evet! kararımı verdim… 3938. kez karar verdim. bu sefer dönüş yoookkk… istifa dilekçeme bugünün tarihini attım imzaladım, koydum patronun masasına… bilmiyorum dilekçemle aralarında ne gibi bir diyalog geçiyor. yeter artık dedim.. yeter! gidiyorum arkadaş… gidiyorum… 20 yılım dolmuş ne yazar? ha ne yazar? çalış çalış çalış… aaaaaa bir yere kadar efendim… işin olur çıkamazsın… akşam paydos evine çıkacaksın dur toplantı… toplantı toplantı toplantı… toplanamadık ayol… olmuyooorrr… açacam köşe başında seyyar köfteci… (“kadın isterse” olur…) yoksa seyyar mantıcı mı olsun? aslında misss gibi ekmek bayii olsa … dur ya dükkan bulmak lazım, sonraaa… kira, vergi, hem arada bir işim olunca dükkanı kapatacak mıyım? olsun buluruz bir çaresini. olmazsa yanıma bir çocuk alırım. ben yokken o bakar dükkana… ooooohh işler açılır vızır vızır ekmek satışı… belki iş büyür şöyle güzel bir lokanta ya da pasta salonu? neden olmasın? bir yığın çalışan. hepsi tertemiz… güler yüzlü.. sorunsuz… ama… ama .. ya işi arada bir kaytarırlarsa köftehorlar… yok annem hasta… yok karım çocuk ıvır zıvır… olsun arada onları toparlar toplantı yapar gözdağı veririm. yok öyle yağma… hepsinin maaşı sigortası falanı filanı triiinnnkkk yatıyo zamanında naaberr? ay bunlar benim sinirimi kaldırdı.. geç kalır erken çıkar uğraşılmaz kardeşim bu çalışanlarla… ne yapsam?.. bu işte hayır yok gibi… patron ne yaptı acaba.. dilekçemi dikkate almış mıdır? tüh hemen ne vardı dilekçeyi zırt diye masaya atacak. sakin ol sakin ol… yarın c.tesi sonra pazar… belki pazartesiye patron unutur gider.. neyse canım pazartesi bir şey olmamış gibi gelir otururum masama… offf offf bu hafta sonu geçmez… bak yine sinirim boşandı…
ben yaptım
yorumlar
Tanı: İleri derecede şizofreni.Tedavi: Günde 2 posta yatak istirahati.Sonuç: Delidir ne yapsa yeridir.Öneri: her dediğine ‘evet,hımm,çok güzel,olur,tamam’ diyerek onaylamak ve hızla uzaklaşmak.
zeki çocuk.. beni güldürdün… harikasın..
İster özel, ister kamu; nerede çalıştığınız hiç önemli değil…Değil mi ki; 08.00-17.00 ( ya da 09.00-18.00) saatleri arasında yarı-açık tutukevinde geçiyorsa yaşamınızın en güzel 20 ( ya da 25) yılı, işte böylesine başkaldırılar, böylesine ruhsal dalgalanmalar doğaldır.Bu dönemin daha öncesi de; 7 yaşla başlayan iş öncesi yaşam, eğitim yaşamıdır…Bu da başka bir tutukluluk dönemidir, üstelik buradaki tutukluluk dönemi “yarı-açık” olarak da tanımlanamaz. Çünkü gündüz okulda, gece evde gözetim/denetim altında geçen yıllarımızdır bu dönem…Ve çalışma sonrası; emeklilik dönemi…Eskilerin deyişiyle; tekaüt…Tekmeyi vurup, out edilişi çağrıştıran…Emekli olduğumda yazmıştım, belki bir avuntu, bir teselli olur diye… Paylaşmak isterim…”Yeni Kimliğime”Evcilik oynar gibiyimMutfakla konuk odasında gezerkenPencereden gelen geçeni süzerkenDüşünüyorum da,Bunca yıl yaşamla yarıştımGün oldu ona küstümBazan da bağışladım, barıştımDertlerle, tasalarlaAnlamlı, anlamsız yasalarlaSanırım birazcık da geliştimBundan böyleBir oh desem şöyleKoca ekmeği yiyen kadınlar gibiSorumsuzca, belki de biraz saygısızcaEn önemlisi saatlerden kaygısızcaYirmi yıllık köleliğimin ardındanYeni bir yaşama merhaba diyorumÖzgür bırakılmış benliğimle”Devlet’den tekaüt” ya daÖzTürkçesi’yle; şu emekli kimliğimle…Umarım günleriniz kolay geçer…
selmaelma,ne hoş ne doğru anlatmışsın… yukarıdaki hikaye çalışma hayatımda bunca yıldır yaşadıklarımın birikimi… kurgu ama sonuçta içimden geçenlerin neredeyse ta kendisi… çok isteyipte yapamadıklarım… yeni kimliğinizle daha mutlu olmanızı tadını doya doya çıkarmanızı diliyorum.