Boşa dememişler kör ölür badem gözlü olur diye. Kaç gündür orada burada Ecevit şöyle iyiydi, Türkiye şöyle bir siyaset adamını kaybetti falanda filan.Duygusallıkla yoğrulmuş her köşe yazarının istisnasız yazısı.Evet Ecevit, allah rahmet eylesin, adı yolsuzluklara karışmayan, ülke siyasi gündeminde örnek olabilecek kimi davranışlarda bulunmuş bir siyaset adamıydı.İyi de aynı Ecevit, Cumhuriyet tarihinin en yıkıcı ekonomik krizine yol açan koalisyon hükümetinin başbakanıydı. Aynı Ecevit, şartlı salıverme adı altındaki af kanunu çıkartarak hem sosyal hayatını hem de devlet ekonomisini (af edilen ve ertelenen cezalar yüzünden) derinden sarsmış bir kanunun mimarlarından birisi.Devamı var, 74 Kıbrıs çıkartması ile yıldızı parlayan Ecevit, o dönemde askeri başarı olmasına rağmen (ki onun yerinde kim olsa Kıbrıs harekatını gerçekleştririrdi), siyasi başarı gösterememiş, kalıcı antlaşmalar imzalayamamış ve bugün de hala önümüzde bir engel olarak duran Kıbrıs sorununun başlamasına neden olmuştur.Keşke bitse, Ecevit hükümeti dönemide yapılan yolsuzluklar hemen hiçbir TC Hükümeti döneminde gerçekleşmemiştir. (Yüce divanda suçu kesinleşen pek az bakan vardır). Kendisi yememiştir ama çevresinde yemeyen kalmamıştir Ecevit’in. Bulup çıkardığı Cumhurbaşkanı, hala ülkenin önünde bir engel olarak durmaktadır. Meclisin aldığı kararları keyfiyetten imzalamayan, ülke gündemini sürekli sıkıntılara sokan mevcut Cumhurbaşkanı’mızı da Ecevit bulup çıkarmıştır. (Aynı kişi kendisinin siyasi hayatının son bulmasına da sebep olmuştur ayrıca).Evet yolsuzluk yapmamıştır, diğer başbakanlar gibi kesesini doldurmamıştır. Ama Köykent adı altında ziyan edilen bir ton para, ülkede yaşatılan bir ton sıkıntı (eskilere bir sorun ne diyecekler, ecevit iktidarları hep yokluk dönemi anlamına gelir), ipe sapa gelmez tasarruf tedbirleri (örneğin kağıdın bir önünü bir de arkasını kullanın gibi) ile beceriksizliği ile de anılmalıdır Ecevit.Bir ülkeye bunları yapan birisi batıda olsa topa tutulur. Ancak öyle duygusal bir toplumuz ki, iki şiir yazdı diye, siyasi yasaklıyken kukla niyetine kullandığı Rahşancığı ile samimi görüntüleri bizi alır götürür.Biz aynı hikayeyi Kenan Evren’de de yaşayacağız, Demirel’de de yaşayacağız. Hepsi badem gözlü olacak çıkacak. Sonra da yaşadığımız sıkıntılara bakıp bakıp, kendimizi rüyada ya da başka bir dünyada sanacağız. Zaten bize becerikli, iş yapan lazım değil. Bize ağzı laf yapacak, medya ile ilişkilerini iyi tutacak ki “ya ağzımıza s.cti ama ne güzel s.cti değil mi?” dedirterek milleti uyutan siyasetçiler lazım.Rahat uyu Ecevit, sorunun sende olmadığını bu halk yeniden göstermiş oldu, mezarında yaptıklarından pişmanlık duymana da hiç gerek yok.
yorumlar
cumhuriyet döneminin en yıkıcı ekonomik krizinin ecevit döneminde olması tamamen ecevitin şanssızlığıdır. o kriz 90lı yılların başından beri kendini göstermiş ancak bir şekilde engellenmiştir. yoksa bu büyüklükte bir kriz cumhurbaşkanının başbakanın önüne anayasayı atmasıyla gerçekleşecek bir kriz değil. bunun sorumluları 80 darbesi sonunda gelen hükümetlerdir. nitekim yüksek faizlerle kredi almaları ve yine borçlarını alınan kredilerle ödemeleri krizi geciktirmiştir.ikinci olarak cumhurbaşkanlığının sadece sembol olarak varolmaya başladığı dönemde işini layıkıyla yapan bir cumhurbaşkanının gelmesi neden bu kadar kötü anlayamıyorum. adamın hukukçu bir geçmişi var ve hukuka aykırı olanı reddediyor. bu günkü faşist hükümetin karşısında durabilen başka kim var peki?ayrıca yakın tarihte kıbrıs konusunda başarılı kim varki eceviti suçluyoruz. ama dur kıbrıs harekatını başlatan aslında o dönemde ecevitin kualisyon ortağı erbakandır dersin şimdi. 🙂
@NASSIM: Hukumetler essekbasi olmak icin hukumet oluyorlarsa, evet sucu gecmise atmak lazim. Kaldi ki ecevit 99 yilinda basa gelmistir. 2001 krizi bas gostermistir. Kriz yonetimi anlaminda, batan bankalarin usulsuz el konulmasi vs. Turkiye tarihinin en buyuk kamulastirmasini yapip hortumculara paralari acik bir sekilde hibe etmistir. Turkbank ihalesi su bu da cabasi.Ya sen cumhurbaskanligini padisahlik zannediyorsun, ya da Cumhurbaskani neden var onu bilmiyorsun. Demokratik ulkeleri soyle bir incele bakalim sembolik olmak iyi mi kotu mu diye. Pek tabi cumhurbaskani semboliktir. Yoksa halkin dogrudan secmedigi birisi nasil halki temsil edebilir. Ama gel gorki sembolik olan bir kurum, ulkenin yasama organinin ustunde kanunlari ‘keyfiyetten’ onaylamayabiliyor. Hukumet’in atamalarina tas koyabiliyor vs. Cumhurbaskani’nin gorevi ‘fasist’ hukumetlere karsi durmak felan degildir. Hele hakimlik hic degildir. Kaldi ki hukukcu adam mahkeme nedir bilir, kendini hem savci hem hakim yerine koyup is yapmaz.Kibris konusunda basarili olan ‘yakin tarihte’ bu hukumettir herhalde. Dunya’da hicbir donemde Turkiye derdini bu kadar iyi anlatamamis, ve hicbir zaman Yunaninstan’a baska ulkelerden telkinde bulunan olmamistir. Bu basari degilse, gecmiste kendi defini calip, “Turk’un turkten baska dostu yoktur.” diyenlere hicbir sey denemez. Eger olaya gecmis gelecek, basari basarisizlik olarak bakilirsa sonuc ortada. Ki ben diyorum ki bu belayi basimiza kim acti. Once bunu bilsin de herkes, sonra yere goge sigdiramasin.Ya evet Erbakan derim, cok severim kendisini. Zaten bu kafa bugun bizi kucaklardan indirtmeyenleri ‘sucu bucu’ diye bas taci etmemizin sebebi.
Öğüt vermişsin ama, buyur sana da bir öğüt. Bak bakalım Cumhurbaşkanı “keyfiyetten” mi geri gönderiyor kanunları yoksa anayasaya uygun olmadıkları için mi? Köşkten geri giden her kanun sebebi ile geri gönderilir. Şu anda ki Cumhurbaşkanımız da hukukçu olduğu için daha öncekilerin salla gitsin mantığı yerine önüne gelenleri inceliyor, anayasaya uygunluğunu denetliyor. Adamın görev tanımı bu zaten. Adamın önüne anayasaya uygun olmayan kanunu koyarsan geri gönderir, normali de budur. Bu onaylamama da tavsiye niteliğindedir, Cumhurbaşkanı önüne 2. kez gelen bir yasayı geri gönderemez. Hükümetin bu konuda bu kadar tantana yapmasının sebebi çıkartmaya çalıştıkları kanunların çoğunun yalap şap yazılmış, anayasaya uygun olmayan tabiri caizse şova yönelik kanunlar olması. Eğer senin dediğin gibi Cumhurbaşkanı yasamadan üstün olsaydı, 2., 3. 5., kez geri gönderme hakkı olurdu…
@redogre: Cumhurbaskani hukukcuymus. Hukuk bilen birisi kendini mahkeme yerine koyamaz. Kannunu keyfiyetten 15 gunluk bekleme suresinin son bir gununde meclise gonderip yasamanin isini zorlastirmaz. Sayet anayasaya uygun degilse, kendisine verilen cok onemli olan bir yetki ile kanunu anayasa mahkemesine gonderir ve anayasa mahkemesinde de kanunlar oyle tek hakim tarafindan gorusulmez. Kaldi ki super hukukcu cumhurbaskanimizin Anayasa mahkemesine gonderdigi ve anayasa mahkemesinin de onayladigi kanunlar var. Kahramanlariniz gozunuzde kuculsun istemiyorum ama cok israr ederseniz de mahkeme kararlari ve kanunlari da buraya yazabilirim.Ayrica cumhurbaskani’nin meclisten aynen gecen ikinci bir kanunu onaylama zorunlulugu gorevini kotuye kullanan cumhurbaskanlari icin bir demokrasi sigortasidir ve nedense defalarca kez bu yola basvurulmak durumunda kaldi ulkemizde.Bahsettiginiz seyler, ceza davasi degil, matematik degil. Tamamen yoruma acik seyler. Siz kendi siyasi gorusunuzu bu sekilde yansitirsaniz gorevinizi kotuye kullaniyorsunuz derler size (ki cumhurbaskani oldugunuz icin de kimse size hesap soramaz zaten).Bu bambaska bir tartisma konusu ama, eger siz yetkilerinizi karsi tarafin goruslerini alt etmek icin kullanirsaniz yarin o yetkiler karsi tarafin eline gectigi zaman basiniza geleceklere de razi olmaniz gerekir. O yuzden demokrasiyi dogru algilamak lazim, ideolojilerle dolu beyinlerden hicbir donemde kimseye bes kurusluk fayda gelmemistir.
Adam şimdiye kadar gelmiş kuralları en ince ayrıntısına kadar uygulayan tek kişi, sorun varsa o kurallarda var. Hala keyfiyet diyorsun, ama kendin söylüyorsun 15 günlük bekleme süresi var.Kahraman kısmına gelince benim kahramanım olduğunu düşünüyorsan demek ki senin bir kuyruk acın var. Çünkü benim yazımın herhangi bir yerinde kurallara uyması dışında şöyle muhteşem böyle harika lafı yok. Olayı “bak işte redogre aynı siyasi görüşte, o yüzden savunuyor, zaten cumhurbaşkanının tüm kararları keyfi” ye getirmeye çalışıyorsan boşuna kendini yorma.En güzeli sen açık açık yaz derdin ne, bir derdin olmasa, asıl sen kendi siyasi görüşlerin yüzünden konuya bakışını çarpıtmasan, olayı senin kahramanın benim kahramanım gibi saçma bir yere taşımazsın. Adamı eleştirebilirsiniz, bunun için bir çok sebep de olabilir, ama kendisine verilen görevi ve yetkiyi kullandığı için eleştirmeniz ancak 3. sınıf gazetelerde sempatizan gözü boyar. Neymiş 15 günlük sürenin son günü veriyormuş. Sen sana verilen 15 gün süreli ödevi son gün verdin diye hocadan laf işitsen şaşırırmısın, itiraz mı edersin, bu benim hakkım mı dersin? Söylediğin lafın bir mantığı olsa….
baltutan,ecevit dönemlerine ait derlemenizde “hikmet uluğbay intihar girişimi” ,”ailemizin oğlu hüsamettin özkan gerçeği” gibi konu başlıklarını atlamış olmanızı esefle karşıladığımı belirtmek isterim.açıkçası ecevit’in son başbakanlığı O’na dair içimi en çok acıtan anılardır.televizyon başında onu izleyen bizleri demek ki başbakan olunca her istediğini söyleyemiyorsun,her doğru bildiğini yapamıyorsun diye düşündürmüştür.bunun nedeni daha önceki bakanlık/başbakanlık tecrübeleri midir tartışılabilir tabi ki.bana göre bu döneme ait ecevit’in tek özgün başarısı ahmet necdet sezer’in cumhurbaşkanlığına seçilmesi olmuştur.cumhurbaşkanımız yetkilerini herhangi bir tarafı alt etmek için değil ülkemizin temel değerlerini korumak için kullanmıştır ve bu sayede sessiz sedasız meclisten geçirilmeye çalışılan bir çok yasanın ülke gündemine taşınmasını sağlamıştır.anayasa ile kendisine tanımlanmış alan budur.Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.anayasa ve bağlı yasalar çerçevesinde bağımsız mahkemeler bu yasaları onaylamışsa her iki makam da görevini yapmıştır.cumhurbaşkanı uyarmış,anayasa mahkemesi bu uyarıyı dikkate almış,değerlendirmiş ve sonuçlandırmıştır.Naçizane benim de sizin karşı taraf olarak tanımladığınız tarafa (artık o taraf ne tarafsa) bir hatırlatmam olacak izninizle.bir gün oturmayı düşündüğünüz koltukları yıpratmayınız.abur cubur konuşmalarla içini boşalttığınız mevkilere gelince,orada daha önce açmış olduğunuz kara deliklere ilk kendiniz düşersiniz çünkü.
@redogre: 15 gunluk sure zaruru haller icin verilmis olmasina ragmen ne hikmetse sayin cumhurbaskani’mizin ne yurt disi ziyareti ne de baska onemli bir programi olmamasina ragmen bekliyor. Gecelim simdi hak verilmis de suymus buymus diye. Meclisi dagitma hakki da verilmis o zaman ‘bu kadar kotu yasalari cikartan meclisi’, yiyorsa yerine getirsin.Biraz gec anlayacagiz ama benim sIkintim nedir biliyor musun, demokrasiyi, milliyetciligi, adaleti hala beynimizle yoguramamis olmamiz. Bu ulkeyi sanki birilerinin mali gibi goruyor halkimiz. Bu ulke, bu topraklar, ne iktidarin, ne ordunun, ne cumhurbaskaninin ne de Ataturk’in ve maneviyatinin mali. Ne zaman bunu idrak edersek iste o zaman medeniyete, rahat yasama erisecegiz.Benim derdim ne biliyor musun, ulkemin ‘en buyuk’ ticari kuruluslarinin yabanci rakipleri tarafindan onlara gore cerez parasina alinabilmesi. Benim derdim hala 4bin dolar olar kisi basina dusen gayri safi milli hasila. Mehmet Altan gibi oldu bu soylediklerim ama dert dersen bunlar dert.Bu dertlerime care bulacak olan da, solcu olsun sagci olsun, romantik asik olsun, JR olsun hic farketmez. Ama sirf romantik asik diye de sevecek halim yok.
Bir politikacinin elbette durust olmasi gerek. Fakat, durust oldugu kadar da bu milleti sefaletten, yoksulluktan, esitsizlikten -ne bileyim gerisini sizler sayin iste- cikarmasi gerekmiyor mu?Yani, Ata’miz da durust bir lider ve onderdi. Fakat icraatlarina baktigim zaman: Iste bir devlet adaminin Ata’m gibi olmasi gerek diyorum. Hep ileriye bakan ve goren, milletini sifirdan biryerlere getiren ve icraatlariyla bunu tamamlayan.
afedersin, o bademler götünüze girsin