The Evil Dead

”The Evil Dead”, Türkçe adıyla ”Şeytanın Ölüsü” 1981 yılında Sam Raimi tarafından filme çekildi. Raimi’nin yakın arkadaşı Bruce Campbell’ın başrolünde oynadığı film, korku sinemasında kendisine unutulmayacak bir yer edinmekle kalmayacak ondan sonra gelecek bir çok yönetmeni hem üretim hem fikirsel anlamda etkileyecek bir yapı oluşturacaktı. Aynı zamanda yarattığı etki filmin devamının çekilmesiyle seriye dönüşmesini de sağlayacaktı. Ama önce korku sinemasının yapı taşlarından biri olan ”The Evil Dead” serisinin oluşumuna bakmamız yerinde olur. 20’li yaşlarında olan Raimi’nin çektiği filmin hikayesinin temeli ”Necronomicon” adlı bir kurmaca bir efsanaye dayanıyor. Amerikan korku edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Howard Phillips Lovecraft’ın yarattığı kurmaca kitap Necronomicon’un (Ölüler Kitabı) bulunmasıyla ortaya çıkan kötü ruhların yarattığı dehşeti anlatan hikaye, türün yeni oluşmaya başlayan klişelerini kullanarak bir kaç sıradan gencin ormanlık, ıssız bir kulübe evinde yaşadığı korku dolu gecenin yanı sıra çekim teknikleri ve aşırı kanlı sahneleriyle de unutulmayacak bir filme dönüşüyordu. Filmin konusunu kısaca hatırlatmak gerekirse, beş genç arkadaş (Ashley, Cheryl, Scott, Linda ve Shelly) haftasonunu geçirmek için ormandaki bir kulübeye gelirler. Çok geçmeden evde daha önceden bırakılmış bir ses kaydına ve Ölüler Kitabına (Necronomicon) ulaşırlar. Profesörün bıraktığı ses kaydını çalıştırdıklarında, bölgedeki ölüleri uyandırdıklarının farkında olmayan gençler, kısa süre sonra bilinmeyen güçlerin etkisi altına girecek ve teker teker kötü ruhların esiri olacaklardır. Bir kişi hariç…

Filmin ana oyuncu kadrosunu Bruce Campbell, Ellen Sandweiss, Betsy Baker, Hal Delrich, Theresa Tilly gibi isimler oluşturuyor. Yönetmen (Sam Raimi) ve kardeşlerinin de (Ivan ve Ted Raimi) içinde bulunduğu diğer isimler ise ‘Fake Shemp’ denilen, filmin bir kısmında eli, ayağı görünen ya da makyajlı, tanınmayacak bir halde sahnelerde yer alan dublörlerden oluşuyor. Kadroda bir çok ‘Fake Shemp’in bulunma nedeniyse filmin başlangıç sahnelerinin çekimlerinden sonra Bruce Campbell hariç diğer oyuncuların prodüksiyondan ayrılması ve neredeyse ikinci yarısının tamamının bu şekilde çekilmesidir. Zaten serinin devamındaki hikayeler de Bruce Campbell’in oynadığı Ash karakteri üzerine şekilleniyor ve kendi efsanesini yaratıyor.

İlk film, serinin en ciddi ve korkunun mizahi öğelerle beslendiği halkası. Film, bol kanlı, mide bulandırıcı olduğu kadar komikte olmayı başaran sahnelerle dolu. Ama korku ve komediyi iyi bir şekilde birleştirdiği için sahneler hem eğlenceli hem de gerilimli olma gibi zor bir olayı başarıyor. Filmden zevk almak için kesinlikle sansürsüz versiyonunun izlenmesi gerekir aksi takdirde sıkıcı bir deneyime dönüşebilir. Filmin kesilen sahnelerini buradan görebilirsiniz. ”Evil Dead 2: Dead by Dawn” (1987), ilk filmin hem devamı hem de yeniden çekimi niteliğinde görülen bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Bu sefer, Ash ve kız arkadaşı Linda aynı yere giderek yine kötü ruhları uyandırıyorlar. Onlara profesörün kızı, yardımcısı, bir tamirci ve onun kız arkadaşı da katılıyor. İkinci film, ilkine nazaran daha fazla komedi daha az gerilim içeren yapıda seyrediyor. Ama bu filmde en az ilki kadar kanlı ve şiddet dolu. Bruce Campbell’in yine başrolde olduğu filmde diğer oyuncular Sarah Berry, Danny Hicks, Kassie Wesley, Ted Raimi, Denise Bixler, Richard Domeier, John Peaks ve Lou Hancock gibi isimlerden oluşuyor.

Evil Dead 2, Ash’in kendini istemeden 13. yüzyılda bulmasıyla bitiyor ve 6 yıl sonra çekilecek olan ”Army of Darkness” (Karanlığın Ordusu), bu dönemde geçecek bir hikayeye dönüşüyordu. Serinin son filmi olan Karanlığın Ordusu, Sam Raimi’nin başından beri dizginleyemediği mizah duygusunu en çok içinde barındıran hatta bir nevi korku parodisi olarakta görebileceğimiz bir yapım olarak karşımıza çıkıyordu. Kendisini arabası, pompalı tüfeği ve elektrikli testeresiyle 13. yüzyıl İngiltere’sinde bulan Ash, önce bir ajan sanılarak Kral Arthur’un emri altındaki ordu tarafından esir alınır. Kralın çok güvendiği bilge adam, Ash’in bir kurtarıcı olduğuna inanır ve halka inandırır. Ash’in istediği ise yaşadığı zamana geri dönebilmektir. Bilge Adam, bunun sadece Necronomicon adlı kitabın bulunup, sihirli sözlerin söylenmesiyle olacağını söyler. Ash, zamanına geri dönebilmek için Ölüler kitabının yanı sıra Ölüler ordusuyla da başetmek zorunda kalacaktır. Kahramınımızın bu son macerası her zamankinden daha zorlu, daha fantastik ve daha eğlenceli bir seyirlik olacaktır. ”Karanlığın Ordusu” filminin iki farklı sonu olduğunu da belirtmek isterim.

1981 yılında çekilen ”The Evil Dead” filmiyle başlayan seri 1993 yılında ”Army of Darkness”la sona ererken arkasında hatrı sayılır bir hayran kitlesi bırakmakla kalmıyor, hem yönetmen Sam Raimi, hem oyuncu Bruce Campbell’i korku sinemasının yıldızları yapıyordu. Tüm filmlerin müziklerini yapan isim ise Joseph LoDuca’ydı. Yıllar içinde ”Evil Dead”, oyun , çizgi-roman ve müzikal olarak çeşitli şekillerde etkileşimlerini sürdürmeye devam etti. Ama temeline baktığımızda düşük bütçeli bir proje olarak ortaya çıkan Evil Dead günümüzde hayal gücü, yaratıcılık ve şartların zorlanmasıyla yapanların bile hayal edemeyeceği bir noktaya gelmiş bulunuyor. O zamandan, günümüze ‘kült’ mertebesine ulaşması serinin bugünlere nasıl geldiğinin bir göstergesi olsa da günümüzde kült kabul edilen bir çok eski film gibi, bu filmi anlamak için de çekildiği dönemin yani 80’lerin sinemasını iyi anlamak gerekiyor. Günümüze fazlasıyla yabancı gözüken bu tarz filmler, o dönemin gözde filmleri olmakla beraber günümüzde bu kadar değer verilmelerini imkansızlıklar içinde yaratılan eserlerin samimiyeti ve gözle görülen emeklerine bağlayabiliriz. Etkileyici olduğu kadar ruhsuz da olabilen bilgisayar yapımı özel efektlerin mümkün olmadığı zamanlarda akla hayale gelmeyecek malzemelerin kullanıldığı efekt ve tasarımlardaki emekle birlikte film çekenlerin seyirciye ve eserlerine verdikleri değerler gözle görülür bir hale geliyordu. Günümüzde, eski dönemlerde çekilmiş filmlerin hala sevilmesinin (kült kabul edilmesinin) en büyük nedenleri de kuşkusuz yapay olmayan samimi duruşlarıdır. Teknik olarak, çoğu yetersiz hatta komik gelebilecek bu filmlerin 80’ler korku sinemasındaki en önemli temsilcilerinden biri olan ”The Evil Dead” serisine de bu gözle baktığımızda günümüzdeki değeri daha iyi anlaşılabilir. Özellikle Sam Raimi’yi ”Spider-Man” (Örümcek Adam) serisiyle tanıyanlardan biriyseniz, esas Raimi’yi görmek için bu filmleri izlemenizi tavsiye ederim.

Sam Raimi - Bruce Campbell
Sam Raimi – Bruce Campbell