Yer yer haykıracağım, algı dünya! nızın ayarlarıyla oynamayınız.Namüsait bir yerde inmek iste! Düğüm dünyanızın derinliklerinde. Gür esen yellerle körkuduz karanlığın salyaları dalgalanıyor. Bayrağımın başı! Çay tepsilerine daireler çizdiren çaycıya özenen zaman, döndürüyor rüzgar güllerini! Takvimlerin dökülen yapraklarına uçan tekmeler savuran ateş saçlı sözcüklerin dudakları kırmızı, kabaramazsın dedikçe kabarıyor. Sarmal bir amla sarmalanıyorum.Origine du monde. Cennetin ve cehennemin kapısı.
yorumlar
düşlemesi kaltak olabilir hani fakat hepimizin dünyaya gelirken geçtiğimiz kapıdır. evet baktıkça bir tür sarmal düş doğurabilir.aslında onu resmederken, Gustave Courbet ne düşünmüş ve ayrıca ne düşlemiştir acaba?
Kundaklayıp kefenlemek istiyorum zihniyetinizi, ard arda sıraladığınız kötü niyetlerinizin resmi geçidini. Ölüp ölüp dirilin! istiyorum, güvecinlere karışmayı. Aynı geçiş kapısının örtüsü müdür kundak ve kefen? Aynı iplikten mi dokunur?Paha biçilmez haya! Perdeleri yırtılmış bir yüzle sahne alırken soytarılar, kapa TV ni!
:))) çok yaşayasın
Nedir bu vajinal yaşam Neceff, ne yer ne içersin? her daim hayys ve o bir kastır durumlarındasın?
dünya bir fındık vajinaın üstünde dönüyor derler ya:)
imgesel simgelem mi, yoksa simgesel imgelem mi karıştırdım
@neceff’in burada vurgulamaya çalıştığı sanırım gerçekliğin çıplak somutluğunun bazen insanlara çok ağır gelebileceğidir!yukarıda Gustave Courbet adlı ressamdan bahsettim ama o yorumu yazarken fazla detaya girecek vaktim yok idi.şimdi ekleyeyim; Courbet sanatını icra ederken kendi zamanında sorgulamaya çalıştığı realizmi insanların kaldırabilme kapasitelerini kendi kendilerine tartsınlar diye L’Origine du monde‘u resmetmiştir. fakat ne yazık ki; tablonun akıbeti elden ele geçip D’Orsay Müzesi’ne gelesiye dek hep kapalı kapılar ardında, perdeler ardında, kilitli dolaplar gerisinde kalmak olmuştur. yani insan, özetle, realitenin çıplak varoluşuna çok zor katlanır. öte yandan içten içe bir realiteye tutsaklık, gerçeği arama ve bulma yolunda yolcu olmaktan da geri duramaz. işte bu tablo bence bunu anlatır.
Örneklerle daha iyi anladık, Pati teşekkürler..
şuan diyecek bişey bulamadım.
kelime seçimleri pek hoşuma gitmedi… bazı kelimeler, betimlemeler ciddiyetsiz kalmış bütünlükte… uçan tekme, çay tepsisi falan gibi… diğer kelimelerin ağırlığını yavşatmış…belki de bilinçli bi tercihtir, öyleyse daha feci tabii… bence yanlış kelime seçimleri…
ben bulcam bekleyin
bu resim konur mu ya. cort diye çıktı ekrana. kalabalık mekanlarda da takip ediliyor bu site. az biraz dikkat piliz.
işte bu..Perfecto.
onnupro hissettin herhal. bu blogdaki eksik taş şimdi yerine oturdu bebek.
böle zamanlarda kafamda bi vınlama oluyor..do-di-do-di-do-di gibi bişey.
Yayınlayana da, tutana da gönderiliş bir olay…Sitenin sloganıa uyuyor, “meraklı ol” işte bazılarını merakı da bu…yakında porna da yayınlanır bu sitede. Merak bu ya…
yav kuku resmi silindi bizim yazılar cascavlak kaldı şimdi ortada.
Üzülmüşe benziyorsun, tuh yazık etmişler….
tiçır çok feci bi antihistaminik kürü uygulayacam az kaldı. aynen böyle devam et.
Antihistaminik ne ola ki?
ıslak nar sopasıyla budaklı odun arası bişey. paslı çivilisi makbul.
Hiyy.
Allerjik bir durum yok mansonilized, Sadece durum tespiti yapmaya çalıştım, o teshis sizde olsa gerek…
analizle yorma kendini tiçır. site sapığıyım ben daha öğrenemedin mi. nekrofil, fetiş, travestilik ne ararsan var bende. uzak dur o bakımdan.
Allah işini denk getirsin…
Yetişemedim, sitede kuku resmi mi vardı, yuh artık !!!hangi densiz bastı ?
neceff bööle töbe yaleppim kedi yavrusu gibi bişi koymuş afedersiniz sevgili domdom. sonradan anladık bizde kuku olduğunu. silmişler demin. ayıp bişi bence.allaam yaleppim innatayna amin.
Ben beğenmemiştim zati, iyi olmuş. Daha iyilerini bekliyoruz…
Çok töbe allam..
sen de ööle deme bence. tiçır gelip seni kuku bağımlılığı ile suçlayabilir.
Bi bok anladıysam arap olayım. Kedi yavrusuna benzer bi kuku tasvir etmeye çalışmaktayım deminden beri, cık olmuyor olamıyor, mümkün değil. Hadi diyelim ki öle, ne demeye estetik yaptırmıyo ki o teyze kukusuna, bence ayıp ötesi cigerim.
Abi bu ne ya höst artık, konurmu buraya bu resim !Göze güzel gelen bi taraf da göremiyorum. Kukudan soğudum şerefsizim.
Açıklıyorum burdan.Erotik resimlerden sorumlu moderatör benim ve ben sildim resimleri. HT kalitesinde resimler eklenmesi lazım silinmemesi içün. Özellikle Belesh’in beğenmediği erotik resimler direkt silinecektir. Biline..
Holleey..
Sanatsal bekgraundunuzun gayet üst düzey olduğunu duydum sayın Belesh. O yüzden.
Tabe, tük(ü)rük bezlerim çok gelişmiştir benim…
O kısmını bilmiyorum ben açıkçası..
Ben de bilmiyordum.
Tük(ü)rük bezini bilemem ama dil’in gelişmiş olması daha önemli zannımca.
bende diyorum bu ne resmi diyor.hemen zayıfla diyen kıza bakakalıyorum:)
bir şeyin b.konu çıkarmakta hiç geç kalınmıyor bu sitede yaaa offf :):):)
Hiyy, yine geldi.. Ürkünç şey…
Muazzam bir sanat eseri. Tam salon duvarına asılıp, maaile bakmaya doyamayacağınız şaheserlikte !!!!Ayıp ya, linkini verdin baktık eyvallah. Ne gerek var tekrar tekrar gözümüze sokmaya.
amanın bu ne leş …
Bilkent in duvarında da mı var bu resim acaba, hepsi birden atağa geçti..
tercih meselesi tabii…
bakın arkadaşlar, şimdi @neceff muhtemelen ressam Gustave Courbet tarafından son derece provokatif bir şekilde aktarılmaya çalışılmış bir düşüncenin tabloya yansımasını – L’Origine du Monde (Enis Batur’un tercümesi ile Dünyanın Başladığı Yer) – yine @neceff’e özgü bir şekilde provokatif bir şekilde bizlere aktarmaya çalışmıştır. @neceff bunu yaparken tıpkı tablodan bize aktarılan net gerçeklik gibi kendi yalın, net ifadeleriyle bir bloga imza atmıştır.acaba olayı Gustave Courbet’den ve ressamın yaşadığı zamanlardan alıp tabloya doğru uzun bir yolculuk şeklinde, uzun bir blog ile mi anlatsa idi? öyle olsa idi @neceff’in ve Courbet’nin bize aktarmak istedikleri daha mı iyi anlaşılırdı? bunu bilemeyiz. fakat en azından ressamın çağını az biraz belki inceleyerek bu blogun aslında görünürden çok da derin manalar içerdiğini bir nebze anlayabiliriz.sanatın porno tabir edilmesi halini şimdi mi yoksa sonra mı kınamalıyım, bunu bilemedim. fakat yukarıda da dediğim gibi bazen gerçeklerin ifşası fazlasıyla ağır gelebilir insanoğluna.şimdi Courbet’nin zamanına dönmek istiyorum. ressamın çağı insanların kadına, kadın olgusuna erkek ile eşit bakmadıkları zamanlar… kadına gereken önemin sosyal toplum içinde verilmediği zamanlar… bir de Courbet hem kırsal kesimde hem de şehir hayatında bulunup sanatını icra etmiş bir ressam… kadının konumunu her yerde inceleme ve sosyal toplumda nasıl konumlandırıldığını gözlemleyebilme şansı olmuş. kadının en basit manada erkek kadar var olduğunu bunun yadsınamayacağını üstelik bir insan hayatının kadın sayesinde başlayabildiğini, bu gerçeğin yadsınamayacağını anlatmaya çalışmıştır. bu tablo ile bunu anlatmaya çalışırken aslında hem kadını hem de insanın hayatını yüceltmiştir. bu tablo hayatın başlangıcına bir övgüdür aslında. fakat kadının bu kadar gerçek, bu kadar yalın resmedilmesi, ressamın zamanından günümüze değin hep provokatif algılanmıştır. zaten Courbet’nin anlatmaya çalıştığı ve kanıtladığı şeylerden biri de budur. gerçek, yalın çıplaklığı ile insana pek iyi gelmez.ilginç olanı, bu resmi ilk satın alan kişinin bir Türk olması… Osmanlı elçisi ve aynı zamanda sanat eserleri koleksiyoncusu diyebileceğimiz Halil Şerif Paşa! sahibi olduğu dönem boyunca tabloyu hiç bugünkü Türkiye sınırlarından içeri sokmadı ve onu hep bir perde arkasında tuttu. sonradan maddi sıkıntılar sebebiyle satılıp el değiştiren tablo, sonraki sahibi Lacan’ın evinde de bir pano gerisinde tutuldu. Paris’teki müzeye getirildiğinde layık olduğu yeri kazandı nihayet…
fotoğraf burda mı diye merak ettim, bi bakim dedim…hayır, bi şiir yazıcam şimdi, tutup bi ton laf edecekler… garantiye almak istedim kendimi…
haklısın pilli pati, dediğin gibi olması bence kişilerin bakış açısını tam tersine çevirirdi …Çoğumuz sanatın ve sanat eserlerinin ehemmiyetini anlayacak kapasite ve donanımdayız. Dediğin şekildeki bir blog yazısında konuyu tamamlayacak olan bu nü tablo, kimsenin dikkatini çekmez, yorumlara hedef olmazdı sanırım. Ancak alakasız bir blogta, sırf ” sarmal bir …” cümlesini soranlara cevaben yayımlanmasını, üstüne üstlük editörce silinmiş olmasına rağmen 2.kez iyiniyetle (!) tekrar yayımlanmasını çok hoş bulmadım doğrusu…
Courbet’nin anarşik duruşuyla bir akım başlatması (gerçekçilik akımı) o zamana kadar alkış almış romantizm akımının sonu olmuştur. adam hayatı boyunca sadece resim yapmamış, sosyal duruş da sergilemiştir. bazı ayaklanmalara karşın bir müzeyi korumuş, sanat eserlerinin zarar görmesini engellemiştir. Napolyon’un kendisine sunmak istediği Légion d’honneur madalyasını almayı reddetmiştir. bir takım burjuvazik hareketlerin ardına saklanmamış sanatını da bu çerçevede özgür tutmaya çalışmıştır.
sanat, üretim ve paylaşım sürecinde otuz bir çekmeye ihtiyaç duymamaktır…
Courbert, sanatın ardına gizlenmiş bir Nudist..
sanattan anlamak yada anlamamak mesele değil, ancak herkes hoşlanmak zorunda değil, tabi herkesin birbirine saygı duyması lazım, sanat diye her haltı begenmek zorunda olmayan da tabloyu şaheser görenler de birbirine saygı duysun. silmeye karşıyım o başka…
bir ressam yaptı diye, hatta büyük bir ressam yaptı diye her tabloyu begenecek değiliz.
Ben beğenmedim mesela.Edepsiz resimle ilintili düşünüldüğünde yanlış manalara çekiştirilmeyecek olsaydı da “tükürürüm bu sanatın içine” diycektim. Ama farklı anlam çıkabilirler. Pornografik özgürlüklerine de bişi demem emme bunu sanat olarak nitelemeyecek kadar da “kral cıbıldah” diyen çocuk cesaretindeyim. Bu bahsi daha önce de yaptık. Burda ve burda çok konuştuğumuz için tekrara lüzum yok. Fakat ahlakiden geçtim, estetik yada cezbedici dahi olmayan (sanat illa estetik olmak zorunda değildir tabi ki de) bu resmi kimse bana sanat diye yedirmeye kalkmasın. 3 götü boklu dantel, sanat tanrısı ilan edince büyülenmiş saksağan moduma giremiyorum çünkü.
bu konuda daha önce de tartıştık evet ama görülen o ki; daha da çok tartışılması gerekiyor. beğenmek zorunda olmadan ama dünya tarihinde neler olup bittiğini de bilerek. Courbet yaşadığı çağda sanatın sadece burjuvaya aitmiş gibi değerlendirilmesine karşı idi. hatta kendi portresini bile burjuvaya gösterime sunduğunda Paris salon jürisi tablonun sergilenmesine karşı çıktılar. estetik bulmadılar. yüzüne bakmadılar. sanat olarak görmediler. o zaman da her zaman olduğu gibi götü boklu danteller vardı yani.
yok bence. bizim toplum işine gelince nü resmi de kaldırır bağırsakları, hatta kimileri pornografiyi de tüketir dışarı çıkınca ayıplaya ayıplaya. (her toplumda vardır gerçi bu tarz iki yüzlülükler)Benim reddettiğim, “bunun bir sanat olduğu ve bunu kabul etmemenin de geri kafalı ve sanattan anlamaz insana özgü bir durum olduğu” salak iddiasıdır. İsteyen istediğini tüketsin yoksa. bana ne!
Pilli pati yüksek müsadenle küçük bir şeyi düzeltmek isterim. Halil Şerif Paşa resmi ilk satın alan kişi değil; resmi sipariş eden kişidir. O dönem Paris Büyükelçisi olan Şerif Paşa, Courbet ile de yakın dosttur. Akademi’yi, sanatın hapsedilemsini eleştiren Courbet’in sipariş üzerine nasıl resim yaptığı ise ayrı bir muammadır. Belki dostluklarıyla alakalı olabilir.Hafif’te konuyla ilgili yazı. Gerçi Courbet’e nerden geldiniz, bilemiyorum. Sazan gibi atlamış oldum.
püff
@nevdalist, düzeltme için teşekkürler. bir ara postaneye uğrarsan pek sevinirim.
sanat AHLAKSIZDIR 🙂
bak bu daha estetik bir resim göze hitap ediyor
kaltak düşlerinizi ansıttığınız için yazının başlığına teşekkür etmek zorunda kalacaksınız sanırım:):)
ansıtmak nedir?
yansıtmak olacaktı da pbk klavye sağ olsun. anı yaşamak gibi algılasak da çok absürt olmaz:)
belki biri farklı ve beni düşündüren bir açıklama yapar..
Olsun arada Türkç’ye yeni kelimeler katılmış oluyor. :))( İdare edin düşünsel boşluğumu görmenizi istemem.)
pbk ne yazık ki ben yazdım ve benm yazdığımı düşünmekten başka seçeğiniz yok!
düşünmeniz gerekn de kaltak düşünceleriyle başlığı yalnız bırakmayanlar olmalı vurgu orada
Edebiyat mezunu biri olarak, senden yeni veya bilinmedik kelimeler çıkmasını bekliyorum şahsen..
🙂
🙂
haydi oyuna kim ne biliyor
Kaltak düş derken, yazar erkek, kaltak düşlü bir erkek mi demek istedin..
yazar ve yazıda problem yok pbk yazının altına eklenen ahkamlardaki kaltak düşlerde var. yazıyla birlikte ortaya çıkmış olan düşler!
Bana göre sanat tartışılmış ve konu hakkında bilgisi olanlar yazmış, sen yenisin Sevde, burada her türlü bilgi yazılır..Düşlerle ilgisi yok bunun..Hafif in en sevdiğim özelliğidir..Sen de anlamaya çalış..
hmmm sanatı tartışmanın daha farklı yolları da var pbk! evet her türlü bilgi yazılır ve ben de düşüncemi yazdım sana göre vardır bana göre yoktur. sanat ahlaksızlıktır deyip kelimeyle bağlantısı olmayan ispatlara çalışmak hoşuma gitmedi.
burada ahkamlar birilerinin hoşuna gitsin diye yapılmıyor herkes fikrini söylemekte özgür mesela ben bu tabloyu satın almazdım..Ama tablo öyle bir yorumlanır ki, kendimizi fransız kasabasında yaşayan, sağır ve dilsiz biri sanabiliriz..Sanat böyle birşeydir..Beni duyabiliyor musun..
sen beni duymaya başladığında seni duyacağımdan emin olabilirsin pbk!hmmm ahkamlar birilerinin hoşuna gitsin diye yazılmıyor mu? bunun böyle olmadığını sen bile biliyorken inkara kalkışmak çok saçma olsa gerek. bir ahkamda beğendiğini göstermekle memnuniyetsizliğini belli etmek karşıdakinin hoşuna gitmesi ya da gitmemesiyle alakalı olsa gerek neyse siz takılmayın benim ahkamıma sadece düşüncemdir siz de düşüncenizle kalın lütfen!
Yanlış düşüncelerin peşinde koşmanı engellemek istedim sadece, sen bilirsin..Tuval sadece kırmızıya boyandığında bazı gözler ateşi düşünürken, kimileri üzerlerindeki aynı renkli kazağı düşünebilirler..
Mesela bir otel sahibi olsaydım, bu tabloyu, alır balayı odasına koymakta hiç tereddüt etmezdim..
hangi tablodan bahsediyorsunuz bilmiyorum ama anladığım tabloysa kılsız olanını tercih edin derim. adamın midesi bulanır dil de işlevini yerine getiremez neme lazım!neyse pbk yanlış düşüncem size göre yanlış olduğu için yönlendirmenize teşekkür etmem mi gerekiyor? teşekkürler de koşmuyorum yanlış düşüncelere kapılmayacak kadar açığım ama bireysel farklılığın olacağından da haberdar olduğunuzun farkındayım.
Ohannes !!!
Hangi tablodan mı bahsediyorum, tabii ki Manson un kedisi tablosundan..
offff pbk
burada birşeyler dönmüş. nihayetinde Oscar Wilde da nasibini almış ettiği laf yüzünden. toprağı bol olsun.
“Oskar’ın ikramı” diyorsun, yani! @best’e gidiyor sıcak şarap, öyle mi?
ooo @shadowy, sen yeniden başa sardın ama.bir tür yaşanmış anı tekrar yaşıyor gibi olacağız tekrardan. sanat aşkına acı bize.
onu sanırım @neceff bir şekilde tatilden döndüğünde açıklar. zira burada çok şey birikti.
ahkam üstüne ahkam baksanıza!
balayınca otel odasında o tablo olsa korkar damat yahu:)
Rembrandt dan ders almış bir ressam ın yaptığı koca sanat tablosunu koyacak bir yer bulamadık, demek ki bu tablo gerçekten birşey ifade ediyor, gerçeğe yer yok demek ki hayatımızda,Dolayısıyla adamın aykırılığı işe yaramış sanat yerini bulmuş demek ki..
ilk tepkiyi veren herhalde bendim. ayıptır, günahtır aman aile var hadisesi değil ki olay. ofiste, işyerinde siteyi kullanan var. link verirsin misal uyararak. ben açtım cort önümde. olmadı. bunu belirttik.seversin tabloyu al duvarına as, blog kur yayınla bişey diyen olmadı. olayı abuk yerlere çekmeyelim.sanatla alakası yok ki hadisesin yahut sanata saygıyla. yahut pornografiyle.ama yukarda resim kalkmış yorumumuza ne oldu üzüldün mü diyen var yahu ben kime neyi anlatıyorum.
Sanatı sadece manzara , kuş , kedi resimleri sananlara ithafen..
Michelangelo
Egon Schiele
Egon Schiele
Francisco de Goya
Egon Schiele
Michelangelo
yukarda ki tablolar çok hoş ben severim nü çalışmaları ama konu olan tablo güzel değil, açık saçıklık aile anlamında değil, çirkin görüntü, belki bunun nedeni millet olarak temizligimize önem vermemizdir, anlayan anlamıştır. Ama ille bu sanat begenmeyen şöyle böyle diyen varsa madem çok normal, bir kopyasını alıp salonlarının duvarına assınlar bakalım, aileleri ne diyecek.
Hamam otu…
Sanatı ve resimi , eve tablo asmak olarak gören, heykelin çükünüde koparır.
Nereye asmak lazım sanatı ve resmi?
Resim, resim sanatçısının duygularını ifade edebilme şeklidir.Bu bazen bir tuvaldir , bazen bir defterin yapraklarıdır , bazen de bir şapelin duvarlarıdır.İlla duvara süs olarak görmemek lazım.
lan nasıl bir tahammülsüzlükmüş yahu bu. o sanatı sevmeme eleştri yokmuş kimsenin. de haydi selametle.
Hee, anladım bak şimdi. İlahi bir güçle zihnimde şimşekler çakmasına neden oldunuz. Bi anda sanatın nasıl bişey olduğu gerçeğini idrak ettim galiba. Ünlü bir düşünürümüzün de dediği gibi… Okumak lazım tabi azizim. Gideyim iki üç kitap okuyayım, ezik kaldım sanki biraz, siz sanat dostu kişiler arasında…
Geçen seferkiler kuyruğumu kestikleri içün, kuru kaldı…
Onnupro, ne kadar sanatçı ruhlu bir kişilikmişsin..
Öyleyimdir PBK, en azından saygı ve merak duyup araştırırım.Böle sanatın içine tükürürüm lan ben, demem.
Bedri Baykam da tükürüyor sanatın tuvaline..
Bedri..
Kendi tasarrufudur..
Sanat ve duygu dünyası arasındaki köprüyü bu kadar net kim ifade etmiş merak ettim buklet ?Kimin ifadesidir bu ?Ya da her ressam tuvalin başına geçmeden yapacağı eseri teorik olarak ortaya koymuşmudur ?Tuvalin başında resim yaparken hissettikleri resmin kendisine etki etmemiş midir ?
Buklet, dediklerine katılıyorum.Peki bir ressamı herhangi bir konuda resim yapmadan önce teori kurmaya iten şey duyguları değilmidir ?Yani bir ressam durup dururken neden teori kursun ki ? Hissettikleri ve duygularıdır onu tuvale getiren.Daha sonra bu duygularını gerçekliğe dökmek için kafasında mutlaka teori kuruyordur.ama teoriyi kurduran zaten duyguları değilmidir ?
Duygular kopyadır ?
Olmadı Buklet..
Doğaya bakıp tuvale aktarırsın kopya çekmiş olursun, ama duydularını sürrealist çizgilerde ifade edersin, buna kopya denemez..
vagina dentataKendinizi asla güvende hissetmeyin. Vajina tahminlerinizin ötesinde tehlikelere gebe, tekinsiz bir karadeliktir
vay
🙂 dişlerin bakıma ihtiyacı var…diş etleri çekilmiş yavvv..şaka maka da sanatın dişlisi de böyle oluyor herhalde…
yazıyı okudum. yazı anlıyamayacağım seviyede. sanki yazarın kafası karışıkmış gibime geldi, başka da teşhis yok.kuku görme meraklısı değilim, ama yazarın koyduğu resmin yazıylan alakadar olmasına murad merak ettim yine de.