11 yıl sonra Kırıkkale’de yine patlama. 1997 yılındaki müthiş patlamayı hatırlarsınız. Belgesellerde seyrettiğimiz atom bombası patlamalarını andırıyordu. Bu patlamaların veya benzer olayların gerçek nedenleri hiç açıklandı mı diye merak ediyorum. Ya da bir gün gelir açıklanır mı?Çünkü sır saklama konusunda medyamız hükümetlerden daha hevesli… Güngören’deki patlama… Olayı ilk dakikalarından itibaren hemen, hemen televizyon kanallarının tamamı, doğal gaz patlaması olarak duyurdular. Daha sonra öyle bir an geldi ki, artık doğal gaza devam edecek hal kalmadı ve bombaya döndüler…Türk halkı ülke gerçeklerinin ne kadarını biliyor acaba?Hükümetlerin ve onların üzerindeki güçlerin istediği kadarını mı?Din ve laiklik tartışmaları, futbol (dikkat edin spor değil) ve iddaa, kumar ve içki, magazin, bomboş dizi filmler ve acınası yarışmalar, halkın olabildiğince bilimden uzak tutulması (üniversite talebeleri ve mezunları dahil), halkın fal, büyü, dogma ve hurafe bataklığına özellikle itilmesi…Bütün bunların neden halkımıza reva görüldüğünün cevabı da oldukça basit… Çünkü soru soran ve araştıran bir toplum koyun gibi yönetilemez… Böyle bir toplumun yönetim kademesinin de her yönden kaliteli, bilgili, bilimsel düşünen, alçak gönüllü, onurlu, şahsi hırslarına dur demiş ve en önemlisi her şeye (insan dahil) karşı sevgi dolu kişilerden seçileceği doğaldır…Belki de ulusumuz gerçekleri bilmek ve araştırmak istemeyen, kaderci ve amaçsız, bilimin aydınlığından uzak, karanlıklarla kucaklaşmayı seven bir toplum haline geldi ya da getirildi.Bu uyuşukluktan, kadercilikten, tembellikten kurtulabiliriz… En azından çocuklarımızı, torunlarımızı, geleceğimizi kurtarabiliriz…Her zaman ikinci bir şansa inanmak ve bu inanç uğruna savaşmak gerekir…Umarım ulusumuz ikinci şansını gözlerine kurban olduğum Atatürk’le kullanmamıştır.