Gel!Gel, ne olursan ol, kim olursan ol yine gel!Zerre kadar pişmanlık varsa içinde, vicdanın gururunu yenebilecekse, dünyayı bir kenara bırakıp O’na yönelebileceksen eğer, gel! Dünyalık işlerle kirlettiğin ruhunun çığlığı kulaklarında yankılanıyorsa ve esas gerçekleri bilmek istiyorsan gel…Mevlana seni çağırıyor…Gelebilecek misin peki? Dünyayı bırakmayı göze alabilecek misin? Aslı tutsaklık olan özgürlüğünü bırakabilecek misin?İzin verecekler mi sana, sahibin olan içkiler. Esiri olduğun ama hep inkar ettiğin kadehler. Onlara bu kadar bağlanmışken gelebilecek misin? Bugün için değil de yarın için çalışabilecek misin? Nefsin izin verecek mi? Her zaman itaat ettiğin nefsinin karşısında durabilecek misin yılmadan?Az uyuyabilecek misin? Uykun bölünmesin diye sabah namazına bile kalkmazken…Az yiyebilecek misin? Önüne yemek geldiğinde “Bismillah” bile demeden yemeye başlarken …Peki az konuşabilecek misin? Herkesin her şeye söyleyecek yersiz ve gereksiz sözleri varken, sen susabilecek misin?Gel!Gel, bin defa tövbeni bozmuş olsan da gel.O’na ulaşmak için kendini yok sayabileceksen gel. Gerçekten Allah’ı istiyorsan; dünyayı, ukbayı ve bütün kevn-ü mekanı bırak öyle gel.Mevlana seni çağırıyor…Peki sen kimsin? Sen biliyor musun kim olduğunu, neden burada olduğunu ve burada ne kadar kalacağını? Bilmiyor musun? O zaman neden bu kadar sahipleniyorsun bu dünyayı? Neden hiç gitmeyecekmişsin gibi sarılıyorsun ve ileriye dönük planların neden hep buraya ait?Gelmeyecek misin? Tövbe etmek ağır mı geldi gözüne, yoksa çekiniyor musun? Peki kimden çekiniyorsun? Kimsenin bilmediğini sandığın günahlarının açığa çıkması mı endişelendiriyor seni? O’da mı bilmiyor? Öyle mi sanıyorsun? Bu yalanla mı avutuyorsun kendini? Sana senden bile yakın olanın sırlarını bilmediğini mi sanıyorsun?Gerçeklerle yüzleşmenin bu kadar ağır olabileceğini hiç düşünmemiş miydin? Bunu hiç hesaba katmamıştın değil mi? Milyonlarca insanın günahlarını düşündün, bunların yanında senin işlediğin küçücük günahın arada kaynayıp gideceğini düşündün. Sen böyle düşündükçe günaha battın, boğazına kadar. O kadar ki nefes almakta bile zorlanmaya başladın. Senin küçücük günahların birike birike kocaman bir volkan oldu. Her an patlamaya hazır bir volkan…Bu güne kadarki hatalarını telafi etmek için, bu bataktan kurtulup O’nun yanına temiz bir şekildi çıkmak için gel.Gel mevleviler döndükçe dökülsün günahların teker teker. Ney’in yanık sesini duydukça huzur dolsun yüreğin, ruhun temizlensin. Geçmişin buraya gelmek için engel olmasın sana. Gel ne olursan ol yine gel, bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir…Mevlana seni çağırıyor.Mevlana hepimizi çağırıyor…