Yeryüzünde birçok insanın sürekli olarak tatmak isteyip de bir türlü devamlılığa erdiremediği, annemin keki kadar güzel onun kadar tarifi zor, ruh tatlısı. Nasıl harmanlanıyor içimizde bilmiyorum ama ruhumuza bıraktığı o huzur, hiç bitmesini istemediğim bir rüya gibi geliyor bana. Onu ölümsüz kılmak ve her an hücrelerimde yaşamak istiyorum, her an, her saniye bitmesinden korkarak değil, bir ömür boyunca kahrımı çeken en iyi dostum olsun istiyorum, kafamı yastığımdan kaldırdığımda yanımda bulmak istediğim sevgili beklide.Hepimizin yolu adını mutluluk koyduğumuz bu hisle kesişmiştir bir yerde, hatta o kadar uzakta görmeyen şanslı adaylar birebir her gün birçok yerde rastlaşmıştır kendisiyle. O bizi çok iyi tanır aslında fakat biz onu tanıyabilmiş bir farkındalıktamıyız o bilinmez, sanırım tarifin en can alıcı tarafı da buradadır, yoksa kıvama gelmez bir türlü. Sanırım içimizde var olan bazı duyguları açığa çıkartmamız için onu gerçekten istememiz gerek, var olduğunu bildiğimiz fakat çok uzakta gördüğümüz bu duyguyu, birçok zaman kendimiz yaratmak zorunda olduğumuzun farkında olmalıyız. Bir o kadarda düşünmemeli, irdelememeliyiz beklide, saf ve bakir yaşamalıyız içimizde. Herkes kendi mutluluğunun demircisidir demiş birileri, kim olduğunun çokta bir önemi var mı? İşte size bu muhteşem tarifin ilk ricası, ne olursa olsun mutluluğu kendi içimizde yaratalım ve onu gerçekten isteyelim, ne kadar hüzünbaz yaşarsak yaşayalım hayatı, hiçbir acı, hiçbir hüzün, engel değildir mutluluğu yaşamaya. Acıyı tatmadan, tatlının değerini nerden bilebiliriz ki? Mutluluğun değerini bilerek ışıldayan herkesin yolu acıyla kesişmiştir kendi içinde. Onunla yaşamayı öğrendiğimiz her an kendi içmizide başardığımız en büyük zafer olacaktır.Çok büyük mucizelerle beklediğimiz mutluluk, yürüdüğümüz yolda, içtiğimiz meyde, gözlerimizdeki umutta, verdiğimiz o sıcak bakışta, belki de bir sabah selamında gizlidir.O bizi daima görür, bizler ise gördüğümüzü sanırız…