“Kendimi kendim gibi hissetmiyorum artık” dedi kadın.”Çünkü sen sen olmaktan çıktın” dedi adam.Kadın, gözlerindeki hüznü kalbine gömerek adama baktı, gülümsedi. Sonra denize daldırdı içini. Yunuslarla kaçıp gitmek istedi. Güneşin akşam ışıkları vururken denize ölmek istedi. Yapabilirdi, basitti. Kendi kendine kazanılmış birşey olmadığı için ömür, vazgeçmek kolaydı. Yapmadı. Göz pınarlarından akmayı bekleyen yaşları, içindeki hançerle kesip damarlarını, durdurdu.”Duymak istediğim bu değildi” dedi adama.”Ama gerçek bu” dedi adam.Kadın, boşluğunda yok olmak istedi gökyüzünün. Parça parça ayrılmak istedi yeryüzünden. Etrafındaki herşey kendisiyle beraber hiç var olmamış gibi yok olsun istedi.”Beklediğim bu değildi” dedi kadın.”Kimsenin beklediği bu değildi” dedi adam.Kadın, severek saçlarını gülümsedi adama. Yapabildiği en iyi şey buydu. Sadece gülümsemek yetebilirdi ona göre. Tek başına bu huzur verebilirdi ikisine de. Ama olmadı. Gülümsemesi içinde ölmek istedi kadın. Dudağının kenarındaki gamzede hiç gülmemiş gibi yok olmak istedi.”Ne olacak şimdi” dedi kadın.”Ne olmasını bekliyorsun?” dedi adam.Kadın, barut kokusu aldı bir anda. Adam yığıldı, kadın kaldı. Kıpkırmızı bir deniz yükseldi kadına doğru. Adam kokuyordu, korkutuyordu.Kadın, adamın yokluğunda var olmak istedi. Şimdi bunu yapamazsa öylece kala kalacaktı. Gülümsedi, gamzesinden akan sıcaklığa dokundu. İçinin boşaldığını, en çok şimdi sevdiğini anladı.Kadın, akşam güneşinin altında, kırmızı denizin dibine doğru ilerledi. İstediği şeyin tamda bu olduğunu anladı, huzura erdi.Kadın; açmamış bir çiçek, doğmamış bir bebek, büyümemiş bir fidan gibi gitti. Hiç var olmamış gibi bitti.