hayatıma çıkan en iyi şeysin…
(Oldukça iç bayıcı olduğundan önceden haber veriyorum. Arabesk, bilindik, sıradan, acı içeren, edebi dili az bir aşk yazısı okumak isteyenler içindir sadece…)En büyük küstah içimizde bulunuyor. Bedenimizin içinde, sol tarafta… En rahat tavrı ve huzur içeren haliyle… Küstah olan bunca aşkı isteyen kalbimiz. Aşk, unuttuğumuz bir kelime. Ne demekti, dilimize pelesenk ettiğimiz; her fırsatta sen ‘bu’sun dediğimiz, son tirene beş kala ortadan kaybolduğumuz…
Hiç şaşırtıcı değil. Yalancı, ‘Ben yalancıyım’ demez. Demek ki, her şey normal.Ruhun suistimallerini torbana koyarak para kazanıyorsan eğer, bir kadının ölüyorum edasıyla çığlıklarını, arkanda duyarak/ duymayarak yol alman hiç şaşırtıcı değil. Söz söyleme süreçleri güz yolculuğundan dönmedi, malum ki; dönmezmiş aslında…
En büyük saflıksa sarılarak yeni hayaller kurarak, ‘Elbette döner, güzler çok eskilerde kaldı.’ demekmiş. ‘Saf olma.’ diyenlerin hepsini ise düşman bilmek asıl o torbanın içinde patlamasıymış. (torba: ‘ruhun suistimallerini torbana koyarak para kazanıyorsan eğer’ cümlesine atıfta bulunuyor.)
Dil ki, kirli işlerin partner ortağıymış, oysa; ‘Ne az söz söylüyor, o da doğru demişiz.’ ‘Hah ha!’ diye gülenlere gülümsemişiz, ‘Kapasiteniz yetmez anlamak için.’ diye. Şimdi o gülümsemeler ne hakiki bir yanıtmış şu an tüm bunları görmenin bir yararı var mıdır?
Var! Elbette.Hayatıma çıkan en iyi şeysin. Neden? BENİ ‘AŞK SAÇMA’LIĞINDAN KURTARDIN. Artık, gülerim aşk diyene. Ben dedim, hem iyi dedim. Ömrümü verirdim o aşk için. Muhteşemsin çünkü gözümü açtın.Hala acı çekiyorum, olsun; senin lafın vardı ya, ‘Ben zaten siyahtım, bu bir parça siyahlık daha olur sadece.’ Eyvallah, beni aşktan vazgeçirten kudret, kudretli bir şey olmalı vesselam.Acı acı yaşıyorum şimdi, her gün, gözümün önünde neler yaptığını… Böyle bir varlığı sevebilen bir kalbim var, duyurulur. Kendinden soğumanın yolu böyle birine aşık olmak sanırım. İnsanın içi kanarmış, insan derinden ağlarmış, içi bir nehir gibi acırmış; öğrendim. Allah büyük dert vermesin ama hayat gösterdi aşk ne? Bana trajikomik gelen bir şey var, paylaşayım: Telefonumda adın hala ‘AŞK’ diye kayıtlı. Yalın ve eke ihtiyacı olmayan bir aşk. Sen benimleyken ve mutluyken de öyle yazıyordu ve şimdi ziyan ve yalanı görüp perişan olan bir ben varken de öyle yazıyor… Neden? Bunu düşündüm. Değiştirmeli miyim bu ismi diye. Yok, aşkın adı bu. Aşk da kazanmak yok. Sadece göz yaşı var.Aşkı arayan kadındım. Arayacak bir şeyim yok. Belamı buldum, unutmaya çalışıyorum; bir yanımda unutma ki, tekrarlama diyor. O bunu diyen yan haklı, seni arayan yan hiçbir zaman haklı değildi Hayat devam ederken aşksızlık çok kötü bir şeymiş gibi geliyor ya… Bu cümle bana uymadı. Aşksızlık bana koymadı, ben aşık olduğum kişiyi özledim o acıyı çekerken. Allah’ım al bu acıyı benden diye dua eder insan, her an, her an… İşte bu aşk. Ben aşık bir kadın, aşkı yaşadım; evet. Şimdi uyuyamayan kadınım.
Geçtim beni düşünmüyor seremonilerini. Düşünmüyor, çoktan anladım. Tek’im sanmıştım, hah! Sanmıştım işte, bu kadar. Kayıtlı bir numara, üzerinde AŞK yazıyor. Aşksa bende artık, bulaşılmaması gereken cıs nesnesine dönüşmüşken; bilmem o kaçıncı kadını öpüyor.

(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)
(www.corbis.com adresinden alınmıştır.)

Yazdığım mesajları okuyorum, silmedim bir kısmını. (Çok kötü, ağır yazdıklarım da var. Kabul. Ama çok canımı yaktın, sebebi odur; onlar için ne kadar özür dilesem az.) Bir kısmını ise Çok güzel yazmışım. Okudukça içime koyuyor. ‘Oh olsun sana oku da bu kadar sevip bu kadar atılırsın o aşk dediğinin hayatından. Oku da bulaşma’ diyorum kendime. ‘Aklın da kalbin de başına gelsin. Bu acı değil. Aşktan kurtulmak o kadar iyi ki, çekerim acımı. Acım da benim acım.’Bu aşk değilmiş, aşkı bulacağım neden demiyorum? Bu aşktı. Ben biliyorum. Ömrümü verirdim. Risk yoktu. Dünyanın öbür ucu onunla yoktu. Gel dese giderdim, istediği yere. Güvenin adı, huzurun adı, burası işte demenin adıydı. Hissettim ötesi yok. Aşktı. Kendi hissettiğime ihanet edemem aşk değildi diyerek. Aşktı, evet ve canıma okudu. O yüzden orada hala AŞK diye kayıtlı. Aşk böyle bir şey diye kafama vurayım diye. Gördüm, aldım ağzımın payını desem; az.Her yerde aşk var diyen kadınım ben, pembe panter ve diğer aşk yazılarını ona yazan kadın ben…
Kim bilir ben şimdi harflerde derman ararken o hangi bedende kendini yeniliyor ve masallar anlatıp; hayaller kurdurtuyor, ona tüm samimiyetiyle… Ben harflerden derman dilenen kadın, kalbim ağrıyor. Göz yaşlarım ne zaman durulur, bilmem… Günde yirmi saat çalışmak isteyen ve böylece kalbimin acısından kaçmak isteyen, ben… Bunun adı aşk işte. Aşk buydu. Deli gibi canım acıyor, geriye kalan bu. Aşk kavramını çok, çok iyi anlatan derin bir acı en iyi hatıra şimdi…Sana hiçbirşey anlatamadığımı anladım. Bana diyorsun ama bazen kapatıyorsun kendini. Tamamiyle. Anlamamak için ördüğün duvarların ortasındasın. Ben o duvarlara destan yazsam da, senin okuyabildiğin bir dil olmadıktan sonra ne yazar?Gönül fikirden büyüktü hani?Ne sana ne aşka bulaşırım bundan sonra, bana aşk sendin zaten… Onu gördüm. Senin beni hayatından atma aşamasında tepindiğim için zamanını aldım, kusura bakma… Epey sıkıntı verici olmalı bittiğini anlamamak. Burada anlamayacaksın beni biliyorum, öldüğümüzde, o zaman orada bana ne yaptığını göreceksin. Sana kızmıyorum, bana yaptığın müthiş iyilikti; aşktan vazgeçirmek adına. Kolay değildi. Sonsuza dek elveda…(1- Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır, kimseye atfedilmemiştir. Yazar sorumluluk kabul etmemektedir, sadece edebiyat yapılmıştır. Kişiler de yazı da hayalidir. 2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)