Evimin kapısını açtığımda yüzüme kokun çarptı.Şaşırdım.
Bir gün önce ‘Durup dururken kokun burnuma geldi’, demiştin bana. Hatta annene anlatmıştın, kendini tutamayıp. O da, ‘Özleyince yanında gibi duyumsamak ve kokusunu duymak normaldir.’demişti sana. Bense bunları aylar sonra duyuyordum neredeyse.Bu lafın başıma geleceğini tahmin etmemiştim. Hiç. Ben sana göre daha ruhsuzdum, daha hissiz, daha coşkusuz.Kapıyı kapattım. Nasıl olabilirdi, evdeki senin kokun. Evde sen varmışçasına sen kokuyordu; yok hayır sarılırken duyumsadığım koku bu. Onu sadece sarıldığımda duyabiliyorum. Bu yüzden de evde duymam pek olası değildi ama duyuyordum işte.Sana söylemedim bunu. Şaşkınlığımı kendim yaşadım. Şimdi arabayla almaya geliyorsun ve ailenle birlikte tiyatroya gitmek üzere kısa yolculuğumuza çıkacağız. Arabaya bindiğimde, gözlerimle ‘Eve girer girmez kokun yüzüme çarptı’ biliyor musun?’ demek isteyeceğim. Ama çoğu zaman olduğu gibi yine hiç birşey demeyeceğim.Sakin, sade, sessiz gülümseyeceğim sadece ve yanında olmaktan mutlu olacağım.
yorumlar
Koku maniak ötesi bir fenomen breh.Halen yavrularimin bebeklik kokularini hissederim .Hele minciklayarak seviyorsam o koku anormal bir yogunluk kazanir.Sevgili kokusu daha intim baska türlü bir olay ama koku hic bir zaman unutulmuyor beyin tüm detaylari dataliyo inanilmaz bir durum.Bu hayvansal yanimizin belirtisi galiba…Galiba fazla .Hayvansal yanimiz bu.Kokubize bagzi kararlari aldirir zaten .Uzun konu breh.
Bunu duymayanınız yoktur herhalde.Patrick Süskind – Koku
bi de eve girersin… yer gök tarçınlı kurabiye kokar… yeni çıkmıştır fırından. çay da kaynıyordur ocağın üstünde.uffff hayatta ne sorunun olursa olsun, unutursun di mi?ama insanların kendi kokuları çok özeldir ve mekanlara siner… çok iyi anlatmışsın bunu astral…
harlem herkese hayvan demiş
koku…koku…koku…offfffffffffffffffffffffffffffffffffffdelirtir adamı sevgilinin kokusu.
:)))Ben de köyümüzdeki toprak kokusunu çok özlüyorum, yaşadığımız herşeyi, her anı barındırıyormuş gibi geliyor…
insanoğlunda biraz da olsun hayvanlık yokmu? turritopsis
Var, tabi ki, onu tartışmıyorum, sadece Onnupro’nun o şekilde genellemesi hoşuma gitti 🙂
🙂 tmmyazının sahibi, ne dersin bu koku konusunda?herkes hayvan mı?
Biraz olsun hayvanlık varsa; İnsanlık yok demektir 🙂 İnsan ile diğer varlıkları ayıran sadece biçimsel boyutlar değildir bence. İnsani değerlerin dışına çıkan birini, insan olarak tanımlayamam. Nihayetinde insanlık bir etiketten ibaret değildir, kendi gerçekliği vardır 🙂
İnsanın “insani” (kalp ve kafa yönüyle) vasıfları gelişince, asıl insanlık vasfını kazanır. Aksi takdirde hayvandan beterdir.Bütün hayvanlar ekolojik dengenin sağlanmasına katkıda bulunur. Sadece insanoğludur ki bu dengeyi altüst etmek için elinden geleni ardına koymaz. Ozonu deler, okyanuslarda atom bombası denemesi yapar, teröristlik yapıcam diye gider orman yakar, uzay çalışmalarıyla dünyanın çevresini teknolojik metal çöplüğü haline getirir.Şuur sahibi olmayan bütün canlı ve cansızlar büyük bir düzeni ayakta tutmak için çaba gösterirken, insan bu düzeni dinamitlemekle meşguldür.ikisini yanyana koy hangisi dedikodu yapıyorsa.anlarsın ki o hayvandır :))Biyolojik olarak aralarında hiçbir fark bulunmayan İnsan ve Hayvan.Hayvan kendi biyolojik özelliklerini ancak ihtiyacı kadar kullanır. İnsan ise çıtayı aştığında ihtiyacından fazlasını, hatta hiç ihtiyacı olmayanı kullanır, yapar, tüketir.-Hayvan doyacağı kadar yer, insan çatlayıncaya kadar.-Hayvan ihtiyacı kadar ve türüne göre çifleşir, insan yoldan çıkınca hayvandan beter olur.-Hayvan yiyeceği kadar öldürür, insan zevkine öldürür.
‘insani’ sınırların dışına çıkıyorsa onu insan olarak tanımlamak mümkün değildir. Benim kasdettiğim nokta insanlığın sadece bir etiket olmadığıdır. Örneğini verdiğin karakter tiplerini ben hiç bir zaman ‘insanlık’ ile bağdaştırmam, onları ‘insan’ olarak görmem.İnsan ile diğer canlıların biyolojik olarak farkları vardır. İnsan dürtülerini dizginleyecek ‘duygu’ ve ‘düşünce’ gibi iki dinamiğe sahiptir. Ama hayvanlar için dürtülerinin önünü kesecek bir dinamik yoktur.İnsan da, eğer ‘duygu ve düşünme’ dinamiklerinden yoksun olduğu taktirde salt dürtülerinin ve hırslarının yönlendirmesi ile hareket eder ki, bu da onun ‘insanlık’tan çıktığını gösterir. Verdiğin örnekler de hep bu yoksunluğun sonucunda ortaya çıkan dürtü ve hırsların ürünü olan mahlukat profilleridir. Bu tipler, şeklen insan olsa da aslen asla ‘insan’ değildir.
Kasdettiğimiz noktalar aynı fakat kavramsal karmaşa bizi çelişkiye düşürüyor 🙂
yazdıklarımız aynı fikirde olduğumuzu gösteriyor :))saygılar…