Pire, bildiğin pire.
Mikroskop altındaki görüntüler oldum olası ilgimi çekmiştir. Özellikle bakteri/virüs/parazit fotoğraflarını, sanki uzaylı görmüş gibi seyrederim. Aynı dünyada yaşadığımız ama varlığından haberdar dahi olmadığımız, hatta Zacharias Janssen, Galilei Galileo gibi amcalar mikroskopdenen aleti akıl etmeseler, asla da haberdar olamayacağımız canlılar, ve bu canlıların yaşadıkları dünyalar insana tuhaf şeyler hissettiriyorlar.Bırakın canlıyı, her gün kullandığımız nesneler, elimizi yıkarken gördüğümüz sabun köpükleri, hepimizin saatlerinin içinde bulunan kuvars (quartz) kristalleri, mikroskop altında bambaşka suretlere bürünürler.Bu ilginç dünyalar, elbette ki sadece benim ilgimi çekmiyor. Bu konuda düzenlenen yarışmalar, sırf bu işe vakit ayıran kurumlar, web siteleri, dernekler var.Bu yarışmalardan biri, geçtiğimiz günlerde sonuçlanan 2006 Olympus BioScapes Dijital Görüntüleme Yarışması. Yarışmanın kazananları da açıklandı ve gerçekten görülmeye değer görüntüler var. Birinciliği ise, bir farenin retinasını görüntüleyen Thomas Deerinck almış.
Sabun köpüğü deyip geçmeyeceksin.
Mikroskopla görüntüleme hadisesinin internet camiasında piri, “Molecular Expressions” denen site. AIDS ilaçlarından likit kristallere, fare beynindenn sabun köpüklerine kadar, aklınıza gelebilecek her şeyin mikroskopik görüntülerini burada bulmanız mümkün.Bir diğer süper mikroskopik görüntüler galerisi de “Eye of Science” (bilimin gözü) sitesinde mevcut. Burada da Kristaller, Bakteri/Virüs, Bitkiler, İlaçlar, Mantarlar, Teknolojik cihazlar ve Hayvanlarile ilgili mikroskop ve/veya makro fotoğraflara ulaşmak mümkün.Aynen Olympus gibi, Nikon da bir mikroskopik fotoğraf yarışmasına ev sahipliği yapıyor. Tabi adamlar o kadar lens üretiyor, kamera üretiyor, bir şekilde bunun tanıtılması lazım değil mi? Nikon’un yarışmasının adı “Nikon Small World” (Nikon, Dünya ne küçük değil mi?). Burada da ağzınızı açık bırakacak, “bi dakka şimdi… biz bunlarla aynı dünyada mı yaşıyoruz?” dedirtecek fotoğraflar var.
yorumlar
@menguzar, yazı için teşekkürler. İlgini çekeceğini düşündüğüm bir başka site var: http://www.astrographics.comMakro ve mikro evrenlere seyahat yapmak isteyenler, buyursunlar.
Bölüm sonu canavarları ve daha nicelerinin ilham kaynağı olan mikro cosmos ve canlılığı tartışılan virüsler hatta uzaylı olduğu konusu halen gündemde olan fungiller alemi nefşiriyatı epi topu üç hücresel ouşumun organizasyonları ki alayı birbirini tüketir. Ne alaka demek şöyle dursun canlılığın evrilmesi ve organik pozisyonların fotoğraflanmasında kanımca varılan son nokta fraktallar veya ayşe,orhan gibi “human” isimleri ile anılan matematiksel açılım grafikleridir. Aslen 20.yy ortalarında (E.Lorenz 1960) bulunan ve hava tahinleri için sıkça kullanılan “Fraktal” bugün bize mikro bir canlı geliştirme olanağı sunmasada sadece fotoğraflamanın ve gördüklerimizin ötesine geçebileceğimizin kanıtları gibi algılanabilir. Ayrıca mikro veya makro cosmos’dan bahsetmiş iken hali hazırda Nazım Hikmetin 105.yılı anısına…Kozmosun Kardeşliği AdınaKozmosta bizden başkadüşünen var mıvarbize benzer mibilmiyorumbiz ona benzer amaçayırdan nazikbelki de akarsuyunşavkına benzerbelki çirkindir bizdenkarıncaya benzer amatraktörden iribelki de kapı gıcırtısınabenzer…Nazım Hikmet Ran
Çok güzel bir yazı ve konu, eline sağlık 🙂
@zabun: “bir sonraki yazıyı da makro ortamlar hakkında yazayım böyle tezatlı şekiller yapayım” diye düşünüp duruyordum zaten :)@wassago: archaea diye bir bakteri vardı yanlış hatırlamıoyorsam. gerektiğinde oksijen gerektiğinde demir solunumu yapıyor, – 200 küsur dereceden +400 dereceye ısı aralıklarında yaşıyor, tam bir “survivor”. baya bir olay yapmışlardı “kesin bu başlattı yer yüzünde yaşamı” diye :)@exorientelux: teşekkürler 🙂
pire kare, bildiğin pire
Arkeabakterler yada arkeobakterler, sıradışı ortamlarda populasyon kurmayı başarabilirler. Arkeobakter sözcüğündeki, “arke”, arkeolojideki “arke” gibidir. 100 santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara yaşayabilmesi (volkanik bölgeler gibi), yüksek asidik ph’larda canlı kalabilmeleri, diğer canlılardan ayrımlanmalarına sebep olmuştur. 37 santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklarda, diğer canlıların proteinleri, enzimleri ve enzimatik faaliyetleri denature hale gelirken, bu bakterilerdeki canlı kalma istidadı, dikkatleri cezbetmektedir. Arkeobakterler, yetmişli yıllarda izole edilmelerine rağmen günümüzde bunların sıradışı özelliklerinden yararlanılan teknolojiler üretilememiştir.
micro dünyalar hep ilgimi çekmiştir. ya mikroskop olmasaydı??…
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı