Korku filmleri… Tonla türü var korku filmlerinin, bilirsiniz. En ucuz fikirlerden biri -ki bu fikir, geçtigimiz yillarda çok revaçtaydi- bir katil olur, ancak her nedense sürekli yüzünü gizler, filmin sonunda açar yüzünü. Tabi filmin sonuna kadar tahmin yürütürüz biz de, güzellik yarismalarindaki birinciyi önceden tahmin etme misali. Ancak bu tip filmlerde, genelde hiç tahmin edemeyecegimiz birileri çikar karsimiza, biz de her seferinde “Aaaaa!” tepkisini vermekten alamayiz kendimizi. Günümüz Teen’lerinin Scream filmi ile tanistigi bu tarz filmlere, son zamanlarda ara verildi. Sanirim artik is yapmiyor.Türlerden bir digeri, yaratikli, canavarli (!) filmlerdir. Belki de insanlari korkutmanin en basit yoluydu bir zamanlar. Hayatlarinda görmedikleri ve göremeyecekleri bir ucubeyi filmde insanlara saldirirken görmek, korkutucu olabiliyor. Tonla film var bu tarz. Ancak son yillarda, bu tarz filmlere rastlamak pek mümkün olmuyor. Makalemin konusu, içerisinde yaratikimsi varliklarin geçtigi filmler. Screenshot’larin içerigi de, filmdeki yaratiklardan olusuyor. Ancak bazi filmlerin konusu, temelde bu yolla korkutmak olmasa da, içerisinde bu ögeyi içerdigi için eklemis olabilirim listeye. Sonra kavga çikmasin. Kendimce filmin konusundan da özetle bahsederim, eger konusunu net hatirliyorsam. Korku filmlerini de tartisalim bu vesileyle.Bram Stoker’s Dracula:
Bram Stoker’in Drakula’sinda, yönetmen Francis Ford Coppola, orjinal Drakula efsanesine geri dönüyor ve buradaki gotik modernizm’den muhtesem bir saheser yaratiyor. Filmde bastan çikarici Transilvanya prensini (Gary Oldman), uzun zaman önce kaybettigi güzel Mina (Winona Ryder) olarak yeniden hayata gelen aski Elisabeta’yi bulmak için Dogu Avrupa’dan 19. yy. Londra’sina yapacagi zorlu seyahatte izleyeceksiniz. (Filmin VCD kutusunda yazan konusundan bir bölümü aktardim).Evil Dead (Kötü Ruh)
5 kisi, tatil yapmak için bir dag evine gider. Ancak gittikleri bu evde, onlari bir sürpriz beklemektedir. Evde, eskiden kalan insanlar, bir ses kaydi birakmislardir ve bu kayitta, bir kisi, ormanin uyuyan büyüsünün nasil uyandirilacagini anlatmaktadir. Evde bulduklari bir kitaptaki sözler, tersten okununca, ormanin büyüsü, insanlara bulasmaktadir. Evde eskiden kalanlar, kitapta yazanlari tersten okumuslar ve bunlari kaydetmislerdir. Eve yeni gelen 5 gencimizden biri ise, bu bant kaydini dinler ve dinledigi zaman, artik hiçbir sey eskisi gibi olmayacaktir. Evde yasayanlardan salak olani, disaridan bir ses duyar ve gecenin o vaktinde, ormanda kimsecikler yokken disariya çikar ve o sesin nereden geldigini aramaya koyulur. Ve sonunda ormandaki agaçlar, bu kisiye tecavüz ederler. Böylece büyü, ilk kisiye bulasmistir. Böyle böyle sirayla evdeki herkese büyü bulasir. Igrençligin en yüksek seviyede oldugu, izlerken midenizin bulanmasi çok kolay olan bu film, zamaninda pek çok ülkede yasaklanmis, kimi ülkelerde pek çok sahnesi kirpilarak görücüye çikmistir. Filmin bazi karelerinin kesik olmasina ragmen bu kadar mide bulandiriciysa, kesilen karelerde neler var, merak etmeden kendimi alamiyorum. Filmin iki devam filmi çekildi. Ikinci filmi hala seyredemedim, ancak üçüncüsünde ilk iki filmde basina gelenlerden dolayi delirmis karakterimiz ASH’in ilk iki filmle dalga geçtigini görüyoruz. Bildigim kadariyla filmin yönetmeninin (Sam Raimi) en son filmi, The Gift.“It” (“O”)
Filmin kitabini da okudugum için, kitaptan da faydalanacagim konusunu yazarken. Bazi seyler havada kaliyor çünkü filmde. Bir kasabada, 28 yilda bir, bir dizi olay yasanmaktadir ve o yillarda, çocuklar bir bir ortadan kaybolmaktadir. Yüzyillardir süregelen bu olayin gerçeklestigi yillardan birini izliyoruz filmde. Yine kasabadaki çocuklar bir bir yok olmaktadir. Genelde palyaço seklinde, zaman zaman da insanlarin korktugu sekillerde görünen bir varlik, çocuklari öldürmektedir. Hayatta kalmayi basarabilen 6 çocugun yollari bir sekilde kesisir ve bunlar arkadas olurlar ve yaratiga karsi savas açarlar. Bir sürü olay olur ve savasi kazanirlar. Ya da öyle zannetmektedirler. Birbirlerine söz verirler, eger bir daha bu yaratik ortaya çikarsa, kim nerede olursa olsun, tekrar yaratigi öldürmek için geri geleceklerdir. 28 yil geçer, yaratik yine ortaya çikar. Kasabada, bu 6 kisiden kalan sadece 1 kisi vardir ve bu kisi, digerlerine ulasarak kasabaya çagirir. Sonra bu kisiler kasabaya gider ve yaratiga karsi savaslarini yinelerler. Biz de bunu izleriz.
Yillar önce Star’da oynamisti bu film. Çok korkmustum, hatirlarim. Simdi izledigimde o kadar da korkmuyorum. Güzel film ama. Mümkünse DivX’ini edinin, piyasadaki VCD’lerde filmden bazi kareler eksik sanirim.Pet Cemetary (Hayvan Mezarligi)
Stephen King’in romanlarindan filme uyarlananlar (uyarlanmamis olani var mi?) arasinda en begendigim film bu oldu. Izlerken sizi çok fazla geren bir film. Bu film, aslinda yaratiklarla korkutmak için yapilmis filmlerden degil. Ama ne bileyim, eklemek istedim buraya. Filmimizin konusu ise söyle. Bir mezarlik düsünün ki, oraya gömdügünüz her sey canlaniyor. Ancak canlandiklarinda, eskisi gibi olmuyor. Genelde oraya hayvanlar gömülüyormus.. Iste filmde, bu mezarliga gömülenler ve sonrasi ile ilgili birkaç olay var. Filmin konusundan çok ayrintili bahsetmek istemiyorum, lütfen bu filmi izleyin. Filmde bir kedi, mezarliga gömülüyor, sonra kedi canlandiginda üç buçuk atiyorsunuz. Alt tarafi bir kedi diyorsunuz, ama korkuyorsunuz. Peki o mezarliga bir insan gömülürse??.. Seviyorum ben bu filmi.Rose Red (Rose Red Konagi)
Filmleri alfabetik olarak dizmeme ragmen arka arkaya Stephen King’in romanindan uyarlanan filmler geldi tesadüfen. Neyse, konusunu yazayim filmin. Perili oldugu öne sürülen bir konagi incelemeye giden bir grup arastirmacinin hikayesi. Film 4 saat olmasina ragmen (TV için çekilen bir dizi olsa gerek), izleyenleri hiç sikmiyor. Mesela piyasada bulabileceginiz, 6 saatlik Mahser filmini (ki o da bir TV dizisi), izlerken çok sikiliyorsunuz. Çünkü çok çok basarisiz bir film. Ancak kitabini okuyanlardan kime sorsam, mükemmel oldugunu söylüyorlar. Bunun hatrina filmi alayim dedim, ama 6 saatimin bosa geçtigine üzülüyorum simdi. Rose Red filminde ise, sindire sindire anlatiliyor her sey. Pek çok olay oluyor. Fena bir film degil. 4 saatiniz varsa izleyin.Shining (Cinnet) (1997 yilinda çekilen)
Öncelikle bu filmi, Türkiye’de Cinnet adiyla, kitabini da Medyum adiyla piyasa sürenlere ne desem bilemiyorum. Neden Shining diye birakmadilar veya tam karsiligiyla çevirmediler, bunu anlamak çok zor. Diger yandan, bu filmi de yaratikla korkutma amacini gütmeyenler sinifina sokmam gerekecek. 1997 yilinda, TV için çekilen versiyonundan resim yerlestirdim. Ancak, bir de 1980 yilinda, Stanley Kubrick tarafindan çekilen versiyonu var ki, o bambaska bir film. Ikisinin de farkli tatlari var. 1980 yilinda çekilen film, biraz daha zorlasaydi, filmin kitabindan bagimsiz bir film olacakti. Ancak yine de, Kubrick, kitabi kendince yeniden yorumlamis filme aktarmis. Bence çok basarili olmus. 1980 yilinda çekilen filmi ilk izledigimde, resimdeki teyzenin çiktigi sahnede (resimdekinden daha farkli ve bu teyzenin çiktigi sahne ’80 yilindaki filmde çok çok etkileyici olmus) korktum çok, filmi durdurup odadan disari çiktim ve bir iki dakika evdekilerle muhabbet ettim. Sonra yeniden filme devam ettim. Çok etkilendiydim o sahneden. ’80 yapimi olan filmde, Jack Nicholson, mükemmel oyunculuguyla, yönetmen Kubrick ise Kubrick’ligi ile göz dolduruyor. ’97 yilinda çekilen filmde ise, kitapla birebir gidilmis ve ortaya 3 saatlik, çok iyi bir film çikmis bence. Iki filmi birbirinden ayirmam lazim, çünkü konulari gerçekten farkli. Aradaki farklar ve iki filmle ilgili yorumlari okumak için, eksi sözlügün ilgili bölümüne bakmanizi öneririm.Night of the Living Dead (Yasayan Ölüler) (1990)
Birdenbire, sebepsiz yere hortlayan ölülerin saçtigi dehset. 1968 yilinda çevrilen filmi temel alarak yeniden çekilen bir film.Return of the Living Dead (Yasayan Ölülerin Dönüsü)
1968 yilinda çekilen Night of the Living Dead filminin büyük ses getirmesi üzerine çekilen devam filmi. Biraz komik bir film, biraz da ürkütücü. Film, “bu filmde anlatilanlarin tümü gerçektir” sözüyle basliyor. Filmin konusu ise, ABD ordusunun, ölüleri canlandirabilecek bir kimyasal silah üretmesi ve bu sayede ölülerden bir ordu kurma düsüncesi üzerine kurulu. Kimyasallarin tasindigi variller, bir morgda saklaniyor. Bir aksilik oluyor ve varillerden birindeki gaz, havaya karisiyor, ve ne tesadüf yagmur yagiyor, tam mezarligin üzerine. Bu sebeple beyinden baska yemegi kabul etmeyen seçici ölülerimiz canlaniyor ve önüne geleni yemege basliyorlar. Filmde sürekli kiçi açilan bir ablamiz var, o sahneler çok güldürür beni. Buram buram 80 kokan film.—————————–Iste böyle arkadaslar. Aslinda eklemek istedigim birkaç film daha var, ama yoruldum artik. Korku filmlerinden hoslanan kaç kisi var bu sitede, bilmiyorum. Çocuklugumdan beri, bikmadan usanmadan korku filmi izlerim. Teknolojinin gelismesiyle, korku filmi arsivlemeye basladim 3 yil önce. Hala da devam ediyorum bu filmleri toplamaya. Gelecekte korku filmleri üzerine bir kitap çikarmayi veya sinema dergilerinde makaleler yazmayi düsünüyorum. Ama daha zaman var tabi buna 🙂 Korku filmleri tarihi üzerine yazilar okuyorum buldukça. Bu konuda bilgilenmeyi istiyorum.Iyi seyirler.