Var olmayan bir şeyi hissetmek garip şeymiş dedi kendi kendine uykudan uyanınca. Yatakta doğrulmuş öylece boşluğa dikmişti gözlerini. Bir an önce bütün rüyasını gözden geçirip her ayrıntısını unutmamak istiyordu. Bunu yaparken kocaman bir gülümseme vardı yüzünde.Çok zaman olmuştu böyle rüyalar görmeyeli. Aslında onu en çok düşündüren , sadece fotoğraflardan tanıdığı bir insanın nasıl olurda her halini görmesi ve onu hissetmesiydi. Bilemedi. Zaten bilecek bir şey de yoktu ortada rüyaydı işte.Sahilde ikisi de kumların üzerinde oturmuş görüntüsüyle başladı her şey. Güneşli bir akşamüstüydü sağda solda koşturan çocuklar vardı. İkisi de yan yana oturmuş denize doğru bakıyorlardı. Rüya ya bu sanki zaman atladı biraz, şimdi ellerinde yarım ay şeklinde kesilmiş pembe karpuzlar vardı. Komik şeylerden konuşuyorlardı herhalde çünkü dirseklerinden akan karpuz sularına aldırmadan gülüyorlardı. Sonra aradan birkaç görüntü daha geçti ve yine sadece oturdukları ana geldi. Bu sefer denize değil de birbirlerine bakıyorlardı. Sonra saçlarının önünü düzeltti çocuk ve kolunu saçları rüzgardan savrulan kızın boynuna doladı. Şimdi kız çocuğun göğsüne yaslanmış, denize bakıyorlardı.Kız yatağında yatarken birden gözlerini açmıştı. Kımıldayamıyordu sanki ama boynu yanıyordu. Rüya gördüğünü anladı o zaman ve yine kapadı gözlerini boynunu elleyerek.Devam ediyordu her şey. Eli çocuğun kolundaydı. Birkaç rüya görüntüsü de geçtikten sonra bu sefer tamamen uyanmıştı. Yatakta doğrulunca yine ellerini boynuna götürdü sanki hala biraz yanıyordu boynu. Rüyaydı dedi, rüya böyle bir şey, işte rüya buydu dedi…