Ölüm düşüncesi insanın içini acıtır. Öyle bir çaresizlik ki, dünyayı, yıldızları, evreni bir daha göremeyecek, hissedemeyecek olmak. 1,5 metre toprağın altında yavaş, yavaş çürüyerek yok olup gitmek. Elinden hiçbir şey gelmeden o anı beklemek.Evren adına tutulan tek seferlik bir nöbet gibi. Doğum ve ölüm arasında evrenin kendisini izleyebilmesi için.Neden var olduk, neden yok oluyoruz? Madem yok olacaktık, niye var olduk?Ölümden geriye dönüş olmadığı kesin. İnsanoğlu bu en büyük korkusu ve üzüntüsü karşısında tam bir teslimiyet ve kabulleniş içinde yaşamını sürdürmesine rağmen, acaba bir ümit ışığı var mı diye düşünmekten de kendini alamaz.İşte bu noktadan sonra insanlara ikinci yaşam vaat edilir.İnsanoğlu, avcı toplayıcılıktan, tarım toplumu ve yerleşik yaşama geçtiğinden beri bu böyledir. Yönetimdeki kişi veya kişiler, sürekli tanrılarla görüşür, onlardan bir takım bilgi, vaat ve talimatlar alırlar ve bunu halklarına iletirler. İşte görüştükleri bu konulardan biri de ikinci yaşamdır. Egemen güçlerin tahakkümü altındaki halkların ikinci yaşama veya cennete ulaşabilmeleri için, her türlü zorluğa, eziyete, açlığa katlanmaları, egemen güçler için canlarını vermeleri, köle olarak kullanılmalarını kabullenip, sürekli içinde bulundukları duruma şükretmeleri gerekmektedir. Bunu yapmayanlar, soru soranlar, teslimiyet içinde olmayanlar, bir lokma ekmeğe muhtaçken hallerine şükretmeyenler ise cehennem yolcusudur.Bu egemen kişi veya kişiler doymak bilmez midelerini doldurabilmek ve akıllara zarar yaşam standartlarını sürdürebilmek için sıradan insanların bu dünyadaki yaşamlarını çalarlar.Günümüzdeki bu sistem, tanrıyla görüşme yerine, dini kuralların uygulanması şeklinde çalıştırılmaktadır. Bunun iyi çalışabilmesi için de hedef kitlenin mümkün olduğu kadar yoksul ve cahil bırakılması gerekir. Hem yoksul, hem de cahil bir insan gerçekten çaresizdir. Kendisinden istenen her şeyi yapmaya, söylenen her şeye inanmaya mecburdur. Çünkü gerçekleri aramak ve sorgulamak gibi bir becerisi yoktur. Üstüne üstlük, bu yola başvuranların günahkar olduklarından da emindir.Bu egemen kan emicilerde çare tükenmez. Akademik eğitim aldığını zanneden yüz binlerce genç insanın beyinlerinden soru işareti çıkarılmıştır. Televizyon ve internet vasıtasıyla kitlelerin mümkün olduğunca uyuşuk ve zihinsel faaliyetlerden uzak tutulmasına çalışılmaktadır. Hedef kitlenin herhangi bir şeyin bağımlısı haline getirilmesi de buldukları çözümlerden biridir. Yine de dize getiremedikleri kitleler için, demokrasi ve hukuk dışı planlarını uygulamaya koyarak, polisi ve askeri devreye sokarlar.Kesinlikle inanıyorum ki, ülkeyi 12 Eylül’e getiren süreç, bu egemenler tarafından, işçi haklarını ve sendikacılığı bitirmek için tezgahlanmıştır. Kenan Evren de üzerine düşeni yapmış. Türk işçisinin boynuna kılıcı vurmuştur…
yorumlar
”Ölüm düşüncesi insanın içini acıtır. Öyle bir çaresizlik ki, dünyayı, yıldızları, evreni bir daha göremeyecek, hissedemeyecek olmak. 1,5 metre toprağın altında yavaş, yavaş çürüyerek yok olup gitmek. Elinden hiçbir şey gelmeden o anı beklemek.”Ölüm vardı değil mi, unutmuşuz yine..:(
Ya biz hiç var olmadık ya da var olduk ama nasıl olduğumuzu unuttuk.İnsan;doğar büyür ve bir çok şeyi benliğine hafızasına katar.Ne için ,ölüp yok olmak için mi? Hayır,dünya hayatı bir dershane gibidir,insan ebediyete hazırlanır ve sonsuzluk hissi ile yaşar, sırf bu yüzden ölümü unutur.Bu kusursuz kainatı hatta pirenin midesini yaratan elbette insanı başıboş bırakmayacaktır.İnsanların bir takım sorumlulukları vardır ve bunu yerine getirmek zorundadırlar.Zaten yerine gelmediği takdirde toplumsal kargaşa,anarşi ve sonsuz haksızlıklar ortaya çıkacaktır.Bugün bunlar yok mu? Evet var,ama bu İslamın düsturlarından değil,düsturlara uymayan,nefis sahibi insanlardan kaynaklanmaktadır.İnsanoğlu müdahale etmezken bozulan bir örnek var mı acaba kainatta?Peki hesapsız ve gelişigüzel çalışan bir sistem var mı?Sadece insanın beynine ve çalışmasına bakılsa,tesadüf ya da başka her şey reddedilir.Bir başbakan acaba yeni bir ceza yasasını gelip şahsen size açıklar mı?Onun emrinde insanlar vardır ve onların aracılığı ile en alt tabakaya kadar iletilir.Allah,tek tek her insana ben varım ve kurallarıma uyacaksınız mı diyecek,elbette içimizden bizim gibi insan olan birini seçecek ve anlat diyecek.İrdelemek ve sorgulamak asla günah değildir ve soran sorgulayan da günahkar olmaz.İnsanlar,tüm yaşamları boyunca O’nu ararlar aslında benliklerinde.Ne yazık ki dünyada iken onu bulan insan çok fazla değil ve büyük çoğunluğu bunun farkına mezarda varır.
yazıda konu bütünlüğü yok gibi sanki. ama söylediğin her şeye katılıyorum siberorion.
CEHALETTEN BAHSEDEN YAZAR ÖNCE 12 EYLÜL’ÜN HANGİ YILIN 12 EYLÜL’Ü OLDUĞUNU ÖĞRENEBİLİR Mİ ACABA.VE BİR SORU SORMAK İSTİYORUM EY YAZAR.” ÖLÜMDEN SONRA NE OLACAK “DİN VE DİN ÜZERİNDEN PARSALANAN BİR YETKİLİ AĞZI DIŞINDA TÜM İNSANLIĞINLA BENİ KANDIRMADAN BİR ÇIKARIN OLMADAN BENDEN İZAH ET.
Gelenek halini almıştır; ne zaman dini kullananlar ve din tüccarları anlatılsa, masal anlatıcılar çıkar ortaya. Yazıda vurgulananlara değinilmeyip, pirenin midesi masalı çok komik.Emperyalist sömürücülerin kucağına din kılıfıyla atılan ülkeler kimler acaba? Dini afyon gibi uyutucu şekilde aşılayan, sorgulamayan toplumların sömürülmesi kaçınılmazdır. İşte Irak, işte Afganiztan… İşte diğer müslüman ülkeler, Türkiye de dahil…Biliyor musunuz depremde tusunamiye yakalanan ülkelerin en çok kadınları öldü. Neden? Kadın evde oturur, sokağa çıkması yasaktır. Yasaklayan kim? Dini alet eden sömürücüler ve onların işbirlikçileri. Türkiye’de kadınların çalışma oranı, gelişmiş ülkelerin oranına yaklaşamıyor neden?ABD Güleni bedavadan beslemiyor, din ticaretini canlı tutabilmek için. Birileri kalkıp, din kullanılarak soyuluyoruz, sömürülüyoruz dediğinde masal anlatmak ne de kolay değil mi?Oğlu (süper midir hiper midir) markete ortak olan bağırıyor; Mahalle bakkalları kapansın, birleşsin… Deniz feneri dosyası sümen altı, Halkın iyi duygularını sömürerek köşeleri dönmek, birilerine, eşe dosta yağmalatmak din gereği midir?
BUDUR HOCAM ÖĞRETMENİM SAĞOLASIN.AĞZINA SAĞLIK.” İŞTE BÖYLE ANLATACAKSINÖLÜMÜ DİNİ KARIŞTIRMAYACAKSIN İŞTE YAPILANI OLANI ANLATACAKSIN”
BU DA BENDEN
1O DAKİKADA MANZARAİ UMUMİYE