmanlı zamanındaki ilim-irfan eğitim kurumlarını araştırırsak önümüze neler çıkar ah neler çıkar diyorum.Abbasiler,mutezilenin altın çağı, selçuklular, endülüs emevileri ikinci murat zamanında kurumsallaşmaya başlayan osmanlı medreseleri …Bunlar bir çok coğrafyayı içinde barındırır, Türk, Farisi, Arap diye ayırmak manasızdır. Çünkü bu coğrafyaların beslendiği medeniyet aynıdır. Müsteşrikler-Oryantalistler gibi İslam medeniyeti lafından kıllanıyorsanız Doğu medeniyeti de denebilir.Medeniyet konusu baba konudur, derindir. İslamcılık mislamcılık politikalarından da ötedir.İdea nın olojilerileri yan mahallenin ürünüdür, bize ya bir numara büyük ya bir numara küçük gelir. Oturmaz üzerimize. Oturmadığı için de sancılıyızdır.

Hekate | 11 June 2004 23:59

Lutfen beyler bu kadar eritmeyelim sinirlari. Bu Alman, Fransiz, Italyan’in gecmisi ayni demek gibi birsey. Bana baska medeniyet adamlarini da Turk diye tanitmayin lutfen. Abbasiler, emeviler, endulusluler, yahu Turk diyorum Turk.Merak ediyorum, Mimar Sinan disinda padisah tarafindan kafasi ucurulmamis kac unlu mimar, Turk bilim adami, sanatkar, filozof var? Imparatorlugun paranoyak tutumundan dolayi bilimde hic bir gelisme olmadi. Edebiyatta da Fars edebiyatini taklit edip, lale koklayip, haremde yatmaktan baska ne yaptilar? Askeri bilimler de teknik alandaki eksiklikten dolayi eridi gitti. Kadercilik yuzunden imparatorlugun ipleri gevsedi, adi “hasta adam”a bosuna cikmadi.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.