bildirgec.org

Korkular

HBOZTOPRAK | 11 August 2010 16:56

Biri yürekte, diğeri beyindesaplanmış iki göz bebeğiVe tene sinmiş arzuları koparırcasınaasi ömürden akan kızıl bir zaman……………..Unutulmuş vakitlerden doğan pişmanlıklarÇiğ olup yağınca gençliğin saçlarınaEsiridir artık suskunluğunevvelinde azat olan tüm sözler,Ve bir de; cevabı olmazlara mühürlenmiş sorularÇığ olup yığılınca geleceğin yollarınaAyaz korkularla kaplanır mavi gözyüzüVe taş kesilir o anda, akıl ve yürekte ne varsa…

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

korkular!

mishkin | 19 May 2005 12:46

sevgili günlük (sıktın ama bee!)Özgüven ruhunun sonsuz ehemmiyet taşıdığı bir devirde yaşadığımızı; ben, her ayın ondokuzunda bir kez daha telakki ederim.Zira her ayın ondokuzunda aldığım en alt kademeden memur maaşı, bana manavdaki sebzeleri özgürce mıncıklama olanağı verirken, damarlarımda akan kanın her zerresindebu özgüven ruhunu yeniler…tezeler.(ayın ondokuzunda ne maaşı be? atma)Aslında sebzeleri mıncıklamanın hazzı biraz da manav Haydar’a ayar olmamdan kaynaklanmaktadır.Domates,soğan,biber ve yumurtadan müteşekkül menemen dörtlüsünün kilo ile alınan kalemlerini, tane tane, az sayıda almamdan olacak, o da bana en derin haliyle ayar olmakta,bu ayariyet, benim ona olan ayar derecemi her geçen artırmaktadır.(iyi de abi sen de git ayar olmadığın bir yerden al)-bu olric özentisi gerzeği öldürmeliyim-İşin güzel tarafı, manav Haydar ile aramızdaki bu marazi ilişkinin, Haydar’ın ölmesi durumunda bile devam edeceğine dair içimdeki sarsılmaz güven duygusu, ve bu nedenle geleceğe umutla bakmam.Zira manav Haydar’ın 19 yaşındaki oğlu, babasından tevarüs eden “ayar”lık meziyetini daha da ileriye taşıyacağa benzer.Esnaf diye addedilen sosyal grubun bana göre en karekteristik özelliği olan “ailenin benzeşmesi” ilkesi, bizim manav Osman ve mahdumlarında da en belirgin haliyle gözlenmektedir.Bu benzeşme hali, aile fertlerinin farklı mekanlar ve durumlar içerisinde gözlenmesi ile bizzat test edilmiş ve kayıtlara geçirilmiştir:Bizim mahallenin otobüsünde uyuma numarasını beceremediğim için koca otobüste imalı imalı “böyle kaskatı uyuma evladım…bir yerin tutulur sonra” diyen şişman kadının manav Osman’ın karısı olduğunu anlamam uzun sürmeyecekti.Oldum olası büyüklerine saygıda hanesine epey bir kusur kaydetmiş biri olarak, otobüste uyuma numarası yapmamın doğruluğunu tartışmıyorum bile.(hehe ‘yorum’da eleştirirler diye miydi bu).Sonuç olarak benim için maaş günü demek manav Osman ve ailesi ile yaşadığım husumetlerde rüzgarın benden yana esmesi anlamına gelir ki bu ayda ortalama en fazla beş iş günü sürmektedir.Maaşımın, muhtelif yerlerden suyunu çektiği o kahrolası altıncı gün; oradaysa Osman efendi, yoksa bana paparayı bassın diye yerine vekaleten bıraktığı oğlu ya da damadı, suratıma tükürük şiddetinde yansıyan tebessümleriyle “abi domates iki tane mi olacaktı” diyerek altıncı günün keyfini sürerler.Hayır ilk beş gün de dahil olmak üzere ben domatesi en fazla iki tane almışımdır hep zaten.Ama cebinizde sessiz sedasız duran para ile çevreniz arasında kurduğunuz gayr-ı sahih bir ilişki vardır ki bu da işte “özgüven” kavramı olarak gündelik hayatımızda zuhur eder.İşte bu zuhur bende bir ayın sadece beş gününde gerçekleşmektedir.İlerde “her türlü koşulda ideal yaşam standartlarını tutturmanın altın anahtarı” adlı kitabıma koymayı düşündüğüm bir takım sırları da peyderpey burada ifşa etmiş bulunuyorum.Asosyal/antisosyal vasıfları ihtiva eden biri olarak derim ki çevremizle kurduğumuz her türlü marazi ilişki bizi yarınlara güvenle taşıyacaktır.(ne alakası var yaa)Sevgili günlük( böyle deme Allahaşkına yaa…bak Allah’ın adını andım)Dün gece işte, kendimi bugün manav Osmangillerle yapacağım maça hazırlamak için, erkenden yatağımdaki yerimi almış, tam uykunun beni benden alan mecrasına bırakıyordum ki telefon çaldı…evet…resmen çaldı…benim telefonum ki ayda en fazla bir sefer: işe geç kaldığım zamanlar çalar ve müdürümün “kahrolası herif gene nerde kaldın” diyen sesiyle birlikte kapanır ve aylık istirahatgahında huzurla içine kapanır.Lakin bu sefer akşam çalmıştı…çok korktum…bekledim bir süre “çalar çalar gider” düşüncesiyle…gitmiyordu…telefonu kaldırdım….aloo -sondaki ‘o’ çok titremişti-telefondaki ses: iyi geceler dostumtelefondaki mişkin:(ne dostu)iyi geceler…buyruntelefondaki ses: hahahah demek tanımadın!Mişkin: hahahaha tanımadım…tuhaf değil mi.telefondaki manyak: ben memduh!ahahhaMişkin: hahahah hangi memduh…Memduh Ün?telefondaki memduh: hayır..hahahahMişkin: Memduh Şefket Esendal?hahah-niye güldüğümü anlamadan tabi-telefondaki manyak memduh: hahah hayır…o yıllar önce ölmedi mi yaa?Mişkin: aa evet..öldü..ahaha….kimsin peki yaa…başka bildiğim Memduh yokMemduh: tanımadın yaa…ben liseden sıra arkadaşın Memduh…üç yıl aynı sırada oturmuştuk.Mişkin: doğrudur(doğrudur ne bee)haaaaa hani şu kısa boylu mavi gözlü çocuksun sennn!Memduh: heh..oyum işte…Mişkin: senin adın Memduh muydu yaa?Memduh: evetMişkin: peki memduh beni gecenin bu vaktinde neden aradın? -gecenin bir vakti dediğim saat 21,35 tir ki ben tavukgiller familyasından biri olarak genelde bu civarda uyurum-Memduh: ben..ben…ben karımdan boşandım bugün mişkin…ühühühühüMişkin: evet…insanlar doğar,büyür,boşanır ve ölürler Memduh…bu beni aramanı gerektirmez ki…her gün sokaklarda binlerce insan doğup,büyüyüp,boşanıp ölüyorlar sevgili memduh…hepsi beni ararsa benim halim ne olur hiç düşündün mü?hıı?..düşünmedin mi?..git düşün öyleyse..iyi geceler.İşte böylee sevgili günlük!anlayacağın dün geceyi “boşantık” Memduh’un telefon numaramı nasıl bulduğu düşünceleri ve manav Osman ile yapacağım maçın staretejik hazırlığı ile geçirdim.Hayırlısı olur inşallah…

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.