İşimi çok seviyorum.Tek hoşnut olmadığım yanı her dilden, her cinsten insanla birebir uğraşmak zorunda kalıyorum.İnsanlarla iletişim kurmak bana büyük zevk verir gerçekte.Ama eğer havalimanı personeliyseniz ve günde altı, yedi tane uçağınız oluyorsa bu durum zevk almaktan tamamen çıkar ve çekilmez bir hal alır.Hele bir de checkin memuruysanız durum aşağıdaki gibi vahim..Rusları sevmiyorum..Ne dinlemesini biliyorlar ne de istemesini.Kendilerini anlaşılmaz kılmak için her türlü hileye başvuruyorlar.Sanki herkes onların dilini bilmek ve konuşmak zorunda.Eğer benim ülkemdeysen benim ülkemin kurallarına göre oynamak zorundasın.Bir çoğu ingilizce bildiği halde ısrarla kendi dilini konuşmayı sürdürüyor.Bu da beni çileden çıkarmaya yetiyor.Uyuz oluyorum.Bende Türkçe konuşarak onların yaptığı gibi kendimi anlaşılmaz kılıyorum.Yoktan anlamıyorlar.Zil zurna sarhoş oluyorlar sürekli.Ayık bir Rus görmek neredeyse imkansız. Almanları çözemedim..Çok zekice davranıyorlar her zaman.Dikkatliler, kibarlar , tertemiz kokuyorlar. Parayı çok seviyorlar.Hoş kim sevmez ki..Tonlarca valizleri, sinsice planları oluyor. Ve biz , Türkler..Vatanıma milletime aşık biri olarak kendi dilimden insanlara işimi riske atarak bol bol tölerans gösteriyorum.Ama biz herşeyi abartmayı o kadar çok seviyoruz ki , karşıdakinin ne duruma düşeceğini düşünmüyoruz bile çoğu zaman. Bekletmeyi, gecikmeyi, hakaret etmeyi havalimanının yolundan daha iyi biliyoruz. ”Hadi teyzeciğim diğer valizini görmezden geliyorum” dediğimde benden daha iyisi yok, arkadan üç tane daha kapıp ” bunlarıda gönder” denildiği zaman itiraz ettiğimde ” hani görmezden geliyordun” diye bas bas bağırmak en büyük hobimiz sanırım. Yurt dışı seferlerinde, şehirler arası otobüs yolculuğu yapar gibi sadece nüfus cüzdanı getirmekte yeni moda. İki metre halıyı, sarıp sarmalayıp buna da yer veremezmisiniz diye soranlara halınızın bileti var mı diye sormakta boynumun borcu. Sadece güzel bir yerde oturmak için hasta numarası yapanlar, tekerlekli sandalye isteyenler doktor raporu sorulduğunda sağlıklı bir insandan daha sağlıklı oluyor. Bebeği olduğunu iddia edip, önlerde oturma planları yapan çiftlerin, uzattığı pasaportta çocuğun neredeyse ergenlik çağına geldiğini söylediğimde yaşanan tantana. Siz beni check edin, hanım pasaportumu daha sonra getirecek size.. Arkadaşım uçmaktan vazgeçti onun bagaj hakkını bana verseniz. Evladım, yukarda sigara içemiyorum, uçak kapıyı kapatırken gelsem. Sen beni o kuyruğa sokma da (pasaport polisi oluyor o kuyruk) sizin geçtiğiniz kapıdan uçağa geçir.
yorumlar
Uysunlar kurallara tabii, kurallar insanların rahatı için yapılıyor..Bir sürü öküz var, uçağa binen..Milletin işi gücü götüreceği ağırlıkları gizlemek..Halbuki herkese zarar veriyor bu tutum, kendi de dahil..
İşte vahim tablo, ülkeler arası koruma ve mide bulandırıcı durumları engelleme konforsuzluğu birkaç şüpheli adına tüm insanların yaşaması zorunlu tantana, rahatsızlık, ızdırap…Dış uzayda koloniler kurar isek ancak bu zulum ortadan kalkar o da yavaş yavaş…
Koloniye bir bilet lütfen..Ama George Clooney e..
Ladies and Gentlemen We’re Floating in Space…
bu konuda en katı kurallara sahip ülke avustralya bildiğim kadarı ile…bırakın havaalanını, eyaletten eyalete bile meyve sokmanın yasak olduğunu söylediler..
muhtelif millet insanını kıyasladığınız kısmı çok sevdim,
Sevgili buklet…Senin seyahatın biraz lüks bir uçakla olmuş sanırım 🙂 Çünkü bazı firmalar yolcularının güvenliği konusunda o kadar hassas davranıyor ki dediğin gibi ayakkabını bile çıkarabiliyorsun.Uçaga kadar bir sürü güvenlikten geçtiğin halde böyle garip uygulamalarda hala var.. Uçak biletleri peynir ekmek gibi satılıyor , firmalar yolcuları uçuş öncesi konusunda biraz bilinçlendirse hiç fena olmayacak.