orhan pamuk
türk edebiyatının iyi isimlerini konuşmaya orhan pamukla devam edelim. ben yazarın görece daha popüler olan 1997 ve sonrası romanlarını değil, 1980-1995 arasında yazdığı romanlarını çok beğenirim.mesela cevdet bey ve oğulları, mesela sessiz ev, mesela yeni hayat, kara kitap. kar’ı okurken çok sıkıldım. benim adım kırmızı’yı yarım bırakmıştım. yazarı sevdiğim için olsa gerek “öteki renkler“i çok sevdim..velhasıl sakın kar’ı, benim adım kırmızı’yı okuyup, pamuk hakkında önyargılara kapılmayın derim. ilk yazdığı romanları çok daha iyi..pamukseverler biliyordur 2007 aralıkta “masumiyet müzesi”(bir aşk romanı) adlı yeni romanı çıkacak deniyordu, 2008 şubat oldu kitap ortalıkta yok, sakın bu da bir pazarlama stratejisi olmasın.belli mi olur?
yorumlar
pek bi edebiyatçı gördüm seni, güzel yazı emmevelakin ben hiç pamuk kitabı okumadım, o sebepten bişi söyleyemeyeceğim. nobel almasına ilişkin bişi söylerdim ama adamı korkutup kaçırdılar, o sebepten şimdilik mazur görüyorum.
bu tür pazarlama stratejileri magazin mallarına mahsustur. sanmıyorum, ama dediğin gibi hiç belli olmaz!
ilk romanını bastırtıp yayımlatmaya yetecek kadar parası olmasına rağmen, yazarın sırf idealist ve inatçı tarafı yüzünden dört yıl yayımcıların kitabı bastırmalarını beklemiş olması belki sorunuza ışık tutacak bir yanıt olabilir. kanımca pazarlama stratejisi yayınevlerinin kozudur fakat yazara has özellikleri tartışıyorsak; idealist tarafının yanısıra inatçı ruhunu da gözden kaçırmamak gerekir.dip not: Benim Adım Kırmızı’nın lezzetini tam da almaya başlayacağınız yerde, kitabı elinizden bırakmışsınız. zira yazar o kitabın yarısına kadar ipuçlarını usul usul dizer, yarısından sonra da olayı çözümleme kısmına geçer. 🙂
adam nobel aldı o ödüle bile sahip çıkmadık bi futbolcu öyle bi ödül alsa yere göğe sığdıramazdık millet ayağıyla alır ödülü kutlarız pamuk beyniyle aldı o ödülü demediğimizi bırakmadık
ben gene yarım bıraktım benim adım kırmızı’yı..bu kez 180. sayfaya gelebildim.. bayıldığım, adamın ustalığını konuşturduğu kısımlar da var..ama gene de sıkıldım:(
dün radikal gazetesinde yayımlanan habere göre, masumiyet müzesi 30 ağustos’ta tüm kitapçılarda olacakmış..
ORHAN PAMUK (KRAL) ÇIPLAKOrhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi balonunu patlatıyorum!!! Böyle masumiyet istemediğimi ilan ediyorum.1-Benim Adım Kırmızı’da , Norman Mailer’ın Ancient Evenings; Kar için Dostoyevski Ecinniler- J.M. Coetzee’nin Petersburglu Usta’dan, Kara Kitap’ın Eco’dan aşırma-devşirilme söylentilerine değinmeyeceğim.( Bu konuda basında çok şeyler yazıldı)2-Orhan Pamuk’un Ruanda’da Fransa tarafından soykırım uygulatılan Hutu- Tutsi diyecekken dili sürçüp, Ermeni katliamı demesinden de bahsetmeyeceğim.3-MOSSAD’ın entellektüel merkezi Ben Gurion Üniversitesi’nde ders verecek kadar Osmanlı üzerine uzman abisi Şevket Pamuk’tan da.Bizzat romanın kendisinden bahsedeceğim.Yazarı tarafından “yeşilçam filmlerini anımsatan ve güzel şarkılar içeren bir aşk romanı” olarak tanımlanan “Masumiyet Müzesi” projesinden pardon romanından…Nerde Türk filmlerinde ki tat nerde bu ayrıntı kalabalığı roman.İNAT, SABIR, SESSİZLİK, ÇİLEKEŞLİK ORTAÇAĞ’IN DEĞERLERİDİRHikaye şu, 18 yaşındaki fakir ve modern kız Füsun ile 30 yaşında Nişantaşı cemiyetinin popüler genci Kemal’in aşkı-çilesi vs…Çile diyorsam Orhan Pamuk’un gözüyle çile!!! Sekiz yıl boyunca sevdiği kadın, kadının kocası, annesi, babası ile aynı sofrada rakı içip, gezip tozarken çektiği çile!!!Vah vah vah…Bu arada masum aşıklar!!! ilk günden ilkel toplum ritüelinden arınıyorlar.!!! Yani aşklarında bol bol cinsellik var. Öyle Lal Masalları’ndaki Azer’in Yadigar’ı alnından öpüşü gibi değil.!!! Bu pek bir değişik; post modern masumiyet!!!Bizim bildiğimiz “Aşk” beden ve duyguların paylaşımından öte bir şeydir. Hem edebiyatta, hem analarımızın öğretilerinde…Aşk, “Yığının Dibindeki Kadın” hikayesindeki fedakarlıktır.Aşk, Ferhad’ın sabrıdır…Aşk yanmadır, olgunlaşmadır…Oysa bu romanın kalbinde aşk değil ‘bekâret’ tartışması var. Yazar, ilk yüz sayfada sürekli sorguluyor. Henüz 18 yaşına yeni basan bir kızın yaşadıklarını “her makul aşk hikayesi”nde olması gereken olarak tanımlıyor.http://www.kadinhaberleri.net/index.php?ctgr_id=605&yazar_view=3203
kitabın resmi sitesi.
ben orhan pamuğun ülkesinde neden artık yaşayamadığını merak ediyorum…nobel kürsüsünde türkçe konuşma yapmakla olmuyor ülke severlik işte
dimi
@tulipp, hatırlamıyor musun,,en son bir adam “akıllı olsun o orhan pamuk” diye bağırıyordu,,tehdit savuruyordutek bir yazar ya da aydınımız da sahip çıkmadı pamuk’a.siz olsanız nerede yaşardınız?
kahraman:)))))))) lütfen sabahh sabah sabrımızı sınamayalım karşılıklı olaraktan…adam kitabında ne dedi biliyorsun değil mi?
sinirlendirmek istemem kimseyi, safiyane soruyorum bu soruları,, hangi kitabında ne dedi (birçok romanını okudum), gerçekten bilmediğim için soruyorum,,
Açıklamalarından sonra, koruma eşliğinde meydanda yürürken ki, yüz halini unutamıyorum, midesine kramp girmiş ,kıvranıyor gibiydi..Huuu ülkene geldin sen, evine, niye kasıyorsun kendini bu kadar, düştüğü halleri unutmam, mümkün değil..
adam zaten kendisi hüzünlü, melankolik; en ufak birşeyden deliler gibi etkilenecek bir adam,,tehditlerden çok korkmuş olamaz mı, düşünsenize tüm ülke sizi tanıyor ve birçok insan sizi öldürmekle tehdit ediyor..
Aynı uçakta olsak bir gün, üzerine kusarım..
@thing, hak veriyorum size..yengeç sepetlerinin üzerini kapatmazlarmış (kapatmalarına gerek kalmazmış), nasılsa sepetten çıkmaya yeltenen yengeci bir diğer yengeç tutup ayağından geri indirirmiş,
Bu adamcağız, prof .tu, birşey icat etti de, biz mi atladık..
kendisi ermeni soykırımını onayladımı onaylamadı mı?
sözde ermeni soykırımını
kahramançayırlı, sana dedim
efenim cehenneme gezi düzenlemişler. adamlar bakmışlar gani gani çukurlar, her çukurun başında zebaniler. Dışarı çıkmaya çalışanları içeri ittiriyorlar. Sormuşlar “bunlar nedir” diye, “ateş çukurlarıdır, her milletin kendine ait çukuru vardır” demişler. Gezerken bi çukura denk gelmişler başında kimse yok,sormuşlar “neden bunun başında kimse yok” diye. “Efenim orası Türklerin çukuru, dışarı çıkmaya çalışan oldumu aşşağıdan çekiyorlar zaten, bize gerek yok…” yengeç dedin aklıma geldi..
tulıpp onayladıysa ne diyecen onaylamadıysa ne diyecen iki seçenek için de yazıver. kahraman yok herhalde ben merak ettim olayın gidişatını.
ciğerim manson:)hayatım, şimdi bu yazarımızı sözde ermeni soykırımını nobel ödülünü aldığı kitabında şahsi kanaati olarak onaylıyor, doğru biliyorum sanırım?eğer doğru biliyorsam, devletin tavır olarak onaylamadığı bir tarihi olayı bize ait bir yazar nasıl onaylıyor ben onun merakı içindeyim, o korumalar falan devletin değil mi mesela?
efendim ben yanıtlayayım direk wsorunuzu. kendisi televizyonda açık net bir şekilde bu ülkede ermeniler ve kürtler katledildi demiş sonra tırsıp söylemlerini yumuşatmıştır filan. kısacası evet ermeni katlini onaylamaktadır.devletin onaylamadığı düşüncelere sahip olmak ve dahi bunları ifade etmek yurdumuzda fikir özgürlüğü yok mu kardeşim başlığı altında incelenmektedir.misal ben de bize air bir birey olarak devletin onaylamadığı ermeni katlini onaylıyorum. olabiliyor yani bu tip şeyler.
pardon, sadece çok merak ettiğim ve bilmediğim için..kaynak olarak neyi esas alıyorsun bu fikre ulaşırken?
oo çok uzun hikaye ciğerim. binlerce kere tartışıldı işin aksi sonuca da ulaşılamıyoruz.
sevgili buklet’in bir yazısı var orhan pamukla ilgili . tavsiye ediyorum okumanız için..
dün video.google.com’da bir yudum insan programını izledim 90 dakikalık, orhan pamuk’un hayatı üzerine..keyif aldım çünkü adam tüm samimiyetiyle anlatıyordu herşeyi. tüm çocuksuluğuyla..
Makas alıverseydin bir yanaktan, bir dudaktan, masum yavrucuğun..
:):)
bilmiyorum ki, tamam adam hakkında onca iddia, dava vs ama bana nedense masum bir çocuk gibi geliyor bu koca adam..yüzündeki ifade felan ne bileyim..
Su verseydin keşke, bu kamburla korkarak yaşayacak..