Büyüleyici baygın bakışları, farklı güzelliği, kalpleri yaralayan-iyileştiren sesi ile; Marlene Dietrich. Gerçek adı Maria Magdalena. Oynadığı ilk film olan mavi melek’le adını duyurdu ve ölümünden sonra bile hala mavi melek olarak anılıyor. Lili Marlene şarkısı 42 dile çevrildi ve en çok Marlene Dietrich ile anıldı.

Bu yazının bir keşif yazısı olmasını çok isterdim… Ama herkesin zaten bildiği-hayran olduğu bir efsaneyi, benim nasıl keşfettiğimi serbeste yazmak daha mantıklıydı.2007 Ocak ayının ilk günleri… Neredeyse sezonun tüm tiyatro oyunlarını ve tüm sergilerini(işimden dolayı) görmüştüm. Ama bu kez davet edildiğimiz sergi diğerlerine göre çok farklıydı. Bir çok yerli yabancı takı tasarımcısının biraraya geldiği özel bir sergi. Her ne kadar çok fazla takmasam da benim de dandik bir mücevher(!) kutum, değerli-değersiz birçok takım var. Her kadın gibi ilgiliyimdir yani. Sergideki takıları tek tek inceledim, hikâyelerini dinledim (her tasarımcı farklı konulardan esinlenerek yapmış eserini). Hikâyelerden ve onlarla özdeşleşmiş takılardan etkilenmemek elde değildi. Örneğin bir tasarımcı; frida’nın hikâyesinden ve kaşlarından esinlenerek yapmış takılarını. Görülmeye değerdi… Sergide kimse kalmayınca ben de galeri sahibi Ayşe hanımla konuşma fırsatı bulmuştum nihayet. Konu tabii ki takılar ve hikayeleri. Konuşurken, gözüm duvarda –aynısından- birkaç tane bulunan resme gitti;-bu kadın kim? dedim.-Marlene Dietrich-ilk defa duyuyorum adını (ne kadar cahilim!). Çok güzel bir kadınmış! Küpe takmanız da çok hoş olmuş… Nerden aklınıza geldi? (Duvarda gördüğüm resim yazıya koyduğum resimdi. Marlene Dietrich’in sağ kulağı görünmüyor ve sol kulağında da küpe yok. Ayşe Hanım çifti kaybolan küpeleri sol kulağına takmıştı, çok etkileyiciydi…)-bununda bir öyküsü var aslında. Baktığın zaman tek kulağı görünen bir çok kadın resmi bulabilirsin ve yine tek küpe ile asarsın istediğin yere. Ama Marlene Dirtrich’in tek küpeli olması, yaşamış olduğu bir olaydan kaynaklanıyor.(O gün kaç hikâye dinledim hatırlamıyorum… Ama bunu da dinlemek için sabırsızlanıyordum…)- Marlene Dietrich gençlik yıllarında bir parkta dolaşırken küpesinin tekini düşürmüş. En sevdiği küpesi olduğu için her yeri ayağa kaldırmış bulunması için, ama küpe bulunamamış. Ben de bu hikayeyi öğrendikten sonra, Marlene Dietrich’in bu resminin bir çok kopyasını yaptırdım ve eşi kaybolan küpeleri hem bu şekilde değerlendirmiş oldum hem de Marlene Dietrich’in anısını bir bakıma yaşatmış oldum…- E mükemmel olmuş!…Galeriden çıktıktan sonra hemen bir araştırma yaptım internette. Mavi melek hakkında bir çok bilgi vardı. Hayatı filmleri yaptığı her şey… Ama küpeden hiç söz edilmiyordu. İçten içe “acaba Ayşe hanım beni kandırdı mı?” dediğimi itiraf etmeliyim. Ama yine de önemli birini tanımamı ve bilmediğim bazı tarihsel olayları öğrenmemi sağladığı için de şükranlarımı sunuyorum kendisine. Kaybolan küpeye dair hiç bilgi yoktu internette. Bazı bilmiş arkadaşlarıma sordum; bilmiyorlarmış… Doğru ya da yanlış… Ayşe hanımın anlattığı öyküye inanasım vardı. Ben kiiiim Marlene Dietrich kim! Yok bir alakamız. Ama yinede rahat uyusun diye kayıp küpenin bulunmasını yürekten diledim. Hatta bunu Ayşe hanımla paylaştım.Aradan birkaç gün geçti… En büyük özelliğimin meraklı olmak olduğunu hatırlayıp, kayıp küpeyi tekrar sordum google’a. İşte google’ın cevabı.

eşi kaybolan küpe
eşi kaybolan küpe

Marlene Dietrich’in 1934’te Britanya’nın kuzeybatısındaki Blackpool eğlence parkı ziyaretinde kaybettiği sanılan küpe, 73 yıl sonra bulundu. Dietrich’e ait olduğu sanılan küpeye, eğlence parkındaki çalışmalar sırasında bir gölde rastlandı. Ziyaret sırasında çekilen fotoğraflardaki küpeyle bulunan küpe karşılaştırıldı ve bulunanın kayıp küpeye tıpatıp benzediği açıklandı. 1992’de 90 yaşında hayata veda eden yıldız, küpesinin bulunmasını istemiş, ancak arama çalışmalarından sonuç alınamamış.

73 yıl sonra bulunan küpe
73 yıl sonra bulunan küpe

Gerçekten küpe varmış. Gerçekten kayıpmış. Evet, Ayşe hanım doğru bir olay anlatmış… Küpenin bulunması, hem de araştırma yaptığım 3. gün, o günün haberlerinde olayın yazılması beni mutlu etmekle kalmayıp, ziyadesiyle şaşırmıştı. Nasıl yani?… Aklıma küpenin bulunması için ettiğim dua geldi, ama neden küpenin bulunmasını isteyeyim ki? Bana ne? Ben kiiiiim Marlene Dietrich kim! dedim yine. Bu kesinlikle bir tesedüften başka bir şey değil. Duası hemen kabul edilen biri olsaydım şu anda, hala, dua etmek için sebeplerim olmazdı. Hiç üşenmeden tekrar galeriye gittim. Ayşe hanıma internetteki haberin adresini verdim. Ayşe hanım haberi okurken yüzündeki ifadenin değişimini görmeliydiniz…Duvarda tek küpe ile asılı olan resimden birkaç tane aldım evime asmak için. Henüz tanıdığım bu kadının yüzünü, evimin duvarında görmek istiyordum.3 gün önce, sanki dünya meselesiymiş gibi konuşup, sanki bizim derdimizmiş gibi dua ettiğimiz Marlene Dietrich’i tekrar rahmetle andık Ayşe hanımla. Sanki küpe bizim küpemizmiş gibi mutlu ve çocuklar gibi şendik.Bu olay sizin için ne kadar bilgilendirici ve gerekli olur bilemem. Ben sadece sizlerle paylaşmak istedim…Not:Merak edenler varsa, yazıda adı geçen Ayşe hanımın galerisi (Ayşe takı galerisi) için ne yazık ki görsel anlamda bir link veremiyorum. Ama bu linkten yeterli bilgiyi alabilirsiniz. (adres, telefon, sergi bilgileri, tasarımcılar vs…)