♣Kadim : (Arapça, sıfat) Çok eski, başlangıcı olmayan ya da başlangıcı geçmişin derinliklerinde kaybolmuş olan.
Bir medeniyetin kendi kendini yok edebilecek düzeye gelmesi için 10.000 yıl verirsek –bu artık ozonu delerek mi olur, zincirleme çekirdek reaksiyonunun önüne geçemeyerek mi olur, gökyüzünü CO2 kaplayıp küreyi fırınlayıp tufanlar yaratarak mı olur, laboratuarda üretilip kontrol edilemeyen bir virüsün yarattığı pandemi ile mi olur, üremek zor geldiği için soyun kuruması ile mi olur, her ne ise– hayalgücü geniş bazı insanlar 200.000 yıl önce homo sapiens’in görünmesinden bu yana en az üç beş medeniyetin kurulup yıkılması için yeterli zaman bulunduğunu düşünmüşlerdir. Bu medeniyetlere ait arkeolojik buluntuya rastlanmamasını ise bu uygarlıkların artık var olmayan batmış –belki de birbirlerini batırmış– kıtalarda yaşamalarına bağlarlar. Bu medeniyetlerin izlerini yazılı kayıtlarda bulmak çok zor olduğu için belki de efsanelerde aramak gerekir.Battığı savlanan kıtalardan biri Mu diğeri Atlantis’tir. Uygur, Mısır ve Mayalar’ın ilk Mu kolonileri oldukları Keltler’in, İskitler’in de bunların torunları olduğu söylenir. Kayıp kıta Mu ile Mustafa Kemal Atatürk de Cumhuriyet’in ilk dönemlerinden ilgilenmiş, araştırma yapmaları için tarihçileri dünyanın değişik bölgelerine göndermiştir (daha sonra konunun detaylarına bakacağız).
Kayıp Kıta MuGünümüzden 100.000 yıl önce Pasifik’te manevi yönleri çok güçlü bir uygarlığın yaşadığı savlanır. Levha tektoniği kanunlarına göre böyle bir kıtanın varlığı pek mümkün görünmese de J. Churchward günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adaların bu kıtanın kalıntıları olduğunu ileri sürmüştür.
Siyah, esmer, kızıl ve sarı olmak üzere dört ırktan oluştuğu düşünülen Mu insanlarının yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı. Bu, bana Babil Kulesinin hikayesini hatırlatır:
Babilliler tanrıya daha yakın olmak için bir kule yapmaya karar verirler. Kule yükseldikçe yükselir, yükseldikçe yükselir, Babilliler tanrıyı unutup kendi yaptıklarıyla böbürlenmeye başlarlar. Tanrı, bunlara öyle bir ceza vereyim ki bir daha biraraya gelemesinler der ve o zamana kadar hepsi aynı dili konuşurken, farklı diller konuşan gruplara böler onları.
Kimbilir, belki de Mu kıtası insanları birbirlerini anlayamadıkları için medeniyetleri entellektüel bir çöküş yaşamıştır.
Babil Kulesi
Kayıp Kıta AtlantisGünümüzden 70.000 yıl önceye tarihlenen diğer kayıp kıta Atlantis ise Platon’un notlarına göre Atlantik Okyanusu’ndaydı. Günümüzde Atlantis’in yeri konusunda değişik fikirler vardır, bunlardan bizi ilgilendirebilecek iddialardan biri, Truva’nın aslında Atlantis olduğu, diğeri ise Kıbrıs ve Suriye arasında sular altında kalan bir kara parçasının Atlantis olduğu ve Antakya’nın bu medeniyetin bir parçası olduğudur.Teozofların kadim bilgilere dayandırdıkları iddialara göre insan soyu “7 kök soy” denen bir gelişim süreci yaşamaktadır ve günümüz insanlığı şu an 5. kök soydadır.
1- Esîrî alemdeki birinci kök soy: Dünyadaki ısı çok yüksek olduğu için maddeden oluşmayan ruhani varlıklar2- Hyperborea’daki ikinci kök soy: Dünya ısısının azalmasıyla tekamül edip maddeye dönüşen dev boyutlardaki tek cinsiyetli varlıklar3- Lemurya’daki (Mu kıtası) üçüncü kök soy: Bildiğimiz insan formundaki çift cinsiyetli günümüz insanına göre oldukça iri, zihinsel yetenekleri gelişmiş olan varlıklar4- Atlantis’teki dördüncü kök soy: Mu insanlarına göre psişik yetenekleri daha yüksek, kullandıkları sözcükler majik (büyülü) etkilere sahip olan (sözlerle bitkilerin büyümelerini hızlandırıp, vahşi hayvanları evcilleştirilebiliyorlardı) insanlar5-Beşinci kök soy (günümüz insanı) : Dördüncü kök soyda mantığın ilerlemesi ile hesaplama, sentezleme, adalet yetileri gelişmiş ancak psişik yetenekler körelmiştir. Bu soy son zamanlarını yaşamaktadır.6- Altıncı Kök soy : Günümüz insanları Mu ve Atlantis medeniyetindeki sezgisel yeteneklere yeniden kavuşacaklardır.7- Yedinci kök soy: İnsan evriminin son ve en üst noktasını oluşturacaktır.Kadim zamanlara ait belgelerin de bulunduğu İskenderiye Kitaplığı yok olmasaydı, belki de o zamanlar hakkında şimdi daha çok şey biliyor olacaktık. İskenderiye Kitaplığı, İ.Ö. 1. yüzyılda Julius Sezar tarafından, İskenderiye’yi kuşattığı sırada mı, yoksa, İ.S. 4. yüzyılda İskenderiye’de puta tapanların çokluğuna bozulan Hristiyan İmparator I. Theodosius tarafından mı ya da İ.S. 7 yüzyılda İslam Halifesi Hz. Ömer’in emriyle Mısır Fatihi Amr İbnül-As tarafından ‘Bu kitaplardaki bilgiler Kuran’a aykırı ise haramdır, Kuran’da yazanlarla aynıysa gereksizdir’ diyerek mi yok edildi bilinmiyor. Belki de hepsi bir kenarından yakabildiğini yaktı ya da kadim zamanlara ait bilgilerin yok olmasının suçunu birbirlerinin üzerine atmaya çalışıyorlar.
Biz Kadim Türkler
Cumhuriyet’in ilk yılları, Osmanlı’yı hem akıllardan hem gönüllerden silmek adına “Türk Tarih Tezi” oluşturma peşinde geçti. Mustafa Kemal Atatürk, 1934 tarihinde Türkiye’yi ziyaret eden İsveç veliahtı Gustav Adolf şerefine verdiği yemekte şu şekilde biten bir konuşma yapmıştı:“…avrupa’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak baysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar: baysal utkusu.”Konuşmayı İngilizce’sinden izleyen Gustav Adolf’ten başka anlayan olmamıştı. Böyle gitmeyeceği anlaşılınca “Güneş Dil Teorisi” ne geçildi, böylece diğer dillerden alınan kelimeler yabancı sayılmayacaktı, çünkü teori bütün dillerin Türkçe’den türediğini savunuyordu.
Kayıp kıta fikirlerinin sahibi James Churcward’ın kitapları Türkçe’ye çevrilince bir heyecan yaşandı. Çünkü Uygurlar’ın aslında Mu medeniyetinin devamı olduğu dolayısı ile Türkler’in anavatanın Mu olduğu fikri tam da Türkler’e alternatif ve ulusçu bir resmi tarih yazma aşamasında imdada koşmuştu. Mustafa Kemal Atatürk, Maya kültürü bağlantısını araştırması için tarihçi Tahsin Mayatepek’i Meksika’ya büyükelçi olarak atadı. Tahsin Bey eli boş dönmedi, Maya dilinde “tepe” anlamına gelen “tepek” sözcüğünü ve başka kültürel bağlantılar bulmuştu. Tahsin Bey’in soyadı “Mayatepek” buradan kaynaklanmaktadır.
ORHUN YAZITLARI ve RUNİK ALFABE
Türk’ler, daha doğrusu Öntürk’ler tarafından oluşturulduğu tahmin edilen en eski uygarlığın tarihi M.Ö 4500’e kadar gider (Anav Kültürü). Bunu MÖ. 3000 ile MÖ. 1700 yılları arasında tarihlenen Afanasyevo Kültürü ve MÖ. 1700 ile MÖ. 1200 yıllarına tarihlenen Andronova Kültürü ve MÖ 1200- MÖ 700 yıllarına tarihlenen Karasuk Kültürü takip eder. “Türk” kelimesine yazılı olarak ilk defa Göktürk’lerin M.S. 8. yüzyılda diktikleri Orhun-Yenisey Yazıtlarında rastlanır.
Futhark ve Göktürk alfabelerinin karşılaştırılması
Otodidakt tarihçi Turgay Kürüm bir gün, Orhun yazıtları üzerindeki alfabe ile Vikingler’in Rün ya da Futhark diye bilinen ve o güne kadar okunamamış, okunamadığı için de majik anlamlar yüklenen alfabesi arasında bir ilişki kurar. İsveç’te bulanan Kylver Kayası, Mojbro Kayası ve Istaby Kayası üzerindeki Runik yazıları Göktürk sesleri ile okuduğunda bugünün Türkçesi ile anlamlı görünen ifadeler ortaya çıkar. Bunlardan en ilginci üzerine köpek ve şaha kalkmış bir at üzerindeki savaşçı figürleri kazınmış Möjbro taşı üzerindeki yazının tercümesidir:gopek yik op ke kelkic ikin ekgök göksüpek desinkic
Günümüz Türkçesi ile:köpek iyi hucuma kalksın -saldırsın- ikisinede “ekgök” gözüpek desin
Möjbro taşı
Turgay Kürüm, ilk altı harfi F-U-T-H-A-R-K olduğu için Futhark diye anılan alfabenin önce Orta Asya’daki Türkler tarafından kullanıldığı, ipek yolu vasıtası ile Hazar Denizi’nin kuzeyinde yaşayan İskitler’e onlardan da Gotlar’a geçtiği bu şekilde İskandinavya’ya kadar gittiğini öne sürmektedir. Bir Öntürk araştırmacısı olan Kazım Mirşan’ın da benzer savları bulunmaktadır.
AZ BİLİNEN ÖNTÜRK ESERLERİ
Altın Elbiseli Adam
Türkler’e ait en eski yazılı eserlerin Orhun anıtları olduğu zannedilirken, 1970’te Kazakistan Almatı’da M.Ö. 4-5 yüzyıllarına tarihlenen bir Saka İskit Türk Tiginine ait mezar bulundu. Mezardan, tamamı altından yapılmış bir elbise ile üzerinde runik bir yazı bulunan bir gümüş tas çıkarıldı. Sovyet tarihçiler yazıyı şu şekilde tercüme etti: “Tigin 23’ünde öldü. Esik halkının başı sağ olsun.” Bu buluntu, runik yazının ilk olarak Orta Asya’da Türkler tarafından kullanıldığı fikrini desteklemektedir.
Çin Piramitleri, Beyaz Piramit
Çin Piramitleri
Kazım Mirşan, M.Ö. 2500 yıllarında inşa edildiği sanılan Çin piramitlerinin Öntürk’lere ait olduğunu öne sürmektedir. Bu piramitlerden en büyüğü resimde görülen “Beyaz Piramit” tir.Tötö Kanalı
Orta Asya’da, Fergana Vadisi’nde Göktürkler tarafından yapılmış olan bir sulama kanalı olan Tötö Kanalı ilk yapıldığında 35 km. imiş. Kaynaklar, bugün 10 km’si ayakta olan kanalın 1935’den beri Ruslar tarafından sulama amaçlı olarak kullanıldığını belirtiyor.
yorumlar
TDK kütüphanesinde Mu ile ilgili ilginç yazılarvar
Çok şükür, çok şükür. Konuyu zenginleştirecek, kollektif bir ürüne dönüştürecek katkılara hasretim, sağol @kopanisti.Türkleştirdiklerimizin arasında Nuh peygamber de vardır. Türk soyunun Nuh’un oğlu Yafes’ten geldiği rivayet olunur. Bir küresel ısınma hikayesi:Tufan yazısında kutsal kitaplardaki “Nuh Tufanı” hikayesinin Sümer efsanelerinden esinlendiğinden bahsetmiştim. Anadolu’daki uygarlıkların çoğu gibi Sümerler’in de Öntürk kavimleri olduğuna dair iddia ve araştırmalar olduğunu hatırlatır, bu bağlantıyı inşallah başka bir yazıda deşmeyi dilerim.
Gerçekten güzel bir yazı. Derlemenin genişlemesini ve gelişmesini bekliyoruz 🙂 Özellikle insan kök soyları ile ilgili kısım çok ilgi çekici. Teşekkürler..
Maalesef eksikler mevcut, daha koskoca bir Mısır bağlantısı var.
Eyvallah “serdarsabri” unutmamamız gereken şeyleri toparlamışsın. Bu arada, izlediğim bir belgeselden sonra, “Tötö/Tötü Kanalı” çok ilgimi çeken bir konu olmuştu. İnternet üzerinde malesef tatmin edici bilgilere ulaşamamıştım. “Barbar Türkler” göçüp durur, ekip-biçemezler, medeniyet kuramazlar, edebiyatları yoktur diyen yabancılardan, kendimizi öğrenmeyi bırakırsak, her tatil fırsatında Prag’a, Budapeşte’ye, Paris’e, Roma’ya, Venedik’e gittiğimiz gibi, bir de Buhara’ya, Semerkand’a, Horasan’a ve atalarımızın yaşadıkları daha bir çok yere gitmeye ve kokenlerimizi keşfetmeye başlarsak kendimiz için daha iyi olacak. Gazi Mustafa Kemal’in yapmaya çalıştığı da bu olsa gerek.
Ben de tam bununla ilgili bugün dini kaynakları araştırmıştım.Hafif’te artık ilgilendiğim şeyle yazı olarak karşılaşmak tesadüfün ötesine geçti bende :)herneyse, kuran’da da mümin suresi 21 ve 82. ayette daha önce yaşayan ve bizden çok daha üstün eserler ortaya koymuş kavimlerin varlığından söz ediliyor.
öncelikle serdarsabri üstadımı bizlere sunmuş olduğu bu nadide araştırması için tebrik etmek isterim.bakınız,bu “ey dünyalılar,alayınızın kökü bizdedir,titreyin kendinize gelin” diye yola çıkanlar hangi duraklardan geçmişler ve nerelere gelmişler .(bu konu ile ilgili örnekler çoğaltılabilir elbette ki)tarih bir kurgudur,her olay her durum hatta her efsane baktığınız yere göre farklılık gösterecek ve bu durum özellikle tarih öncesi zamanlara dair olunca iş ister istemez iyice çığırından çıkacaktır.neyse efendim,bu hamur çok su kaldırır.
Serdarsabri, bahsettiğin mısır bağlantısı TDK daki tezlerden MU ÇOCUKLARI nda bahsedilmekte bir nebze.
Sağolasın @ada68, ama @Naylon Vicdan’ın dediği gibi üstadlık bir kenarda dursun şöyle, haddimi aşmış olmayayım. Tarihi yazan kadar okuyanın da tarafsız olduğunun garantisi yok maalesef, bu anlamda tarih pozitif bir bilim midir çok tartışma götürür. Küçük bir şeyi görmezden gelmek, üstünü örtmek, kelebek etkisi yaratabiliyor. Orhun yazıtları üzerindeki yazının Türk kökenli olduğu ortaya çıkana dek Vikingler’in oraya kadar gittiği düşünülmüş Avrupa’lı çevrelerde, Türk kökenli olduğu anlaşılınca da önemsizleştirilmeye çalışılmış.Bizim tarihimiz çok mu farklı, baştan aşağıya resmi söylemden oluşuyor, sanki çocuğa masal anlatıyorlar. Yok efendim, Fatih gemileri karadan yürütmüş, yok efendim Kürtler dağ Türk’üymüş, soykırıma uğrayan Ermeniler değil Türkler’miş.
Dil konusu ve kadim zamanlardan konu açılmış iken şu gözlemimi söylemeden geçemeyeceğim…Kadim zamanlardan ne kalmıştır günümüze? teknolojimi? Sanat teknikleri mi? dil-yazı mı (fonetik hariç)?Netice itibarı ile biyologlar ve kimyagerler bulunan lahitlerde nede piramitlerde detaylı mumyalamaya ilişkin yazı anlatı bulamammış son kertede analizler yapıp sonuca ulaşmaya ve yaklaşmaya yönelmişlerdir (bozunumlar hesaba katıldığı için yaklaşım diyorum)Dil yani yazı kaldı kesin hatta medeniyetimizi toplum hafızamızı ona borçluyuz… Bu gün bile internet klavyesiz ne anlam ifade eder?!Gözlemime şimdi değinmek istiyorum şu haftalar ilgiyle ispanyolca kanalları izliyorum başta tek kelimesini anlayamayacağımı düşünürken sonraları dizilerin içeriklerini dahi algılayabildiğimi gördüm, nasıl beden dili mi dersiniz mimik okumamı her neyse gördüğüm 4-5 yaşlarındaki veletlerin hatara hutara ispanyolca konuşması felaket sinirli mimikleri ve el kol hareketlerini (tıpkı italyanlar gibi) beraberinde getiriyor. Fransızları söylememe gerek yok dilleri fazlaca yazım dışı fonetiğe sahip düz veya pragmatik mantık içermez (türkçe ve almanca bu bağlamda pragmatiktir) ve bu hali duygusal zekanın kapattığını düşünüyorum. Japonca ve çince fazlaca kompleks zihnin matematiksel ve görsel kısımlarını epeyce uyarırken bu toplumların arasında ki farkı oluşturan sakın İngiltere-hongkong-afyon üçgeni olmasın yoksa nedir kadim medeniyet kurabilen çinlileri dünyadan 40 küsür yıl sonra uzaya çıktık heyo dedirten…Kısaca dilin toplum mimarisi ile ilgisinin yoğun ve kullanıma açık olduğu aşikardır (bknz: dil devrimi). Hatta toplumun temel karekteristiğini en az iklim kadar etkilediğini rahatlıkla söyleyebilirim!
@zabun, @nihilanth, @wassago2000 katkılar için teşekkür ama boş teşekkürü sevmiyorum şunu da sıkıştırayım, çalışmalar Afrika’dan çıkan genetik Havva ve Adem’in torunlarından bir kolun (Y-DNA Haplogroup R1b) 35.000 yıl önce Orta Asya’ya ulaştıktan sonra Hazar’ın kuzeyinden Avrupa’ya girdiğini, Fransa civarlarında Neanderthal’lerle karşılaştığını, göç yollarında kazandıkları doğayla savaş tecrübesi sayesinde Neanderthal’lerin avlanma ve barınma alanlarını daraltarak onları tarihten sildiğini, mağaralardaki ilk duvar resimlerini onların yaptığını, başka bir kolun ise (Y-DNA Haplogroup N) İskandinavya’ya ulaştığını Uralik bir dil konuşan Saami ırkını oluşturduklarını gösteriyor. İşin enteresan tarafı bu çalışmalarla yazıda anlattığım bazı efsane ve hikayelerle örtüşüyor, deşmek dileğiyle inşallah.
Ben her destanın abartılarından arındırıldığında derinlerinde bir gerçeğe yaslandığını düşünürüm. Öyle bir olay yaşayacaksınız ki bunu atadan oğula anlatarak, binlerce yıl yaşatacaksınız. Yazılı olarak kaydedilmeksizin bu mümkün mü? Yaşanılan olayların bıraktıkları etkilerin gücüne bakın. Kendinizi geçmişte yaşayan insanların yerine koyun. Destanlarda neler anlatılır göçler, savaşlar, kahramanlar, önderler, engeller, olağan dışı haller. Bir köyden çıkıyorsunuz daha tam kopmamış kıtalar arasında binlerce kilometre yayan yol alıyorsunuz. Hiç görmediğiniz hayvanlar, bitkiler, coğrafi olşumlar, insan toplulukları-kültürleri, iklimler, savaşlar, acılar yaşıyorsunuz. Bu gördükleriniz (deneyimler) eğer hala hayatta kalabilmişseniz oğullarınıza yegane (oğullarınızında yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olacak) miraslarınızdır. Bunları kendi dilinizde anlatmanın iki yolu vardır. Ya yeni kelimeler türeteceksiniz yada olan kelimeleri kullanarak tabir etmeye çalışacaksınız. Ancak bir kere yaşanacak-görülecek bir olayı, nesneyi, canlıyı bunları hiç görmeyecek olan gelecek nesillere, ya yapılarla, ya resimlerle anlatacaksınız yada kalıplaştırılmış sözler içeren hikayelerle anlatacaksınız. İlk defa piramitleri gören bir insan, vinçten, kayadan, prizmadan, ekonomiden, matematikten, astronomiden, dinden, kölelikten, bihaberken kendi toplumuna bu karmaşık yapıyı, bildiği kelimelerle nasıl anlatır bir düşünün. Anlatım istemeden bilmece gibi olacaktır. Bu anlatımların, dinleyenlere bilmece gibi yada anlamsız-deli saçmaları gibi gelmesi bir yerlerde inşaa edilmiş piramitlerin olmadığı anlamına gelmeyecektir.
Teşekkürler SerdarSabri. Psikokinezi talimlerim meyve vermeye başlayınca yazısını sunacağım.
Son araştırmalarda homosapiensin Neanderthali silmediği, çiftleşme yolu ile bünyesine kattığına dair iddialar vardı. Genlerimizde çok ufak ta olsa neanderthal atalarımızdan kalan izler olduğu söyleniyordu, ama nerede okuduğumu hatırlayamadım..
Doğrusun @redogre, türler arası çiftleşmeler olduğu yönünde yazıları ben de okumuştum ancak yoluna devam eden homo sapiens olmuş. Neanderthal genlerin günümüze kadar taşınmış olması ihtimali çok heyecanlandırıcı ama çok da zayıf bir ihtimal, baskın olan gen, nesiller içinde çekinik olanları temizliyor.
Burada radikal’de ki haber var. bu ve burada ise birinde çok az, birinde ise daha fazla olsa da sonuçta içimizde bir miktar Neanderthal olduğunu söylüyor.
Maya bağlantısından başka Kuzey Amerika’nın yerli topluluklarından, kendilerinin Türk kökenli olduklarını iddia eden yerli Meluncanlar’ın ve Arizona’daki “Lake Havasu” (yerli dilinde “mavi/yeşil su”) gölünün, 40.000 yıl önce Orta Asya’dan gelip Bering boğazını geçerek Amerika kıtasına giren insanlarla (Y-DNA Haplogroup Q) bir ilgisi var mı bakmak lazım.
efsanedeki babil kulesinde olduğu gibi yada kuranda enam21-82de belirtildiği gibi sonlar olacak. kimileri buna ruhların “”hasat””ı adını koyacak kimileri uygarlığın yokoluşu kimileriyse tanrının gazabı. kişisel kanatim: yaşamamız gerekeni yaşayacağız, öğrenmemiz gerekeni öğreneceğiz ve gün geceye gece güne dönecek..
“Orta Asya’dan gelenler kimlerdi ?” yazısında bu efsanelerin altında yatan gerçekleri kurcaladım biraz, bir çeşit devam yazısı.Hafif’te güme gitmiş başka özgün bir kadim hikaye de “Ay’la ilgili bir komplo teorisi” dir, bir diğeri ise “Bir küresel ısınma hikayesi: Tufan“, meraklısına tavsiye olunur.
Kemal Şenoğlu’ nun bir kitabı var Türk Tarih’ i ile ilgili, bilginize. Ben de bir ay önce almıştım. Daha okumadım ama bu yazı cuk diye oturdu. Valla, hafif’ in meraklı ol sloganının yaşadığını görmek gözlerimi yaşarttı. Şu sıralarda malumunuz, işkilli ol ve ifrit ol moda…
tahsin mayatepek kitabı elimdeyken bu yazı arada harika gitti, elinize sağlık serdarsabri
1500 yıllık ay-yıldızlı TL
Gerçekten ilginç. Ben hertürlü medeniyetsizliğimizi göçebe mirasa dayandırırdım. Bu bulgular doğruysa dayatmam çürüyor.
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı