Semih oturmasını-kalkmasını,giyinmesini-konuşmasını bilmeyen,şehirdeki köhne düşünceli,ve bir o kadar da cahil,görgüsüz genç kızların beğenisiyle pupülarite kazanmış,hafifçe”en iyi ben bilirim,en yakışıklı benim” havalarında(!) genç bir çocuk…Genç kızların sebebiyet vermeleri dolayısı ile,tam bir aşk üçgeninin arasında kalmış bir delikanlı…Üçgenin her bir köşesinden sarkıp,”beni aldattın,beni aldattın”naraları atan kızları farketmesiyle ve o kızlarında birbirlerini farketmiş ve Semih’in üçgenle oynadığını anlayıp kendilerininde o üçgenin bir köşesi olduklarına kanaat getirmesiyle beraber başlamış herşey…Sonunda kendini bilmez genç çocuk,”bir elim yağda,bir elim balda…Hangisini seçsem acaba”tavırlarıyla ortanca sevgilisi olan Zinnur’a “sen benimle ikinci gün öpüştün ama üçüncü sevgilim elimi eline değdirmedi bile çünküüü oooo namusluuuu,çünkü o vefakar-cefakar,çünkü ooo ev kızı”diyerekten iki numaralı ilişkisine noktayı koyar.Semih bu…Tabi ki kendisiyle ikinci gün öpüşen kızı tercih etmemelidir.Hatta üç numaralı sevgilisini Zinnur’a tercih etmiş olsa bile gidip bir bakirelik testi yaptırmalıdır(!)(!)Kendisinin de ikinci gün Zinnur’la öpüştüğü bir gurur meselesidir,erkek ya öper de herşeyi de yapar.Velhasıl “ben istediğimle öpüştüm deneyimliyim sevgilim de el değmemiş taze”düşünceleri arasında gidip gelirken,bir numaralıyı hatırlar nihayet ve artık üçgenin ortasında olmamakla beraber şimdi bir doğrunun üzerindedir,bir ucu bir numaraya,diğer ucu ise,üç numaraya(namuslu kıza)dayanan bir doğru…Nitekim bir numara gururlu,biraz da akıllı(üç numaralıya göre) davranarak ilişkiyi finish çizgisine taşıdıktan sonra kendi hayatına devam eder.Semih ve Merve(üç numaralı) ikili bir ilişki içerisindedirler.Ve ilerde evlenip,güzel çocuklar yapmak vaadleriyle avuturlar birbirlerini.Merve için hayat daha bir güzeldir artık…Erkeğin namusu hakkında Zinnur’a yaptığı “elimi eline bile değdirmedi,sense ikinci gün öpüştün” karşılaştırmasını koltukları kabararak,şahsına münhasır bir gururla ve sadakatla taşıdığını söylemeden geçersek büyük ziyan olur.Artık o tescilli bir namusludur ve artık sevdiği kişiye peşpeşe rahatlıkla çocuk doğurabilir,herşeye boyun eğen ve namuslu anne edalarıyla…Ve bir günnnn…Esas kız esas oğlanın çalıştığı işyerine gelir ziyaret adı altında.Aslında bu ziyaret bir kontroldür,bir numaralı eski sevgilinin de hala aynı işyerinde çalışıyor olmasının asıl sebebi teşkil etmesi nedeniyle.Ve tesadüftür ki o gün bir numaranın kardeşi ablasını görmeye gelmiştir.Merve isimli genç kız ne cürettir bilinmez bir şekilde,şahsımın yanında otururken,karşıdan bir numaralının kardeşi görünür ve genç kız şöyle bir söz sarfeder;-Aaa, bu da kumamın kardeşi mi??!!!!!!!
yorumlar
Benim beynim dolandı, hangisi bir numaraydı, hangisi iki :)Bunların hepsi hayal ürünü değil miiiiii, değil miiiiiii? Yok gerçek falansa, yuhhhhhhhh diyorum.
semih adamım, tuttum seni.
Üçü birleşip niye Semih’i döğmüyorlar? Hatta Semih’in S’sini kılıçla adama çizseler. (İçimdeki şiddet de acayipmiş, bu yazıyla ortaya çıktı)Hep mutlu son, pehhh..
evet bunlar gercek arkadaslarr maalesefki o kizin söyledigi aaa bu da kumamin kardesi mi lafi bile gercek ben de duyunca icimden yuh dedim yanimda oldu bunlar ya valla yasadigim dünyadan utandimm o an
bir baba işten eve dönerken çocuk evin yakınlarında veya bahçesinde mahalle arkadaşlarıyla oynuyordur. (çocuk 6-7 yaşlarında) çocuk erkekse ve oynadığı arkadaş grubunda kızlar çoğunluktaysa babanın koltukları kabarır; -aferim oğlum birazdan annen yemeği hazır etmiş olur (bıyık altından sırıtarak) arkadaşlarına gülegüle de ve gel de yemek yiyelim, der. aynı durumda çocuk kız ise ve grubun içinde erkekler çoğunluktaysa baba kolundan tuttuğu gibi sürükleye sürükleye kızı eve götürür; -bu yaşta erkeklerle oynuyosun ilerde *rospu mu olcan len başıma, kıvamında… her baba iyi babadır ve her iyi babanın kızı da bakiredir. erkek ne kadar kız götürürse(!) o kadar aferindir ona. kız ise erkeklerden ne kadar uzak durursa.. erkeğin elinin kiridir, kızın namus lekesi. bu durum, bize öğretilen ve bastıra bastıra kabule zorlanandır. ilk bakışta herşey erkek için çok kolay ve kadın için de bir o kadar zor gibi görünse de aslında biraz düşününce bir anlamda erkeğe öğretilen skor(!) tabelasını olabildiğince yüksek tutmaktır fakat öyle bir durumdur ki o skor kendi başına yapabileceği bir şey değildir ve skor için olmazsa olmaz şeklinde ihtiyaç duyulan diğer tarafa da bu konuda tam zıt bir taktik verilmesinden dolayı ortalık içinden çıkılmaz bir hal alır. yine benzer bir bakıma tazı olan erkeğe; işte onlar! kovala, tut tutabildiğin kadar helali hoş olsun diyerek tavşanlar gösterilir. tavşanlara da; tazılar seni tutmasın tutarsa fena olur denir. yukarıda da tekrarladığım gibi malesef her baba iyi babadır ve her iyi babanın kızı da bakiredir ve bu yalanı destur edinerek koskoca hastalıklı bir toplum meydana getirilir. -en son babalar duyar- diye bir atasözümüz bile var. böyle, bu isim altında tv dizisi bile çekiliyor ve trajik olarak da made in turkey söylemi kullanılıyor. düşünsenize demek ki bir çok erkek, en son duyan olmak için baba oluyor gibi bir anlam çıkartmak da gayet mümkün.
Gazetelerin pazar eklerindeki bulmacalar gibi karışık geldi bana. Hani şu kareler vardır ya işaretleyip sorulan soruların cevaplarını buluyorsun. Üstelik yazar bir de gerçek olduğunu iddia etmiş. Sanırım eserin etkisini arttırmak için olsa gerek.
gercek… gözümün önünde gördügüm bir olay…