İşte son dakika haberi! artık KTHY Kıbrıs Türk Havayolları diye birşey yok. Herşeyiyle silindi. Fakat şu yapılalilirmiş. Öz Kıbrıs Türk Havayolları. Şey gibi: Hakiki Koç, Öz Hakiki Koç, En Öz Hakiki Koç…Neyse biz konumuza devam edelim. Bu batma olayında ya da tam anlamıyla batırma olayında havayollarının yarısını satın alan şirketin parmağı olduğu çıktı ortaya. Kendileririni bataktan kurtarmak için Bizim havayollarını batırmışlar. Bu sayede KTHY’nin uçuş izinlerini de ele geçirmiş oldular. Bu arada ilgili şirketin birçok yere uçuş izninin olmadığını ve KTHY sayesinde bütün engelleri aştığını biliyor mudunuz? Anlayacağınız KKTC’nin milli bir kuruluşu olan KTHY üzerinde emelleri olan başka bir şirket tarafından batırıldı. Yine esas trajedi KTHY çalışanlarının bile şu an Rum tarafındaki Larnaka Havalimanından YUrt dışına uçması. Başkaları batırdı derken çalışanların hakkını yiyiyorum.Neyse batan battı. Gelelim diğer konuya.Adanın Rumla birleşme çabaları. Malumunuz Rum tarafı AB üyesi oldu. Bizimkiler de Rumla birleştiklerinde AB’ye girme hayali kuruyorlar. Oysa Birleşme olduğunda Biz mi AB’ye gireceğiz yoksa Rum mu bize girecek bilmiyorlar. Tabii durum böyle olunca Ada ikiye bölünüyor. Birinci kısım Savaşı görmüş ve milliyetçiliğini kaybetmemiş sağcılar, ikinci kısım ise Türklerin adada işgalci olduğuna inanan, vatanı satmaya çalışan ve bunun için mitingler düzenleyen aşırı solcular. Tam solcu dememek lazım, Solculara ayıp olur. Menfaatçi desek daha iyi. Bu kesim genelde gençlerden özellikle de öğretmenler ve onların öne sürdüğü öğrencilerden oluşuyor. Okullarda Tarih kitapları bile değişti bir ara. Neredeyse Rum tarihine yakın bir tarih okutuldu.Ve yeni hükümet. Top yine sağda. devletin başında sağ da olsa sol da golü yiyen hep halk oluyor ama bir türlü akıllanmıyor. Sonunda icraatler o kadar çok benziyor ki, sağımı solumu karıştırı oluyorum. Ada küçük olduğundan en göze çarpan şey Torpil. Her hükümet kendi yandaşlarını işe aldığı için (özellikle seçim dönemlerinde) kurumlar lüzumsuz işçi dolu. Sonra ağlayın Anavatan diye de gelsin paralar. Hatırlıyorum, Bir ay Türkiye para göndermedi ve maaşlar ödenmedi. Hayat felç oldu. Herkes ayağa kalktı. Bankalarda yığınlarca mevduat dururken herkes isyanı tercih etti. Grevler, mitingler, eylemler… Gören de paraları gasp edildi sanacak.Yine bir dönem sırayla bir sürü banka battı. Bankayı batıran bir sürü kodaman paralarla birlikte sırra kadem bastı. Adaya bir bakın, göreceksiniz ki sadece 10 kişinin elinde. Zengin tabaka az ama malın büyüğü onlarda… Ve ben geçenlerde onların arasında Bir bankanıı seminerine katıldım. O bankalar dolusu paraya sahip zenginler Ekonomiyi düzeltmek için ellerini yine garibanın cebine attılar. Asgari ücret düşsün dediler. Oysa ceplerine giren paradan biraz kısmayı düşünseler. Adaya ilk geldiğim zaman alışverişe çıktığımda gelmeden önce aldığım kazağın aynısını burada da buldum ama küçük dilimi de yuttum. Tam 5 katı paraydı. Bir yuh çektim ki bağırmam Türkiye kıyılarına vurmuştur. Aynı kazak ve 5 katı para. Gümrük vergisini bahane olarak gösteren uyanık esnaf fiyatların üzerine koyuyor da koyuyor. Al alabilirsen. Bakın sonra ne oluyor? İnsanlar yaz tatilini fırsat bilerek alışverişlerini Türkiye’de yapıyor. Buraya kadar tamam. Bir de alışverişe Rum tarafına giden var. Onlar beni çileden çıkarıyor. Ekmeğini bile Rum tarafından alan vatan hainleri var. Ben de geçtim o tarafa ve geçer geçmez bir baş ağrısı başladı ve orada olduğum sürece devam etti. Anladım ki bu taraf bana göre değil. Zaten bizi orada hiç mi hiç sevmiyorlar…Devam edecek.Çok yakında final var ve bitiyor.