Banka müdürü bir baba William Brooks Clift ile Ethel Fogg’un oğulları olarak 17 Ekim 1920 tarihinde; Amerika, Omaha’da (Nebraska) dünyaya gelen Edward Montgomery Clift, 15 yaşındayken Broadway’e, 19 yaşındayken de televizyona çıktı. İlk film deneyimini Ed Sobol’un çektiği “Hay Fever” ile yaşayan Clift, usta yönetmen Fred Zinnemann‘ın yönetmenliğini yaptığı “The Search“de canlandırdığı ‘Ralph Stevenson’ karakteri ile adını Hollywood camiasına duyurdu. 100.000 Dolar aldığı bu rolü ile Oscar’a aday gösterilen aktör, 1948 senesinde Howard Hawks ile Arthur Rosson‘un çektikleri “Red River” adlı western yapımında John Wayne ve Joanne Dru ile birlikte oynadı. 3 Milyon Dolar ile çekilen filmde ‘Matt Garth’ karakterine can veren Clift, bu rolüyle 60.000 Dolar kazandı.Aradan bir sene geçtikten sonra üç Oscar sahibi yönetmen William Wyler‘in çektiği “The Heiress” adlı yapımda rol alan başarılı aktör, bu rolüyle 100.000 Dolar kazandı. Japonya’da dünyaya gelen iki Oscar sahibi aktris Olivia de Havilland ile birlikte oynayan Clift, ‘Morris Townsend’ karakterini canlandırdı. 1950 senesinde George Seaton’un çektiği “The Big Lift” adlı yapımda ‘Çavuş Danny MacCullough’u canlandıran aktör, 2011 başında kaybettiğimiz güzel aktris Elizabeth Taylor ile yakın arkadaştı. Cinsel tercihini hemcinslerinden yana kullanan aktör, Taylor’un iki kez evlenip boşandığı aktör Richard Burton‘dan nefret ettiği ve onu bir aktör olarak görmediği de bilinen bir gerçekti.

1951 senesinde Taylor ile birlikte “A Place in the Sun” (İnsanlık Suçu) adlı uyarlamada rol alan aktör, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ dalında Oscar adayı olduğu bu yapımda ‘George Eastman’ karakterini canlandırdı.Korku Sineması’nın ustası İngiliz yönetmen Alfred Hitchcock ile tanışan Clift, 1953 senesinde “I Confess” adlı yapımda rol aldı. Filmde Anne Baxter ve Karl Malden ile birlikte oynayan aktör, ‘Michael William Logan’ karakterine can verdi. Aynı sene Vittorio De Sica‘nın çektiği “Stazione Termini” adlı filmde Jennifer Jones ile birlikte oynayan aktör, Fred Zinnemann’ın yönetmenliğini yaptığı “From Here to Eternity” adlı filmde rol aldı. James Jones’in romanından uyarlanan bu eserde ‘Robert E. Lee Prewitt’ karakterine can veren aktör, 150.000 Dolar kazandığı bu rol ile bir defa daha Oscar adayı oldu.

1956 senesine geldiğimizde, Clift’in hayatında bir dönüm noktası olan araba kazasından bahsetmemiz gerekiyor. Elizabeth Taylor ile birlikte rol aldığı “Raintree County” adlı yapımın çekimlerinden dönerken Chevrolet ile gerçekleşen bu kaza, aktörün sonraki yaşamını derinden etkiledi. Kazada Clift’in boğazına saplanan dişleri ve cam parçalarını eliyle çıkarmak durumunda kalan Taylor sayesinde hayatta kalan aktör, bu felaketten sonra bunalıma girdi ve alkolik oldu. 1957 senesinde vizyona giren “Raintree County” ise büyük bir başarı elde etti.1958 senesinde Vincent J. Donehue’nin çektiği “Lonelyhearts” adlı yapımda ‘Adam White’ karakterini canlandıran aktör, gişede istediği başarıyı yakalayamayan bu filmden sonra Marlon Brando ile “The Young Lions” adlı yapımda ‘Noah Ackerman’ karakterini canlandırdı. 3 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle Edward Dmytryk tarafından çekilen bu filmle de eski popüleritesine kavuşamayan aktör, 1959 senesinde yine Taylor ile “Suddenly, Last Summer” adlı yapımda rol aldı. Filmde rol alan Katharine Hepburn ile Taylor’un Oscar’a aday gösterilirken Clift, yine eski ününe kavuşamadı ve kendini büsbütün alkole vurdu.

1960 senesinde Elia Kazan‘ın çektiği “Wild River” adlı yapımda ‘Chuck Glover’ karakterini canlandıran aktör, aynı sene John Huston‘un çektiği “The Misfits” adlı yapımda yer aldı. Filmde Marilyn Monroe ile birlikte rol alan Clift, yine aynı yıl “Judgment at Nuremberg” adlı tarihi filmde ‘Rudolph Petersen’ karakterini canlandırdı.1962 senesinde psikanalizin babası Sigmund Freud’un yaşamını anlatan “Freud” adlı yapımda ‘Freud’u canlandıran Clift, 1966 senesinde son sinema filmi “L’espion“da rol aldı.23 Temmuz 1966 senesinde tıbbi raporlarda atardamar tıkanması sebebiyle hayatını kaybeden Montgomery Clift, alkol ve içinden çıkamadığı depresyon yüzünden, deyim yerindeyse sönerek, yavaş yavaş biterek öldü.