bildirgec.org

Kar Kristalleri

ahmetyahya | 02 September 2009 14:32

Yazı geride bıraktığımız şu günlerde, hava sıcaklığıyla ve ya mevsimle bir alakası olmamasına rağmen her zaman ilgimi ve dikkatimi çeken bir konuyu sizinle paylaşmak istedim: Kar kristalleri.

Hepsi olağanüstü güzellikte ki bu harikaların nasıl bu hale gelebildiklerini hep merak etmişimdir. Hepsi altıgen, hepsi harikulade. Altıgen görünmelerinin sebebi kısaca su moleküllerinin birbirlerine bu şekilde bağlanması denilebilir. Ancak hepsinin farklı geometrik formlara sahip olmaları onları eşsiz kılan şeydir bence. Bu durum buzun moleküler yapısının farklı sıcaklıklara verdiği farklı tepkiden kaynaklanmaktadır.Kristallerin bu yapısını ilk keşfeden insan olarak kaynaklarda Amerikalı Wilson Bentley’in ismi geçmektedir. Sene 1925. Wilson şöyle demekte: “Mikroskopta kar tanelerine baktığımda onların güzelliğin mucizeleri olduklarını gördüm. Ancak benden başka kimse bunun farkında değildi henüz. Her biri bir tasarım harikasıydı ve hiçbiri birbirinin aynı değildi. Bir kar tanesi eridiğinde bu muazzam tasarım sonsuza dek yok oluyor ve arkasında hiçbir kayıt bırakmıyordu.”

Wilson, ilginç bir kişiliğe sahipti. Kar yağdığında sokağa çıkıp onların fotoğraflarını çekmeye çalışan birini çevresi en hafif deyimle böyle niteliyordu. Aslında bu işe sebep olan da ailesiydi. Yaş gününde bir mikroskop hediye almıştı. Gördüğü her şeyi bununla incelemeye çalışırken bir kar tanesi mikroskobunun camına düşmüştü. Wilson gördüğü bu güzellik karşısında büyülendi. Fotoğraf makinesiyle onları çekmeye başladığında gözlerine inanamadı. Her bir kristal farklı şekildeydi. Defterine şöyle bir not düştü: “15 Ocak 1885. Sıcaklık –2 derece, rüzgârlı bir hava. Yaklaşık 13 mm boyunda kar taneleri düşüyor. İlk kar kristalleri çekildi!” O bu işten hiç vazgeçmedi. Ölünceye kadar binlerce fotoğraf çekti. Kendisine deli diyenler dahi, çektiği resimlere hayranlıkla bakıyorlardı.Kendisine ve çalışmalarına şuralardan:http://www.bentley.sciencebuff.orghttp://www.snowflakebentley.comİlgili bir videoya şuradan:http://www.youtube.com/watch?v=lAnb4oMXJtUOndan sonra yapılan araştırmalar gösterdi ki aynı büyüklükte, aynı şekle sahip, aynı sayıda su molekülü ihtiva eden kar tanesi yoktur. Bulutları oluşturan su buharı sıfır derecenin altında donar. Kar yağışı ise -4 ile -20 derece arasındaki sıcaklıklarda meydana gelir. Donan su buharı iğne şeklinde buz kristalleri haline gelir. Kar tanelerinin çapları 2-4mm, ağırlıkları ise 0,005 gramdır. Bir kar tanesi iki yüzden fazla kar kristalinin bir araya gelmesiyle oluşur.

Su buhar halindeyken moleküller düzensiz olarak dağılmış haldedirler. Yükseklerde sıcaklık değerleri düştüğünde gaz halindeki su molekülleri hareketli yapılarını kaybederek yavaşlarlar. Zaten bu yavaşlama sonucunda sıvılaşma ve daha sonra katılaşma başlar normal şartlarda. Ancak sıcaklığın hızlı değişimi sıvı fazı ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda bazı moleküller gruplaşarak kristali oluştururlar. Bu moleküller her zaman düzenli altıgen yapılar olarak birleşirler. Daha sonra zincir şeklinde birbirine bağlanan bu yapılar kar kristallerini oluştururlar. Her bir kristalin farklı olması ise farklı sıcaklık ve farklı nem oranlarında meydana gelmelerindendir.

Kar tanelerinin bir diğer özelliği ise normal şartlarda hiçbirinin birbirine değmemesidir. Bu onların aynı elektrostatik yükle yüklenmiş olmalarındandır. Bu yük ancak güçlü bir rüzgarla yenilebilir ki bu duruma da biz karın lapa lapa yağması deriz.Konuyla ilgili daha nice fotoğraf ve bilgiyi şu adreste bulabilirsiniz:http://www.its.caltech.edu/~atomic/snowcrystals

yorumlar

pillibebekkuyuda | 02 September 2009 15:07

Harika bir konu, ben de biraralar onlara karşı yoğun bir ilgi duydum..Araba camların da da oluyor..Teşekkürler..

dimoedes | 02 September 2009 15:12

Ağzım açık okudum diyebilirim işi bu boyutta hiç düşünmemiştim. teşekkür ederim…

Racine | 03 September 2009 10:59

bizim buralara(izmir) 40 senede bir yağar kar,o yüzden kışın biraz imrenerek izlerim bembeyaz örtülen yerleri.. kar kristalleri ise muazzam görünüyorlar,şahane

Racine | 03 September 2009 11:23

harlemsaray tavsiyen için sağol 🙂 ama karın içinde bulunmaktan değil, izlemekten hazedenlerdenim ben..yağmuru izlemeyi,sesini dinlemeyi severken altında yürümekten pek hoşlanmadığım gibi

Racine | 03 September 2009 11:35

pllibebek dediğininde keyfi var tabi ama ben sokaklarda çıpıdı çıpıdı yürürken giremediğim melankolik havaya genelde pencere köşesine tünediğimde girebiliyorum..ıslanmaktan keyif aldığımda oldu ama işte pencere güzeliyim bu konuda genelde 🙂

Racine | 03 September 2009 11:38

hii hi evet seller akacak,yağmur yağacak camdan bakacağım o zman 🙂

Racine | 03 September 2009 12:03

bir kar içünde izmirden gitmem,gidemem benn harlem, napalımm uzaktan bakarımm ..

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.