Tam 13 yıl önce…Eylül 1994…Kazandığım üniversitede fakültemde ilk günüm. Çok kalabalık. Çömezler grubu olan biz yeniler etrafımıza bakıyoruz şaşkın şaşkın.Kantindeyim. Kahvemi aldım, oturdum, sigara yaktım bir tane. Aslında kendimi tuhaf hissediyorum. Tuvaletlerde gizli gizli içilen sigaralardan sonra okulun kantininde kahveyle tüttürmek…Of, ne güzel bişeymiş üniversiteli olmak!Derse gitmem gerek. Yavaş hareketlerle toparlanıyorum. Kapıya geldim…Heyecanlı mıyım ne? Başım dönüyor sanki.İçeri girmek için adım atıyorum, ve tam o sırada kapıda kocaman bir çocuk beliriyor. Arkadaşlarıyla saçmasapan şakalaşarak dersten çıkıyorlar. Önüne bakmak zahmetinde bulunamayacak kadar kaptırmış kendini geyik muhabbetine. Çarpıyor bana! Hem kocaman, hem dikkatsiz, hem gürültülü!!!Çok sinir oluyorum! Suratıma bakıyor, gülümsüyor, “Özür dilerim…” . Ben biraz fazla yansıtmışım suratıma ne kadar sinir olduğumu…Birden toparlanıyor ve “Kızdırdık sanırım güzel bayan?” diyor, o an bana sırnaşık ve küstahça gelen, ama tanıdıkça dünyanın en sevimli gülüşü olduğunu anlayacağım bir tebessümle…”Biraz dikkat etseniz! Bir tek siz mi varsınız koridorda? Cık cık cık!” diye gereksiz asabi bir tepki verip sınıfa giriyorum. O adamın hayatımın geri kalanını ne kadar çok etkileyeceğini bilemeyerek…Birkaç hafta geçiyor. Artık arkadaş grubum var. Civcivler gibi her yere beraber gidiyoruz. Çömeziz ya:) Okulu daha iyi tanıyoruz artık. Hatta hepimizin gözümüze kestirdiği yakışıklıların ya da güzel kızların nerelere takıldığını da biliyoruz. Halen sürmekte olan liseli kızlar ve erkekler halimizle dolanıyoruz ortalıkta. Kapıda üstüme çıkan kocaman çocuk da heryerde çıkıyor karşıma. Off! Sinir şey! Bir de gözünü dikip bakıyor utanmadan!İlk vizelerimiz…Heyecanlıyız yine. Sınavlarda daralan bir öğrenci olduğumdan, yine çabucak bitirip sınavı kendimi kantine atıyorum. Bir kahve, bir sigara…Bizimkiler de illa ki süreyi sonuna kadar kullanacaklar, belli. Canım sıkılacak onları beklerken…Ne yapsam ki?Arkamda bir ses: “Nasıl geçti?”. Aaa, kocaman çocuk? Bana mı soruyor? Etrafıma bakıyorum…E burda bir tek ben varım…Üstelik sırıtıyor yüzüme bakarak…Hımm…Evet, demek ki bana bu soru…”İyi..” diyorum sadece. Hoop, karşımdaki sandalyeye oturuyor! Hey Allahım! Hem kocaman, hem küstah, hem sırnaşık, hem yüzsüz!!!…gerisi mi?gerisi hayatıma kazındı zaten…konuşuyoruz saatlerce…Heryerde karşılaşıyoruz. Tesadüf bu ya!…Söz verdiriyor bana. Maçını izlemeye gideceğim. Uyuyakalıyorum o gün…maçın son dakikalarına yetişebiliyorum ancak. El sallıyorum beni görsün diye. Görüyor! Ve “Bir sonraki sayım senin içiiiin!!!” diye bağırıyor sahadan tribüne! Aman Allahım! Herkes bana mı bakıyor? Yanaklarım mı kızardı? İçim kıpırdıyor:)ve atıyor bir sonraki sayıyı! Alkışlıyorum ellerim acıyana kadar!Maçtan çıkıyoruz ve yürüyoruz bizim eve doğru. Bize yemek yapacak…Alışverişimizi yapıp eve geliyoruz. Diğerleri de geliyor ve hep beraber yemeği hazırlıyoruz. İçki içeceğiz…Rakı! Büyüdük ya!Sofra hazır…Kocaman çocuk yanımda. İçki içmeyi beceremeyen kocaman çocuk:) “Ya arkadaşlar, gülmeyin ama ben 1 kadehte sarhoş olurum! Ben yavaş gideyim, tamam mı?” diyor. Çok sevimli!!!”Peki” diyoruz. Biz çok sıkı içeriz ya sanki! 2. dubleden sonra herkes zurna:)Şarkılar söylüyoruz…Dedikodu yapıyoruz…Gülüyoruz…gece ilerliyor…Elimi tutuyor korkarak, masanın altında… Bakıyor sesim çıkmıyor, alıyor elimi iki kocaman elinin içine, masanın üstüne koyuyor. “Oh be!” diyor! “Oh be! İyi ki içirdiniz bana! Hayatta tutamayacaktım yoksa bu eli!” :)))…Sonraki 7 ay boyunca çok şey öğretiyor bana kocaman çocuk…Artık benim için “kocaman adam” oluyor…Bağırmadan kavga etmeyi öğretiyor. Pilav yapmayı bir de, tane tane…Sarılıp uyumayı…Kimseyi yargılamamayı…”Çocuğumuz olsun bizim bir sürü!” diyor durup durup…”Hatta hemen gidip evlenelim, hemen olsun çocuğumuz!” diyor…Gülümsüyorum……sonra bir gün gidiyor, ve başkasının teninde yaşıyor geceyi…Çok pişman, anlatıyor karşıma geçmiş…”Bilirsin içemem ben..İçkiliydim…” diyor…İçim çok acıyor benim…Çok acıyor. Düşündükçe, şimdi bile…Affetmek istiyorum, deniyorum…Olmuyor…Gidiyoruz birbirimizin hayatından…Ağlayarak.”Saçını kestirme sakın” diyor kapıdan son kez çıkarken.Kestirmiyorum hala……