Günümüze gelişine kadar çeşitli tasvirlerle geldi karşımıza Kleopatra, kaç keşit insan bin çeşit söz söyledi. Erkekleri parmagında oynatacak kadar aşifte de dendi, çok kötü kalpli oldugu da,Dante ‘ye göre lüks düşkünü,Pascal’a göre dünyanın çehresi değişirebilecek biri, filmlere göre entrikacı, zehir uzmanı ve şevhet düşkünü bir kadın.Hatta yaptıgı süt banyolarına kadar kulaktan kulaga anlatılır durur. Hatta son dönem yapılan açıklamalara göre Onun nemfoman oldugu bile söylendi. Yılanla değil şarapla zehirlendi gi de yapılan açıklamalar arasında .Mısır halkı durmadan topraklarına Roma’lı aşıklar getiren kraliçelerinden memnun mudur peki?Arkeolog Franck Goddio ile İtalyan sanat profesörü Paolo Moreno tarafından son dönem yapılan araştırmalara göre, Kleopatrabilinenin çok aksi özelliklere sahip, bu kısa boylu kadın gerçekten de çok fazla entrika yetenegine sahipti ama köylülere sağladıgı güzel imkanlar, yaptırdıgı sulama kanalları çok bilinen şeyler değildi.Ayrıca bu araştırma sonucuna göre Kleopatra engerekle değil kobra yılanıyla ölmüştür.Bir başka araştırmacı Hilke Thuer’e göre Kleopatra bilindigi gibi Yunan asıllı değil, Afrika kökenliydi.Herkesin hafızasına bir şekilde kazınan Kleopatra 12 dil konuşabilen biriydi ve gelmiş geçmiş Ptolemaios Hanedanı’ndan olan Mısır hükümdarları içinde Mısır dilini konuşan tek hükümdardı.Sesiyle herkesiş etkisi altına alabildigi söylenen kraliçe iki erkek kardeşiyle evlenmek zorunda kalmıştı,kızkardeşi Arsinöe’yi ise sevgilisi Marcus Antonius ile birlikte öldürtmüştür.Kraliçe oldugunda 17 yaşındaydı Kleopatra, Julius Sezar’dan bir oğlu oldu, onun ölümünden sonra komutan Marcus Antonius’la birlikte oldu, Octavian tarafından yenilgiye uğrayınca 39 yaşında intihar etti. Bu haliyle bilinir Kleopatra, birde Sezar ölmeseydi yapmaya çalışacaklarıyla..Roma ile kendi imparatorlugunu birleştirip tüm dünyaya hükmetmeyi düşünen kraliçe M.Ö. 44 yılında Seza ölünce bu hayalinden vazgeçti.Aslında kendisinin Romalılar tarafından sevildigini zannediyordu ancak durumun tam tersi oldugu Sezar öldürülünce ortaya çıktı, bunu anlayınca da ülkesine geri döndü, Marcus Antonius ile karşılaşması ülkesine dönüşünden 3 yıl sonrasına rastlar. Birlikte yaşamaya başlamaları için ilerde eceline yol açacak kişi olan Octavianus’un kızkardeşiyle evli olan Marcus’un eşinden ayrılması gerekir ve ayrılır.Octavianus iki aşıgı Aktium Deniz Savaşı’nda hezimete ugratır,ancak asıl önemli olay Kleopatra’nın savaşın en önemli zamanında sevgilisini bırakıp kaçmasıdır,donanmasını geri çeken Kleopatra’nın yüzünden yenilgiye ugrayan Marcus Antonius intihar eder.Kleopatra’nın niyeti Marcus’tan kurtulmaktır, Octavianus ile arayı düzeltmektir.Bu yüzden kendisini ölmüş gibi göstererek anıt mezarda yaşamaya başlar, bunun üzüntüsünden dolayı (bazı kaynaklara göre ise yenilgiden dolayı) gögsüne hançer saplayarak intihar eden Marcus’tan bir süre sonra o da yılan tarafından sokularak intihar eder. Hanedan böylece sona erer ve Mısır Roma’nın bir vilayetidir artık.Kleopatra belki söylenenlerin aksine bazı araştırmalarca açıklananlara göre kısa boylu ve şişman ,belki kızkardeşinden daha çirkin, belki gerçekten nemfomandı bunlar ne kadar ortaya çıksa, ispat edilse bile onun güzel, etkileyici, tutkulu ve gururlu olarak bilinen özelliklerini ne denli yok eder orası bilinmez. Gözümde Kleopatra hep Elizabeth Taylor’un canlandırdıgı haliyle çekici, aşkına sahip çıkan güçlü bir kadın yenilgiyi hazmetmeyecek kadar da magrur. Zaten biz onun öldügünde bile tahtında magrur şekilde öldügünü biliyoruz, kapılar zorlanırken o yılan tarafından sokulmuş, kapılar kırılınca tahtında tüm ihtişamıyla oturur halde…