Değerli bir büyüğüm başından geçen ve hayatını değiştiren olayı anlatmıştı, hoşuma gittiği için bende aklımda kaldığı kadar aktarmak istedim.“Sokaktan geçerken pencerelere yapışan gözleri hiç unutmam. Nasıl da şişerdim. “Heh,heh yine bana bakıyorlar vay bee”.Günlerden çarşamba, bizim oranın pazarı.Biraz meyve almak için indim.Aslında dışarısı buz kesiyor muhtemel meyveler donuk çıkar düşüncesi ile kaldırımdan ilerliyorum, o meşhur taşları olan kaldırımlardan, yeter ki birini gözünden kaçır ve üstüne bas, eyvah gitti canım eşofmanım. Kenardan, yani dükkanların önünden ilerlemeye devam ederken hızla dükkanın birinden çıkıp önüme fırlayan ve elindeki kesekağıtları yere düşen bayan hışımla “Kör müsün? Önüne baksana ne aval aval yürüyorsun” diye çıkıştı.Ben “ aval aval gitmiyorum hanımefendi bilakis daha dikkatliyim” dedim. Bir yandan elimle sağ kaşımı ve gözümü ovalayıp bir yandan kızın elinden yere düşen muhtelif gıdayı topluyorum ve aynı zamanda laf yetiştiriyorum. Bayan “belli ne kadar dikkatli yürüdüğün şuna bak her şey berbat oldu” diyerek hayıflanmaya devam ederken “evet dikkatliyim ama yine de taşın birini görmedim” diye savunmaya devam ediyorum, bayan “ne taşı be ne diyorsun?”Aynı zamanda ikimiz yere çömelmiş dağılanları topluyoruz, cevaben “kaldırım taşı, bak eşofmanıma, yanlışlıkla oynayan taşlardan birine bastım” bunun üzerine kızı bir kahkaha aldı ama nasıl gülüyor, “bu kadar hoşunuza gideceğini tahmin etmemiştim, yeter artık ama çok güldünüz” diye ikaz ettiysem de kafi gelmedi, olmadı tuttum kolundan bir kenara çektim ve neden sonra kendine geldi ama yine de gülerek,”ben, ben taşa gülmedim”, “ya neye güldünüz bu kadar?” İyice sakinleşti ve “iç çamaşırınız yok galiba, birde eşofmanın ortası yırtılmış, hem de çok fena!” Bilmiyorum, kırmızı pancar gördünüz mü? Aynen öyle bir hal alıp hemen oradan uzaklaştım. Bekar kalmanın zararını orada da gördüm, ne yapalım giyecek çamaşır kalmaz, dikecek makinen de olmazsa böyle kızarırsın. O olaydan sonra pencerelere bakmadım ve artık yırtık eşofman ve iç çamaşırsız gezmiyorum, haa unutmadan kızın adı Asumandı yani yengen…”Sen çok yaşa İsmail ağabey…