Şimdi ‘bu neden…’ ile başlayan olası düşünceler için hazırladığım bölüm:1- düşündüğüm gibi olmadı.2- bu son, bir daha benzer bir girişimde bulunmayacağım, söz!3- taslaklar, düşünce, düşünmeye daha yeni yeni başlamışken ortaya çıkan şeyler oldukları için, kötü ve hatta felaket olarak gelişegelmiş olsalar da, yazarı hayal kırıklığına uğramış, elleri kafasını (yada kavununu) mıncıklayıp, sıkıştıran bir adam olarak hayal etmemek gerekir.4- düşünce, iki farklı kapı, iki farklı hikaye; ve okuyanın, bu kapıların aslında aynı kapı oldukları, ve her şeyin aslında aynı kapıya çıktığını anlaması gibi şeydi.(her şeye, şey diyen birinin elinden çıkmış gibi bir şey)5- sayfa düzeni olarak, birbirlerine paralel anlam bağlantıları kurabilen bir yapı…( hafif’in sayfa düzenine sığmadığı için, araya coral draw’ı da sokmak zorunda kaldım, bu da görüşü azalttı…)6- ve okuyanın, istediği kapıdan girip, okuma esnasında, ara kapılardan, komşu hikayeye atlama özgürlüğü…vs…7- hikaye yavan kaldı,8- kısır ve edebi olarak değersiz bir şey oldu. ( birkaç yerde kip hatası yapmışım, valla külliyen amatörce…)9- ama nedense, uğraştım; ve dünyada böyle bir ‘şey’le uğraşacak başka birinin yaşamadığı gerçeğini düşünerek uğraştım.10- gözümde bu yazıyı giderek daha değerli kılan zamanı lanetleyerek uğraştım.11- ve tekrar söz, yazacak sahici bir şeyler bulmadan, buna benzer bir ‘şey’ ile gelirsem karşınıza, okuduğunuz, yazık edilmiş beş dakikanıza bir beş daha koyup, en sevdiğiniz üç küfrü ardı ardına sıralamanıza bir şey demeyeceğim. Hepsini afiyetle yutacağım.12- on iki SON için en ideal sayıdır.denemiş çocuk, fazla üzmeyin emi? 🙂