Birşeyler yazmalıyım artık buraya, kısa da olsa hafifi yaşatan nefeslere nefesimi eklemeliyim,izim olmalı şu sıralar, iz bırakmaya ihtiyacım var.Vakit geç,biryerlerden daha erken ama gene de geç.Kafamda henüz bitmiş yabancı bir sohbetin gölge oyunları…Akşamları gölgeleri sevmem,güneşin dik geldiği vakitlerdir favori gölgelerim, realitenin soyut halini yücelten,boylarını uzatan vakitler yani.Burda vakit gece,kafamda gölgeler;aldığım notlar elleri,kolları gölgelerin; en çok da farklı kafaları,usları…Avuçlarımın içinde somut gölgelerin soyut realiteleri,henna derler adına, henna‘nın kendini somuta boyamasına ama,var daha…Ne demek istiyorum, çok karmaşık,toparlayamam ki. Niye yazıyorum o zaman? Doğru ya, nefesim.Kafamda farklı inançların çan sesleri yankılanırken bir hint müziği eşliğinde,çok sayıda tanrının çok sayıda ismi ve hikayesi inancımla aramdaki bağı kuvvetlendirip gecenin başparmağıma dolanmış düğümünü çözmüşken,Gölgelerle hesaplar yaparken ben avuçlarımda henna,Gözlerimde kan,Zaten en somutu gölgelerden ibaret olan bir düşüncenin giyinik halini nasıl canlandırabilirim şimdi,Canlandırıp da yazabilirim…Üstelik vakit de bu kadar geçken;ama biliyorum biryerlerden de daha erken…Şimdi daha iyiyim ama.Birikmiş,uzun soluklu bir nefes bıraktım diğer nefeslerimin arasına.Her ne kadar nefesime hiç bu kadar yabancı olmasam da,Gene de karışmak çok güzel eski tanışıklıklarımın arasına;gözlerimdeki kanla ve avuçlarımda henna…