Oksijen tüketmenin dayanılmaz hafifliğini iliklerimizde hissederken, bir gün artık tüketemeyecek olacağımız gerçeğini yok sayarak oksijenimizi paylaştığımız insanlarla neyi paylaşamıyoruz?Düşünce özgürlüğü diyerek egolarımızı tatmin ediyoruz.İnsan hakları derken insanlığımızı unutuyoruz.Montaigne’nin 1580’de kaleme aldığı ;Hep öfkenin alıp götürdüğü fikir çarpışmalarında, insanın etmediği kötülük kalmaz. İlkin fikirlere çatarız, sonra da insanlara. Tartışmada esas, karşımızdakinin düşüncesini çürütmek olduğu, herkes çürütüp çürütüldüğü için tartışmanın sonunda olan şey, gerçekten büsbütün uzaklaşmaktır…Tartışma ile neye varılabilir? Biri doğuya gider biri batıya.Yolda rastladıkları ayrıntılara saplanır ve konudan ayrılırlar. Bir saat cenkleştikten sonra neyi aradıklarını bilmez olurlar. Kimi konunun üstüne çıkmış, kimi de kenarında kalmıştır. Kimi bir kelimeye, bir benzerliğe takılır; kimi söylenene kulak bile vermeden bir şeyi tutturur ve yalnız kendi söylediklerini dinler…”Bütün toptancı yargılar çürük ve tehlikelidir”Cümlelerini onaylarcasına, “çağdaş” ve “aydın” olma hevesi ile çırpınan gençlerimiz, yüzyıllar sonra bile hiç birşeyin değişmediğini, “aydın” kelimesinin lafta kaldığını kanıtlamıyorlar mı?Sosyalizm, milliyetçilik, din ve siyaset konularında konuşabilmenin ne yazıkki imkansız olduğu günümüzde, herkesin aynı düşünceye sahip olamayacağını, dolaysıyla farklı düşüncelerin bir arada olabilmesini sağlamak dururken, zaten bölünmüş olanı parçalayıp yok etmeye çalışmak neden?Dış güçlerin dudak kenarında oluşan sinsi gülümsemelerini, kahkahaya dönüştürmeyi başaran bizler ne zaman uyanacağız?Demokrasi ve özgürlük kelimelerinin anlamını sözlükteki ile sınırlı kılan insanlar, bölünmeye farkında olmadan ya da olarak en büyük desteği verirken, buna sadece yardımcı olan terör örgütlerini, abd’yi hangi hakla eleştirebilir? Kendi kendimizi yok etmek için insan üstü bir çaba sarfederken, asıl suçluların kimler olduğu neden görmezden gelinir?Filistin’de, Irak’ta milyonlarca insan katledilirken susan “maket insanlar”, özgürlük naraları atarken özgürlüğün sadece Türkiye ile sınırlı olduğunu mu sanıyorlar?İnsanoğluna bahşedilmiş en büyük nimet olan “düşünebilme” özelliğini bile doğru kullanamazken, ne olduk demeye devam edelim.Ne olacağız sorusunu da, kullanmaya kıyamadığımız beynimizin en kuytu köşesine gömelim ne dersiniz??