Kitap okumanın zararları isimli yazıyı okudum. ama kitapların zararlı olduğunu söyleyenleri tarihsel açıdan incelersek; biraz faydası olur kanaatindeyim.Bildiğiniz gibi İskenderiye Kütüphanesi (eğer yakılmasa idi) şimdi bildiklerimizin çok daha fazlasını biliyor olacaktık. Bilenler bileceklerdir; Sokrates’in neden “Baldıran” zehiri içirilmek sureti ile ölüm cezasına çarptırıldığını. O, gençlere bilgi peşinde koşmaları gerektiğinden bahsetmişti.
Sokrates
Ya da başka bir açıdan bakalım; bildiğimiz en son kitap kıyımını kim yapmıştır diye sorsam, cevabın Hitler olduğunu “kitap okumayan” arkadaşlar bilecekler mi?Herneyse efendim; bu vesile ile başımdan geçen bir olayı aktarayım sizlere.Yıllar önce; henüz yeniyetme hayatımın ilk demlerinde iken, kitap pazarlamacılığı gibi “ülke şartlarına göre ağır” sayılabilecek bir iş kolunda çalışıyordum.Bir kamu kurumuna gittim, kitaplarla daha haşır-neşir olduklarını umduğum “yüksek mühendislerin” odasını seçmek gafletinde bulundum.Aldığım cevabı aynen aktarıyorum:” Sağol evlat, bizim kitap okumak gibi KÖTÜ bir alışkanlığımız yok.” Bunu söyleyen kişi, yaklaşık olarak en az 18 yıl kitap okumak durumunda olan bir “yüksek mühendis” idi.Şimdi gelelim sadede; ben ilkokul üçüncü
Bir Türk
sınıftan beri kitap okurum düzenli olarak. Okumayı da çok sevdiğimi, bana bu alışkanlığı kazandıran öğretmenimi her zaman sevgi ile andığımı da belirtmek isterim.Şimdilerde ise gençlere kitap okumanın faydalarından sözediyorum, ara ara. Onlara kitapların insanın ufkunu ve kelime haznelerini genişlettiğini, olaylara farklı bakış açıları ile bakabilme yeteneği kazandırdığını söylüyorum.Matrix filminden bir söz ile bağlayayım efendim. Orada Morpheus, Neo ‘ya; “Ben sana sadece kapıyı gösterebilirim, oradan geçecek olan sensin.” der. Bana göre de kitap, bize sadece kapı açar ilerleyip ilerlememek bize bağlıdır.
yorumlar
yok yahu bakmayın öyle yazdığıma; hayatta en çok keyif aldığım iki şeyden biridir, kitap okumak.
diğeri ne peki kahramançayırlı , merak ettim şimdi.hala kitaplara ve de yazarlara düşmen olan,kitap okumayı kötü alışkanlık diye düşünen bir toplumuz malesef. ne olacak bu memleketin hali diye başlamadan susmalıyım
Maalesef ki okumuyoruz, onun için bize ne denirse inanıyoruz.
inanmak gibi kötü bir alışkanlığa sahipse eğer beyinler, gökyüzünden çaresizliklerini yüzlerine vurmak gerek Aggalı!
Kastım inanmanın kötü olduğu değil, ben orada bize her söylenene (doğru ya da yanlış olup olmadığını araştırıp öğrenmeden) körü körüne inanmaktı.Bilinçli olmaktı asıl kastım.
kitap okumayı insanlara has en güzel şeylerden biri olarak görüyorum çok ta okurum ama kızım kitap okumayı sevmiyor. zor bela okutuyorum bir zevkini alsa okuyacak ama
ataların bir sözü var, ben çok korkarım bana denilmesinden. “Kİtapsız” demelerini hiiiç istemem 🙂
böyle bir kötü alışkanlığım olmasından hep onur duyarım