Fotograf eminim yabancı gelmemiştir!Herşey Çanakkale’nin Fedakar Havacıları başlığıyla e maillere gönderilen e postalar ile başladı, daha sonra bazı sitelerde aynı konu içeriğinde haberler yapıldı, sonrasında posterleri yaptırılıp kamu kuruluşlarına ve işyerlerine satıldı.(birçok yerde gördüm)Devamında gazetelerde bu fotografı yaınladı,ve nasıl bir arastırma yapıp buldular bilmiyorum ama fotograftaki askerlerin meçhul olmadıkları akrabalarının ortaya çıktığı söylendi .Gelelim suanki duruma,Türkiye Polis Dergisi’nde yer alan bir yazıda bu fotoğraflainsanların kandırıldığı ve haksız kazanç elde edildiği ileri sürüyor.Dergiye göre Uzmanlar, Türk Askerinin hiçbir zaman böyle bir kıyafetle gezdirilmediğini söylüyorlar. Buradaki fotografta kıyafetleri incelemiş ve iddalarının kaynağını açıklamaya çalışmışlar.Fotograflar üzerine yapılan bir tartışma programında; Çanakkale Savaşı’nın gerçekleştiği 1915 yılında değil savaştan çok sonra 1918 yılında çekildiği anlaşıldı.Hatta bu Savaş Sembolu olarak görünen kişilerin de asker değil savaştan 3 yıl sonra savaş alanına gelerek hurda toplayan kişiler olduğu söyleniyor.Konu hakkında daha ayrıntılı bilgiye burayı ve burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
yorumlar
Bence asıl bu haber yalan bakın gazate haberi ZAMAN dan alınma. Dergi de adı zaten TESEV raporuyla muammaya dönen teşkikata ait. Bence tamamen ordunun itibarına yönelik kasıtlı bir yorum.Hem konunun uzmanı mı ki onlar askerlerin ne giyip giymediğini bilecekler.Hem de bence ne güzel olmuş fotoğraftaki mehmetçiklerin ailesi tesbit edilebilmiş.
benmi yanlış anladım yazdıklarını bilmiyorum amazamandan alınan haber değil sadece zaman’ dan askerlerin akrabalarının kim olduğu haberi yeralıyor.Diğer linklerde haberi sabah gazetesinden almış,yazıyı eklerken onlar zaten yazmış diye ayrıca sabah linkini koymadım.İşte sabahta yeralan haber bu şekilde.
geçenlerde, hulki cevizoğlu nun programını seyreden var mı bilmem ama başlıkta olduğu gibi durumun kesinlik kazanmadığını, kesin bir dille belirtmek isterim … ”afaki” olayı daha iyi özetler. bence tabi..
Zaman değil de sabah olsun ne de oda olsa diğerleri gibi (Türk Medyası) yönlerndirilmiş medya olduğundan farketmez diye düşünüyorum.
Evet durum afaki. Burda verilen bilgiler resmin sahte olduğu yönünde birinci derece kanıt değil.1. Üniformalar asker üniforması değil.Bu yıllarda ordunun ve toplumun maddi açıdan büyük sıkıntı çektiği biliniyor (polis dergisi aksini iddea etmiş ama araç lastiği hikayesini biliyoruz ve ayrıca, Sarıkamış dıramının yaşanmasıda bundandır. Askerlerin kışlık donanımı yetersizdi. Aslında bunun başka bir hazin hikayesi vardır anlatmayayım). Askerlerin tümünün askeri üniforma ile donatılamamış olması normal. Yani bu bir kanıt değil.2. Fotoğrafların 1918 de çekildiği anlaşıldı.Fotoğrafın arkasında böyle yazdığı ilgili haberlerde belirtilmiş. Bu doğru olabilir ancak. Tabi yazan kişi yanlış yazmadıysa.Açıkcası adamların duruşu tam bir asker duruşu. Askerlik yapmış olanlar demek istediğimi daha iyi anlamışlardır. Lakin silahlarının bulunmayışı enteresan.Afaki bir durum daha. Ülkemize hayırlar getirsin 🙂
bende bu asker duruşunu anlamıyorum bir türlü bu fotoğrafdaki adamlar hiçte düzgün bir asker duruşu sergilemiyorlar. bu asker duruşu üzerinden fotoğrafa bakarak birinin asker olduğunu yada olmadığını anlamak imkansız.ayrıca askerlerin üniformasız olması normaldir demek tamamen işkembeden sallamaktır. çünkü bunu söyleyen birinin tarihi çok iyi bilmesi gerekmektedir. o yüzden bu fotoğrafın hangi tarihte çekildiği çok önem kazanıyor. bir kaç örnek sürerek askerlerin daima üniformasız olduğunu düşünmek çok yanlış.
@true arkadaşımıza engin bilgilerini paylaşarak bir afaki durumu çözmesi nedeniyle teşekkür ediyoruz. Fakat birkaç yanlış anlaşıma var gibi”Askerlerin tümünün askeri üniforma ile donatılamamış olması normal” diye yazmışım. Buradan nasıl oluyorda askerlerin daima üniformasız olduğu fikrini çıkartıyorsunuz.Benim böyle bir iddeam yok. Sadece askerlerin tümü donatılamamış olabilir diyoruz ki o yıllarda bunun örnekleri vardır. En çarpıcı örnekte Sarıkamış dıramıdır. Savaşmadan kaybedilen ordu.Çanakkale savaşından şu ve şu fotoğrafa bakınız, ayrıca burdaki öyküde “Bana bak oğlum! Ben askerin ayağına postal, sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum. Sen otomobil lastiğinden bahsediyorsun! Haydi yürü git, insanı günaha sokma… Para mara yok!” sözü çarpıcıdır.Tarihdeki bir olayı bilemk için tüm tarihi iyi billmek neden gereksin. “Mustafa Kemal Büyük Taarruzu Baş Komutan olarak idare etmiştir” desek;-Olmaz tarihi iyi bilmeden bunu söyleyemezsin mi diyeceksiniz.Asker duruşuna gelince. Anlıyorlar efendim. İçtimada asker duruşu sergileyemediği düşünüldüğü için tekme yiyen bir asker gördüğüm için biliyorum. Anlayanlar var.
Cahillikte sınır tanımayan yukarıdaki ahkamlar bir yana; medya, “uzmanlar”, taraflar ve milletimizin ezici bir çoğunluğu da maalesef kendini ve birbirini aldatarak hayata devam etmektedir.Bir örnek olarak, gazetede, fotodaki şahsın torunu olduğunu iddia eden kişinin dediklerinden bir alıntı yapayım:“… Dedesinin, babası 6 aylık iken köyün diğer gençleri ile birlikte cepheye gittiğini anlatan Demir, ‘Dedem bir daha geri dönmedi. Babam Mahmut Demir 18 yaşına kadar dedeme bağlanan maaşı aldı. Ben her yıl gidip dedemin kabrini ziyaret ediyorum…”Buradaki derin espriyi çözen kardeşlerimizle tartışmaya devam edebiliriz.
benim söylediğim ile verdiğin mustafa kemal örneği çok alakasız… benim söylediklerimin tarihteki bir olayı bilmekleyada tüm tarihi bilmekle alakası yok. olaya tamamen bodozlama girmişsin ne yazık ki. benim söylemim sadece bu resmin hangi tarihte çekildiğini ve o tarihte orada ne olduğunu biliyormusun ki böyle konuşuyorsuna getirmekti. buda tarihi iyi bilmekle paralel… mustafa kemal örneği çok alakasız ve yersiz kalıyor…sarıkamıştaki olay ise üniformasızlıktan yada donatım yetersizliği değil -40 derecelere varan soğuğun enver paşanın planlarının arasında yer almayışıydı. onada o zamanın tüm teknolojisi yetersiz kalır sanırım.
Daha da derin bir espri var tabii. Ama bunu bulmak çok kolay diye yazmamıştım. Sonra, düşündüm ki bizim cahiller çözse çözse buradakini çözebilir ancak.Yine “torun” anlatıyor. Buyurun:“Bu fotoğrafı görünce çok sevindik ve heyecanlandık. Babamın gençlik fotoğrafı ile tıpatıp aynı. Köyün daha ileri gelen yaşlılarına da gösterdik. Hepsi dedemi tanıdı…”
birak ince derin espriler patlatmayıda aydınlatıcı olumlu bir katkıda bulunacak birikimin varsa paylaş! ”kutsal ışık” bu cahil kitleyle.cahilmiş!! yarabbim sabır… sabır… kardeşim anlatılanlarda bir hata olduğunu sanıyorsan belirtirsin yalın bir dille biz de he demek boyleymiş deriz otururuz kıçımızın üzerine iki diyolog yazdın ardından kendince eğlenmektesin…
Konu bu değil ama madem açıldı anlatayım.Askerde iken verilen eğitimlerde anlatılmıştı. Enver paşa ordunun savaşa hazır olup olmadığını teftiş için askeri birlikleri geziyor. Ordu donanaımı oldukça zayıf. O zamanın bazı yetkilileri Paşa ya rezil olmayalım diye (belki başka şeylerdende endişe ederek) Paşa nın ziyaret edeceği birliğe mevcut donanımı o varmadan yetiştiriyorlar. Paşa ordan ayrılınca, Paşa nın denetleyeceği sonraki birliğe donanımı sevk ediyorlar. Enver Paşa olaydan bihaber ordunun savaşa hazır olduğunu düşünüyor. Ve savaşa giriliyor.Sarıkamış ın ne kadar soğuk bir yer olduğu hep bilinen bir şey bu süpriz değilki. Rus ordusu o cephede nasıl hayatta kaldı sanıyorsunuz. Rus ordusu iyi donatılmıştı. Ayrıca Sarıkamışa giden ordu daki herkez de ölmüyor. Donanımı daha iyi olan (birazda şanslı olanlar) hayatta kalıyor.Bu afaki durum sanırım hiç açığa kavuşamayacak.
Hoş gelişler ola, kahraman Enver PaşaAskerin, milletin, bayrağınla çok yaşaArş arş arş ileri ileri, dönmez geri, Türk’ün askeriSağdan sola, soldan sağa Al da Bayrağın düşman üstüneCephede mitralyöz, ayna gibi parlıyorTürkistan Türkleri bayrak açmış bekliyorArş arş arş ileri ileri, dönmez geri, Türk’ün askeriSağdan sola, soldan sağa Al da Bayrağın düşman üstüneayrıca öldükten sonra adına marşlar yazılmış bir şahsiyet…belirsizliği tartışalım; ‘sen ve benim arama motorum’aydın! baydın…not; turancı falan değilim
Ancak bulmacayı çözen kardeşlerimiz, devamında bilgi sahibi olmaya hak kazanacak. “Sen” diye hitap edenlere önerim ise, şimdiden k..larının üzerine oturmaları ve seslerini keserek probleme konsantre olmaları.
sarıkamışta herkes ölmüyor dediğin; 90.000 ile 120.000 kişi arası adam ölüyor daha ne ki… donanımı daha iyi olan yaşıyor dediğin hikaye!rus ordusu iyi donatılmış falan değildi adamlar kışın en şiddetli dönemlerine rast geldiği için harekete geçemediler. bizim tarafdaki askerlerin dediğim gibi enver paşanın emriyle taarruza geçmesiyle daha savaşamadan donarak öldü…
deget!
de get! önceki yorumaydı zamanlama hatası yaptım bu yoruma bişi diyemem burdada öyle yazıyor. de ben teyyarecilerle hala ne ilşkisi var bu yazdıklarının anlamadım kaçak mı dövüşüyon yoksa:)
konuyu poshet açtı. devam ettirmekde farz oldu artık!
@true, Türk askerlerinden donarak ölmeyenler sabah gelen Rus askerlerince tek bir kurşun atılmadan esir alındı, sebep de Türk askerlerinin buza yapışmış olmasıydı.Meşhur laf: Rusya’nın en büyük iki generalinin adları açlık ve soğuktur. Ruslar buzda savaşabilir sen savaşamazsın. Alman mekanize tugayları tanklar ve her türlü desteğe rağmen Rusya batağından çıkamadı bizim zavallı askerimiz ne yapsın.Şahsi görüşüm Enver Paşa gözü güç hırsıyla dönmüş, kendi hatalarını asla kabul etmeyen, burnunun dikine gitmesi ile bir imparatorluğun zaten gelen sonunu hızlandıran, devlet adamından çok çete reisi, elleri kanlı, taktik ve askeri yeteneği olmayan bir adamdı. Hala da onun anlamsız kararlarının sonuçları ile uğraşıyoruz.
Bir Asker olarak açıklama getireyim.1. Askerler çoğunlukla üniformalıdır. Ama bazen görev gereği veya Kurtuluş Savaşı Yılları gibi sıkıntılı zamanlarda ne bulurlarsa giyebilirler.2. Bu askerler çok gariban duruyorlar. Muhtemelen paraları yok. Odevirde nasıl fotoğraf çektirebilmişler. Hadi bu fotoğrafı başkaları çekti diyelim. Ya o torunuyum diye çıkanın elindeki fotoğrafa ne demeli O devirde herkes fotoğraf çektirtirebiliyormuydu.Yorum: Bence bu olay gerçek veya yalan önemli değil Önemli olan Biz bunu kabul ettikmi meselesi. Ben ettim. O devri okuyan biri olarak bunlar bana çok şey ifade ediyor. Askerlerin duruşu Bakışı bence çok güzel ve anlamlaı. Halk da inandı . EEEE Bundan sonra bu inancı yıkmanın alemi ne.
Durum giderek umutsuzlaşıyor. Bir tarafta “deget” halinde dolaşan bir budala, bir tarafta “yalansa yalan, ama halk inandı bir kere, bunu bozmak olmaz” demeye getiren ve askerden ziyade asker bozuntusuna benzeyen bir şahsiyet, diğer tarafta Sarıkamış ve Enver Paşa hakkında tamamen kulaktan dolma ve klişeden zortlatma bilgilerle ukalalık eden bir zat, diğer bir tarafta yine Sarıkamış’ta 90-100 bin civarında insan öldüğünü sanan diğer bir zır cahil, Çanakkale diye 4. Ordu cephesinden fotoğraf linkleyen bir tip ve tamamı Türkçe özürlü bir güruh (sadece blogu yazan Erususre adlı kişiyi hariç tutuyorum).İşin acıklı tarafı, en temel bilgiler seviyesinde dahi duramayan bu garibanların, yarım yamalak kanaatlerini de pek mühim saymaları. Ulan esas sizin gibi zibidi-zobidi nebatat yüzünden bu ülke bu durumlara düştü.”Köyün ileri gelen yaşlıları dedemi fotosundan tanıdı” diye konuşan yalancı soytarıya, kimse “kardeşim o ileri gelen yaşlılar dediğin ve 110 yaş civarı olması gereken süper dedeler başka neler anlattı” diye soramadığı için; bu basit matematik hasaba Hafif’in yeni nesil organik salaklarının kafası basmadığı için ve bunlar tabii ki hakim tür haline gelip her yeri bürüdüğü için, vaziyet de giderek b..a sarmaktadır. Sarmıştır.
kendi adıma konuşuyorum!başa dönelim.cahillikte sınır tanımayan yukarıdaki ahkamlar..ile devam eden yazı;kışkırtıcı aynı zamanda aldatıcı çünkü bu sıfatla değerlendirilmiş yazar sıfatın etkisinde ve yazının gerisini okumaya bile gerek duymuyor ardından önceden çözülmüş bir problemi bilmenin verdiği rahatlıklada sorulan soru (bilirkişi ya) kime sorulduğu belli değil ortaya atılmış!gözünü nefret bürümüş bir yazar var elimizde sadece cevap vermek istiyor diğer yanda soruyu görmezden geliyor tavır (kokuşmuş) onu hiddetlendiriyor ardından cevabı geliyor ve ardından bir yorum daha geliyor konu bu değil ama madem açıldı devam edeyim..ile başlayan yorum o kitlenmiş bir kere sağ taraftaki avatarın boş olduğunu görerek cevabına karşılık geldiğini görüyor ve başlıyor yazmaya ardından bu o değil diyor ama göndere tıklamış bir kere ardından yazının genel formatını bozmadan ufak bir düzeltmeyle yırtmaya çalışıyor.nafile …hamle yapılmiş bir kere geri alınamaz… ayrıca doğru bildiği birşeyi (savaşta ancak 30bin civarında askerin öldüğünü) buyuk bir okuzluk yaparak ‘yanlışı’ onaylıyor…bayby bilmem kaç 2 alet onde ama bu onun bir pislik olmadığını göstermez.
ayrıca Türkiyede 100 yaş ve üstünde 23 bin insan var Malatya’yada bir kaç tane düşmüştür belki! ne dersin? en yaşlısınında senin kafana düşmesi dileğiyle…budala herif
Malatya’da mevzu bulan şu durumun doğru olması için şu an bütün servetimi verirdim, sırf sen ve senin gibilerin kokuşmuş bilirkişi tavırlarını bozguna uğratmak ve ardından kaleminizdeki ezikliği farketmek için…
baby700 arkadaşım sen ne dediğini bilmiyorsun.Bir kere hakaret etmeden yazmaya çalış eğer becerebiliyorsan. Bırak da herkes kendi yorum ve düşüncesinde özgür olsun.Asker bozuntusu olduğumu nerede nasıl görev yaptığımı ”yazdığım yorumu pek çok defa okumama rağmen” ben anlayamadım. Sen nereden çıkardın. İstersen safahatımı mailine göndereyim belki ilgini çeker.
Evet benim buyrun:)
aman aman… flaş haber… fotoğraf sahteymiş… bu yolla insanlar kandırılmış ve haksız kazanç elde edilmiş (???)yahu Türkiye’de olan her olayda birileri çıkıp: ‘hayır öyle değildir… hepiniz yanılıyorsunuz,bunun arkasında yok derin devlet var,yok çıkar çevreleri var,masonlar var,irtica var,amerika var şu var bu var’ diye yalanlama olaylarına mı girmek mecburiyetinde?evet güzel kardeşim sen haklısın, fotoğraf da sahte,insanlık aya da gitmedi o da yalan,11 eylül zaten komplo,hatta hepimiz matrix de yaşıyoruz … töbe töbe nedir bu insanımızdaki her şeyin altında bit yeniği arama ve bulunca da sevindirik olma saplantısı yahu?
Sinirlenmemeye çalışarak, normal bir şey yazayım. Zira esas olarak Pamuk Prens ve Frenk havaları için ısınıyorum departmanındanUlan sefil talebeler! Bir etkisi olacağına inansam, sizlere hakaret etmeye devam edeceğim ama; herifçioğlunun teki şapkasının siperini indirmiş pişkin pişkin sırıtmakta; diğeri uyuşturucu almış Marat vaziyetinde, analiz sandığı zavallı cümlecikler dizelemekte; diğeri de elini şeyine atmış, üstümüze işemeye hazırlanmakta.Neyse konuya döneyim.Kendi tarihini bilmezsen, öğrenmezsen, onunla yüzleşip bugünü ona göre değerlendirmezsen; hem kendini hem kimliğini hem de geleceğini kaybedersin. Türk insanının ve Türk devletinin en büyük günahı, kendi tarihini tanımamak ve kendi dilinde orijinal kitaplar üretememektir. Bugün dünyada Türk tarihi veya genel olarak Türkler üzerine yazılan ciddi, referans kitaplarının yüzde 95’i, Türk olmayan insanlar tarafından kaleme alınmıştır. Türkoloji alanında uluslararası literatüre girmiş ve bir Türk tarafından ve Türkçe yazılmış kitap yok gibidir. “Bizi bizden iyi tanırlar” lafı maalesef doğrudur. “Ata binen Türk, atasını tanımaz” şeklindeki Türk atasözü de, bugün dörtnala geçerlidir (Son ahkamı giren komplo avcısı süvarinin bunu anlamaya rating’i yetmeyebilir).Hal böyleyken, “çılgın Türkler” kitaplarıyla 31 çekebilir, şaibeli Çanakkale fotoğraflarıyla orgazm olabilirsiniz. Sizler böyle tatmin olduğunuz müddetçe de; Batılı devletler her fırsatta geçirir, sözde yazar bazı işadamları da bi tarafımıza pamuk tıkar.Bu fotoğraf kepazeliğinde, hakiki taraflar şu şekildedir. Bir tarafta tarihinden bihaber; gaza gelmek-getirilmek noktasında aksiyon alan; bunun dışındaki varoluşunu Arap Muhammed’in şürekasıyla, Batı’daki barbar Latinler’e reaksiyon vermeya indirgemiş; kendini “ulusalcı” gibi Türkçe dahi olamayacak bir kavramla tanımlayarak ironi tarihine geçmiş sersemler… Diğer tarafta ise “ulan bu sersemlere şu fotoğrafı yedirelim, paraları cebe atalım” diye düşünen sahtekarlar.Sonrası daha da kepazelik. Sadece yukarda yazan “asker” kardeşimizden değil, TV programında (Hulki Cevizoğlu- Kanaltürk) okunan e-mail’lerden de duyduk şunu: “Kardeşim, bu fotoğraf sahte veya değil önemi yok. Türk milletinde belli bir hassasiyet yarattı. Neden bundan rahatsız oluyorsunuz…”Ben de soruyorum, bu durumdan nasıl rahatsız olmuyorsunuz? Türk milletinin, Çanakkale gibi yüksek bir ruh ve benzersiz bir fedakarlık gösteren askerlerinin, Türk ve dünya tarihinin kaderini, seyrini değiştiren hakiki kahramanların bulunduğu bir tarih sahnesinde, şaibeli bir fotoğrafa ihtiyacı mı vardır ulan?Türk askeri Çanakkale muharebelerinin her aşamasında, her anında, en sıkıntılı ve yokluk çekilen zamanlarda bile kılığına kıyafetine dikkat etmiş, önemli saldırılardan önce içine temiz çamaşırını giymiş, düzgün bir şekilde ölümün karşısına dikilmiştir. Gerek dönemin Harp Tarihi mecmuasında, gerek Müttefikler’in çektiği ve esir düşmüş Türk erlerini gösteren fotolarda ve gerekse sayıları az olmakla birlikte, ilk elden yazılan hatıra ve tarihçelerde, “yırtık-pırtık” hiçbir görüntü veya bilgi yoktur (Bunu da müsaadenizle bir “bilirkişi” değil, otorite sıfatıyla söylüyorum).Ayrıca Çanakkale muharebeleri, yalan-yanlış ve gazlama bir çok kitap veya efsanelerde bahsedidiği gibi, bizim açımızdan bu anlamda bir yokluklar savaşı değildir. Askerin kılığı, kıyafeti, suyu ve yemeği iyidir. Sıkıntı çekilen konular, ağır silah, top ve topçu mermisi ve sağlık hizmetleridir.Fotoğraftaki “askerler”in havacı olduğunun söylenmesi daha da vahimdir. Zira havacı birlikleri cephe gerisi sayılabilecek lokasyondadır ve kara birliklerine oranla hem üniforma hem de genel görünüş olarak çok çok daha iyi durumdadır.Söz konusu fotoğrafın arkasında 1918 tarihi açık biçimde yer almaktadır. Bu da, Çanakkale muharebelerinden üç yıl sonra çekildiğini göstermektedir. Zaten bu ve diğer koleksiyon fotolarının yer aldığı kitaptaki tüm fotolar 1917-18 yıllarında çeklimiştir ve fakat nedense, aslında silah tüccarlığı yapan sponsor ve yayınevi tarafından “Çanakkale Savaşı’nda” şeklinde lanse edilmiştir.Fotoğraftaki tiplerin asker olduğuna dair, “duruşları asker duruşu, hazırolda duruyorlar” şeklinde yapılan yorumlar ise, herhalde ancak yalancının mumunu uzatma çabaları olarak değerlendirilebilir.Diğer bir yalancı olan sahte toruna, dedesini 1914 yılından ve köyden tanıyan ve halen kahvede 66 oynayan biyonik, robotik, humanoid ileri gelenlerle birlikte mutluluklar diliyorum. Bossout kardeşimiz de, gitsin Malatya’ya bu kareye katılsın; servetini bu köyde yeni bir biyo-genetik merkez açılması için harcasın.”Torun”un ettiği diğer bir cümleyi sormuştum ama, tabii sonuç kayısı. “Her yıl dedemin kabrini ziyaret ediyorum”. Çok güzel. Neredeymiş bu kabir? Çanakkale’de.Gidenler bilirler. Çanakkale’de kabir falan yoktur. Sembolik şehitlikler vardır. Taşların üzerinde lotarya usulüyle belirlenmiş, kimi Filistin’de, kimi Kafkasya’da, hatta kimi Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşmüş, bazılarıysa şehit dahi olmamış isimler de yazar. Bir de son iki yıldır, şimdiki siyasi iktidarın şov amacıyla yaptırdığı, güya ihya ettiği, sözde orijinal, aslında yine sembolik ve betonarme şehitlikler vardır.Bu her türlü sahtekarın, duygu sömürüsü yaparak rant sağlayan şerefsizlerin defterini dürmek bir tarafa; bunlara prim vermek ve “oldu bi kere, halk da inandı, bunu yıkmayalım” demek, bu şerefsizliğe ortak olmak değil de nedir?Yalan atarak, şaibeli fotoğraf gazlayarak, Çanakkale şehitlerinin üzerine otopark yaparak, tarihi dokuyu bozarak, çıkarma koylarına cafe veya villa kondurarak, gerçekler yerine efsaneleri koyarak, şehitler coğrafyasını kitle turizmine kurban ederek ve panayır yerine çevirerek devam ediyoruz. Biz yapıyoruz bunu. Kendimize.Atalarımız adam gibi adamdı. Eğitimli değillerdi genel olarak ama; toprağına bağlı, toprağı için ölecek kadar inançlı ve bilinçli insanlardı. Hiç göremeyecekleri çocuklar için, inandıkları bir gelecek için, vatan belledikleri coğrafyada Türkçenin sesi dinmesin, başkası bizim sahamıza girmesin diye öldüler.Bugünse Manisa’daki gibi torunlar var. Batılılara, gericilere, Pamuk Prens gibi ikbal avcılarına tutum almadan önce; içimizdeki şeytana karşı, cahilliğe, üç kağıtçılığa karşı, ucuz politika ve propagandaya karşı, sahte hassasiyetlere, sahte milliyetçiliğe ve kısacası kendimizdeki kepazeliklere karşı duralım. Belki o vakit tekrar bir millet olma yoluna girer ve o insanların boşuna ölmediklerini kendi kendimize ve cümle aleme kanıtlayabiliriz.
bana hulki cevizoğlunun ağzından çıkan lafları birerbir pastelyerek tarih dersi verme, SOYTARI herif!
deget! le bitseydi keşke.önce uslubunu koy ortaya ,alaycı ifadeni albir kenara ,ince derin espri patlatmadan; adam gibi açıkla dağarcığındakileri sende 10kere açıklama gereği duyma bende(bizde) duymayayım.diğer yandan konu da dallanıp budaklanmasın.sonra,evet bak adam anlattı. tuh! şu Malatya olayıda cidden komikmiş diyelim, kendimizede gülelim dikkatsizliğimizide eleştirelim…ama ne çareki ! ucubelik okumayla geçmiyor, bu anlayışa da ”pamuk” tıkıyorum bu dakikadan sonra.
havacilik
O fotoğrafın aslı sanırım böyle olmalı. Tabi bilene sormakta fayda var.fotoğrafın linki buNot: meğer bu kardeşimiz de kaynak göstermeden wikipedia’dan gazlamış
Büyük düşünür kutsal insan @baby700 ün şu sözleri iflah olmaz bir beklentiye sebebiyet verdi kıt aklımda.”Türk insanının ve Türk devletinin en büyük günahı, kendi tarihini tanımamak ve kendi dilinde orijinal kitaplar üretememektir. Bugün dünyada Türk tarihi veya genel olarak Türkler üzerine yazılan ciddi, referans kitaplarının yüzde 95’i, Türk olmayan insanlar tarafından kaleme alınmıştır. Türkoloji alanında uluslararası literatüre girmiş ve bir Türk tarafından ve Türkçe yazılmış kitap yok gibidir.“ve” (Bunu da müsaadenizle bir “bilirkişi” değil, otorite sıfatıyla söylüyorum).“Türk tarafından yazılmış Türk tarihi cezbeder biz aciz talebeleri. Ama öyle yazarın bir tarafından savrulmuş “Çılgın” lı sedat lı hafif rüya biraz şizofrenik katkılı bir tarih kitabı değildir sinemizi yakan arzu. Kutsal bilgenin şanına yaraşır, bilime, fenne, ispata, belgeye dayanan eşsiz bir eser bekleriz, yanıp tutuşuruz arzusuyla.Resimli şekilli de olsa güzel olur elbette, hani kıt akıllıyız ya daha kolay anlayabilelim babında.Saygılar sunarım.
yerinizde olsam çemkirmek yerine baby beyin yazdıklarını tekrar tekrar okur, anlamaya çalışırdım. hala farkında değilsiniz ama bu konuda, kendisinin de söylediği gibi, bir otorite konuşuyor.yahu baby beye kafa tutacak başka konu mu bulamadınız? baştan kaybettiniz, söyleyeyim.
ünlü uzman, büyük romancı buket uzuner bu resimle ilgili yorum yapmış mı acaba?
baby700 ile bir çok konuda kılıç/çakı üşürmek cazip gelebilir. gel gelelim otorite olduğu bir konuda (plumprune nin de belirttiği gibi) celallenmek yerine, erkekliğin onda dokuzu kaçmak, onda biri ise arkana bile bakmamaktır düsturunu yeğlemek gerekir fikrindeyim.en azından, kitabını yazmıştır a canlarım :)düzeltme:…”gel gelelim karşındakinin otorite olduğu bir konuda….olacaktı, olamamış. kem.. küm..
Hafif Yazarından KitapO tarih dersi verme dediğin adam konunun kitabını yazmış. Alır kitabı okur, bunlar uydurma dersin o ayrı, ama tarih dersi verecek burada ki ender adamlardandır.Benbey otorite olduğun konuda cellallenmemek lazım demiş bana göre ise eğer gerçekten otorite isen ana avrat düz gitmekte bile sakınca yok. Adam onca vakit ayırmış bu konuları, hem de yerinde araştırmış, millet oturduğu yerden el altı google aparatı ile sallıyor.İğne başkasına, çuvaldız kendimize; ben okuduğum 2-3 kitap üzerinden Enver Paşa’ya laf ettim mi, onu bile okumamış olana saydırırım ama bu konularda araştırma yapmış biri laf etti mi eyvallah derim.
benbey ve redogre, keşke açık etmeseydiniz, daha eğlenecektik.
Yahu sen başlattın otorite konuşuyor diyerek plum, ayrıyetten insanları gazlamak çok ayıp 🙂
herşey yolunda dimi 🙂
moderasyonu esefle şeydiyorum…daha mexico dalgalanması yapacaktık :))))
ben baby700 ve yalakalarına yada onu otorite sayanlara sorayım bir kitap yazmakla otorite olunabiliyorsa ve buralarda caka satmaya kadar düşmüşse bir insan, acaba nedeni yazdığı kitabın altında kalmasımıdır. yoksa bir göt kalkıklığı mıdır. bu da genelde çevredeki yalakalar nedeniyle olur ki bu da çok vahimdir.ne onlarca kitap yazan adam çok bildiği halde otorite takma adı altında kendini sağa sola pazarlamazken burada ben kitap yazdım kendimi göstermeliyim diye gaza getirici bir hitabla kendini nasılda maymun haline getiriyor hayret doğrusu. ama bunun örnekleri tarihde de çok görülmüştür.ah şu yalaka milleti insanı nasılda maymuna çeviriyor.
öncelikle kitabı okumadan yorum yapmamış olmanızı dilerdim. herhangi bir kitap yazmakla hiç kimse uzman olmaz ama herhangi bir konuyu 10 yıla yakın bir süre araştırmak, yerinde inceleme yapmak, o coğrafyayı karış karış bilmek, dünyada konuyla ilgili arşivlerin hepsini didik didik etmiş olmak otorite olmak için yeterlidir. siz de kitapları alıp okuduğunuzda yazdıklarınızı gözden geçireceksiniz ve belki de yüzünüz kızaracak.
oysa ki true, sizin yalakaya hiç ihtiyacınız yok, maymunluk konusunda doğuştan yeteneklisiniz. burada boşuna beklemeyin hem, gösteri çoktan bitti, en yakın sirk 3 km ileride, sağda.
gündüz programlarındakı kadınlar geldı aklıma neden sonra belkı kızarsınız ama sizlerede anlatmak ıstedım dı.yıllarca elınden her türlü özgürlüğü alınmış türk kadını kendıne hıç söz hakkı tanınmamışken ve hiç fikri sorulmamışken bırden tv programlarında geçirmesi gereken evrım sürecını tamamlayamadan, mutfaktan dırek stüdyoda bulunca kendını neler olduğuna hepimiz şahidiz .kendılerı için özel olan herşeyi kadınımız o mıkrofonu alınca elıne bastırılmış kadınlığını ınsanlığını unutup inanması gereken ve kendısının de içinde olduğu aile kurumuna dıl uzatıverdi bırden .bu hep üzdü beni.gelellım bu konuyla alakasına sanırım daha içinde benımde olduğum 21.yy türkıyesı yada insanı olarak benım bazen bır nımet olarak gördüğüm ınterneti yada sanal ortamda bırşeyler paylaşmayı yada öğrenmek için bırbırımıze itici güc olmayı deneyip evrimimizi tamamlamamız gerekırken stüdyoda eline mıkrofonu aldığında herşeyini anlatıp herkese de bılmeden ve dınlemeden dıl uzatmaktan (mıkrofonun gucune veriyorum) çekınmeyen o evrımını tamamlamamış ınsanlardan görüyorum kendımızı kımse üzerine alınmasın geneldır genel bır söylemdır. mıkrofonun ve kameranın sıhrıne kapılıp çıktı ağzımdan işte…
plumprune, allaha şükür ne sizin gibi yalakaya nede maymunluk yapmaya ihtiyacım yok. ama siz sirkin yolunu bile bildiğinize göre otorite maymunlar ve yalakaları belli ki bu sirklerden çok geçmişsiniz.biz sadece izleyiciyiz buralarda!
Özellikle yakın akrabamız sayılabilecek mühim bir hayvanın isminin bu kadar sık telaffuz edilmesi beni rahatsız etti.Dahi anlamındaki -de’leri, soru -mi’lerini bitişik yazan, noktadan sonra küçük harfle başlayan bir insan, “sirk seyircisi” değil, en iyi ihtimalle bir Türk dizisi izleyicisi olabilir. Hayvanları izlemek ve bir şeyler öğrenmek için ise -ki onlardan öğrenecek çok şey vardır- aradaki tel örgüleri, parmaklıkları kaldırmak gerekir. Tabii o vakit kimi riskler ortaya çıkabilir ama, hayatta öğrenmek için bunları göze almak gerekir.Mesela benim gibi otorite bir maymunla karşılaşılması, karşılaşan kişiyi ancak zenginleştirebilir. Halbuki yukarıda yazan seyirci, “buralara düşmüş” diyerek aslında farkında olmadan kendini aşağılamıştır. Acaba kendisinin bu düşük yerde ne işi vardır?Kardeşimizin unuttuğu bir diğer nokta da; herhangi bir otoriteyi sorgulamak için gereken en önemli şeyin, cesaretten ziyade bilgi olduğudur. Yukarıdaki yorumlarına bakıldığında aynı şahsiyetin mesela “Sarıkamış’ta 90 ila 120 bin kişi ölüyor” dediği görülmektedir. Oysa ki bu rakam, harekata katılan Türk askerlerinin toplam sayısıdır (yaklaşık üç kolordu). Bu harekatta 23 bin kişi muharebe alanında şehit olmuştur ki, bunların ezici bir çoğunluğu da donarak değil, Rus kurşunuyla yanaraktır. Yaralananlardan 10 bini hastanelerde ölmüş, 10 bini sağ kalmıştır. 7 bin asker esir düşmüştür.Sirk izleyicisi kardeşimiz yine “askerlerimiz daha savaşamadan donarak öldü” demektedir ki, bu da kendisinin Türk dizileri dışında aradabir TV’ye çıkıp konuşan, Sunay Akın benzeri “sahici otoriteler”den etkilendiğini göstermektedir.Bugunku gösteri bu kadar. Yarın eğer yeterli seyirci gelirse, ‘Sarıkamış’ta 31. ve 32. Türk tümenleri nasıl birbirini vurdu ve 2000 zayiat oluştu’ adlı bir lecture vereceğim.Bu arada “sahici” kardeşimizden kesinlikle s..tir olup gitmemesini rica ediyorum. Bizde daha ne numaralar var. Yine bekleriz.
imla hataları konusunda laf ebeleği yapmanız tartışmayı kendinize güvensizliğiniz nedeniyle sizi bu yolla kazanmaya çalışmaya itiyor.(tabi bu sizin baştan beri kazanılması gereken bir tartışma ortamı yaratmaya çalışmanızla oluşuyor)ben sadece “buralarda” kelimesini kullanmış olup buranın düşüklüğünden değil burada atıp tutmanın(otorite takılmanın) kolay olacağından dem vuruyorum.90-120 bin arası insanın ölmesinden kasıt ne yazıkki aklınızın yettiği gibi osmanlı askerleriyle sınırlı değildir. tabiki sadece osmanlı askerlerini insandan sayıyorsanız o ayrı.bir maymunun ders verdiğini sanarak elleriyle alkış yapması çok güzel bir gösteri doğrusu buradan çok sevimli görünüyorsunuz.sırada hangi gösteri var? sigara içen bir maymun ? ölü taklidi yapan maymuna nedersiniz?
true, yani diyorsun ki rus tarafı 57 bin (90 bin eksi 33 bin) asker kaybetti.Güzel kardeşim Türk ordusu ricat halindeyken, bozguna uğramışken şehit ediliyor. Sen “kaçarken iki misli zayiat verdirdiler” diyorsan anlat dinleyelim derim.geçmişini bilmeyen onu tekrar etmeye mahkumdur demiş george santayana.
rus tarafının yaklaşık 32-33 bin kayıbının yanında osmanlının 90 bin kişilik ordusundan sadece 12 bin askerin geriye dönebildiğini biliyorum.burada benim bahsettiğim kaçarken veya kovalerken ile alakalı bir şey değil. evet 60 bin askerinide daha savaşamadan soğuktan ve hastalıktan kaybettiler. bu hiç ruslarla çatışmadılar demekte değil.geri dönerken de, orada da hava koşulları iki tarafıda birbirlerinden çok doğa ile savaşmak zorunda bırakmıştır.
Atalarımız, Arap olan efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bizlere ilettiği İslam ile şereflenmiş, adam gibi adam olmuşlar “Türkçenin sesi dinmesin, başkası bizim sahamıza girmesin diye” kesinlikle olamayacak duygularla, Allah rızası için şehit olmuşlardır.
Gerçek veya değil !!!! fotoğrafa bakan herkes o dönemde yaşanılan zorlukları,hangi şartlar altında mücadele edildiğini anladı / hatırladı.Bunu başardıktan sonra benim umrumda değil gerçek olup olmaması.Böyle bir tartışma çıakrmasıda bunun kanıtı..
Baby Kitabında yazdıklarınla yukarıda yazdıkların birbirini yalanlıyor. En azından her ikisinde de düşündürmeye çalıştıkların birbirinin zıttı. Bu sebeple okuduğum kitabın yazarından şüphe etmeye başladım..
Baby nin kitabini Turkiyeden bir arkadas daha yeni getirdi. Yakinda okumaya baslayacagiz. Tarih konusunda resmi ideolojinin haricinde alternatif yayinlara cok ihtiyacimiz var. Sarikamis olayinda benim de bildigim Doksan bin askerin donarak oldugudur. Bu tezin disinda baska tez ne okudum ne duydum. Bu konuda arastirmaci babyden ayrintili bilgi bekleriz. Bu ne kadar dogru? Enver pasa Kacmis midir? Savasta Turk tumenleri birbirini mi vurmustur? ne olmustur?