İstanbul.Şehiriçi toplu-taşımada kullanılan çift katlı otobüslerden birtanesiyle Avrupa’dan Asya’ya geçmekteyim.Kullandığı hattaki en son araba. Bu yüzden içinde çok fazla insan yok.Biraz kadın.Biraz erkek.Birde sağ çaprazımda oturan ve ilginç mimikler yapan adam var.İlginç?Aslında sadece çok gerçekler. Bu gerçekliğe çok alışkın olmadığım için garip, dolayısıyla da ilginç gelmiş olabilir bana bu mimikler.Gerçek bir mimik nasıl mı olur?(Soruyu aşağılamıyorum. Ben de olsam aynı soruyu sorardım.)Bunun sorulabileceğini düşünmüştüm.
Mimikler çok gerçekler. Hangi hissiyatı aktardıkları ayan-beyan ortada.Şu tiyatrocuların yaptığı ‘bilindik ruh halleri ifadeleme egzersizleri’ ndeki gibi değil.Bu mimikler gerçekten varlar.Ve bana, sahiplerinin, -altında akan suyun, tam o anda görüş açısında olan (köprünün ortalarındayız.biz.yani otobüs.) iki kıtanın arasında binlerce yıldır var olan bir duvar olduğunu- düşündüğünü bana anlatabilecek kadar gerçekler.‘Acaba bunu ben mi kurdum? Belkide sandığım kadar gerçek değillerdir (mimikler) (?).’ şeklinde sordum tabii kendime. Ama yok. Hayır. Bu koltuğa oturduğum andan itibaren bu adamı ve mimiklerini izliyorum. Bu hissiyat aktarımını yapabilecek kadar donanımlı olmasalardı onlarla bu kadar çok ilgilenmezdim.
Evet. Mimikler çok düzensiz aralıklarla kısa rahatsızlıklar belirtiyorlar.Hemen kaynağını anlıyorum. Yani o anlar anlamaz. Yada anladıktan hemen sonra.Gözlerinin tavandaki hopörleri bulduğu anda yüz kasları vasıtasıyla diğer insanlara sunduğu (sanırım sadece ben izliyorum) nefret(imsiy)i görür görmez, şöförün dinlememizi istediği müziğin (ibrahim tatlıses – cano cano), kendi çabaları sonucunda elde ettiği ve sadece kendisine ait olan cevapların sağladığı huzurlu ruh halinin içine sıçtığıın hemen anlıyorum….Para toplaması için görevlendirilen insan geliyor.Benim param hazır zaten. Para-üstü dialoğuna girmeme bile gerek yok. Hemen yanımdaki boş koltukta.Bakıyorum soluma. Son hazırlıklar. Para orda mı? Kontrol etmek istiyorum. Bakıyorum. Bu yüzden mimikli adamın ilk cümlesini sadece duyabiliyorum.-Bu müziği dinlemekle mükellef miyiz güzel kardeşim ?
-Buyür Abi?!-Müzik diyorum.. Şöföre söyle kapatsın.
-Senin istemenle mi olüyür kardeşim sesi kısık zaten!!-Bana bak. Bak! Burada yönetimi ele geçirmiş olabilirsiniz.Böylece kendi kurallarınızı koymanız da gayet doğal tabii. Ama karşında böyle -başarılı olabilecek- bir fırsatı kaçırmıycak bir devrimci var!Uyandırayım.
-Neye uyandırıyosun oglum!!!-Sen anlamıyosun beni. Birazdan kavga etmeye başlıycaz. Burnun üstüne yumruk vurmakla işe başlıycam. Buna hazır mısın diye soruyorum.
-Abi git işine yaa.. Akşam-akşam..Para toplayıcı cık-cık lıyarak işini yapmaya devam etti.Hazırlıklı olmamın faydasını hemen gördüm. Minimum hissettim ter kokusunu.Yaklaşık 47 sn. sonra müzik tamamen sustu.Adam gururluydu.Böylesi daha huzurlu.Bir de yazı yazmaktan kurtarayım kendimi.Harfler – imla vs.Asya’ya koşuyoruz.