Bir yağmur tanesi düştü yanaklarıma,Ve onu tattım dudaklarımda. İstemeden oldu aniden inan bana… Sızdı masum bir sinsilikle çatlak dudaklarımın arasına.Tadı hoş biraz buruk sanki ama nedendir bilinmez güzel bir sızı bıraktı akıllarda…Düşünmeden oldu işte öylesine ,bilirim düşünmek yersizdir çoğu zaman gecede… ama bir düşünsene! çarpıntı yaptı ya yürekte… Hani yerli yersiz kontrole geçti sonra sessizce,belki de o bir sesti sessizliğin içinde…haklısın konuşmakta yersiz sence, ya beynim …durmaz işler gene de sonra vurur çeneme … ne yapayım ben böyleyim işte, istesem de istemesem de. Susmak yerine düşünmeyi seçtim yine… bilirim hayat acımasız bende hayata acımıyorum işte, öylesine yaşıyorum bazen çığlın bazen delice… Bazen duyarlı ve sinsi, çoğu zaman da bastırılmış duyguların esiri. Kim ne derse desin bana çelişkilerimle ben ; benim işte … Bir dahaki sefere kaçırılmış fırsatların eşiğinde ; tüm mutluluklar benim olmalı sorgusuz sualsiz ellerimin içinde…Hissedip karanlıktaki buruk gülüşü susmalıyım geceye… Sonu her neyse çıkarıp üstümdeki endişeyi koşmak çıplaklığın sesine… dizginlemeden yarı uysal dürtülerimi… şahlandırmalıyım gizemli düş bahçemde romantik düşlerimi. Ben bensem eğer ve kalmışsam kendimle, bir başka yalancı bahar yaşamak istemiyorum, koklamak istemiyorum sahteliği yapay çiçeklerde*** Sevginin nefesi vardır bilir misiniz? soluğunu keser pervansızca hani hani sadece yutkunu verirsin istemsizce ve midende uçuşan bir dolu kelebekler vardır çarpar yarı sarhoş yarı umarsız durdurumazsın , onlar kanat çırptıkça suratında ki güzel tebesüssüm baş köşeye kuluçlanır ve sen hiçbişey yapmazsın, ki zaten elinde de bir şey gelmez. Sahipsiz bir mutluluk sarar içini, niçin geldiğini asla sormazsın, gereksiz mi bilinmez ama huzurda yoldaş olur arsızca sokulu verir dokunulmaz yumuşaklığıyla… sonra zaman aşımından mı nedendir bilinmez yerini sahiplenme alır ve acı tebessümler başlar. Kelebekler her nasılsa yok olmuştur, artık karın boşluğunu sancılı öfke sarar, anlamsızlıkla beraber yayılır vücuduna, sarar sarmalar düğümlenir sayğısızca… Kişilik değişim sürecine girmeye başlamıştır salınımında…Öfkeye karşı kazandığınız tek şey kişiliğimiz oluyor ne yazık ki bir müddet sonra. Sanki insanlar sevmeyi bilmiyor öfkeye ve şüpheye yenik düşüyor vee daha sonra sevilmek istiyor yani yanlışı bile yanlış yapıyor . Nedendir bilinmez ama yenik düşmeyi kâr sayıyor … Sevmek var olanı kabullenmek demektir olduğu gibi. Koşulsuzdur aslında ama etiketlenmiştir ne yazık ki … Sevinç giyinir, acı bürünür, karşılık bekler, yargılar, sorgular, değer biçer ve derken sevmek rafa kalkar ortada var olan etiketler dolaşır ve üstünde sevgi yazar… bu mu dur ? Ne yazık ki artık nerdeyse budur. Her şeye rağmen koşulsuz sevmek nerede ? kimin yüreğine kim dokunabilmiş incitmeden; hissetmek, düşünmek, özlemek hücrelerinde titremek umarsızca ve sadece var olduğunu bilmek, nerede? Soyutu somutlaştırmak için tezahür ettirirsin dokunursun okşarsın öpersin görürsün soyut somut ikilisini kardeş yaparsın koklarsın, bakarsın, duyarsın kısacası sadece var ettiğini seversin ama var olanı değil…işte bu yüzden beklentilerin başlar çoğalır çoğaldıkça hüsranında aynı paralelde artar kısır döngü döner durur. Beklemeden seversen sevmenin tadına varırsın, özümsersin, kalbinde beyninde yok olmayan tad olursa lezzetine varamazsın … Nice lezzeti sevgiler dilerim herkese…—————————–