“Sanat da yalnızca bir çeşit yaşamaktır. İnsan herhangi bir tarzda yaşayarak, bilmeden, buna hazırlanabilir. Gerçek olan her şeyde insan sanata, gerçek olmayan, yarı artistik mesleklerde olduğundan daha yakın ve onunla ilgilidir; çünkü yarı artistik meslekler, sanata yakın olacağız diye, her türlü sanat varlığını, gazeteciliğin, hemen hemen bütün eleştirmeciliğin ve yazın denen, ya da denmek istenen şeyin dörtte üçünün yaptığı gibi, doğrudan doğruya inkar ederek üstüne yürürler. Sizin bu duruma düşmenizi atlattığınıza ve kaba gerçeğin herhangi bir yerinde, yürekli ve yalnız kaldığınıza seviniyorum.”Rainer Maria Rilke, “Genç Bir Şaire Mektuplar” adlı kitabında –Yükselen Matbaası, İstanbul 1963, Remzi Kitabevi- şiirlerini kendisine göndererek fikirlerini soran Franz Xaver Kappus’a1908 yılı Noel’in ikinci günü yazdığı mektubunun sonunda yukarıdaki satırları yazıp, “ Yeni yılınız sizi bu durum içinde yaşatsın ve size güç versin. Her zamanDostunuz” ifadesi ile noktalamıştır.Bu kitabı çalıştığım kurumun çay ocağında koştura koştura, iki arada bir derede sigara ziftlenmeye gittiğimde buzdolabının üzerinde bulmam ilahi bir tesadüftü diye düşünürüm birçok zaman. Buldum ve aldım. Çaycı Salih bey başıyla onaylamıştı almamı, kimin olduğunu o da bilmiyordu. Günlerce, haftalarca elimde taşıdım, açtım okudum, gösterdim ve sahiplenen çıkmadı. Ben de çalmadığıma kanaat getirdim. Dostum oldu benim Rilke, “yolun yalnızlığını azaltan dostlardan” birini daha tanıdım. Bu nedenle paylaşmak istedim sizlerle de.Kitap oldukça ince.Rilke “şairin, var olan şeyler içinde, hepsine karşı olan ve “anlam”ı, hiç unutmadığım bir etki yapmıştı” dediği bir tecrübesini de güzel bir benzetme ile yine aynı kitabın sonuna eklenmiş -Şair Üzerine – başlıklı bölümünde şöyle anlatmış:“ Phila adasından barajın büyük parkına doğru giderken olmuştu bu. Yelkenin kıçında oturan ihtiyara birçok defa baktım. Onun bir şiir söylemek istediğini sezer gibi olmuştum; yanılmış da olabilirdim. O şiirine birden bire başladı; düzensizce de aralar verdi; hem her kezinde, yanındakilerin yorulduğu zamanlarda değil, tersine, şiiri onun herkesi, hem de bir kez değil, her kezinde, hepsini çok canlı, evet hem de şakrak oldukları anda yakalardı. Böyle olduğu halde şiir, sırasında çağrılır ve anın havasına uyardı. O durmadan yelkenimizin ilerlemek isteyişiyle bizlere karşı koyan güç arasında denklemeyi sağlıyordu.- Zaman zaman çoşuyor, sonra da gene şiir söylüyordu. Böylece yelkenimiz karşı koyan gücü yendi. Ama o, bu büyüğü, bu yenilmez gibi görüneni, ne buranın ne de oranın olan, herkesin kendine benimsediği bir sürü uzun seslere çevirdi. Çevresindekiler durmadan, kendilerini, yakınlarındaki elle tutulur şeylere verip bunları yenerken, ihtiyarın sesi, en uzaklarla aramızda ilgiler kuruyor ve bizi o uzaklara çekiyordu.Nasıl oldu bilmiyorum, birdenbire, ben bu insanda, şairin durumunu kavradım; onun yerini buldum ve zaman içinde yaptığı etkiyi anladım. Ona hiçbir iş verilmezse de, şairliği ondan esirgememek gerekiyordu, burada ona katlanmak gerekiyordu.”Aşikar, şairi ve şiiri severim. Tüm ustaları da ustam bilmek Nazım’dan yadigar bir saplantı, ancak tüm ustaları okumadım. Durum umutsuz değil, okumayı ve yazmayı iş bildim kendime sessizce. Ustaları da ben seçiyorum kimseye sormadan. Bilmeye çalıştıklarım Nazım, Aragon, Behramoğu ve Brecht. Tabii Neruda ve Can Yücel. Şiir dışında yazmakta ehliyetim beni sollayanlardan seçtiklerimin tozunu yutmakla kanlanıp canlanıyor. Güç iş bildiğiniz.Dostum Rilke’nin birkaç satırı daha halime tercüman.“Her türlü kolaylıklar, ne ölçüde çekici olurlarsa olsunlar, güçlüğün güç olduğuna sevindiği yere etki yapamazlar. Sonunda da, başkalarının içlerinde sakladıkları ve uyuttukları en olmayacak şeyleri, erkenden yüreğinde uyandırması alın yazısı olan birinin durumunu ne değiştirebilir?”Şimdi sırası geldi bir şiirimi paylaşmanın. Doğrusu bazı hafif yazılarındaki fikir beyan eden üç beş söz esin kaynağı ve sezgimin “biley taşı” oldu. Issı bilirse bilir. Bilmezse de hayrola…Saygı ve sevgilerimle,Merhaba.Kan Sıcak
SessizceBağırıyorÇağırıyorAğlıyorSalya sümükKan sıcakPıhtı kuruÇamur balçıkBir damlaÖzSuya muhtaçUlaşmışBerrakBulaşmışBulanıkHayatHayatımGeriye gidiyorBitmiyorBaşladığı yereYapyaşlıCapcanlıTaptazeHayatHavam başkaSuyum başkaKaram başkaBaşka bambaşkaHayatHayatımSizeNeGeliyorBuAteş.R S K. – 09. 11. 2007
yorumlar
görülen o ki bir kitabı bulmaktan öte, bir yaşamı bulmuşsun.
@ zorkedi teşekkür ederim. Bulmak yetse…
Hala sıcak..
sıcak olan ne?
Kan sıcak!
bende de kan sıcak akacak diye bir kitap var hoş bir kitap dehşetli.
bir serap gördüğünü iddaa etse de kan sıcaktır arafat diyarlarında! beyeza bürünmüşse günahlar sevaplar su serpmişse bir zemzem serinliğinde tavaf etmek sırra kadem basmaksa günahını neye yarar ki şeytanı taşlamak! Diyarlarım scak bu aralar…
alp bugdaycı
cık:(
:))))
🙂 sana gülümsüyorum o zaman:):)
Günah şehirlerini… Sodom ve gomero diye tahmin ettim ben!
dimoedesin ölümü geldi aklıma sayın kuruvaze!
dünyaya en yakın yıldız olsaydı ve görünemeseydi şehirlerin renli ışıklarında başka bir şehri başka bir bedeni bir başka var oluşu seçmez bir elemente dönüştürmez di kendini! hiç kimse bu haksızlığı yapamazdı bedenine kan her daim sıcak kalırdı:( bir vaz geçiş serilmezdi gözler önüne…
🙂
dünyaya baktığım da gördüğümü ifade etmekte kullanacağım tek söz şudur sayın kuruvaze:” çıldırmışsınız siz sahtekar raylar üzerinde herbiriniz!”sizce de birçok şeyi ifade etmiyor mu?
sevgili sevde ve kurvaze!kurcalamayın fazla. belli mi olur iti otu yahut atı sevdiğim bilinmez..nerede ne haldeyim ne yer içerim mevzu bahis hiç değil…epeydir ki bu 3 yahut 5 gün oluyor takip edemedim yazılan çizilenleri orada burada.madem hortlattınız beni ve dalgalansın bir iki ses. yüküm yüküm…senkopbir defada çabucakbir aksansadece bir lisanbir an bir an daha…artizlik yapmak zorunda kalmayacağım artık sana. bildiğime tokum yeter iyice. iyi o zaman bence en iyisi bu. bilgine gökten yerler serilir ki bilmen bilmem boştan kaba dolar kara kır al yeşil. erdem seslendi susam kokum. ısınca hava düşün, dolu dolu boş artar. şimşek çakar baştan başa. başak başka gönlü yok. insan değil ruhum sahipsiz evlat. evet çekilebirisin şimdi…ölsen yaşasan benim için. yalan hepsi bilirsin.bir çift gül memeyebir ordu akıtır kan yükünüölmez buruk lyn yan yatargözü sırt üstü dik yüzümeçıkmadan son er yükünün hükmündedoğrudan yoksungerçekten yokhayali sanatıyla bedeni tazeeski bir ruhla ruhu hemhalbunu yeni dinledimbunu epey eskidenseverim yalan mı hı?
kahvehanedetütün sarılıküçük oruspum-unelindekendi çapımdaoturuyorumyüzü yanıklankaram elli yankıbir yudumluk yokfincan taştanyan yana bağlıkamıştan çıkanses nefesnefese zorlaaklı zorluyormasala bırakmışfalik yakut taşıçerçevesine bir çubuk(-tak)müzikte iniyordavul burada kalsın(-kal) amankan o zamankanaman çokşüphesiz kaçkınyok geçkinaklı okumadakendi kendininbir karaca misali gibieskiden yaşamışşimdide kanatanı taşı baştagörülecek tabiielbet sonsayı bir bir karışıkiki baş deli alışıkortada delir dikçelik çomakbir ay bir aydaçeltik çektikşükranda aklımdan dan geçenlerokumadı okumadı dabir ki düş ündüçok şükür kızımsorsan adamseviş bu gecesence yetkinçocuk senledaha da görse önceokumazdı aklınıokuyamaz okunmaz (ı)boşu boşuna korkmayalnız sor sormakork bir evet bir hayırsusma kötü cevabı kendineözün özünde özümlesiktir savurmaküçük oruspudünya kadar haala veravar daha daha versüzme üzümüzülme den iç iç içkaranlıkta kör eminkara gözümvay vay vayandırıma kalsın güzünçözün tüm yapraklarıkızıl kahve sarısarılı elimde tütünbir duman havadaıslak mavi duvarkızıl karardayana yanakana kanadüğüm düğümkesik-şikesteeeeee!adsız yerli yerinde dursun başka zamana kalması-sükunet sağır gibi bozmam ben de değil ki-