Sabah pillidarko’nun Dante 01 filmi ile ilgili yazısını okuyordum. Yazının hemen başında geçen Jean-Pierre Jeunet ismi birden yazıya olan ilgimi arttırdı. Yazıyı bir solukta okudum, ama benim aklımda kalan yazıdan çok Jean-Pierre Jeunet ve efsanevi Amelie filmiydi. Küçük bir aramadan sonra filmin Sinepil’de tanıtılmadığını görünce çok mutlu oldum bir anda, çünkü bu enfes filmi anlatmak bana nasip olacaktı 🙂

Amelie
Amelie

Aslında Amelie’ye film demekle biraz haksızlık etmiş oluyoruz. O bana göre tam bir sanat eseri, her sahnesi ünlü bir ressamın elinden çıkmış birer tablo sanki. Renk seçimlerinde yeşil ve kırmızı öne çıkıyor, hatta bu renkler filmin afişine de yansımış. Teknik olarak kamera açılarından anlamasam da bu işin nasıl mükemmel yapılabileceğinin örneği verilmiş filmde. Az miktarda kullanılan özel efektlerin de katılımıyla film masalsı bir havaya bürünmüş. Zaten birçok kişi filmi bir modern çağ masalına benzetiyor.Film görüntü kalitesinin yanında müzikleri ile de insanı içine çekiyor. Film müziklerinde Yann Tiersen imzasını görüyoruz. Fransız müzisyen tek kelimeyle döktürmüş. Her bir sahnedeki duyguyu öyle güzel yansıtmış ki müziğe. Size tavsiyem filmi izledikten sonra bir şekilde film müziklerini bulmanız, defalarca dinlemeniz, her dinleyişinizde filmi tekrar yaşamanız 🙂 Burada küçük bir parantez açmak istiyorum. Film 2002 yılında 5 dalda Oscar’a aday gösterilmiştir ki bunların içinde en iyi yabancı film ve en iyi görüntü yönetmeni gibi oldukça prestijli adaylıklar da var. Filmin aldığı diğer ödüller için buradan.Biraz da filmden bahsedersek, kahramanımız Amélie Poulain (Audrey Tautou) küçük yaşta annesini kaybetmiş, yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçirmiştir. Hayatını bir cafede çalışarak kazanır, küçük bir evde tek başına yaşar. Çocukluğundaki gibi yalnız ve mutsuzdur. 20’li yaşlarındaki bu kızımızın hayatı bir gece tamamen değişecektir. Amelie bu geceden sonra çevresindeki iyi insanları mutlu etmeye, kötüleri de cezalandırmaya başlar. Ama kendisi hala mutsuzdur ve tam o sırada Nino(Mathieu Kassovitz) ile tanışır. Ve şimdi mutlu olma sırası Amelie’ye gelmiştir.

Amelie

Filmin özetini bilerek kısa tutuyorum çünkü filmin güzelliği hikayesinden çok içinde barındırdığı ayrıntılar ve bu ayrıntıların izleyiciye aktarılış şekillerinde gizli. Ben filmi sanırım 5 kere izledim ve her izleyişimde daha önce fark etmediğim ayrıntılar fark ettim. Her bir karakter çok ayrıntılı olarak oluşturulmuş. Filmde her bir karakter için küçük tanıtımlar mevcut ve bu tanıtımlar bence filme çok şey katmış. Tüm karakterlerin yapmaktan hoşlandığı küçük şeyler var, mesela Amelie elini bakliyat çuvallarına daldırmaktan, evine gittiği yaşlı bir adam da çiçek yapraklarını delmekten hoşlanıyor. Karakterlerdeki bu ayrıntılar filmin geneline de yansımış. Çok hoş detaylar adeta sizi büyülüyor. Filmde beni en çok etkileyen birkaç detaydan bahsetmeden edemeyeceğim.* Filmin sonunda başarısız yazar Hipolito kendi kitabından güzel bir sözü duvarda yazılı görüp mutlu oluyor. Bu yazının arkasında kimin parmağı var dersiniz * Amelinin babasının dünya seyahatine çıkan cücesi İstanbul’a da uğruyor* Nino henüz Amelinin kim olduğunu bilmiyorken cafedeki karşılaşmalarında Amelinin kelimenin tam manasıyla eriyip gitmesini olabilecek en iyi şekilde yansıtılmış.* Film genelde komik ve neşeli bir havası var. Filmin sonundaki Amelinin kek yaptığı sahne sanırım filmi izleyen herkesin gözlerini dolmasını sağlamıştır.* Filmin hayran kaldığım sahnelerinden biri de bir sokak suflörünün Ameliye “Siz bir sebze bile olamazsınız, çünkü enginarların bile kalbi vardır” sözünü fısıldaması :)* Son olarak da küçük bir çocuğun söylediği “Parmak cenneti gösterdiğinde yalnızca aptallar parmağa bakar” sözü beni derin düşüncelere sevk etmişti.Hayatımda seyrettiğim en iyi filmi sorsalar, hiç tereddütsüz Amelie derim. Filmi izledikten sonra gerçek hayata döndüğünüzde filmden size kalanlar yüzünüzde nedenini bilemediğiniz tatlı bir tebessüm ve eğer duygusal bir insansanız kek sahnesinden kalma birkaç damla göz yaşı oluyor. Ve filmi her hatırladığınızda o tebessüm tekrar gelip yerleşiyor yüzünüze. Adeta içinize mutluluk aşılıyor film. Son söz olarak, filmi eğer hala izlemediyseniz bir an önce izleyin, etrafınızda filmi izlememiş insanlar varsa onlar için bir iyilik yapın ve onlara da izlettirin.