Biri olsa… Bileyim ki, odasında yapayalnız kaldığında aklına gelen ilk şey olsun gözlerim. Onlar o odayı kocaman bir bahçeye çevirsin.İçinde binbir renkte çiçek açsın o bahçenin. Orada, o çiçekler arasında her şey güzelleşsin.Gününü nasıl geçirdiğini düşünsün sonra. Dışarıda yaşadıklarını, sürekli bir kavganın sürüp gittiği o yerde var olma çabasını hınca hınç. Bir kez daha “Yenilmedim!” diyebilecek kadar güçlü durmasını onlara karşı.O bahçede, binbir renkli çiçekler arasında bir kez daha yaşasın zihninde bütün bunları. Ama bu kez o sahneler gözlerinin önünden birbiri ardına geçerken, gözlerim girsin devreye. Onlar o sahnelerin tüm anlamını değiştirsin.”Sevdiğim kızın gözleri.” desin. “Orada işte! Onlar varken çok daha güçlüyüm ben. Sizin tüm nefretinizi yenebilecek kadar hem de…”İşte bunları söylesin. Ve ertesi gün odasından çıkıp da o kavga’nın ortasına daldığında, bu kez odasında yapayalnız kalmadan da görebilsin gözlerimi. İçinde o gücü duyabilsin.Sevgisinin gücüyle, bu kez zihninde değil tam orada, o kavganın ortasında savaşsın onlarla. Nefreti ilelebet yensin!