Sen gelmiştin, o gece..Gittiğimiz evde, ikimiz de misafirdik..Birbirimizin ruhlarına da misafir olmaya başlayacak, gibiydik..Elim, ayağım titriyordu, gözlerine bakarken..Marihuana dan konuşmaya başladık..Bana, bir zaman, içtiğini söyledin, içim cız etti, acı hissettim, o an..Ben, kokusunu tanıdığımı, bir kez denediğimi ama içime çekmediğimi, söyledim..”Senin ki, içmek sayılmaz”, dedin..Paylaşılacak çok şey var gibi, duruyordu..Çinliler sürekli bana bakıp gülümsüyorlardı, ben de gülüşleri havada kalmasın diye, onların yüz şekliyle geri gönderiyordum, arada..Gördüğüm, en güzel erkek, yüzüydün..Lapa pilavı, kendi, geleneksel çubuklarıyla yemekten hiçbir zaman hoşlanmadım, bunu anladığın için, sanki yemek zorundaymışım gibi, şaşırmıştın, bana..Ben de şaşırmana, şaşırmıştım..Gözlerimiz birbirimize, şaşırmış bakarken, ısrarla konuşmaya devam ettik, bütün yemek boyunca daha bir çok kez, şaşırdık..Haberin geldi ölmüşsün..Bir mekana, ilk kez gitmiştim, ilk kez elimi uzattım sana, ilk kez ” Merhaba” dedin, ilk kez, adımı söyledim, ilk kez, aynı anda, bir çok kez şaşırdık, ve ilk kez öldün..Ölmene, şaşırdım.