Bıraktığı yerde öylece kalakaldım… Yorgun, umutsuz, yıpranmış… Biliyor mudur acaba şimdi nasıl hasretle beklendiğini ya da ne kadar umarsızca sevildiğini…Takvimlerden habersizim… Zamana kattığı değerle biliyorum ancak aylardan ne… Mevsimlerden hangisindeyiz… Bedenime can verecek, kendi varlığıyla varlığımı anlamlandıracak olan O, neden yok şimdi…Tek değildim biliyordum… Olamazdım da… Benzerlerim o kadar çokken… Her gün bir başkasıyla sarmaş dolaş arşınlarken şehrin kaldırımlarını, böyle deliler gibi bekleten neydi bana gelmesini… Üzerimdeki hala onun kokusu mu, tüm zerrelerime, tüm ilmeklerime işlemiş olan?Seni benden söküp atmak kolay mı sahiden?Herkesin bir rengi vardı kendince… Kimi siyah, kimi beyaz sever… Ama O benim mercan maviliğime vurulmuştu… Biliyordum ki en sevdiği bendim… Özgürlüğün rengi mavi derdi, umudun rengi… Belki de hepimizi sevdi… Beni ve diğerlerini… Sevmese neden sahip olmak istesin ki? Benden öncekiler vardı… Benden sonrakiler de olacak… Tüm bunları bilerek gelmedim mi onunla?Seçimi bana bırakılmayan bir alışverişti bu… Ama bırakılsaydı da ben yine onun olmak isterdim… Onun tenine dokunmak, varlığımı onunla anlamlandırmak, kokusunu içime çekmek, sarılmak delice…Çok güzel, dedi… Gözleri maviliğimde dolaşırken…Çok sevdim, dedi…Çok sevdim, dedim…Daha bu sabah, tüm hırçınlığıyla kalktı uykudan… Her şeyi birbirine kattı…Bağırdı, öfkelendi…Dağınıklığına kızdı odanın…Aslında dağınık olan düşünceleriydi.. Biliyordum… Alınmadım o yüzden…Hışımla çekti kolumu… Canımı acıtıyorsun dedim, duymadı…Bu günü birlikte geçirelim, dedim umursamadı…Offf!!! Sıkıldım bundan dediğini duydum yalnızca…Gerisi sağır eden bir sessizlikti benim için…Ya da yalnızca bir uğultu…Sıkılmış benden… Sıkılmış…Sıkılmış benden…Bir zamanlar, beni çılgınca seven, özleyen adam sen değil miydin?…Sıkılmış benden… Her yerde, her ortamda benimle olmak isteyen… Sıkılmış benden…Parkta yalnız yürürken, dostlarınla çay içerken, hatta iş yemeklerinde bile illa beni istemiyor muydun üstünde?Mutluydum… kollarını kollarıma geçirip, bedenimi bedenine yaslamaktan..Nefesini içimde hissediyordum… Sıcaklığını tenimde… Öyle alışmıştım ki kokuna… Ben artık sen kokuyordum..Ben yalnız sen içimdeyken bir mana ifade ediyordum…Ne zaman başladı bu hikâye artık hatırlamıyorum bile… Önemi yok zamanın… Her sevdanın bir miadı olduğunu bilerek geldim ben ona…Gelip geçici aşklar gibiydi onunki… Aşk bile denmez buna hevesti belki… Şimdi çıkarıp atması üstünden acıtsa da ruhumu… Sonunu baştan biliyor olmanın verdiği cesaret tazeliyor umutlarımı…Belki bir gün yeniden…Maviyi severdi O…
yorumlar
çok bedbaht olmuşunuz, umarım bu satırları okur ve yine döner size…
Çok güzel, zaman sessizlik zamanı, zaman acıların en güzelini yaşama zamanı, zaman kendine hesap zorma zamanı, çek git, yenidensiz..
sevmemek elimizde olmadığı gibi, ölene dek sevmek de elimizde değildir kahve kokusu…sana dürüstçe sıkıldım demiş…
zaafı vardır kendisine, çok seviyordur, nasıl bıraksın, bekleyecek geri dönmesini diyorum fikir bazında
” tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır ” söylemine şiddetle katılıyorum…
”osuruklu göte çavdar ekmeği bahane” ayrıca
” dirisinden ne hayır gördüm ki, ölüsüne el etek öpeyim ” demek lazım….
demi ama
Kürkçü dükkanları kaderine razıdır, ne verirlerse o kadarını bulurlar, aşk razı olmak değildir..Katılmıyorum..
aşk ile vermek ve almak arasında nasıl bir bağ kurdunuz
Nedendir bilmem başlık ve resmi gördüğüm anda bu yazının sana ait olduğunu bildim. Tarzını öğrendim sanırım :)Bir tarafın ayrılıp gitmesi, ayrılık düşünmeyen diğer tarafı nasıl yapar sorusuna cevap veren bir yazı olmuş. (iyiki açıkladım sanki kimse bilmiyor :))
Ne anladıysan o kadar kalsın..
Ben hikayedeki olaylara yorum yapıyorum, kendimi yazar kahramanının yerine koyuyorum, bundan daha doğal ne varki, şarkılar gibi hikayelerde yaşanabilir, her romanda okuyucu hayatından parçalar bulmak ister ve yorum yapar..
ha yaşa be hayta, illa yazar bunu yaşamış gibi okuyup değerlendiriyor herkes,yazı çok düzgün, kelimelerin oluşturduğu cümleler olgunlaşmış, noktalama işaretleri yerli yerinde, giriş gelişme sonuç bölümlerine hakim,galiba birileri kıskanıyor, neden ben de böyle yazamıyorum diye,ee çok okuyacaksınız ki yazabilesiniz,yok herşeyi ben bilirim mood’undaysanız bu iş olmaz
çok hoş bir hikaye ama burada ilginç bir şey var..yani sıran bir aşk öyküsü değil.dikkatli okunursa bir rengin ya da o renge sahip bir eşyanın kişileştirilmesi söz konusu
her hikayenin illa yaşanmış olması zorunlu değildir. bir insan hayatı boyunca kaç aşk yaşar ki herşeyi bir bir deneyimlesin demi ama:)
Sonbahar Kızılı aşk yok , kişileştirilmiş bir renk var öyle mi :))
ayrıca ben doğru anladım mı acaba sayın yazar?çünkü yazıda alışverişten söz ediliyor? gömlek, kazak vs??
pbk, aşk var tabiikii..ama bu bir insanın değilde kişileştirilmiş bir engin ya da o renge sahip bir eşyanın aşkı zannediyorum ben..belki de yanılıyorum
kelebek haklısın ama anlamlandıramadığım bir yazı olduğu için tartşıyoruz.kim kime aşık yani?
buklet ve sk da doğru söylüyor
en doğrusunu mascal sölemiştir her zaman…
kelebek doğru söyledi
Buklet`te hatalı..
bence de pbk hatalı
pbk hatalıysa suzie`de hatalıdır..
Buklet neyin var canım..
yani?
bukletin bildiğim kadarıyla bir arabası ile evi var..
işi gücü bırak gez biraz mağzalara bak, parkta hamburger ye..
geçmiş olsun buklet
hatasız kul olmaz, hatamla sev beni…
haytaazrail, metni iyi kavramış birti olarak soruma sen yanıt ver. burda aşık olan ya da terk edilen kim? kadın mı renk mi her ikisi mi:)))
mavinin öyküsü diyor yani öyle mi?
pillibebekkuyuda DİYOR Kİ, (11 Kasım 2009 12:15)işi gücü bırak gez biraz mağzalara bak, parkta hamburger ye..:))
buklet, burgeri geç. güzel bir iskender ye.öğlen ya yakma derdide yok:)
ne güldüm hayta…
hayta tartışldığı için sordum sanahani anlarsın babında:))sen çok alıngansın son günlerde:)
buklet whooper yemişsindir umarım..
ne kadar popülersiniz Haytaazrail..
hayta, sen hocamız, pirimiz, üstadımızsın. ne olmuş birimiz dün birimiz evvelsi gün gelmişsek? senin burdaki prestijin kimde var? ne kadar yanlış anlıyorsun beni aşkolsun
gdo’lu gıdalardan uzak dur buklet bayanı
buklet ne kadar uzak mesela ?25 metre yeterli mi ?
dedin mi gerçekten de..
6 ayaklı üreteceklerine 6 kanatlı üretseler ya….
mangalda tavuk kanadını seven kanadalılar neden 6 ayaklı tavuk üreriyor buklet bayanı, uçamasınlar için mi
bende onu diom…
ne güzelmiş mavinin öyküsü sevdim.
mangalda tavuk kanadı:) acıktınız galiba
deniz mahsullerinden anlamam hiç, yemem de. var mı böyle bir yengeç türü?
Erkeğini mi yersin dişisini mi Buklet..
Hangi açıdan bakmadın, erkeği yenir de o yüzden dedim, dişsi sıska olur..Garsonu uyarırsın diye..
selamlar geldim işte..öncelikle beğenen herkese teşekkür ederim.
çin malı çakma mavi yengeç onlar erkeği dişisi yok, yemeyin
yazar yalnızca yaşadıklarını yazmaz. o hikayenin içinde elbette bir yaşanmışlık vardır. ama bu belki benim değil sizlerden birinin yaşadığı bir aşk, bir yalnızlık, bir terk ediliştir. yalnız yaşadığımız şeyleri kağıda dökecek ya da öyküleştirecek olursak bu son derece kısır bir durum olur. çünkü verim yazarın hayatı değil, hayatın kendisindedir.
bu nedenle her şiirden her romandan yazarın aşk yaşantısına ya da biyoğrafisinin herhangi bir alanına bakmaya çalışmak da pek doğru olmaz. bence git, bence kal gibi ahkam kesmeler daha çok başbaşa dertleşmeler için geçerli bir durum olup, yazıda anlttığım herhangi durum hayatımı bağlayıcı değildir.
yalnız benim değil tabiiki hiç kimsenin.yani veremli bir hastanın çektiği ızdırabı dile getiren yazarın vremli olması mı gerekir? edebiyatta böyle öngörülere yer yok ancak tabiiki insan yaşamadığı ya da hissetmediği şeyi kaleme dökemez. aşk olmazsa meşk olmaz. illa bir kaynaktan beslencek.ama o kaynağın her daim canlı canlı okura ulşatırıldığını düşünmerk hatadır. çoğu zaman üstünden yıllar geçer de bir ayrılık kağıda dökülüp ancak dile gelir.
öyküye gelince. somutun soyuta tezahürü idi. hikayede kişileştirmeye çalıştığım bir rengin bir kazakta ya da hayal ettiğiniz herhangi bir giyim eşyasında insan hatta kadın gibi konuşturulmasından başka bir şey değildir.
Evet mesela ben, veremli bir insanı ondan daha iyi anlatabilirim herkes beni veremli zanneder eminim burada..
öykü genel itibariyle sıradan bir aşk hikaesinde bir kadının hemcinslerine tercih edilmesinin, ya da kendisinden bıkılmasının ya da terk edilişin farklı bir yorumunu içerir. hani sık kullanılan bir kadın terimidr. kullanılıp atılmak. hevesi geçmek ya da. bu duyguyu bir eşya üzerinden vermeye çalıştım. son derece subjektif bir yaklaşımla gerçekte var olamayacak bir soyutlaştırmaya giderek bilindik aşk hikayelerine ulaşmayı amaçladım
orası kesin, öyle bir anlatırsın ki herkes neye uğradığını şaşırır sana geçmiş olsun allah şifa versin tütünde taziyelerde bulunur
pbk, çok haklısın. hissedebilmek öenmli.ama en azından seninde bu acıya yakın bir acı yaşamış olman, empati kurabilmen acısından gereki.ya da veremle ve belirtileriyle ilgili ya da hastalığın seyriyle ilgili araştırma yaparsan bunu da kağıda iyi bir uslupla dökersen herkes pbk verem olmuş diyecektir:)
Peki, kahvekokusu, romandan yazarın kişiliği hakkında fikir sahibi olunur mu..
allah seni inandırsın tam süper bir soru
yazar buna izin verirse oluruz ancak. yani yazar istemzse kendini ele vermeyebilir. ancak isterse kahramnına kendi misyonunu , hayata bakışını, kendi ruh halini de yükler. o zaman falanca yazarın eserlerindendeki karkterizasyondan şöyle bir ruh haline sahip olduğunu görüyoruz.yazar için önemli olan eserde kendini sembolize edecek ya da kendini temsil edecek bir karakter yaratmak değildir ki. o yalnız anlatmak istediğini anlatır. önemli olan temdir. yazar kendi koyduğu konu bütünlüğü içinde hareket kabiliyetine sahiptir. sisyasi görüşü anlattığından farklı olan bir yazar düşünün. tam zıt kutupta birini anlatacak eserde, o zaan ne yapar onun gibi düşünmeye başlar
yazarın eserde ele aldığı konuyla biyoğrafisini karşılaştırarak anlayabilirsiniz bunu. ki o biyoğrafi hayatı, görüşleri ya da psikolojisi açısından detaylı bir bilgi versin.şiir için bu pek söz kunusu değildir ancak roman ya da hikayede yazar kendini gizlemeyi daha iyi başarır
yazar isterse oluruz dedik demi.yazar kendini gizleme gibi bir kaygısı yok. o zaman yazıdan bir sürü veri elde edebiliriz yazara dair. çok karamsar biri denebilir mesela. eşyalardan, diyaloglardan tut da hava şartlarından bile böyle bir analiz yapmak mümkündür. ancak burda dikkat edilecek şey: acaba yazar kendini mi ele verir orada yoksa yaratığı karakteere ilişkin ip uçları mı verir bunu bilmek siz kalmış
buklet, o sözünü ettiğin yazarın kim olduğuna bağlı. yani kendini gizlemek gibi bir kaygısı olmayan yazar kendi yazdığı eserin içinde alenen taraf tutabilir.tüm dünyada neden roman yazarlarının belli kesimlere hitap ettiğini düşündünüzmü hiç? ancak..ancak..bir yazarın tüm eserlerin yakınen takip eden yazarın biyoğrafisinden bi-haber olmayan okur doğru bir tahminde bulunabilir.
haytaazrail teşekkür ederim
ancak bu da tahmin boyutunu geçemez. bitti.
sayende ufkumuz açılıyor.yazarın yazdığı şeylere bakıp aman hadi git, kapıyı çarp, bir dahada gelme gibi ahklar kesmeyin diyorsun yani:))
ahkam yazacaktım
Örnek ahkam verebilir misiniz Viyolanist, pekiştirelim konuyu..
🙂 böyle düşünmenin okuru yanıltacağını söylüyorum sadece
olur böyle
pbk yukardaki ilk ahkamlarda yeterince örnek var zaten.
yok onu demedim bu yazıya doğru bir ahkam kesebilir misiniz, nasihat olmadan, örnek olarak..
🙂 yazının genel içeriğine bakarak duygu iyi yansıtılmış, konu bütünlüğüne hakimiyet, bir eşya ya da renk her neyse bir insan gibi konuşturulmuş vs. magazinsel boyutundan çıkarıp direk öyküye yönelmek daha doğru olur.
doğru ahkam giriyorum : anlatan mavi renkli bir kazak, ara sıra giyiliyor, yenileri alındıkça o bi kenarda giyilmeyi bekliyor vs vs vs. tekrar giyilme umudu var çünkü mavi renk seviyor, bu nedenle bekliyoroldumu pbk,
ya da konya ilişkin bir şeyler söylenebilir. kadın erkek ilişkisi, aşkın bitmesi, evliliğin monotonlaşması, aldatma o kadar şey varki yazıda
mascal, ben de senin anladığını anladım. doğru yaklaşım esere yönelik olur yazara değil çünkü bu sizi aldatır
konya deyilde adana ilişkin olsa olmaz mı
Ama konuda sevgilinin gidişinden dolayı üzüntü duyan bir kadın var, yorumcu buna yorumu istediği gibi yapabilir..
mascal, ben de yeni anladım vallaviyola teşekürlerancak kavradım:)) böyle bakınca daha hoş
tuttum güzeeeel
pbk daha anlayamadı, olsun…
sevgili gitmiş tamam. ancak ne zaman gitmiş giden gerçekten yazarın sevgilisi mi? ben size anlatıcıyı boşa mı anlattım önceki yazılarda? dediğiniz gibi bile anlatıcının sevgilisi gitmiş, yazara neden gitsin boş ver üzülme deniyor o halde? anlatıcı ve yazar aynı kişimiydi? kaldınız dersten
sonbahar ne var bunda anlamayacak ya? bir kişileştirme var burda alenen de belli zaten
hakkaten kahvekokusu doğru söylüyor
konuşan mavi bir kazak..ama sarışın bir kadın bile olsaydı-ki kesinlikle ben sarışın değilim- neden bunu yaşayan ben olayım ki:)) ben sadece yazan kişiyim, ya da anlatan sizeonun çektiği acı beni bu anlamda hiç bağlamaz
pbk, artık anlamıştır umarım
kahvekokusu mantığın devre dışı kaldığı bir öykü olmuş belki o yüzden hep canlı bir şeylerin konuşmasnı düşündüğümden olabilir. senin öykünde herkes konuşur yani atamam anladım:))
Ben yalnız sen içimdeyken bir mana ifade ediyordum…bile diyor hemide…
bunu ilk yapan ben değilim ki.bakın edebiyat tarihine peyamı safa dan orhan pamuk a kadar neler konuşturulmuş.post-modern romanı daha anlatma fırsatı bulamdığım için belki anlaşılmakta zor oldu.koltuk, yatak, sehpa ta tanzimat edebiyatında bile konuşmuş..nar çiçeği elbiseli kadın da bir tablo bile konuşur
yazdım gönderdim silinmiş hay allah al baştan anlatayı efendim
teşhis ve intak diye bir sanat verdim efendim. teşhiste cansız varlıklar canılar gibi anlatılırintak da ise insan gibi konuşturulur.
halâ anlamayan varsa, daha da ne desen boş
basit bir yazıda ne kadar zorlandınız ahali daha çok okuyun lütfen:))
lafonten de hayvanları konuşturur değil mine var bundatakmışlar kadın erkek ilişkisine gözleri dahada birşey görmüyor
olacak olacak, sen yılma yeter ki anlatmaktan, kapacaklar bişeyler
ben anlaşılmamasından ziyade anlaşılmaması için direnen zihniyete kzıyorum ki bunda anlaşılmayacak hiç bir şey yok. mavi bir kazak bir kadın yerine konuştu hepsi bu:)
ha bu arada birlikte olan kadınlara kazak ya da gömlek muamelesi yapan erkek mantalitesine de inceden bir gönderme vardı. kimse buna bir şey demedi:)
basit bir yazı demek haksızlık olur. mantığı devre dışı eden sıradışı bir öykübu da sana yakışır zaten
ya tabiki katmanlar olacak yazıda, ama genel anlatılanı görememek de hakkaten yetenek istiyo, o yeteneklerden de burda çok vardır açıkçası,yazıyı okumak yerine kişiliklere sarmalamak huyları var,alışkanlık, kopamıyorlarne derler bayanlar : eski bi kazak gibi fırlattın attın beni,
tema da çok hassa zaten. aşk, ayrılık, kullanılmışlık, terk edilmebekleme, umutlanma
mascal, sen bugün beni epeyce şaşırtınteşekkür ederim. yaklaşımın ve söylemin yüzde yüz doğru
beles, sonbahar bence çok iyi bir şey söyledi.o da ne dediğinin farkında. çağdaş romanın özelliğini hikayeye uyarladım. zor bir tekniktir bu. sanırım kastı buydu
şu anki diceklerim bunnar, yarın ne modda olurum bilemem, ben de teşekkür eder, saygılar sunarım
sonbaharkızılı teşekkürler
mascal beni yarın değil şu an şu yazıyla ilgili yaptığın doğru tesbit enterese ediyor zaten. anladığın için teşekkür ettim
ben de onu demeye çalıştım, diğer tespitleri olduğu yerde tutup burdakilerle diğerlerinden bağımsız enterese olmuşsunuz, bu şekilde olduğu için memnuniyetimi belirttim.
haytaazrail, güldürdün beni:))
mascalzone, memnuniyet karşılklı bir kişi bile olsa tam anlamış:)
ne güzel.
haytaazrail seni dahil etmemein nedeni senin hoca pozisyonunda olmandır. aman yanlış anlaşılmasın üzülürüm
sen şimdi iyi birşey mi söylemiş oldun ?, demiş belesh elbetteayşe’yi Fatma’yı herkes konuşturur. bir aşk hikayesinde anlatıcının bir kazak olması çok sıradışı. bu da kahvekokusu gibi iyi bir kaleme yakışır dedim.o anlamış işte beniteşekkürler kahvekokusu:)
son bir sorumavi kazak evdeki eş mi?
belessprıt, bu sözün bana mıydı anlamadım?
sonbaharkızılı,her gün bir başkasıyla ilişki halinde olan biri ve aldatıldığından emin bir kadın. sık sık terk edilen ama bunları sineye çeken çünkü aşka esir olmuş bir ruh
ister eş ister sevgili gibi düşün. önemli olan bir kadının böyle bir durumda hissetikleriydi
Ben yazarla konuşmuyorum ki, hikayenin kahramanı, mavi kazağın sahibinin, gidişiyle ilgili konuşuyorum..
belesprıt ciddiye almak derken nerde şaka yaptım diye düşündüm de o yüden. sağol izahın ve yazıma ettiğin hoş lafız için
pbk elbette.az önce dediğim gibi kadının kim olduğuna bile okur kara verir ben eşi ya da sevgilisi gibi bir tablo bile çizmedim. okurun kendi zihin süzgecinde anlamdırması için bir sürü boşluk var yazıda..dileğin gibi doldur
kahvekokusu, buram buram sen kokan bir yazı. rumuzunu görmesem de sana ait olduğunu bilirdim. çok güzel olmuş
kendi hızlı zamanlarım geldi aklıma. bir kadın neden böyle bir şeye katlanır? aşkın ateş hali bu
ooo yine hafif kel Alinin bağına dönmüş maaşallah.yeni gelen arkadaşlarda eski niklerini açıklasalar bari. öle yok yeni nik alıpda şirinlik muskalığı yapmak.saygılar sunar gereğinin yapılmasını arz ederim.
tutulası bir yazı bu.
yine abartmış miskahve
sencebence nin kapasitesini aşmış yine yazıyazık üzüldüm
mucizemsin, yeni gelen arkadaşların kimler olmasından korkuyor acep:) bu ne rahatsızlık relaks olun biraz. hep aynı terane size bulaşılmıyorsa yoktur sizinle ilgili bir meselesi yeni gelen nicklerin
çok farklıydı
ah mavi ah yaktın beni:)döndüm bir daha okudum yazıyı
merhabanegüzel bir yazı.
anlattıkça kış vuruyor satırlarımaanlattıkça üşüyor,anlattıkça ısınıyor yüreğimbu gün sardunyalarım da açmadıbelkide küskün renklereellerimde ibadet gibi yaşadıklarımellerimde günah gibi yaşayamadıklarımsensiz soluyorum anlayacağınmavi mavi ölüyorumduyuyor musun?orda mısın?var mısın?yok musun?Bir tek şeyi unutmaseni sevdim benyanarakyıkılarakaklıma her geldiğinde ağlayarak…
hangi yazını okusam hep bir sonrakini merak ediyorum.başarılar
seni bana sorgulatan hayatın bir türlü tedarik edemediği beyaz bir kâğıt boşluğunun tam orta yerinde kalakalırım. Anlatamam dudağından yanağına kıvrılan keskinliğin hikmetini, gülünce gözlerinde parlayan ateş böceklerinin nümayişini anlatamam o boşluğa……O boşluktur aslında içimizdeki karanlığı kuşatan ve O boşluktur yine boşluğu oluşturanı vazgeçilmez kılan…yani kahve kokusu,ne zaman başladığını bilmediğin o hikayenin aynısını rolleri değişerek gerek aynı zamanda gerek farklı mekanlarda hepimiz yaşıyoruz birer birer…bu hikaye başladığı yere dönermi yoksa bilinmezliğe doğru sürüklermi muamma…ama ya aradığını bi çok seçenek arasından bulamazsa aslolanın mavi olduğunu geçte olsa anlarsa ne ala…
hoşgeldin elllla ne kadar güzel bir yorum ya:))
hoşbulduk teşekkür ederim.güzele yönelten yazındı…
ilahi bu yazıyı kahve kokusu yazmış:)sen hoşgeldin diye sahiplenince sonbahar kızılı:)bu arada kahve kokusuna tekrar teşekkürler güzeldi…
Neden 6 tane L var nickinde.
ben teşekkür ederim ellla
belesh size niçin ücretli değilsiniz diye sorsam sanırım siz gibi davranmış olucam…
anlatamazsınki kalbine kim ne derse desin senin deme vaktin gelmeden olmaz… Bitmez… çare yok beklemek gerek.. hafifliyor ama geçmiyor ne yazık sevgi ah sevmek ah aşk….lanet…
ve iki insanın aşkı aynı anda başlayıp aynı anda bitmez. kuralıdır belki de hayatın bu.hep gitmek isteyen biri olur.hep kal diye yalvaran ya da yalvarmak isteyen biri yada..
Mutluluk umuda gark olmuşsa, artık dönüş yok bu yoldan..
bazen hiç bir yoldan dönüş yok. bazen biletler sadece gidişe kesilir..hem gidiş hem dönüş mümkün olmaz bazen.umut kendi içinde bıçak gibi keser kendini
lütfen, dönüşü olmayan yolculuklar olmasın
dönüşü giderken hesaplayamaz ki insan..hangi yol olsa yüreğine heyecan veren, düşünmeden atarsın kendini yollara..gemileri yaktığını dönmek istediğinde anlarsın.başka bir coğrafyada kimliksiz, kişilkisiz kalmışsındır. kalmak ne kadar imkansız ise dönemk de o kadar imkansızdır ve pişmanlıklar yakar bazen insanın içini
Yüreğim ne derse yaparım. Gerisini.. getireceğini düşünmeden hiç.