beşiktaşta üsküdar iskelesinin yanında harbiye dolmuşlarının kalktığı bölge sözde bir kentsel alan mevcut herkes biliodur..ayakkabı boyacıları vardır orda enayi ararlar yolmak için..sevgililer vardır öpüşürler kıyıdaki korkulukların üstünde…yazları veletler denize hoplar zıplarlar orda hernekadar pis olsada…ağaç diplerinde banklarda insanlar oturur gaste okur sigara içer..kısacası bi şekilde orası yaşar bi meydan mı desem artık kentsel mekan demeye dilim varmıo pek ama…herneyse…söz konusu durum şu ki orayı bizim güzel bjk belediyemis hangi hakla hizmetse garip hapisane korkulukları ile çevirmişler…böle bide göt kadar açık yer var ordan giriosun içieri olmadı üstünden atlıosun ki biz öle yaparıs..bunun nasıl bir düşünceye hizmet ettiğini ben çözemedim..neyi sınırlıosun niye sınırlıosun..zaten göt kadar alan..bi bırakın insanlar dolaşsınlar gönüllerince…neyi kontrol altına almak istiosunuz anlamıorum ki…kamusal alanlarmızı(!) çitle çevirip insanları nie kapı dışarı ediosunuz…yoksa bu gece sahile inen ipsiz sapsız için tinerci için mi bi önlemdi…nasıl önlem olacaksa..oldu olacak korucu dikin bitane oraya..içeri gireni vursun…ben sivasta otururken çokca futbol maçı yapardım..en sevdiğim yerler çifte minarenin ile gökmedrese arasında kalan çimler bide sivas kongre binasının etrafındaki garip alan…kaç kere kavulsakta hep gider oynardık…özelliklede o çim alanda…her seferinde bekçi gelir topumuzu keserdi..yada medresenin çatısına atardı…ama biz yılmadan oynardık..onlar kovalardı biz gelirdik…nerde oynucaktıkki yoldamı…arabaların altında mı…nedir bu anlamış değilim..park yapıolar kimseyi sokmuolar..bank yapiolar kimseyi oturtmuolar…benim diyeceğim şu ki daha ne olabilir acaba..ne kadar absurb işler olabilir bu memlekette çok merak etmekteyim…babam hep der “ah Atatürk ah niye kurtardın bu memleketi.”