Cinori valisi, Ali ket 1998 yılında yazmış olduğu “Akis kem” yazısıyla Aylati bölgesinde büyük bir sevinçle karşılandı. Yazı tamamen lokal kısımlara alkol konjuksiyonunun başa açabileceği dertlerden bahsetsede, tersten okunduğunda hayatın anlamı üzerine bilgiler vermekteydi. Aylati valisi bunun üzerine 1.000.000 dolarlık tay’ına atladığı gibi Ali Ket’i ziyarete gitti. Ve aralarında şu konuşma geçti.”Is there anybody in?”(3 tekrar)”The ceremony is about the begin””Wake up”Sözlerini sarf ettikten sonra “ben kertenkele kralım” diye bağırdı. Bunun üzerine Ali ket, “Alın bu adamı ve romain gary’nin yanına kolpa roman yazmak üzere yollayın” dedi.Not: Bu yazının medine valisiyle bir alakası yoktur.Bu yazıyı yazmamda ilham kaynağım olan kopanisti, internet cafe ve inan6666 ya teşekkürü bir borç bilirim.
yorumlar
hımmmm
bu Ali ket’i bir yerden hatırlıyorum ben.
bana teşekkuru borç bilmemiş..o yuzden yorum yazmıyorum
Tekilaya devam
ilham vermemişsin demek ki. mahli’den kalkan ladnaslarla karşıya geçmemişsindir. timis atmamış da olabilirsin ıtramlara.ıtramlar zinedin kakos kucoçlarıdır.
ben çıkaramadım…neden acaba?:))
Bu yazının platipus sevenler derneğiyle hiç bir ilgisi yoktur. Yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemem kesinlikle. Kesinlikle bir reklam değildir, doğaçlamadır. Müzeler de ilhamla meydana gelmiştir. İlham olmasaydı müzeler de olmazdı. Lütfen bu konuda hiç bir soru istemiyorum. Sahinden insanı nacizane hasbet tevazunuze istinaden yapmış olduğunuz hımmmlama sesi, harikulade müteşekkir olmama vesile olduysa da hımmmlama hususundaki hassasiyetime düçar olduğunuzu düşünüp gereken ehemmiyeti göstermenizi naz ve niyaz etmekteyim.
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi YakupBunu kendine üç kere söylediOnlar ki kalabalıktılar, kurbağalarO kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdımBen, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekliDaha hiç çağrılmadımBiri olsun “Yakup!” diye seslenmedi hiçYakup!nezelbabhcuotnU!!!
neb ub ıyızay muttut.
edneb nines ızay inilkeş muttut
licinicet tecerstecen yacazmacak necedecendicirkiciÇocukken 007 zamanlarında gizli kodlar vardı tersten konuşmayı öğrenmiştik. Bir nesil yok oldu be…
ey edip adanada pide ye
sabah sabah tersimden kalkmış olmam bir tek bu yazıyı okurken işe yaradı…
burada bilge çok.benim kafam bir seviyeden sonrasına basmıyor artık…
Zulcenaheyn insanı, bilgelik bir durum yok. Olay latife anlayışıyla alakalı. Kafanın basmayacağı bir durum yok. Sadece olayları bağlaman gerekiyor. Yukarıda etiketlerde de ipuçları mevcut. Herşey bağlanarak gidiyor. Şimdi açıklayayım senin için bir defalığına mahsus, Şimdi yazıya cinori valisiyle başlıyoruz yani anlıyoruz baştan bir terslik olacak bu yazıca, cinori, ironic’in tersi. Tekila diyorum sonra yani olaylar ters olduğu kadar karışık tam çakamıyorum mevzuyu diyorum. 1998 yılı ise Türkiye ile ilgili bir tarih açıklamak istemiyorum neyse devam edelim, olayın içinde aylati, yani italya’da var demek ki bu italyada bir işler dönüyor. Lokal mokal demişim sonra hayatın anlamı… Bu kısımda da şimdiye kadar bir giriş yaptım asas olay yazının sonunda diyorum yazıyı tersten oku birde.. Geldik italya valisine 1000.000 dolarlık yat gezizisini okumuşsundur medine valisinin gazetelerden. Buda aklında olsun. Şimdi en zor olay karışık yazının doors, romain gary, medine valisi ile birleşimi.. Aralarında ki bağlantı artık latifede burasında.. Yalan roman yani pseudo romanını bir 10 sahife kadar okursan bir şeyler yakalayabilirsin diye düşünüyorum. Ve bütün bunlar bana altta saydığım 3 şahsın yazıları ahkamlarını okurken aklıma geldi ve teşekkür ettim. Yazıda onlardan bir şeyler bulabilirsiniz. Anlıcan üzere anlatayım desem daha karışacak üstteki haliyle latifeli bir yazı diyelim bitsin. Kimine göre ironi, kimine göre algoritmik bir şeyler, bana göre kelimeleri yan yana koymak. Sonuç olarak kelimelerin bir çok farklı tezahülleri olmakta. Mesela bir inan6666 yazısını okurken onun dünyasına girmelisin bir şeyler yakalamak için, darjeeling’in yazısını okurken onun dünyasına. Aşk bana göre 3 harfli bir kelimedir sadece, darjeeling’e göre hayatın anlamı, inan6666’ya göre tahta attın.. İsimler önemli değil sonuçta.. O yüzden bilgelik durumu yok. Sadece kendi dilim döndüğünce anlatıyorum, kadife kesemden. doğaç bile olmasa benden bir şeyler yansıyor buraya, herkeste olduğu gibi. Saçma sapan anlamsız şeyler olsa da, ben hayatta hep düşünmeden yapılan şeyleri samimi buluyorum, kontrolden çıkılan anlarda kendimiz olduğunu düşünüyorum. Çok konuştum vesselam. Sanırım iyi günümdeyim. 3 aylardan mıdır? ne? Anlamadım…Bu muymuş yani..
hımmm
Da Vinci nin kodu gibisiniz Üstadım..Sizi anlamak inanın zor..Yorum yazıcam ama..”Anlamadım” diyerek utanmak daha çok hoşuma gidiyor..En azından samimiyim..
zen;yazın çok değişik olmuş eline sağlık diyecekken bu açıklaman geldi, çok da iyi oldu, daha açıklayıcı oldu sağol:)
Jim fırtınası böyle oluyor sanırsam..
tam bir jim… yazı çok hoş değil mi, esrikgemi?
Tam bir jim, yarım jimden hele ceyrek jimden ve hatta hiç jimden bin kat iyidir…:))))))))
:)) evet seda aynen öyledir, çok mersi:)
ironic meksika tekilasını içtikten sonra geriye bir tek Jim kaldıda o bakımdan.. Jim tek kalınca Lucy’i aldık daldık semalara.. biz tam ineceğiz derken baktımki Untouchablezen yolunu almış gidiyor.. düştük peşine.. ordan geri döndük ironik meksika tekilasına..
Special tx to uzak…
İşler Zulcenaheyn için daha da içinden çıkılmaz bir hal almasın diye, affızına sığınarak Akis Kem hakkında açılım yapmak isterim. Hafızam beni yanıltmıyorsa 1490 yıllarıydı, İstanköy de balığa çıkar avlanırdı, avlanırken çok sevdiği rakı içkisinden içmeyi de ihmal etmezdi, bir gün yine balığa çıkar ama geriye dönmez. uzun yıllar kendisinden haber alınamaz, köpekbalıklarına yem oldu sanılınıp hatimi indirilir. Gel zaman git zaman deniz balıkçılığı bir sektör halini alır ve hatta kabuklu deniz hayvanı ticaretine de başlanır, bu işten çok para kazanılır, O’nun da bu işi yaptığı ve aslında ölmediği, kayığının sürüklenerek bereketli topraklara vurduğu neden sonra öğrenilir, Aksekili İskender Kemanizadeoğulları, bu topraklarda çok sevilir ve hatta adı da bu topraklara bile verilir. Çok uzun olması hasebiyle söylencesi daha kolay olsun diye bu memleket Akiskem diye adlandırılır, yani bugünkü deyişle Meksika.Aksekili İskender Kemanizadeoğulları’nın hayatın anlamını ve mevcudiyetindeki ehemmiyetini onun çok sevdiğim bir özdeğişiyle anlamaya çalışalım.Şöyle der di : ”Denizin ortasında adam, adamın ortasında villam, villamın ortasında odam, odamın ortasında masam, masamın ortasında biram, hani ya rakım?”
Estağfurullah Kopanisti insanı, fevkalade bilgilendirici oldu, teşekkür ederim.
açıklamalar için teşekkür borcumu ödemem lazım.teşekkürler.fakat bu açıklamalarla, benim “bilge” tabirim iyice örtüştü.devam diyelim dostlar, birşeyler kaparsam ne mutlu bana.
Estağfurullah zulcenaheyn, siz neye bilge dersiniz? Efendim eğer benim gibi böyle makasla kestiği sözlüğünü bir torbaya koyup, ordan çektiği kelimelerle yazan birine bilge diyorsanız; ağzıyla kağıt çeken tavşanda bilgedir. Eğer aşağılamak için diyorsanız kabulumdur…
her işin bir bilgeliği vardır, sövmenin bile içinde bir bilgelik barındırdığını burda öğrendim. bu sözlerimde çok ciddiyim ve herhangi bir alaycılık yoktur. geç anlayan birisiyimdir. daha doğrusu hemen anlamak istemeyen biriyimdir. ben bilginin gelip beni bulmasını ve içimde uyanmasını beklerim, tabi bunun için takip şart. burada bazı yazarların bazı yazılarını hakkaten anlamıyorum, ya da anladığımdan fazla mana yüklüyom. ama takip ediyorum, belki bir gün parçalar yerine oturacak. bu yazı ve bu ahkamlar henüz anlamlandıramadığım birşey. lütfen daha fazla izahla da kendinize zahmet vermeyiniz, anlamam gerekirse zaten anlarım…
Peki, iki cihanda da kurtarılmış insan..
Uzun zamandır en iyi giydirmeyi takım, deux-pieces(döpiyes) şeklinde görmekten gözlerimi alıkoyamadım ayrıca fenalaştığımı ifade etmek istiyorum…Buradan sevgiler saygılar… (orası neresi lan?-‘a cevaben veremiyorum bi türlü açtık bir parantez hah hatırlar gibiyim zannederim ilkokul yılları idi ölücem sanırdım sıralarda yazarak tanrımm! o saatler hoca söyler sen yazarsın bana bitmek tükenmek bilmez arsız ve vefasız saatler gibi gelirdi.. şimdi bir takım arkadaşlar diyorlar ki!… efendim neymiş endistrükapitalizmmiş yok hayat kumpanyası imiş yok efendiler geçen ablam çıkardı bir tane oğlan çocuğu hemen ifade etmeliyim yuh ki ne yuh ayrıca yazıkalar olsun daha ne diyeyim insanoğluna…! Bir bebeye gaz emsali değeri düşürecek ve nekahati kesecek olay zuhur etmemiş! Oysa ki düşünelim tabi yok hatırada yeller eser “o” günlerden dem vurunca ossurana sevinç gözyaşları dökülüyor yıllardan 0,1 arası sevgili bebek arkadaşlar ve ben bebek wassago olarak ifade edemediğimi bir de haykırmayı deneyeyim “NİYE GAZ ÇIKARICI BEBE-ANNE-BEBE,ANNE” hapları yoktur, bu ne ızdıraptır… Hayat ve anlam yanyana tehlikeli söyliyeyim baştan alaşağı ederler… ler… ler… ler… (egosuz olmaz dedim montaigne selamlar dedim ve ayrıca sevgiler-mağrur da olmalı sayın kendim diyerek yazara selam ediyorum ssayın yazar şişirdim yazınızı kafam dolu biraz sıkkın idare ediver)
mıdama lna kepneb
Biri su pilli pusuda hanima anlativersin.. yoksa akilli olacagim…
Akiskem li Ali Ket i özledim, varıp bi gideyim ziyaretine, cebi de cevap vermiyo…